Yüzbaşı
Üyelik tarihi: Apr 2009
Mesajlar: 700
Tesekkür: 10,795
784 Mesajinıza toplam 4,533 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| BARIŞÇIL İLETİŞİM İLKELERİ BARIŞÇIL İLETİŞİM Barışçıl İletişim, Psikolog Dr. Marshall Rosenberg'in yaklaşık 50 yıldır, dünyanın birçok ülkesinde okullar açarak öğrettiği bir iletişim tekniği. Bu teknik sayesinde, konuşurken duygu ve ihtiyaçlarımı ifade ederek hayatımda neleri değiştirebileceğimi gördüm. İçindeki prensiplerden sadece aklınızda kalanları bile uygulasanız ciddi sonuçlar alacağınızı şimdiden söyleyebilirim. Aşağıdaki yazı Barışçıl İletişim'i çok güzel özetliyor. Çeviri için arkadaşım Seray Okan'a teşekkürler. Barışçıl İletişim sayesinde şimdiye kadar birçok evlilik kurtarılmış, ebeveynler çocuklarıyla yeniden ilişki kurabilir hale gelmiş, okullar ve enstitüler ise işlevlerini çok daha iyi yerine getirir hale gelmişlerdir. Saldırgan kişilerin öfkeye odaklanmasını ortadan kaldırdığı için tecavüzlerin ve cinayetlerin bile bu sayede engellendiği söylenebilir. Hem Amerika’da bir çok şehirde hem de dünyanın dört bir yanında şimdilerde Barışçıl İletişim çalışma grupları oluşturulmuş durumdadır. BARIŞÇIL İLETİŞİMİN İLKELERİ Barışçıl İletişim şu manevi ilkeleri temel alır: 1) Herkes kendi yaşamından sorumludur. Bu, kişinin duygularıyla, sözleriyle ve eylemleriyle ilgili sorumluluğu başkalarına yüklemek yerine kendilerinin üstlenmesi anlamına gelir. Aynı şekilde kişi, başkalarının duygularıyla, düşünceleriyle ya da hareketleriyle ilgili sorumluluğu hiç bir zaman kendi üstüne almamalıdır çünkü bu onun sorumluluğu değildir. 2) Kişi, başkalarını kendi dilediği gibi hissetmeye, düşünmeye ya da hareket etmeye zorlayamaz. Bunu talep edecek, tehdit ya da cezalandırma yoluyla zorlayacak olursa, iletişimi sonlandırmış olur. Böylesi bir girişim ilk başta başarıya ulaşsa bile, sonuçları genelde geri teper. 3) Kişinin kendini ya da başkalarını yargılaması, dürüst iletişimin sonunu hazırlar. Yargılama, hep bir şeylerin sonlanmasını da beraberinde getirir. Ayrıca, gerçek hiç öyle olmasa da, yargılamada bulunan kişi, sanki diğer kişiler ya da durumlar hakkında her türlü bilgiye sahipmiş gibi bir varsayımdan yola çıkar. 4) Her şey duygular ve ihtiyaçlar düzeyinde birbiriyle bağlantılıdır. Sahip olduğun bedeni hissetmek, şu anı hissetmek ve başkalarıyla empati kurmak insanları bir araya getirir ve sorunların çözülmesine yardımcı olur. Bİ işte bu ilkeleri gündelik hayata geçirmek için kullanılacak pratik bir yöntemdir. Bu yöntem özellikle de sıkıntılı ya da zor durumlarda başkalarıyla iletişim sağlamaya çalışırken kullanılan dört temel adımdan oluşur. Temel Bİ süreci dört adımdan oluşur:- Gözlemler yapma
- Bir duyguyu tanımlama
- Bu duygunun ardındaki ihtiyacı keşfetme
- Bir ricada bulunma.
