BARIŞÇIL İLETİŞİM İLKELERİSerbest Kürsü ve Geliştiren Yazılar BARIŞÇIL İLETİŞİM İLKELERİ Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız BARIŞÇIL İLETİŞİM
Barışçıl İletişim, Psikolog Dr. Marshall Rosenberg'in yaklaşık 50 yıldır, dünyanın birçok ülkesinde okullar açarak öğrettiği bir iletişim tekniği. Bu teknik sayesinde, konuşurken duygu ve ihtiyaçlarımı ifade ederek hayatımda neleri değiştirebileceğimi gördüm. İçindeki prensiplerden sadece aklınızda kalanları bile uygulasanız ... ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Geliştiren Yazılar telkin cd indir izle İstanbul Geliştiren Yazılar nerededir kimdir Geliştiren Yazılar çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Geliştiren Yazılar hipnoz Geliştiren Yazılar olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Geliştiren Yazılar hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Geliştiren Yazılar kuantum düşünce kitap haberi |
|
26-07-2011, 09:49 AM
|
#1 (permalink)
| Yüzbaşı
Üyelik tarihi: Apr 2009
Mesajlar: 700
Tesekkür: 10,795
784 Mesajinıza toplam 4,533 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| BARIŞÇIL İLETİŞİM İLKELERİ BARIŞÇIL İLETİŞİM Barışçıl İletişim, Psikolog Dr. Marshall Rosenberg'in yaklaşık 50 yıldır, dünyanın birçok ülkesinde okullar açarak öğrettiği bir iletişim tekniği. Bu teknik sayesinde, konuşurken duygu ve ihtiyaçlarımı ifade ederek hayatımda neleri değiştirebileceğimi gördüm. İçindeki prensiplerden sadece aklınızda kalanları bile uygulasanız ciddi sonuçlar alacağınızı şimdiden söyleyebilirim. Aşağıdaki yazı Barışçıl İletişim'i çok güzel özetliyor. Çeviri için arkadaşım Seray Okan'a teşekkürler. Barışçıl İletişim sayesinde şimdiye kadar birçok evlilik kurtarılmış, ebeveynler çocuklarıyla yeniden ilişki kurabilir hale gelmiş, okullar ve enstitüler ise işlevlerini çok daha iyi yerine getirir hale gelmişlerdir. Saldırgan kişilerin öfkeye odaklanmasını ortadan kaldırdığı için tecavüzlerin ve cinayetlerin bile bu sayede engellendiği söylenebilir. Hem Amerika’da bir çok şehirde hem de dünyanın dört bir yanında şimdilerde Barışçıl İletişim çalışma grupları oluşturulmuş durumdadır. BARIŞÇIL İLETİŞİMİN İLKELERİ Barışçıl İletişim şu manevi ilkeleri temel alır: 1) Herkes kendi yaşamından sorumludur. Bu, kişinin duygularıyla, sözleriyle ve eylemleriyle ilgili sorumluluğu başkalarına yüklemek yerine kendilerinin üstlenmesi anlamına gelir. Aynı şekilde kişi, başkalarının duygularıyla, düşünceleriyle ya da hareketleriyle ilgili sorumluluğu hiç bir zaman kendi üstüne almamalıdır çünkü bu onun sorumluluğu değildir. 2) Kişi, başkalarını kendi dilediği gibi hissetmeye, düşünmeye ya da hareket etmeye zorlayamaz. Bunu talep edecek, tehdit ya da cezalandırma yoluyla zorlayacak olursa, iletişimi sonlandırmış olur. Böylesi bir girişim ilk başta başarıya ulaşsa bile, sonuçları genelde geri teper. 3) Kişinin kendini ya da başkalarını yargılaması, dürüst iletişimin sonunu hazırlar. Yargılama, hep bir şeylerin sonlanmasını da beraberinde getirir. Ayrıca, gerçek hiç öyle olmasa da, yargılamada bulunan kişi, sanki diğer kişiler ya da durumlar hakkında her türlü bilgiye sahipmiş gibi bir varsayımdan yola çıkar. 4) Her şey duygular ve ihtiyaçlar düzeyinde birbiriyle bağlantılıdır. Sahip olduğun bedeni hissetmek, şu anı hissetmek ve başkalarıyla empati kurmak insanları bir araya getirir ve sorunların çözülmesine yardımcı olur. Bİ işte bu ilkeleri gündelik hayata geçirmek için kullanılacak pratik bir yöntemdir. Bu yöntem özellikle de sıkıntılı ya da zor durumlarda başkalarıyla iletişim sağlamaya çalışırken kullanılan dört temel adımdan oluşur. Temel Bİ süreci dört adımdan oluşur:- Gözlemler yapma
- Bir duyguyu tanımlama
- Bu duygunun ardındaki ihtiyacı keşfetme
- Bir ricada bulunma.
