Tekil Mesaj gösterimi
Alt 31-10-2012, 08:12 PM   #12 (permalink)
Muallim
Teğmen
 
Muallim - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Feb 2010
Mesajlar: 61
Tesekkür: 108
50 Mesajinıza toplam 178 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Muallim will become famous soon enoughMuallim will become famous soon enough
Standart Cevap: Eğer çekim yasası doğruysa

The Secret'taki Kontekst Dışı Alıntılar ve Referans Eksikliği

Skeptiklerce eleştirilen bir başka konu ise Secret’ın alıntı ve referans eksikliğidir. Geçmişte yaşamış pek çok ünlü filozof ve bilimcinin sırrı bildiğini ve insanlardan gizlediklerini iddia etmektedir. Ancak gönderme yapılan kişilerin çekim yasası gibi bir sırdan bahsettikleri hakkında bazı şüpheler var.

Alıntı:
William Shakespeare, Robert Browning ve William Blake gibi şairler bunu bize şiirleri ile anlattılar. Ludwig van Beethoven gibi müzisyenler müzikleriyle; Leonardo da Vinci gibi sanatçılar da tabloları ile ifade ettiler. Sokrates, Eflatun, Ralph Waldo Emerson, Pisagor, Sir Francis Bacon, Sir Isaac Newton, Johann Wolfgang von Goethe ve Victor Hugo gibi düşünürler de, bunu yazıları ve öğretileri aracılığı ile bizimle paylaştılar. (The Secret, Rhonda Byrne)
Fakat bu insanların eserlerinden nedense hiçbir alıntı yok.

Psikoterapist Bob Beverley (Bob’un Felsefe ve İngiliz Edebiyatı alanında diploması da vardır) bu konuyu şöyle kritize eder:

Alıntı:
“Genel bir cevap olarak, felsefe, edebiyat ve müzik tarihini biraz bilen herkes bu insanların Çekim Yasası’na inandığını duyduğunda şaşırır. Victor Hugo’nun Sefiller’i, Goethe’nin Genç Werther’in Acıları, Sheaespeare’nin Kral Lear’ı ve Platon’un diyalogları, bu dünyanın acılarıyla ilgili olarak, olumsuzlukları hayatımıza kendi kendimize çektiğimizden ziyade, daha iç karartıcı açıklamalar getiriyor. Hikayelerinde kötü ruhlu çocuklar, açgözlü işadamları, kıskanç aşıklar, bencil hükümetler ve sosyopat krallar var. Sheaespeare, hayat genellikle korku veren bir gerçeklik olduğu için “yaşam hepimizi korkak etti” diyor. Sefiller’deki asilerin Fransız ordusuyla karşılaştıklarında keşfettikleri gibi.

Müzik yeteneğim veya eğitimim yok (müzik tarihini bile fazla bilmem), bu yüzden birinin Beethoven’ın müziklerinde Çekim Yasası’nı “ifade ettiğini” nereden çıkardığını bilemeyeceğim. Gerçek şu ki Beethoven müziği üzerinde çok çalışırdı. 8. Senfoni’yi iki yılda yazmıştı. Araştırmalar, çalışmasında kullandığı defterlerde sayfalar dolusu notaları tekrar tekrar düzelttiğini gösteriyor.

The Secret için yapılan araştırmalar görünüşe bakılırsa şu şekilde gerçekleşmiş: Eğer sırrı vurgular gibi görünen bir söze rastlarsa, yazar otomatikman bunu bir destekleyici olarak görmüş. Örneğin biri şükran duygusunu savunan bir ifade yazmışsa, yazının geri kalanı gerçekte ne söylüyor olursa olsun, Çekim Yasası’nın savunucusu olarak görülmüş. Buna bir şeyi “bağlamından uzaklaştırmak” denir. Daha da kötüsü bu bağlamı bilmememektir.