Şimdi bunları tek tek ayrıntılarıyla ele alalım isterseniz. Bu adımları gerçekten layıkıyla takip edecek olursanız, herkesle olan ama özellikle de ailenizle, arkadaşlarınızla ve önem verdiğiniz kişilerle olan iletişiminizin kalitesinde çok büyük bir iyileşme sağlayabilirsiniz. Çok daha etkili hale geldiğinizi ve insanları eskisi kadar kendinizden uzaklaştırmadığınızı göreceksiniz. DEĞERLENDİRME YAPMAKSIZIN GÖZLEME Bu süreç, herhangi bir durumda tam olarak ne olup bittiğini gözlemlemekle başlar. Buradaki asıl numara herhangi bir yargı ya da değerlendirmeyi devreye sokmaksızın gözlem yapmaktır. Bunu yapmak aslında hiç de kolay bir şey değildir çoğu zaman! Diyelim ki çocuk odasını temizlemeyi reddediyor. Hemen buna tepki göstermektense yapılması gereken ilk şey, bir anlığına durmak ve yargılama yapmaksızın gözlemde bulunmak olacaktır. Aslında bu, düşünüldüğünden çok daha zor bir iştir. Yalnızca “odan darmadağınık” demek, bir tür yargılamadır. “Yerde tam beş tane kıyafet duruyor” demek ise katıksız bir gözlemde bulunmaktır. “O tam bir zevksiz” demek ya da birini kötü, dağınık, garip, salak, tembel, düşüncesiz, ırkçı, ayrımcı, bencil ya da münasebetsiz olarak nitelemek yargılamaktır. Bu tür sözler, hakkında konuşulan kişiyi bir şekilde “kusurlu” ya da “kötü” addetmektir. Bu suçlamaktır, hakaret etmektir, tenkit etmektir, yaftalamak, eleştirmek, karşılaştırmak ve değerlendirmektir. Bir de daha inceden inceye yapılan yargılamalarda kullanılan ve özellikle de abartılırken tercih edilen daima, asla, hiçbir zaman, her zaman, çoğunlukla, sık sık ve çok seyrek gibi kelimeler vardır. Örneğin, “odası her zaman darmandağındır” demek, gözlemle değerlendirmeyi birbirine karıştırmaktır. Halbuki saf bir gözlem, karşılaştırma ya da değerlendirme barındırmaz. Eğer bir şey anlatırken geçmişe atıfta bulunmak isterseniz, “bu daha önce üç kez oldu, hatta bir çok kereler oldu” diyebilirsiniz ancak “her zaman” ya da “çoğu zaman” gibi belirsizlik içeren kelimeler kullanacak olursanız, gözlemlerinize inceden inceye bir yargı da katmış olursunuz. Yargılamaksızın gözlem yapmayı başardıktan sonra süreçteki ikinci adıma hazır hale gelirsiniz. DUYGUYU TANIMLAMA Gözlem yaptıktan sonraki adım, bu gözlemle ilgili duygunun tanımlanması adımıdır. Duygular her zaman bedenle ilgilidir ve başkalarını ilgilendirmez. Bir kez daha söylüyoruz, bunu yapması hiç kolay değildir. Bir çok insan duygularıyla bağlantıda değildir. Çoğu, duygulara sahip değilmiş gibi davranmayı yeğliyor. Duyguları ifade etmeyi öğrenmek ilk adımdır. Çocuğun odasıyla ilgili örnekte olduğu gibi, odanın hali karşısında ebeveynler kendini öfkeli, kızgın, üzgün, hatta umutsuz hissediyor olabilir. Bir çok insan belli belirsiz yargılamalarla duyguları birbirine karıştırır. Yukarıdaki örnekte çocuğun ebeveyni şöyle bir şey diyebilirdi: “Kendimi kullanılmış, terk edilmiş, suistimal edilmiş, saldırıya uğramış, aldatılmış, yanlış anlaşılmış, aldatılmış, suçlu, hakarete uğramış, istifade edilmiş, ihmal edilmiş ya da kazıklanmış hissediyorum”. Bunlar duyguymuş gibi görünse de aslında duygu değildir. Bunlar yargıdır çünkü başka biri tarafından yapılan şeylerle ya da yol açılan durumlarla