Cevap: HEP BİRLİKTE okuyoruz, sorguluyoruz, değişiyoruz (OSHO yardımlı) onun babası da bir bekçiydi; asırlar boyunca biz Sumeru Dağının bekçiliğini yaptık. Tavsiyemi dinle; onları
yanında götürme, yoksa pişman olacaksın."
İmparator anlayamadı ama onun tavsiyesini göz ardı edemezdi. Çünkü onu engellemekte ne çıkarı olacaktı
ki?
Bekçi devam etti: "Eğer görmelerini istiyorsan, önce git ve adını kazı; sonra geri gel ve eğer istersen onları
götürüp gösterirsin. Onlarla şimdi gitmek istesen bile sana karşı çıkmam. Ancak, eğer vazgeçecek olursan,
sonra fikrini değiştirme şansın olmayacak; onlar seninle olacak. Sen yalnız git." Bu çok akıllıca bir
tavsiyeydi. İmparator, "Çok iyi. Yalnız gideceğim. Adımı kazıyacağım, geri dönüp, sizleri alacağım" dedi.
"Ben bununla tamamen hemfikirim" dedi bekçi. İmparator gidip binlerce güneş altında parlayan Sumeru
Dağını gördü. Cennet, tek bir güneşe sahip olacak kadar fakir olmadığı için binlerce güneş vardır. Binlerce
güneş ve Himalayalardan çok daha büyük, altından yapılma bir dağ. Ve Himalayalar, neredeyse üç bin iki
yüz kilometreden uzundur! Bir süre için gözlerini bile açamadı; o kadar büyük bir parıltıya sahipti. Sonra
adını yazacak uygun bir yer aramaya başladı. Ancak o anda, büyük bir şaşkınlığa uğradı. Hiç boş yer
yoktu. Bütün dağ, kazılmış isimlerle kaplanmıştı.
Gözlerine inanamadı. İlk olarak ne olduğunun farkına vardı. O ana kadar kendini bin yılda bir gelen bir
süpermen olarak görüyordu. Ama zaman sonsuzluktan geldiği için, binlerce yıl bile herhangi bir fark
yaratmıyordu. O yüzden geçmişte çok fazla sayıda çakravartin yaşamıştı. Evrenin en büyük dağında,
minnacık adını yazacak kadar boş bir yer kalmamıştı. Geri döndü ve bekçinin karısını, başkomutanını, başbakanını ve diğer yakın arkadaşlarını
götürmemesindeki ısrarcılığında haklı olduğunu artık anlamıştı. Yanında gelenlerin bu durumu görmemiş
olması iyiydi. Onlar hâlâ imparatorlarının nadir bir varlık olduğuna inanabilirdi.
Bekçiyi bir kenara çekti. "Ama hiç boş yer yok" dedi.
Bekçi yanıtladı: "Ben de sana bunu söylüyordum. Tek yapman gereken birkaç isim silip kendi adını
yazmak. Şimdiye kadar yapılan hep bu oldu; ben hayatım boyunca böyle yapıldığını gördüm. Babam da
hep bunun yapıldığını gördü, babamın babası da. Benim ailemden hiç kimse de Sumeru'da isim yazılacak
bir yer, ya da bir boşluk asla görmedi." "Ne zaman bir çakravartin gelse, birkaç isim silip kendi ismini yazmak zorunda kaldı. Çakravartin'lerin
bütün tarihi bu değil. Birçok kere silindi, birçok kere yazıldı. Sen git ve işini yap ve sonra eğer dostlarına
göstermek istersen onları içeri götürebilirsin."
İmparator dedi ki: "Hayır. Onlara göstermek istemiyorum. Adımı bile yazmak istemiyorum. Ne anlamı var
ki? Bir gün biri gelip onu silecek."
"Bütün hayatım tamamıyla anlamsızlaştı. Tek umudum buydu: Cennetteki altın dağında ismim yazılı
olacaktı. Ben bunun için yaşadım, bunun için hayatımı tehlikeye attım; bunun için bütün dünyayı
öldürmeye hazırdım. Ve bir başkası gelip benim adımı sildikten sonra kendisininkini yazabilir. Adımı
yazmanın ne anlamı var ki? Ben adımı yazmayacağım." Bekçi gülmüş.
__________________ been KAAN ŞAHİN şansı bereketi ve bolluğu yaşamıma sevgi ile kabul ediyorum.... |