Ynt: ABBAS GÜÇLÜ Yazıyor... Dershaneler Kapatılsın mı?
Genç Bakış’ta önceki gece, dershanelerin kapatılıp kapatılmamasını uzun uzadıya tartıştık. Konuklarımız, TBMM Milli Eğitim Komisyonu üyesi Muharrem İnce, dershaneler üzerine en kapsamlı raporu hazırlayan TED’in Genel Müdürü Selçuk Pehlivanoğlu ve ÖZDEBİR Genel Başkanı Faruk Köprülü’ydü.
Ayrıca bir de “Dershanelerin kapatılması gerektiğine inanıyor musunuz?” diye bir SMS anketi yaptık. Sonuç: Yüzde 70 kapatılsın.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’ndeki genel hava da farklı değildi.
Peki kapatılabiler mi? sorusuna ise hep bir ağızdan verilen cevap ise “Bu kafa, bu sistem devam ettiği sürece mümkün değil“ şeklindeydi.
İşte konuşmalardan bazı satırbaşları:
Muharrem İnce - CHP Yalova Milletvekili
- Başbakan dershaneler kapatılmalı ama karşımıza nasıl engeller çıkar bilemiyorum diyor. Bu ülkede Telekom’u satarken, Sümerbank’ı kapatırken ne gibi engellerle karşılaştık ki, şimdi korkuyor?
- Bu iktidar döneminde dershane sayısı iki katına çıktı. SBS getirildi, öğrenciler artık 5. sınıftan itibaren sınavlara hazırlanmaya başladı. Kaçak eğitim kurumlarına hoşgörü getirildi. Dershane açmak kolaylaştırıldı, korsan dershanelerin önü açıldı. Test garabeti diye nitelendirdiğimiz sistemi getirip okullar dershaneleştirildi.
- Fakir fukara edebiyatı yapanlar SBS’ye İngilizce soruları koyarak kolej çocuklarına hizmet ettiler ama oyu yine fakir fukaradan istiyorlar.
- KPSS’ye 550 bin üniversite mezunu başvurdu. 250 bini eğitim fakültesi mezunu. Ama MEB toplam 25 bin kişi alacak.
- Ama Türkiye’de bazı şanslı çocuklar var; eski Meclis Başkanı Bülent Arınç’ın yeğeni Burcu Arınç KPSS’ye girmeden Milli Saraylar’da peyzaj mimarı; AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat’ın kızı Nevval Fırat Çekiç TOKİ’de ve Cemil Çiçek’in oğlu Çağrı Çiçek Özelleştirme İdaresi’nde görev yapıyor. Hiçbiri KPSS’ye girmemiş. İddia ediyorum. Ya beni mahkemeye versinler ya da çıkıp bunları açıklasınlar. Ama ben bu hesabı tek başıma soramam hep birlikte bu ayrıcalıklı çocukların hesabını sormalıyız.
Selçuk Pehlivanoğlu - TED Genel Başkanı
- Kendi neslini yok etmek üzerine bir sınav yapılsa Türkiye birinciliği kimseye kaptırmaz.
- Biz gençlere bu kadar kalitesiz eğitim verdirir, okul dışı eğitimi, okul eğitiminin üzerine çıkarırsak, ülkenin geleceği ciddi tehlikeye girer.
- Yakında anaokulunda nasıl test yapılır diye araştırmaya başlayacaklar. Şimdi veliler anaokuluna verirken acaba ileride üniversiteye girerken ne kadar faydası olur diye düşünüyor.
- Kanunun açığı var, sistem yanlış diyerek buradan kazanç elde etmemek gerek, çözüm üretmeliyiz.
- Bu sistemi değiştirmiyorsak okulları kapatalım, hiç olmazsa çocuklar kitap okur, tiyatroya gider.
- Hanginizin çocuğu benim çocuğumla yarışabilir? Benim çocuğum TED Ankara Koleji’nde okuyor ve Çanakkale’nin bir köyünde okuyan gariban ailenin çocuğu benim çocuğumla aynı sınava giriyor. Hiç yarışabilirler mi?