Şimdi, Ralph Waldo Emerson’ın şu sözlerine bir bakalım: “Sır yaşanmış, yaşanan ve yaşanacak her şeyin cevabıdır. (s. 183)” Bu sözleri söyleyen biri gerçekten de Çekim Yasası’nın savunucusu olarak algılanabilir. Ama anısına hazırlanmış Web sitesini araştırdığınızda, Ralph Waldo Emerson’ın Bütün Çalışmaları arasında böyle bir söze rastlamıyorsunuz (RWE.org - Complete Works of RWE).

Emerson’ın tam biyografisi, Robert D. Richardson, Jr.’ın hazırladığı Emerson: A Mind on Fire (Emerson: Ateşten Bir Zihin) olarak gösterilebilir. Bu çalışma Emerson’ın sırra inandığı yönünde hiçbir kanıt sunmamaktadır. Gerçeklerini, görüşlerini ve duygularını neredeyse daima bunalım ve şüphelerle başa baş giden sıkı çalışmalarıyla, ciddi mücadelelerle, sert bir disiplin anlayışıyla ve tutkuyla öğrenerek kazanmıştır. Zorlu yaşam yolculuğunu incelediğinizde, “benzer benzeri çeker” şeklinde kolaylaştırıcı dönemleri çok ender görürsünüz.

Şimdi bir de Sokrates’e bakalım. İşte Çekim Yasası’nı insanlığın iyiliği ve yıkımı için bir açıklama olarak görmediğini gösteren doğrudan sözel aktarımlardan bazıları:

“Çok acı bir düşmanlığın hedefi oldum ve bu yıkımımı getirecek olan şeydir; Meletus veya Anytus değil, halkın çok geniş bir kitlesinin kıskançlığı ve iftiraları. Diğer bir çok masum insan için ölümcül sonuçları oldu ve sanırım öyle olmaya da devam edecek; benimle duracaklarını hiç sanmıyorum.” (Sokrates’in Savunması)

“Eğer uzun zaman önce politikaya girmeyi deneseydim hayatımı uzun zaman önce kaybederdim.” (Savunma)

“Gerçek ve iyi bir sanatçının zihni daima tek bir düşünceyle meşguldür: Adalet vatandaşların ruhlarına işlenirken adaletsizlik nasıl ortadan kaldırılabilir, ılımlılık işlenirken disiplinsizlik nasıl ortadan kaldırılabilir ve iyilik işlenirken kötülük nasıl ortadan kaldırılabilir.” (Gorgias)

“Politik güç ve felsefi zeka arasında bir birleşme olmadıkça sorunlar asla kesilmeyecektir. (Cumhuriyet)

“Büyük suçlar ve saf kötülük, gelişimiyle yozlaşmış gayretli bir doğadan gelir.” (Cumhuriyet)

“Şu noktada siz de, felsefeye karşı bir çoklarının gösterdiği bu sert tutum için, ait olmadıkları yerlere dalan, birbirleriyle tartışıp duran, nefret dolu olan ve felsefeye hiç yakışmayacak şekilde daima insanlar hakkında konuşan isyankar grubu suçlamıyor musunuz? (Cumhuriyet)

“Her birimizin, hatta en saygın olarak tanınan bazılarımızın bile içinde korkunç, şiddetli ve adaletsiz bir arzular yığını vardır.” (Cumhuriyet)

“Zihnin zeka isteği yönünde bir hastalığı olduğunu ve bunun iki türlü olduğunu kabul etmeliyiz; yani delilik ve cehalet.” (Timaeus)

“Yaşam iyi şeylerle doludur; ama bu iyi şeylerin çoğu pis ve bulaşıcı parazitlerin gölgesi altında kalır.” (Kanunlar)

Sokrates’in yoğun ve güçlü argümanları Çekim Yasası’na yakın bir şeye inandığı yönünde en ufak bir ipucu bile vermemektedir. Sokrates’in dünyasında, ruhlarımız aşırı zevk, güç ve ün tutkusuyla, kötü insanlarla, kötü öğretilerle, tembelce alışkanlıklarla, kötülüğü daha da çekici kılan harika sanatla, iyiliği cansız gösteren ruhsuz sanatla, cinsel aşkın gücüyle ve diğer birçok kirliliğin etkisiyle yozlaştırılmıştır.

Platon ise insanlığın refahına uzanan yolun kolay, basit ve ışık hızıyla Evren’den elde edilebilecek olduğu konusunda hiçbir cümle söylememiş ve yazmamıştır. Platon’da kestirmeler yoktur. Bilgelik, sıkı düşünce, cesaret, içsel disiplin, dürüstlük, belli alanlardaki uzmanlar için uzun bir arayış gerektirir ve ruh kalabalıkla birlikte, veya kişinin kendi istekleriyle savrulmayacak şekilde güçlü bir bağımsızlığa sahip olmalıdır.

Platon, bize tartışma sanatında ikinci bir aracı hatırlatır; düzgün düşünebilme yeteneği. Bu, akla gelebilecek her türden nedenden dolayı çok zor bir şeydir. Mantık ustası Sokrates bile sürekli olarak gerçeği bulmanın, net düşünmenin ve bir tartışmayı adil ve doğru bir şekilde sürdürmenin ne kadar zor olduğundan söz eder. Tutkularımız, kendi görüşlerimize bağlılığımız ve felsefecilerin adına “mantık safsataları” dediği şeyler bizi kör etmiştir.” (Yalanın Ardındaki Gerçek “Çekim Yasası”/9. Bölüm s. 143)
Aynı zamanda bir köktendinci olarak yetiştirilen ve 25 yılını Protestan bir rahip olarak geçiren Bob Beverley, The Secret’da kullanılan Hz. İsa'dan aktarılan “dileyin, size verilecektir…” sözünü şu şekilde inceliyor:

Alıntı:
Dileyin, size verilecek; arayın, bulacaksınız; kapıyı çalın, size açılacaktır. Çünkü her dileyen alır, arayan bulur, kapı çalana açılır.

Şimdi İncil’in ciddi bir öğrencisiyseniz, bu kelimelerin yazıldığı orijinal dili öğrenmeye uğraşabilirsiniz. Bu dil, Antik Yunanca’dır. 25 yıldır rahip olmama rağmen, diller alanında da kuantum fiziğinde olduğum kadar kötüyüm ve bu yüzden, benden fizikle veya bu satırlar dışında Yunanca ile ilgili bir şey duyamazsınız. “Dileyin”, “arayın” ve “çalın” kelimeleri, süreklilik belirten aorist* kalıpta kullanılmıştır ve sürekli, bitmeyen bir eylemi ifade eder; yani “daima istemeye devam edin, daima aramaya devam edin ve daima çalmaya devam edin” denmektedir.

(*) Geniş zaman, muzari, bazı dillerde kesinlikle zaman bildirmeyen zaman; özellikle Yunanca’da haber kipinin geniş zamanı (E.N.)

Hızlı çözümler buraya kadar.

Yukarıdaki ayetle ilgili diğer önemli ve ilginç bir nokta, Dağdaki Vaaz’dan alınmış olmasıdır ve ardında şu ayetler gelmektedir:

Sahte peygamberlerden sakının! Onlar
Size kuzu postuna bürünerek yaklaşırlar
Ama özde yırtıcı kurtlardır.
Yaşama götüren kapı dar, yol da
Çetindir. Bu yolu bulanlar azdır.
Bizi kötülüklerden koruyan
Gökteki Babamız, güneşini hem
Kötülerin hem iyilerin üzerine doğdurur;
Yağmurunu hem doğruların hem
Eğrilerin üzerine yağdırır.


Yukarıdaki satırlar, Hz. İsa’nın “dileyin, arayın, kapıyı çalın” sözlerini uyarlasa bile, yaşamın asla The Secret’ın iddia ettiği kadar kolay olmayacağını açıkça gösteriyor.

