Bilimsel Bakış
15 yılı aşkın yapılan bilimsel gözlem çalışmalarının neticesinde stresin, duyguların ve beyin-kalp etkileşiminin fizyopatolojisi tespit edilmiştir. Uzun yıllar boyu kalbin bir metronom gibi düzenli, inançlı ve yayvan bir ritmi olduğu düşünülürdü. Ancak yaşanan gerçeklerin bundan çok farklı olduğu artık bilinmektedir. Kalp ritmi anlık olarak değişim gösterir. Buna “Kalbin Ritim Değişkenliği” (KRD) denir ve otonom sinir sisteminin fonksiyonundan kaynaklanır. Otonom sinir sistemi pek çok organın çalışmasını sağlar.
Sempatik sistem kalp hızını arttırırken parasempatik sistem yavaşlatır. Bu sistem sayesinde nefes alıp verişimiz, barsak hareketlerimiz, böbrek fonksiyonlarımız, damar reflekslerimiz, kalbin çalışması gibi hayati organ fonksiyonları düzenlenir.
KRD neden önemlidir?
Sağlıklı ve zinde olmanın en önemli göstergesi KRD'dir. KRD strese karşı bireysel adaptasyonumuzu gösterir. Bunu basit bir örnekle açıklayalım; sınava hazırlanan bir öğrencinin ancak sınav sırasında kalp hızının hafif orta düzey değişkenliği makuldür. Ancak kalp hızı sürekli yükselme eğilimi yaşıyorsa strese adaptasyonu bozuk demektir.
KRD aynı zamanda biyolojik yaşın da göstergesidir. Gençken değişkenlik daha hızlı iken, yaşlılıkta daha durağanlaşır. Ancak sürekli stres altında olanlarda, bedensel ya da ruhsal KRD anormal derecede yavaş değişir.
Kalp ritmi ve duygular
Otonom sinir sistemi aktivitesi ve KRD; solunum ritmi, fiziksel egzersiz ve düşüncelerden etkilenir. Yapılan araştırmalar duygu ve düşünce döngüsünün en önemli faktör olduğunu göstermiştir. Kalp ritminin anlık değişkenliğine “Kalp Ritm Patterni” (KRP) denir. Koherans Yapılandırma Tekniği uygulamasında KRP eş zamanlı olarak tespit edilir ve duygu-düşünce sistemlerinin patterni nasıl etkilediği gözlenir. Koherans Yapılandırma Tekniğinin düzenli kullanılması ile yeniden yapılanma gerçekleşir ve vücudun kendini yenileme kapasitesi gelişir.
Öfke, engellenme ve kaygı gibi duygusal stresler KRP'ini düzensizleştirir. KRP'nin düzensizleşmesi otonom sinir sisteminin iki parçasının birbirine olan koherasyonunu yitirdiğini gösterir. Tıpkı direksiyondaki şoförün hem gaza hem frene aynı anda basması gibi... Bu durum kişinin vücuduna aşırı yük bindirmesi demektir.
Gerçekte olumlu düşünceler (hoşlanma, keyif, huzur ve aşk vb.) ile KRP daha düzenli, yumuşak ve harmonik dalgalanma gösterir. Bu otonom sinir sisteminin parçaları arasında bir uyum olduğunu ve vücudumuzun sağlıklı çalıştığını gösterir.
Psikofizyolojik Koherans
Koherans Yapılandırma Tekniği üzerine yapılan araştırmalar, olumlu duyguların süreklilik kazanması halinde psikofizyolojik koheransa neden olduğunu göstermektedir. Yani beden ve duygular ahenkle çalışmaktadır. Bilindiği gibi olumsuz duygular pek çok bedensel hastalığa yol açmaktadır; hipertansiyon, iritable barsak sendromu, ürtiker, kardiyak aritmi vb. Psikofizyolojik koheransın sağlanması bu hastalıkların ortadan kalkmasını sağlamakta ve vücudumuzun üzerindeki aşırı yüklenmeyi önleyerek genç kalmayı ve dinçleşmeyi sağlamaktadır. Dikkat dağınıklığı, unutkanlık, dalgınlık, verim kaybı gibi akli melekelerin fonksiyonları düzene girmektedir. Yani beynimiz ve vücudumuz daha iyi çalışır, daha iyi hisseder ve daha yüksek performans gösteririz.
Yalnız unutulmamalıdır ki; psikofizyolojik koherans, relaksasyon (gevşeme) hali değildir. Fizyolojik açıdan, gevşeme halinde otonomik sistem çalışmasının yavaşlatılması ve parasempatik aktivasyonun arttırılması söz konusudur, koheransta ise otonomik sinir sisteminin parçaları arasında bir denge oluşturulmaktadır.
Gevşeme seanslarında kalp ritmi düşürülmekteyken, koherans sırasında kalp ritminin normal sınırlar içerisinde seyretmesi sağlanır. Gevşeme sırasında bedensel enerji düşürülür, duygusal ve düşünsel süreçler azaltılır. Koherans sırasında ise duygusal ve düşünsel enerji terbiye edilir. Fizyolojik olarak, Koherans; ılımlı, dengeli, enerjik ve günlük streslere dayanıklılığı sağlayan mental zindelik, dikkat, kıvrak problem çözme yeteneği ve akılcı karar verme sürecidir.
Solunumun Rolü
Solunum patterni kalp ritmini düzenleyici etkinliğe sahiptir. Kendi isteğimizle her 10 saniyede 1 nefes alıp verdiğimizde kalp ritmi koheransı yakalar. Ancak bu şekilde nefes alıp vermek herkes için mümkün değildir. Bu sebeple bu tekniğin temel nefes egzersizlerinden farkı kalbin olumlu duygulara yanıt vermesi prensibinde yatmaktadır. Duygusal geçişler tekniğin etkinliğinin temelini oluşturmaktadır. Yani doğrudan dikkatimizi nefesimize vermeye gerek kalmadan nefes egzersizlerinin yarattığı rahatlık ve huzur duygusunu yakalayabiliriz. Olumlu duygularla kalbimizi uyumlandırdığımızda solunum ritmimiz doğrudan kalbimize senkron hale gelmektedir.
Bu cihazın düzenli olarak uygulanması ile beynimiz yeniden ve farklı düşünmeyi öğreniyor ve olumlu duyguların hayatımıza yerleşmesini sağlıyoruz. Böylece hayatımıza yerleşen derinlemesine algısal ve duygusal değişiklik sayesinde yaratıcılığımızda, akli performansımızda yükselme ve belirgin hormonal dengelenme ortaya çıkar.
Zeki Kalp
Uyumlanma sürecinde, kalp ritminin dengelenmesi çerçevesinde bedensel bir takım değişiklikler ortaya çıkar. Çeşitli kültürlerde kalbin önemi değişkendir. Mesela kimi kültürde ruhun, dinginliğin, duyguların ve düşüncelerin kaynağı olarak kalp görülür. Önceleri akılcı toplumlarda bunun metaforik anlamı olduğu yorumu yapılırdı ama zamanla bunun zannedildiği gibi metaforik olmaktan öte anlamı olduğu ortaya çıktı. Örneğin nörokardiyoloji alanındaki gelişmeler kalbin sinir ağının beyin kadar komplike olduğunu gösterdi. Bu sebeple kalbe de artık bir beyin gözüyle bakabiliriz. Yani onun da ayrı bir zekası var. Kalpte beyin gibi doku hormonları üretir ve salgılayarak kendi çalışmasını düzenler. Ve bu doku hormonları sayesinde kalp duygusal sistemin anahtar noktasını oluşturur.
Kalp Beyin Bağlantısı
Eskiden kalbin beyinden gelen uyarılara göre çalıştığını, beyne monoton bir şekilde itaat ettiğini zannederdik. Ama artık kalbin beyne, beynin kalbe gönderdiğinden daha çok mesaj gönderdiğini biliyoruz. Ve kalbin beyne gönderdiği impulslar sayesinde beynin önemli fonksiyonlarının (dikkat, algı, hafıza ve problem çözme) meydana geldiğini öğrendik. Kalbin duygusal aktivite ve buna bağlı akli melekeler üzerinde önemli bir etkinliği vardır. Strese uygun düzeyde yanıt vermeyi öğrenen bir kalp beyne gönderdiği impulslar sayesinde dikkat artar, öğrenme kabiliyeti gelişir, hafıza güçlenir ve problem çözme yeteneği artar.