28-07-2010, 11:09 AM
|
#3 (permalink)
|
Banned
Üyelik tarihi: Jul 2010
Mesajlar: 52
Tesekkür: 0
24 Mesajinıza toplam 59 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: eysenck kişilik envanteri validitasyon ve deneysel araştırmaları sürdürebilmek amacı ile kullanılırlar. Kullanılış bakımından oldukça yaygın olan ve Eysenck Şahsiyet Kestiyonerine “EPQ” çok benzeyen şahsiyet envanteri (PI), Psikotizm-Dışadönüklük-Nörotizm (PED) ölçekleri hem erişkinler hem de çocuklar için hazırlanmıştır. Zaman zaman itemlerde değişiklik yapılarak (1) faktörler arası korelasyonlar azaltılmış veya izole edilmiştir. (2) Birden fazla faktörde görülen item yığışımı (yükü) ortadan kaldırılmıştır. (3) Söz konusu ölçeklerin güvenilirliği arttırılmak istenmiştir. Ayrıca ,şahsiyetin ölçülmeğe çalışılan bu üç boyutundan zeka faktörü soyutlanmaya çalışılmış ve bu gerçekleştirilirken Eysenck’e göre hiçbir güçlükle karşılaşılmamıştır. P değişkeninin özelliği hakkında, duruma göre testin çeşitli yerlerindeki item muhtevasının ışığında ve, ayrıca, yapılan deneysel çalışmalarla ve de psikotik ve kriminal gruplarında görülen yüksek P değeri bu vasıf hakkında yeterince bilgi vermektedir, ne var ki, yüksek P puanı almış bir kişi hakkında verbal tanım yapmak için zaman henüz erken olabilir ama bu şahsiyet tipinin tarifini de bir çeşni katmak üzere şöyle yapabiliriz: Yalnız, tek başına, başkalarını umursamayan, insanlara aldırış etmeyen bir tip. Çoğunlukla başkalarının başına dert açar, rahatsız eder ve huzursuzluk yaratır. Bazen acımasız, zalim ve hatta insanlıktan uzak davranışlarda bulunabilir. Hissizdir, başkalarını kolay kolay anlayamaz ve duyarlı olamaz. Başkalarına , hatta kendi yakınlarına bile hostil davranır ve saldırgandır. Acayip, garip ve olağan olmayan şeylere karşı bir yakınlık duyar ve tehlikeleri görmezlikten gelir. Başkalarını budala ve aptal yerine koymaktan ve sinirlendirmekten çok hoşlanır. İşte yüksek P puanı almış erişkin bir kimsenin genel tanımı. Çocuklar söz konusu olduğu zaman, terk edilmiş görünümünü veren, sorun yaratan, acayip hareketlerde bulunan bir çocukla karşı karşıyayız demektir. İnsanca duygular beslemeyen, insan ve hayvanları sevmeyen bu çocuklar yakınlarına karşı dahi agresif ve hostil duygular beslerler. Bu kategoriye giren erişkin ve çocuklara “sosyalizasyon” sözcüğü bir kavram olarak çok yabancıdır; empati, suçluluk duygusu ve başkalarına karşı duyarlı olma gibi nosyonlara aşina olmadıkları için yabancı ve garip karşılarlar. Ancak bu tanımlar had örnekler için geçerlidir. Ortadaki yığışmalara yakın olan vakalara uçlardakilere kıyasla çok daha sık rastlandığından, bu grubun gösterdiği özellikler çok daha yumuşaktır. Bu tür davranış paternleri için psikiyatrik terimlerden “şizoid” ve “psikopatik” gibileri ile akla sıklıkla gelen “davranış bozuklukları” sözcüğü kullanılmaktadır. Bizim kullandığımız anlamdaki “psikotizm” kavramı ise bu üç diyagnostik terim ile iç içe girmiş bulunmaktadır. Kullandığımız terimin psikiyatrik