İLK ÇAPALAR
İnsan ana rahmine düştüğü andan itibaren çapalarla şekillenen bir varlıktır.Hamilelik boyunca annenin yaşadığı deneyimler,hissettiği duygular,beslenme şekli,bebeği şekillendirir.Çocuk istenip istenmeyen bir bebek olduğunu bile “hisseder.”
Belki de doğuştan getirdiğimiz karakterimiz,anne rahminde yaşadığmız deneyimlerle bağlantılıdır.Tıpkı kişiliğimizin şekillenmesinin doğumdan sonra aile ve çevre etkisiyle oluşması gibi.Anne rahminde yaşanan her türlü deneyim çocuğun bilinaçltında Theta ve Delta boyutunda kayda geçer.Çocuk doğduktan sonra da ilk 2 yılı bu frekanslarla algılar.
Yaşamımızın her anı tüm kayıtlarıyla birlikte bilinçaltımızda depolanır.
Eksik yaşanan anlar tamamlanmak ister.Bu yüzden sürekli bizi geçmişe doğru çeker.Her şey doğası gereği tamamlanmak,bütünleşmek,bir olmak ister.
Tüm dikkatimizi vermeden geçirdiğimiz anlar tamamlanmadığı için daha sonra tamamlanmak umudu ile bellekte kayıt olarak kayda geçer.Bu kayıtlar öyle çoğalır ki zamanla insanın tüm yaşamı kayıtlarla yönetilir hale gelir.Ve kişi robotlaşır.Robot ya da mekanik insan sağlıklı bir değerlendirme yapamaz.Berrak bir görüşe sahip olamaz.Duygusal kayıtların esiri olan insan,özgürleşemez.Daima birşeylere bağımlı olma ihitiyacı duyar.Dine,kişilere,politik ideolojilere,nesnelere,ünvanlara,koltuklara.Böylec e güven gereksinimi sağlayacağını umar.
Gerçek güven bilincin gelişmesiyle kazanılır.Bilinçli insan,duygusal değil duyarlıdır.Bu duyarlılık zihnimizde zeka,yüreğimizde sevgi olarak tezahür eder.
Her insan BEN olarak dünyaya gelir.Ben,bilincin bireyselleşmiş halidir.Ben,akıl denilen duygusal kayıtlarla özdeşleştiğinde EGO oluşur.Ego bilinci tutsak kılar.Dış dünyadan ve iç dünyamızdan gelen verileri BEN’ e ulaştırmak üzere postacı görevini yapması gereken EGO an’ın sorumluluğunu üstlenmediğimiz için bir süre sonra kendisini efendi sanmaya başlar.İletmesi gereken mektupları açıp okumaya ve dilediği gibi yorumlamaya başlar.Hizmetkar iken efendiliği ele geçirmiştir artık.EGO’nun bize BEN diye yutturmaya çalıştığı maskesi,bizi kendisine inandırmak için GURUR denilen aracı kullanır.Ego gururludur,onurludur.Ego aynı kayıtları tekrar tekrar çalarak güvence(haklılık)ve onay peşinde koşar.
Peki aklın amacı nedir?Aklın tekbir amacı vardır.Varlığını sürdürmek.Akıl varlığını sürdürmek ister.Kendisini BEN sandığı için özdeşleştiği herşey uğruna mücadele verir.Akıl BEN ile özdeşleştiğinde EGO oluşur.Kayıtlar sadece duygusal bellekten ibaret olsaydı ,yani her an tüm farkındalık ile yaşanabilseydi tam bir bilinçlilik hali olurdu.O zaman BEN ,sağlıklı olarak kendi özgün bireyselliğini ifade eder,evrensel bilince kendi yaratcılığının katkısını yaparak bütünü genişletirdi.
EGO,kendisini parasıyla özdeşleştirmiş ise parası uğruna hayatnı bile tehlikeye atabilir.Ego ,kendisini yazdıklarıyla özdeşleştirmiş ise bir yazar ,yazdıklarını kurtarmak üzere alevler içinde kalan bir binaya dalabilir.Kimisi yana binaya altınlarını,kimisi çocuklarını,kimisi kocasını kurtarmak için dalar.Kişi kendisini kahramanlıkla ,vatanseverlikle özdeşleştirmişse koşa koşa savaşa gider.Kişi kendisini bir dinle veya ideoloji ile özdeşleştirmişse üzerine bombayı sararak ölüme,cihada gözünü kırpmadan gider.Böyle durumlarda ego yani akıl varlığını sürdürebilmek için bedeni öldürecek birşeyi yapmaktan çekinmez.
Duygusal bellekten oluşan ve BEN ile özdeşleşen AKIL yani EGO’nun tek bir amacı vardır :
Kendi Varlığını Ne Pahasına Olursa Olsun Korumak
Egosunu yani gururunu korumak için namus uğruna cinayet işler.Konumuyla,unvanıyla,koltuğuyla özdeşleşmişse kendisine tehdit olarak algıladığı her duruma ve kişiye karşı saldırgan tutum sergiler.
Egonun Varlığını Koruma Yolu Haklı Olmaktan Geçer.
Haklı olmak için kayıtları tekrar tekrar çalar.Akıl kayıtlarındaki duygusal deneyimler egonun çarpık değerlendirmesiyle bakış açılarına,inançlara,düşüncelere,kararlara dönüşür.Kişi kendi aklının bakış açısını,inançlarını,düşüncelerini ve kararlarını tek doğru olarak kabul eder.Onlara yapılan herhangi bir eleştiri ya da karşılaştığı farklı inancı,düşünceyi,kararı, ya da bakış açısını bir saldırı olarak algılar.
Akıl mutlu olmak peşinde değil,haklı olmak peşindedir.Bunun için ölümü bile göze alır.İntihar,haklı olduğunu tüm dünyaya gösterme eylemidir.
Ben mutlu olmak ister,ego haklı olmak.
Ego kendisini korumak için kabul görmek ister,onaylanmak ister.Kendine benzeyenlerle birlikte olmak ister.Böylece bakış açısında,inançlarında,düşüncelerinde,kararlarında, haklı çıkacak seçimlerde ve davranışlarda bulunur.
Bir fareyi labirente koyduğunuzda eğer daha önce peyniri üçüncü tünelde bulmışsa önce oraya gider.Bulamayınca, bir iki kez adaha üçüncü tünele girer çıkar.Sonra diğer Tünellere girip çıkarak peyniri bulmaya çalışır.Eninde sonunda peyniri bir tünelde bulur.Çünkü amacı peyniri bularak mutlu olmaktır.
İnsan ise egosunun kontrolü altında üçüncü tünelde peynir olduğunu hatırlar.Bu peynir kendisi için sevgi,başarı,sağlıklı beden gibi herhangi bir şey olabilir.Derhal üçüncü tünele dalar.Peyniri bulamayınca tekrar girer.Peynirin orada olması gerektiğinde ısrarlıdır.
O haklı olmak zorundadır.Bir zamanlar orada bulmuştu peyniri ya.Yine orada olmalı.
Ömür boyu üçüncü tünelde tünelde koşturur durur.Peyniri bulacağım diye.Aynı hataları tekrar eder durur ve her seferinde neden peyniri bulamadığı konusunda mazeretler üretir.Çoğu insan peynirine kavuşamadan yaşamını tüketir.Oysa bu dünyada peynire kavuşan insanlar da var.