- Türkiye’deki sorun kaynak sorunu değil, iradesizlik sorunu. Çözüm ise tektir; ulusal bir program.
Faruk Köprülü - ÖZ-DE-BİR Yönetim Kurulu Başkanı
- Dershanelerin günah keçisi olmasına karşıyım. Yarın dershaneleri kapatsak eğitimin tüm sorunları çözülecekse hemen kapatalım.
- Başbakan’ın açıklamasından sonra şöyle düşündüm; acaba hükümetin yakında açıklayacağı ve tüm bu sorunları çözecek bir formülü mü var, yoksa Başbakan’ı yanlış mı bilgilendiriyorlar? Ki bence ikincisi daha mümkün.
- Başbakan dershaneleri gündeme getirirken Anadolu ve fen liselerinden mezun öğrencilerin dahi dershaneye gitmelerinden bahsetti. Ama bir sorunu atladı. İşsizlik sorunu var. Bu yüzden öğrenciler en iyiyi seçme telaşında. Onların barajı geçmek gibi bir sorunları yok, birçoğu barajı geçmiş, geçerli bir bölüm seçme yarışındalar. İşsizlik sorunu çözülmezse bu yarış bitmez.
- Sorun dershanelerde değil, sınavlarda. Siz hükümet olarak okullardaki eğitim kalitesini artıracaksınız, işszliğe çözüm bulacaksınız, o zaman biz zaten gereğini yapar, dershaneleri kapatırız.
Erasmus fiyaskosu
Erasmus, AB’nin en önemli öğrenci değişim programlarından biri. Aday ülke olmamıza rağmen biz de bu kapsamdayız. Üniversite öğrencileri, bir yarıyıl ya da bir öğretim yılını gidip bir başka AB ülkesinde okuyor. Amaç, ortak Avrupa kültürü yaratmak. Sayılar, son yıllarda sevindirici bir şekilde giderek artıyordu. Ama bu yıl, Ankara’da neler olduysa, kaynak yetersizliği gerekçesiyle, öğrencilerden bir bölümünün gitmeleri engellenmeye çalışılıyor. Hem de tüm hazırlıklar bitip yola çıkmaya hazırlanırken. Şimdi bu üniversiteler kervanına İstanbul Üniversitesi de katılmış. Yola çıkmaya hazırlanan öğrencilerine şu yazı gönderilmiş;
“2008-09 Erasmus Dönemi için Seçilmiş Öğrencilerimizin Dikkatine,
2008-09 Erasmus Dönemi Gidecek Öğrenci kontenjanı karşılığı olarak Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı’ndan bildirilen hibe miktarı talebimizi karşılamayacak düzeyde gerçekleşmiştir. Şu aşamada gerçekleşen hibe miktarının bu dönem için seçilmiş öğrencilerimizin durumuna uyarlanması konusunda çalışmalar tamamlandığında sayfamızda yer alacaktır. Bu nedenle pasaport ve vize yazılarının açıklama gerçekleştiğinde verilmesi planlanmıştır.”
Diğer üniversiteler bir yana ama böylesi bir tavır İÜ’nün büyüklüğüne yakışmaz. Ankara’nın yaptığı kesintiyi Döner Sermaye’den takviye edip öğrencilerini derin hayal kırıklığından kurtarmalıdır. Hükümete gelince: Her yere para bulan iktidar, nedense söz konusu öğrenciler, üniversiteler ve gençler olunca, cimriliği tutuyor. Eminim bu konuda da Başbakan’ın bilgisi yoktur!
Özetin özeti: Hani gençleri çok seviyorduk!..
Gerçekten de karmaşık eğitim sistemimizin acı bir sonucu dershaneler.Ben de bir veli olarak bu durumdan muzdaribim. Temennim eğitim sistemimizin en iyi bir şekilde düzenlenmesi ve dershanelere ihtiyaç kalmaması. Hadi parası olana tamam, ya bu rahatlığı olmayan bir ailede okumak durumunda olan gençler ve çocuklar ?.. Onların suçu ne?.. |