Şimdi bunları tek tek ayrıntılarıyla ele alalım isterseniz. Bu adımları gerçekten layıkıyla takip edecek olursanız, herkesle olan ama özellikle de ailenizle, arkadaşlarınızla ve önem verdiğiniz kişilerle olan iletişiminizin kalitesinde çok büyük bir iyileşme sağlayabilirsiniz. Çok daha etkili hale geldiğinizi ve insanları eskisi kadar kendinizden uzaklaştırmadığınızı göreceksiniz. DEĞERLENDİRME YAPMAKSIZIN GÖZLEME Bu süreç, herhangi bir durumda tam olarak ne olup bittiğini gözlemlemekle başlar. Buradaki asıl numara herhangi bir yargı ya da değerlendirmeyi devreye sokmaksızın gözlem yapmaktır. Bunu yapmak aslında hiç de kolay bir şey değildir çoğu zaman! Diyelim ki çocuk odasını temizlemeyi reddediyor. Hemen buna tepki göstermektense yapılması gereken ilk şey, bir anlığına durmak ve yargılama yapmaksızın gözlemde bulunmak olacaktır. Aslında bu, düşünüldüğünden çok daha zor bir iştir. Yalnızca “odan darmadağınık” demek, bir tür yargılamadır. “Yerde tam beş tane kıyafet duruyor” demek ise katıksız bir gözlemde bulunmaktır. “O tam bir zevksiz” demek ya da birini kötü, dağınık, garip, salak, tembel, düşüncesiz, ırkçı, ayrımcı, bencil ya da münasebetsiz olarak nitelemek yargılamaktır. Bu tür sözler, hakkında konuşulan kişiyi bir şekilde “kusurlu” ya da “kötü” addetmektir. Bu suçlamaktır, hakaret etmektir, tenkit etmektir, yaftalamak, eleştirmek, karşılaştırmak ve değerlendirmektir. Bir de daha inceden inceye yapılan yargılamalarda kullanılan ve özellikle de abartılırken tercih edilen daima, asla, hiçbir zaman, her zaman, çoğunlukla, sık sık ve çok seyrek gibi kelimeler vardır. Örneğin, “odası her zaman darmandağındır” demek, gözlemle değerlendirmeyi birbirine karıştırmaktır. Halbuki saf bir gözlem, karşılaştırma ya da değerlendirme barındırmaz. Eğer bir şey anlatırken geçmişe atıfta bulunmak isterseniz, “bu daha önce üç kez oldu, hatta bir çok kereler oldu” diyebilirsiniz ancak “her zaman” ya da “çoğu zaman” gibi belirsizlik içeren kelimeler kullanacak olursanız, gözlemlerinize inceden inceye bir yargı da katmış olursunuz. Yargılamaksızın gözlem yapmayı başardıktan sonra süreçteki ikinci adıma hazır hale gelirsiniz. DUYGUYU TANIMLAMA Gözlem yaptıktan sonraki adım, bu gözlemle ilgili duygunun tanımlanması adımıdır. Duygular her zaman bedenle ilgilidir ve başkalarını ilgilendirmez. Bir kez daha söylüyoruz, bunu yapması hiç kolay değildir. Bir çok insan duygularıyla bağlantıda değildir. Çoğu, duygulara sahip değilmiş gibi davranmayı yeğliyor. Duyguları ifade etmeyi öğrenmek ilk adımdır. Çocuğun odasıyla ilgili örnekte olduğu gibi, odanın hali karşısında ebeveynler kendini öfkeli, kızgın, üzgün, hatta umutsuz hissediyor olabilir. Bir çok insan belli belirsiz yargılamalarla duyguları birbirine karıştırır. Yukarıdaki örnekte çocuğun ebeveyni şöyle bir şey diyebilirdi: “Kendimi kullanılmış, terk edilmiş, suistimal edilmiş, saldırıya uğramış, aldatılmış, yanlış anlaşılmış, aldatılmış, suçlu, hakarete uğramış, istifade edilmiş, ihmal edilmiş ya da kazıklanmış hissediyorum”. Bunlar duyguymuş gibi görünse de aslında duygu değildir. Bunlar yargıdır çünkü başka biri tarafından yapılan