ilgilidir. Bu yüzden de iletişimde duygularımızı ifade ederken bu tür kelimeleri kullanmaktan kaçınmak büyük bir sorundur. Duyguların Sorumluluğunu Üstlenmek. Çocuğun yerde dağılmış duran kıyafetleri duyguları harekete geçiriyormuş gibi görünse de aslında duyguları harekete geçirmez. Bu konuda görüş ayrılıkları olsa da, her zaman için kişinin kendisini nasıl hissedeceği ile ilgili bir seçim şansı vardır. Örneğin, yerlerde kıyafetlerin durduğunu gördüğünde ebeveyn, belki oda onun istediği kadar temiz ve derli toplu olmasa da, en azından çocuğunun kendileriyle aynı evde yaşadığına şükredebilir. Kişinin duygularıyla ilgili sorumluluk almayı reddettiği durumlarda şöyle sözler sarfettiğini duyarız: “…şöyle şöyle yapınca sinir oluyorum” ya da “bu beni sinir ediyor”. Bu tür deyişler hissedilen duyguların sorumluluğunu başkalarının üstüne yıkan yargılamalardır. Bir başka yadsıma örneği de şu olabilir: “Sen eve gelmeyince çok üzüldüm.” Bu da aynı şekilde kişinin hissettiği duygunun sorumluluğunu karşı tarafa yüklemektir. Bunu böyle ifade etmek yerine şöyle denebilir: “Sen eve gelmeyince ben de yalnızlığı tercih ettim ve üzüldüm çünkü birinin yanımda olmasına ihtiyaç duyuyordum.” İnsanlar duygularının ya da davranışlarının suçunu kendileri dışındaki güçlere atmak isteyebilirler; bu kimi zaman bir hastalık, durum, yetkililer, grup baskısı olur kimi zaman da politikalar ve kurallar, cinsiyet ya da yaşın getirdiği zorunlu roller ya da dürtüler… “Yaptım çünkü mecburdum”, “çünkü beni zorladılar” ya da “çünkü bu bizim politikamız ya da kuralımızdır”. Kişinin kendi davranışları ve duygularının sorumluluğundan kaçması, kendi gücünü ve egemenliğini de yok sayması demektir; böylece kişi kendisini kurban pozisyonuna sokup yaşadığı ikilemler için başkalarını suçlar. Başkalarının duyguları için sorumluluk almak. Bu da bir başka tuzaktır. Özen gösteriyormuş gibi görünebilir ama gerçek hiç de öyle değildir! Bu, ilişkilerde yaşanan çatışmaların en önemli kaynaklarından biridir. „Seni kızdırdığım için özür dilerim“ demek, başka birinin duygularının sorumluluğunu almaya örnek olarak verilebilir. Bunun yerine Barışçıl İletişim’e uygun olarak şöyle denilebilir: „Kızgın olduğunu gördüğümde ben de üzülüyorum çünkü seninle bağlantı kurmak istiyorum.“ Başka bir deyişle her birimiz duygularımızın seçimini yaparız ve de bunun sorumluluğunu biz taşırız. Başkalarından ne duymuş ya da öğrenmiş olursanız olun, hiç bir şekilde başka bir insanı kızdırmanız, üzmeniz, hatta mutlu etmeniz mümkün değildir. Siz ne isterseniz yapın, karşınızdaki kişi canı nasıl isterse öyle hissedecektir. Bir çok insan bunu yaşayarak ve bunun acısını çekerek görmüştür ki başkalarını mutlu etmek mümkün değildir. Siz elinizden geleni yaparsınız, karşınızdaki insan da nasıl tepki vereceğine kendisi karar verebilmelidir. Birinin söylediklerini duyduğunuzda karşınızda dört seçenek vardır: 1) bu duygu için başkasını suçlamak 2) kendini suçlamak 3) kendi ihtiyaçlarının ve duygularının farkına varmak ya da 4) başkalarının ihtiyaçlarının ve duygularının farkına varmak. Bu son iki seçenek çok daha sevecen iletişim tepkileridir. Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |