Hergün gördüklerimize alıcı gözle bakmıyoruz Doğal değil mi?Evimiz aynı,eşyalar aynı,birbirinin tekrarı günlerde çoğumuzun işe yada arkadaşlara gittiği yollar bile aynı.Bu zamanla insanda körlüğe yakın bir durum yaratıyor.Görüyoruz görmesine de ,ne kadarını?
Yolun kenarında çiçekler açmış,sehpanın üstündeki biblo çizilmiş,eşimizin bir sorunu varmış...Kaçımız farkına varabiliyor? Güya gözümüzden birşey kaçmaz,onu çok iyi tanırız,ayrıntılara çok iyi dikkat ederiz.Sözde mangalda kül bırakmayız,gerçekte görmeyiz özellikle de en yakınımızdakileri.Bir nevi sanal miyopluk hali..
Kimisi hayatın koşuşturmacasından dolayı der,kimisi de benim gibi rutinin yarattığı körlüğe bağlar. Gün gelir hiç beklemediğimiz bir olay,gözümüzü açmamıza yardımcı olur,bazen bir dost söyleyiverir gerçekleri.Belki bir derginin sayfalarında okuruz,belki de bir reklam sloganı çeliverir dikkatimizi.Eğer şanslıysak birşeyler olur ve kafamızı kaldırıp bakabiliriz etrafımıza..
Ben de kendi evimi, sanki misafirliğe gelmişcesine gezdim dün.Herbirşeyi dikkatle görmeye çalıştım.Böyle misafir düşman başına.Kilere girdim, en dip köşelerine baktım, toz tutmuş mu diye.Evde tercih ettiğim renklere, kedimiz tırmaladığı deri sandalyelere, çiçeklerime baktım.Bir sürü fotoğrafı çerçevelemişim, anılara ne kadar bağlı olduğumu anladım.Evde o kadar çok mum var ki... Mum ışığını, yarattığı mistik ortamı çok seviyorum.Ama gizlemişim mumları;çekmecelerde, özel kutularda.Ortalıkta gözükmüyorlar.Bazı akşamlar çıkarıp kendim için yakıyorum, bazen de arkadaşlar geldiğinde.Bu da kendime sakladığım,sadece en yakınlarıma açtığım yönlerime ışık tuttu.
Görünürde sadece bir ev.Geçen aylarda bahar temizliği yapıp,istemeye istemeye pekçok şeyi verip,evi de boşaltmıştım ya...Verdiğim her parçayla gereksinimim olmadığı halde bırakmak istemediğim ne varsa,hayatımdan çıkardığımı düşünmüştüm.Öyle de olmuştu;ev boşalmış,ferahlamıştı.Ben de öyle. Yine de değişim kolay olmuyor,bunu da kilerin doluluğundan anladım.Güvenlik gereksinimimden mi,aileden gelen alışkanlıklardan mı;makarnalar, bakliyatlar, bir sürü mum, kullanılmak üzere saklanmışlar.Hala tutunuyorum birşeylere.Hala fazla kilolarım var.aynaya bakınca da görüyorum, evden de anladım.Tanımadığım birinin evini gezseydim dün,benimki olmasaydı,aynı alıcı gözle baksaydım da derdim:"Bu evin sahibinin kilolarla sorunu var." Nereden mi anlardım? Şişman insanların evlerini gezin,o evler de şişman gelecek sizlere. Hayatta neye önem veriyorsanız, evde de ona yer veriyorsunuz.Mesela benim evimde spor odası yok,ama kiler yapmışım;yiyecekleri güzel güzel dizmişim.Buradan bile anlaşılıyor..
Hatta eşinizle çok ciddi sorunlarınız varsa,bakın;ortalıkta onu,ilişkinizin güzel anlarını anımsatan tek bir parça bulabilecek misiniz?Yatak odanız sadece sizin zevkinize göre mi döşenmiş? Onunla evlenmiş,ama onu hayatınıza almamış mısınız?Bibloların sırtları mı birbirine dönük, yüzleri mi? Birbirine baksın biblolar, taze çiçekler süslesin evinizi, ölüleri değil;saatler durmasın zamanı durdurmak istercesine, içinizi ısıtan aşkı hayatınıza sokacak güzelliklere yer verin evinizde..
Ben seviyorum evdeki aynaları, hem görünür olanları,hem de beni bana anlatanları..
alıntı