şeylerle ya da yol açılan durumlarla ilgilidir. Bu yüzden de iletişimde duygularımızı ifade ederken bu tür kelimeleri kullanmaktan kaçınmak büyük bir sorundur. Duyguların Sorumluluğunu Üstlenmek. Çocuğun yerde dağılmış duran kıyafetleri duyguları harekete geçiriyormuş gibi görünse de aslında duyguları harekete geçirmez. Bu konuda görüş ayrılıkları olsa da, her zaman için kişinin kendisini nasıl hissedeceği ile ilgili bir seçim şansı vardır. Örneğin, yerlerde kıyafetlerin durduğunu gördüğünde ebeveyn, belki oda onun istediği kadar temiz ve derli toplu olmasa da, en azından çocuğunun kendileriyle aynı evde yaşadığına şükredebilir. Kişinin duygularıyla ilgili sorumluluk almayı reddettiği durumlarda şöyle sözler sarfettiğini duyarız: “…şöyle şöyle yapınca sinir oluyorum” ya da “bu beni sinir ediyor”. Bu tür deyişler hissedilen duyguların sorumluluğunu başkalarının üstüne yıkan yargılamalardır. Bir başka yadsıma örneği de şu olabilir: “Sen eve gelmeyince çok üzüldüm.” Bu da aynı şekilde kişinin hissettiği duygunun sorumluluğunu karşı tarafa yüklemektir. Bunu böyle ifade etmek yerine şöyle denebilir: “Sen eve gelmeyince ben de yalnızlığı tercih ettim ve üzüldüm çünkü birinin yanımda olmasına ihtiyaç duyuyordum.” İnsanlar duygularının ya da davranışlarının suçunu kendileri dışındaki güçlere atmak isteyebilirler; bu kimi zaman bir hastalık, durum, yetkililer, grup baskısı olur kimi zaman da politikalar ve kurallar, cinsiyet ya da yaşın getirdiği zorunlu roller ya da dürtüler… “Yaptım çünkü mecburdum”, “çünkü beni zorladılar” ya da “çünkü bu bizim politikamız ya da kuralımızdır”. Kişinin kendi davranışları ve duygularının sorumluluğundan kaçması, kendi gücünü ve egemenliğini de yok sayması demektir; böylece kişi kendisini kurban pozisyonuna sokup yaşadığı ikilemler için başkalarını suçlar. Başkalarının duyguları için sorumluluk almak. Bu da bir başka tuzaktır. Özen gösteriyormuş gibi görünebilir ama gerçek hiç de öyle değildir! Bu, ilişkilerde yaşanan çatışmaların en önemli kaynaklarından biridir. „Seni kızdırdığım için özür dilerim“ demek, başka birinin duygularının sorumluluğunu almaya örnek olarak verilebilir. Bunun yerine Barışçıl İletişim’e uygun olarak şöyle denilebilir: „Kızgın olduğunu gördüğümde ben de üzülüyorum çünkü seninle bağlantı kurmak istiyorum.“ Başka bir deyişle her birimiz duygularımızın seçimini yaparız ve de bunun sorumluluğunu biz taşırız. Başkalarından ne duymuş ya da öğrenmiş olursanız olun, hiç bir şekilde başka bir insanı kızdırmanız, üzmeniz, hatta mutlu etmeniz mümkün değildir. Siz ne isterseniz yapın, karşınızdaki kişi canı nasıl isterse öyle hissedecektir. Bir çok insan bunu yaşayarak ve bunun acısını çekerek görmüştür ki başkalarını mutlu etmek mümkün değildir. Siz elinizden geleni yaparsınız, karşınızdaki insan da nasıl tepki vereceğine kendisi karar verebilmelidir. Birinin söylediklerini duyduğunuzda karşınızda dört seçenek vardır: 1) bu duygu için başkasını suçlamak 2) kendini suçlamak 3) kendi ihtiyaçlarının ve duygularının farkına varmak ya da 4) başkalarının ihtiyaçlarının ve duygularının farkına varmak. Bu son iki seçenek çok daha sevecen iletişim tepkileridir. Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. | Offline
| |
26-07-2011, 09:50 AM
|
#2 (permalink)
| Yüzbaşı
Üyelik tarihi: Apr 2009
Mesajlar: 700
Tesekkür: 10,795
784 Mesajinıza toplam 4,533 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Cevap: BARIŞÇIL İLETİŞİM İLKELERİ İHTİYAÇLARI YA DA İSTEKLERİ TANIMLAMA Katıksız bir gözlem yapıp uygun bir şekilde duyguları tanımladıktan sonra atılması gereken üçüncü adım, bu durumdaki ihtiyaçlarınızın tanımlanmasıdır. Bu da biraz ikircikli bir konudur. İhtiyaç, her zaman kişinin kendisiyle ilgilidir, başkalarıyla ilgili değildir. Aynı zamanda burada tanımlanan ihtiyaç her zaman için koruma gibi, özerklik, saygı, beslenme ya da oyun gibi temel bir insan niteliğidir. Çocuğun odası örneğinde olduğu gibi, ebeveynin ihtiyacı saygı görmek ya da temizlik ihtiyacı olabilir (mikroplardan korunma). „Odanı hemen temizle“ demek ihtiyaca işaret etmez. Bu bir rica ya da taleptir. Çocuklar ihtiyaçlarını dile getirmede oldukça iyidir. Ya ağlarlar ya da çığlıklar atarlar. Ancak büyürken bir aşamada bizlere ihtiyaçlarımızı dile getirmenin uygun olmadığı öğretilmiştir. Bağlantılar kurabilmek için benliğimizin ve insanlığımızın bu yönünü hatırlamak çok büyük önem taşır. Dr. Rosenberg’e göre birçok insan ihtiyaçlarıyla temas kurduğunda iyileşmek için üç aşamadan geçer. Birinci aşamada kişi kendisini bir köle gibi hisseder; kendi ihtiyaçlarını ifade etmede zorlanır ve başkalarının ihtiyaçlarının sorumluluğunu kendi omuzlarında hisseder. Örneğin, bu aşamada kişi şunu söylemeyi alışkanlık haline getirmiş olabilir: “Gitmem gerekiyor çünkü çocuklarım/arkadaşlarım/anne babam beni bekliyor.” İkinci aşamada kişi asileşir ve sevimsiz davranışlar sergileyebilir. Şöyle sözler sarf edebilir: “Ben kendi işime bakarım, sen de kendininkine bak.” Üçüncü aşama ise olgunluğa ve özgürlüğe erişilen aşamadır. Kişi kendi duygu ve ihtiyaçlarının sorumluluğunu üstlenirken, başkalarınınkini üstlenmez. Bu sağlıklı sınırların çizilmiş olduğunun göstergesidir. Kişi, şefkatle tepkilerini göstermeyi seçer ama asla suçluluk, korku ya da utanç duyarak bunu yapmaz. İnsan kendi ihtiyaçlarını açık seçik ortaya koyabilir ve eğer isterse başkalarının ihtiyaçları konusunda da kaygı duyabilir. “Oraya değil şuraya gitmeyi tercih ediyorum çünkü öyle istiyorum.” BİR RİCADA BULUNMA Dördüncü ve son adım da kişinin kendi gözlemlerini, duygularını ve ihtiyaçlarını temel alarak bir ricada bulunmasıdır. Bunu yapan bir ebeveyn olabilir: “Şu anda öfkeli hissediyorum çünkü mikropların yol açtığı hastalıklara karşı seni korumam gerekiyor. Bu nedenle şimdi lütfen odanı temizler misin?” Rica ya da talepleri dile getirirken şu ipuçlarından yararlanabilirsiniz: 1. Ricaları olumlu bir şekilde dile getirmek en iyisidir. "Lütfen odanı şimdi temizleyebilir misin?” demek, “Lütfen her yeri dağıtmayı keser misin?” demekten çok daha iyidir. 2. Mümkün olduğunca net ricalarda bulunun. “Lütfen kıyafetlerini dolabına asar ve yastığını da yerden alır mısın?” da olduğu gibi. 3. Her zaman kibarca ama kesin ve açık bir dille konuşun; gereksiz yere duyguları karıştırmayın. Örneğin “Dağınıklığından o kadar usandım ki, haydi hemen kalk ve ortalığı toparla” demek pek de yardımcı olmaz. Ricalar ve Talepler. Rica, talepten çok farklıdır ama bu ikisi çoğu zaman karıştırılır. Aralarındaki fark şudur: Rica, gönüllülüğe dayanır, tehdit içermez. Talepler karşısında kişi ya bunu yerine getirmek zorunda kalır ya da isyan eder; bu da iletişimi sonlandırır. İnceden inceye dile getirilen bir talepte, talebin yerine getirilmemesi durumunda kişi diğerini suçlar, yargılar ya da kendisini suçlu hissettirir. Örneğin, “Odanı hemen şimdi temizlesen çok iyi olur” demek, aslında örtülü bir şekilde tehdit etmektir; bu bir yandan da etkili bir taleptir çünkü eğer buna uygun davranılmazsa yaşanacak olumsuz şeylerin imasını da içinde barındırır. Eğer soran kişi evet ya da hayır cevabını aynı şekilde kabul ediyorsa bu sadece bir ricadır. Odasını temizlemesi istendiğinde çocuk “hayır” derse ve annesi de “Hiç bir zaman sana söylediklerimi yapmıyorsun” derse, o zaman bu bir taleptir. Ama anne şu şekilde karşılık verip “Şu anda ortalığı toplamak yerine oyun oynamayı tercih ettiğini görüyorum. Bu beni hayalkırıklığına uğrattı çünkü senin bana yardımcı olacağını ummuştum. Oyun oynadıktan sonra yapmaya ne dersin peki?” deseydi, o zaman bu bir rica olarak nitelenebilirdi. Buradaki asıl hedef yalnızca söylenenlerin yerine getirilmesi değil, dürüst ve empatiye dayanan bir ilişki tesis etmek. Hafiften talep içeren sözler. Yapmalısın, etmelisin, mecbursun, zorunlusun gibi kelimeler genellikle talepkardır. Örneğin bir anne şöyle diyebilir: “Odanın hemen temizlenmesi gerekiyor!” Bu bir ricadan çok bir talep niteliği taşır. Düşünmeye sevk eden ricalar. Ricaya mükemmel bir örnek olarak insanı düşünmeye sevk eden ricaları verebiliriz. Bu, özellikle de kişi sözlerinin duyulduğundan ya da anlaşıldığından emin olmadığı durumlarda çok yardımcı olur. Örneğin, şöyle denilebilir: “Benim şimdi söylediklerimi tekrarlar mısın?” Bu empati kurmaya yönelik bir istektir ve yalnızca netlik kazandırmayı amaçlar. Hiçbir şekilde alaycılıkla karıştırılmamalıdır; tıpkı diğerine “Hey, beni duydun mu?” diye bağırışta olduğu gibi. Benim Buradaki Asıl Derdim. Taleplerde bulunmak yerine sürekli rica etmenin sıkıntısı şu olabilir: kimi zaman gerçekten harekete geçmek gerekir. Böyle durumlarda anladığımız anlamda bir talepte bulunmakta fayda olacaktır. Bu kulağa şöyle gelebilir: “O vızır vızır arabaların geçtiği caddenin ortasında dikilip durma yoksa ezilip yere yapışacaksın” Marshall Rosenberg bu tür durumlarla ilgili çalışmalar yapmıyor ve bana soracak olursanız bu da onun sisteminin zayıf noktasını oluşturuyor. Ama yine de onun sağlamak istediği şeyin iletişimi açık tutmak olduğunu ve bunun da yalnızca gönüllü katılımla gerçekleştirilebileceğini biliyorum. Kullandığı yöntem çoğu zaman işe yarıyor ama acil bir durumda yavaş kalması pekala mümkün. Bir de başka bazı durumlarda, örneğin Filistinlilerle İsrailliler söz konusu olduğunda bu hiç bir işe yaramayabilir. Taraflardan biri hiç bir şekilde iletişimin kurulmasından yana değilse, sadece eylemden yanaysa, bu durumda herhangi bir iletişim becerisinin işe yarayacağını sanmıyorum. Dr. Rosenberg bizi kurtarmak için insanlığımıza güveniyor – yani gerçekten sesimizi duyurmak istediğimize ve duygularımızı derinden hissetmek istediğimize inanıyor. Umarım bu doğrudur ama yine de herkes için geçerlilik taşıdığı konusunda şüphelerim var. EMPATİ Psikolog Carl Rogers şöyle diyor: “Birisi sizinle ilgili herhangi bir yargıya varmadan size kulak verdiğinde, sizin adınıza sorumluluk almadığında ya da sizi kalıplara sokmaya çalışmadığında, kendinizi gerçekten de harika hissedersiniz.” Başkalarını dinlemek aslında ‘çok şey söylemektir’. Empati, Barışçıl İletişim’in merkezinde yer alır. Marshall Rosenberg’e göre empatinin ana muhteviyatı mevcudiyettir. Bu o anda ve o bedende mevcut olmak anlamına gelir. Yargılamaya yer olmayan bu durumda kişi kendisini gözlemlemenin yanı sıra diğer kişilerin de neleri gözlemlediğinin, hissettiğinin, ne tür ihtiyaçlar içinde olduğunun ve neler talep ettiğinin farkına varır. Bu her zaman o kadar da kolay gerçekleşmez! Başkasına empatiyle yaklaşabilmek için kişinin de empatiye ihtiyacı vardır. Bu ya kişinin içinden gelecektir ya da empati duymayı bilen insanlarla yaşayarak öğrenilecektir; ama bunu kendi kendine öğrenmek o kadar da kolay bir iş değildir. Empati, birçok insanın bilmediği bir şeydir. Empatiyle sempati de aynı şeyler değildir; sempati diğerinin hissettiklerini hissetmektir. Empati başka bir şeydir. Şimdi empatinin ne OLMADIĞINA bakalım isterseniz: Empati Ne Değildir. Birisi sadece empati kurmak yerine konuştuğunda, o kişi tavsiyede bulunabilir, eğitici olabilir, teselli edebilir, hikayeler anlatabilir, hislerini anlamaya çalışabilir, sorgulayabilir, açıklayabilir, düzeltebilir, ikna edebilir ya da kendi konumuna ya da duygusuna açıklık getirebilir. Birisi bir şey söyledikten hemen sonra söze atlamak, büyük olasılıkla bir şekilde durumu “düzelterek” karşıdaki kişinin kendisini iyi hissetmesi için yapılan içgüdüsel bir harekettir. Bu çok yaygın görülen bir tepkidir ancak empati bu değildir! EMPATİ KURMA UYGULAMALARI Empati sırayla şunların yapılmasını zorunlu kılar: 1. Öncelikle orada mevcut olun. Bu, hiçbir şey söylemeyin ve dikkatli bir şekilde ve tam anlamıyla kulak verin, dinleyin, herhangi bir yanıt vermeyin anlamına gelir. 2. Sonra karşınızdakine yanıt vermenizin ya da öneride bulunmanızın uygun olup olmadığını sorun. Özet yapıp üstünden geçmek iyi bir uygulama olabilir: “Yani bana söylediğin şu şu..” Karşınızdakinin gözlemlediği, hissettiği, ihtiyaç duyduğu ve talep ettiği şeyi nasıl anlıyorsanız onu kendi sözlerinizle ifade edin. 3. Daha fazla bilgiye ihtiyaç duyuyorsanız, öncelikle kendi ihtiyaçlarınızı ve duygularınızı ifade edin. Örneğin “Söylediğin sözler kafamı karıştırdı. Olup bitenlerle ilgili biraz daha ayrıntı verebilir misin?” 