Tekil Mesaj gösterimi
Alt 17-01-2011, 09:04 PM   #20 (permalink)
Işıldayan Safir
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar



"Başarının sırrı, acıyla zevkin sizi kullanmasına izin vermektense, acıyla zevki kendiniz kullanmayı öğrenmektir. Bunu yaparsanız, hayatınızın kontrolünü elinize alırsınız. Yapmazsanız, hayat sizi kontrol eder."
ANTHONY ROBBINS

Genellikle, bizi güden bu iki güç tartışılırken ortaya ilginç bir soru atılır: İnsanlar neden acıyı çekiyor da, yine de değişemiyor? Çünkü henüz yeterince acı çekmiş olmuyorlar; benim duygusal eşik dediğim yere daha varmamış oluyorlar.
Eğer zararlı bir ilişki içine girmişseniz ve sonunda gücünüzü kullanmaya karar vermişseniz, eyleme geçip hayatınızı değiştirecekseniz, besbelli artık dayanmak istemediğiniz bir acı düzeyine vardığınız içindir. Hepimize zaman zaman olmuştur, "Yeter artık - bir daha asla - bu şimdi değişmek zorunda," demişizdir.

İşte o an, acının dostumuz olduğu o sihirli andır. Bizi yeni eylemlere geçip yeni sonuçlar üretmeye iter. Eğer o anda, değişikliğin hayatımıza zevk getireceğini de görürsek, eyleme geçmeye daha büyük bir güçle sarılabiliriz. Bu süreç yalnız ilişkiler için geçerli bir şey değildir. Belki fiziksel durumunuzla ilgili olarak böyle bir eşiğe ulaşmışsınızdır. Uçağın koltuğuna sığamadığımz için, durum artık canınıza tak demiştir. Elbiselerinizi giyemez olmuşsunuzdur, bir kat merdiven çıkmak soluğunuzu tıkamaya başlamıştır. Sonunda, "Yeter artık," demiş ve bir karar vermişsinizdir. Nedir o kararı motive eden? Hayatınızdaki acıyı çıkarıp atmak, yeniden zevki getirmektir; gururun zevkini, rahatlığın zevkini, özsaygının zevkini, tasarımladığınız gibi yaşamanın zevkini elde etmektir.

Tabii acının ve zevkin çok çeşitli düzeyleri vardır. Örneğin bir küçük düşme duygusu yaşamak, duygusal acının oldukça yoğun bir biçimidir. Bir rahatsızlık durumu da acıdır. Can sıkıntısı da öyle. Elbette ki bunların bazılarında yoğunluk daha azdır ama yine de karar verme denkleminde etkileri vardır. Aynı şekilde, zevk de bu süreçte etkilidir. Bizi güden güç, çoğu eylemlerimizin daha iyi bir gelecek getireceğine inanmaktan, bugünkü çalışmaların gösterilen çabaya değeceğine, zevkli ödüllerin yakında olduğuna inanmaktan gelir. Ama tabii zevkin de çeşitli düzeyleri vardır. Örneğin zevkten kendinden geçmek, tabii ki çok yoğundur. Ama bazen rahatlığın zevki onu alt edebilir. Her şey kişinin perspektifine göre değişir.

Örneğin, diyelim ki öğle paydosundasmız, bir parkta yürüyüş yapıyorsunuz, hoparlörden bir Bethooven senfonisi yayınlanıyor. Durup dinler misiniz? Bu ilk önce, klasik müziğe ne anlam verdiğinize bağlı. Bazı kimseler Eroica Senfonisinin ezgilerini dinleyebilmek için işi gücü bırakırlar. Onlara göre, Beethoven eşittir katıksız zevk. Ama bazıları için de klasik müzik dinlemenin verdiği heyecan, duvardaki boyanın kurumasını seyretmekten gelen heyecan kadardır. O müziğe tahammül etmek, bir miktar acıyı temsil eder. Hızlı adımlarla parkı geçer, işe dönerler. Ama klasik müzik sevenlerin bazıları bile, durup dinlemeye karar vermeyecektir. Belki işe geç kalmanın vereceği acı, zaten bildikleri ezgiyi dinlemenin getireceği zevkten fazladır. Ya da belki günün ortasında parkta durup müzik dinlemenin zaman ziyanı olduğu yolunda bir inançları vardır. Böyle uygunsuz bir şey yapmanın vereceği acı, müziğin getireceği zevkten fazla olacaktır. Hayatımızın her günü bu tür psişik pazarlıklarla doludur. Biz sürekli olarak, öneri halindeki eylemlerimizi, bize getirecekleri etkiyle ölçer, tartarız.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla