Müziğin Şifa Gücü Nasıl Açığa Çıkıyor? Varolan herşeyin, her atomun, her molekülün ve dolayısıyla vücudumuzdaki her hücrenin de titreşmekte olduğu biliniyor.
Ses ise titreşim niteliğini belirgin bir biçimde hissettiriyor. Ses, bizim işitme duyumuzla algılayabileceğimiz frekans aralığında ise onu duyabiliyoruz.
İnsan kulağı 16Hz ve 20KHz aralığındaki saf sesleri duyma kabiliyetine sahip. Bunun altındaki ya da üstündeki frekanslar ise işitme duyumuz tarafından algılanamıyor fakat yine de titreşimsel nitelikleri nedeniyle üzerimizde belirgin bir etki yaratıyor.
Ses ve müziğin şifa niteliğinin temeli rezonans prensibinde yatıyor. Bedenimiz, belli bir düzeyde bir titreşime sahip. Aynı zamanda dışsal bir kaynaktan yayılan ses, iç organlarımız, kaslarımız, kemiklerimiz kısacası tüm bedenimizde bir titreşim yaratıyor.
Dışsal seslerin yarattığı titreşim ile bedenimizin titreşimi arasında bir uyum sağlandığında, yani rezonansa girdiklerinde müziğin şifa gücü ortaya çıkıyor. Bu durum ise fizikteki “sarkaç prensibi” ile açıklanıyor.
Buna göre, birbirinden farklı salınımlar yapmaya başlayan iki sarkaç, dereceli bir biçimde birbirinin hareketine yaklaşmaya başlıyor. Bir müddet sonra ise sarkaçlar aynı hızda ve aynı yönde hareket etmeye başlıyorlar.
Müzikle şifada bu durum, beden titreşimimizin ve müziğin yaydığı titreşimin rezonansa girmesi şeklinde gerçekleşiyor.
Uyumsuz titreşimler yayan seslere maruz kalındığında ise, bu sesler başta stres olmak üzere çeşitli sorunlara yol açabiliyor.