4. Duygusal olarak yüklü mesajlar vermek özellikle etki yaratır. Bu sayede öfkeyi dağıtabilir, kolaylıkla işin içinden çıkabilirsiniz. Fazla zaman alıcı gibi görünse de pratikte hem zaman hem de enerji tasarrufu sağlar, yanlış anlamaları engelleyerek sabır ve nezaketin ortaya konulmasına, sizin tam olarak kendinizi vererek dinlediğinizi ve durumu anladığınızı ifade etmenize yardımcı olur. Gerilim dağılana dek empati kurmayı sürdürün ya da karşınızdaki kişinin sözlerinin bitmesini bekleyin. Dr. Rosenberg şöyle diyor: “Öfkeli bir kişinin suratına “ama”nızı çarpmayın. Sadece empati kurun. Bu “hayır” diyen ya da sessizliği tercih eden (hiç cevap vermeyen) kişiye karşı da aynı şekilde olmalıdır. Dr. Rosenberg’in atölye çalışmasına katılan bir kadın ertesi gün bir sığınma evinde nöbetçiymiş. O gün için yatak isteyen bir adam çıkagelmiş. Kadın hiç boş yerlerinin olmadığını söylediğinde ise adam bıçağını çekip kadının boğazına dayamış. İşte o anda kadın Barşıçıl İletişim’i hayata geçirmenin tam zamanı diye düşünmüş. Adamın o anda hissettiklerini, yani korktuğunu, sinirlendiğini, hayalkırıklığına uğramış hissettiğini ve öfkelendiğini anladığını söylemiş ona. Bunu bir kaç kez tekrar ettiğinde, adam her seferinde biraz daha yumuşamış. En sonunda da tamamen sakinleşmiş, kadın da onu başka bir sığınma evine yönlendirmiş. SONUÇ Marshall Rosenberg’in kitabında ve videolarında öfkenin ifade edilmesine, empati kurulmasına, takdirin dile getirilmesine, gücün ve cezanın uygun şekilde kullanımına yönelik çok daha fazla ayrıntı bulabilirsiniz. Barışçıl İletişim’de kişinin diğerleriyle gerçek anlamda bağlantılar kurma niyeti taşıması çok önem taşır. Zaten aksi takdirde en iyi seçilmiş kelimeler ve deyişler bile anlamsız kalacaktır. Dikkat ve pratik de büyük önem taşımaktadır; özellikle de eski alışkanlıklar bir kenara bırakılana dek. Şefkatli iletişimin mükemmel bir spiritüel uygulama olduğuna inanıyorum; her bir uyanış anında çok büyük faydalar sağlamaktadır; yalnız olduğum anlarda bile, “Şunu yapmam lazım” gibi eskiye ait o insanı yaşamdan uzaklaştıran cümleler zaman aklıma üşüştüğünde bile… Her zaman o dört adımı hatırlayın: 1) yargılamaksızın ya da değerlendirmeksizin duruma dair gözlemler yapın 2) duygularınızı tanımlayın 3) ihtiyacınızı keşfedin ve de 4) bir ricada bulunun. Zest Coaching için çeviri: Seray Okan _alıntı_ | Offline
| | |
Yetkileriniz
| Konu Acma Yetkiniz Yok Cevap Yazma Yetkiniz Yok Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok HTML-Kodu Kapalı | | | BARIŞÇIL İLETİŞİM İLKELERİSerbest Kürsü ve Geliştiren Yazılar BARIŞÇIL İLETİŞİM İLKELERİ Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız BARIŞÇIL İLETİŞİM
Barışçıl İletişim, Psikolog Dr. Marshall Rosenberg'in yaklaşık 50 yıldır, dünyanın birçok ülkesinde okullar açarak öğrettiği bir iletişim tekniği. Bu teknik sayesinde, konuşurken duygu ve ihtiyaçlarımı ifade ederek hayatımda neleri değiştirebileceğimi gördüm. İçindeki prensiplerden sadece aklınızda kalanları bile uygulasanız ... ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Geliştiren Yazılar telkin cd indir izle İstanbul Geliştiren Yazılar nerededir kimdir Geliştiren Yazılar çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Geliştiren Yazılar hipnoz Geliştiren Yazılar olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Geliştiren Yazılar hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Geliştiren Yazılar kuantum düşünce kitap haberi WEZ Format +3. Şuan Saat: 08:59 PM.
|