Hz. İsa, “her şeyi kendimize manyetik bir şekilde çektik” sözünden çok daha kötü olduğunu da biliyordu. Kendi yalıtılmış (ıssız), dar fikirli kötülükleriyle bize saldıran düşmanlarımız var; aksi takdirde, düşmanlarına şöyle demezdi: “Yaptığım iyi şeyler için beni taşlayacak mısınız?”

Hz. İsa'nın dünya görüşünde Tanrı, dünyayı "çektiğinizi alırsınız" tarzında yöneten bir Tanrı kavramından çok daha merhametlidir. Güneş Tanrı'nın cömertliğiyle parlar, hakkettiğimiz, kazandığımız veya Güneş'e sinyal gönderdiğimiz için değil. Çölün ortasındaysanız, Güneş isteseniz de istemeseniz de parlar. Güneş doğası gereği parlar; yağmur doğası gereği yağar; sizin onların doğasıyla bir ilginiz yoktur. Hz. İsa'nın görüşü kesinlikle budur.
(…)
Dolayısıyla, Hz. İsa “dileyin, arayın, kapıyı çalın” derken, bilimsel veya felsefi bir tez sunmuyordu. İnsanların hayatlarında bir şeyler yapmaya başlamaları için çarpıcı bir şekilde uyandırmaya çalışıyordu. Arkamıza yaslanıp oturduğumuz, hiçbir şey yapmadığımız ve başkalarının bize bakmasını umduğumuz yaygın bir insanlık kusuruyla mücadele ediyordu. Psikoterapi dünyasında, buna “pasif bağımlı kişilik bozukluğu” denir.
(Yalanın Ardındaki Gerçek “Çekim Yasası”/Bir Din Adamı Çekim Yasası Hakkında Neler Söylüyor/Bob Beverley)
The Secret’ta yer alan bağlamından koparılan bir başka alıntı daha:

“You create your own universe as you go along” Winston Churchill

“Siz ilerlerken kendi evreninizi yaratırsınız.”


Bob Beverley bu çarpıtmaya şöyle dikkat çeker:

Alıntı:
“The Secret’in prodüktörü, Churchill’in sözünü doğru bir şekilde aktarmıyor. Churchill metafizikten ve metafiziksel düşüncelerden nefret ederdi. The Secret’ta kullanılan sözü, KUZENLERİNİN onu ikna etmeye çalıştığı ve Churchill’in bunun karşılığında onlara dönerek “saçma” olduğunu söylediği şeydi.” (Yalanın Ardındaki Gerçek “Çekim Yasası”, s. 21)
Alıntının orijinali şurada:

Alıntı:
“Some of my cousins who had the great advantage of University education used to tease me with arguments to prove that nothing has any existence except what we think of it. The whole creation is but a dream; all phenomena are imaginary. You create your own universe as you go along. The stronger your imagination, the more variegated your universe. When you leave off dreaming, the universe ceases to exist. These amusing mental acrobatics are all right to play with. They are perfectly harmless and perfectly useless. I warn my younger readers only to treat them as a game. The metaphysicians will have the last word and defy you to disprove their absurd propositions.”
İngilizce’m (henüz) yetersiz olduğu için net bir çeviri yapamayacağım ama sanırım burada kuzenlerinden bazıları Churchill’e maddenin imgesel olduğunu ve bizim onu düşünmemiz dışında herhangi bir varlığa sahip olmadığını öne süren felsefi bir yaklaşımı kanıtlamaya çalışıyor. Churchill ise bu düşüncelerin saçma olduğunu söylüyor.

İngilizce bilenler daha iyisini çevirirse sevinirim.

Geçmişte yaşamış ünlü ve Başarılı kişiler arasında çekim yasasından bahsedenler olabilir tabi ki. Ama The Secret yazarının neden "out of context" alıntıları yaptığını da sormadan edemiyorum.
__________________
"Birçok kişi mutluluğun ne olduğuyla ilgili yanlış bir fikre sahip. Mutluluğa kendini tatmin ederek değil, değerli bir amaç uğrunda mücadele ederek ulaşılabilir." - Helen Keller
Muallim isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla