Alıntı:
Bülent Altınkaya Nickli Üyeden Alıntı
Alıntı: hayalayaz Nickli Üyeden Alıntı
bende zaten bu konuda konuşmadım, dinlerin toplumlara getirdiği yaptımları, tartışmıyoruz..dinlerin toplumlara getirdiği yaptırımlar konusunda, ne kadar özgür olduğumuzu, düşünürsek düşünelim..bir yerde kırılmaz sınırlarımız olduğunu görürüz..hatta bu yaptırımlar içimize o kadar çok işlemiştir' ki günlük ihtiyaçlarımız için bile istek/ arzu/ dilek yükseltirken önümüze çıkar..işte bu yüzden ben kendi sınırlarımı tanımaya çalışırken, ve bu sınırları kırmaya çalışırken, neyin daha doğru olduğunu çok derin düşünerek karar vermeye çalışırım.. sorumluluğu tamamen ve tümüyle üstlenirim..saygılı sevgiler | Sevgili hayalayaz,
Ben size karşıt olarak değil tamamlayıcı olarak yazmıştım. Dinlerin getirdiği şeyler yaptırım değildir, mevcut olan enerji akışının, dönüşümünün açıklamalarıdır. Bu benim deneyimlerime göre böyle. Sınırları kırmak ise dediğiniz gibi içe dönüşle mümkündür ve eğer kişi sistemsel bir mesajı kendisine put edinip, sınır haline getirmişse, o şey sistemin mesajı olmaktan çıkar, bilinçaltı bir blokaj olur. Yani aynı şeylerden bahsetmekteyiz. Kişi sorumluluğu üstlenmediği sürece, farkındalıkta derinleşmediği sürece, dönüşüme uğrayamaz. Teşekkürler. |
aynı şeyi değişik kelimeler kullanarak yazıyoruz..ben daha güncel kelimeler seçmeye, cümleler kurmaya çalışıyorum..önemli olan sorumuluğu alıp almamakla ilgili..içe dönüp düşündüğünüzde kendimiz için en doğru olan cevap geliyor zaten..çalışmalarımızdaki/ düşüncelerimizdeki/ inançlarımızdaki sınırlar bu şekilde belirleniyor..yaptırımlar derken şunuda belirtmek istedim..gerçekten inanmamız gerekenin dışında olan, ve doğrudur diye bize dayatılan dini hurafeler..işte bu yüzden dinlerin söylediği evrensel kanunlardan burada bahsetmiyoruz..kendi içimizdeki sınırları tanımaya çalışıyoruz. bunların doğruluğunu ve yanlışlığını, kişinin kendinin belirlemesine yardımcı olan özgür iradenin gücüne , etik anlayışının doğruluğuna güvenmeyi seçiyoruz.saygılı sevgiler