tabiatlı olmasına ve de diğer bazı psikiyatrik kavramlarla benzerlikler göstermesine rağmen bu ölçek MMPI gibi patolojik skalalardan farklıdır. Biz baştan sona normal davranışla uğraşmaktayız ve uğraşın içine semptomlar girmemektedir. Aynen nörotizmde olduğu gibi, ilgi alanımız içerisinde şahsiyette ayrıcalıklara neden olan davranış biçimleri girmektedir ki, bunların ancak had durumda olanlarında patolojik görüntüler ortaya çıkmaktadır. İşte bütün bu nedenlerden ötürü ölçek normal vakalara ve popülasyondan seçilmiş Patolojik olmayan gruplara uygulanması daha uygun düşmektedir. Bu nedenle “nörotizm” ve “psikotizm” terimlerinin ardında yatan teoriyi pek iyi bilmeyenlerle iletişimi sağlayabilmek için bu iki terimi bir tarafa bırakarak “emosyonalite” ve “dik kafalı” gibi sözcüklerin kullanılması daha uygun görülmüştür. YALAN (L) ÖLÇEĞİ: Bu ölçek kestiyoner serimiz içerisinde ilk defa E.P.I’de yer almıştır. Amacı “sahte görünümü” verme çabasında olan bazı denekleri ortaya çıkarmada yardımcı olmaktır. Böyle davranma eğilimi genellikle bazı pozisyonlarda bu tür görünmenin daha olumlu sonuçlar vereceği kanaati ile hareket edilir. Örneğin eğer bir kestiyoner bir işe alınma ile ilgili mülakat prosedürünün bir parçası olarak kullanılmışsa. Bu ölçeğin mahiyeti hakkında daha detaylı bilgiler edinebilmek amacı ile bir seri faktöryel ve deneysel çalışmalar yürütülmüştür. (Eysenck ve diğerleri, 1970-71) Ölçeğin yeterli seviyede faktöryel bir bütünlüğe sahip olduğu açıktır; öyle ki, burada diğer faktörlerde görülmeyen item ağırlıkları mevcuttur, ancak, bu ölçeğin puanlarını yalnızca kişilerin gerçek düşünce ve eğilimlerinden kaynaklanmadığını ve bazı gizlemelerin var olduğunu tek taraflı olarak düşünmek ve kabul etmek bazı güçlükler yaratmaktadır. En önemli sorun gerçekleri gizleme politikasından başka , L ölçeği, ayrıca, şahsiyette devamlılık gösteren bir kişilik faktörünü daha ölçmektedir ki, bu faktör muhtemelen sosyal naivéte ‘dir. L ölçeğinin gerçekleri sakladığı ve gizlediği halleri ortaya çıkardığını biliyoruz; ancak, Michaelis ve Eysenck (1971) deneysel şartlarda yapılacak ayarlamalarla motivasyon seviyesini düşürmek suretiyle L ölçeğinde bazı manipülasyonlar yapılabileceğini söylemektedirler. Bu başka türlü görünme eğilimi motivasyonel olarak yalnızca bu puanın varyansını etkileyen bir faktör olsaydı, o zaman güvenilirliği sadece skorun büyüklüğüne bağlı olurdu. Başka bir deyişle skorun düşük olduğu hallerde deneklerin gerçekleri saklamayıp olduğu gibi ortaya koyduğunun düşünülmesi gerekir di ki o zamanda ölçeğin güvenilirliği düşük olurdu. Ampirik olarak durumun bu olmadığı görülmüştür; L ölçeğinin güvenirliliği gerçeğin cüzi olarak gizlendiği hallerde azalmadığı gibi, gerçeğin hemen hemen tamamen gizlendiği hallerde bile ölçeğin güvenilirliğinde bir artma olmamıştır. O halde ölçek sabit olan ve değişmeyen bir kişilik fonksiyonunu ölçüyor olmalıdır; ancak, bu fonksiyonun kesin mahiyeti hakkında pek fazla bir şey bilinmemektedir |
Offline
| |