Adamın biri bir gece bir rüya görmüş:
Upuzun bir kumsal boyunca yanında Tanrı ile yürüyormuş.
Onlar yürürken tam karşılarındaki gökyüzünden de bir film şeridi gibi adamın hayatından sahneler geçiyormuş.
Kumsal, adamın hayat yolu imiş sanki...
Adam kumda iki çift ayak izi kaldığında dikkat etmiş...
Bir çifti kendisinin bir çifti Tanrı’nın. Hayatının son sahnesi de gökyüzünden geçtikten sonra adam,
kumdaki ayak izlerine boydan boya bir daha bakmış ve birden bir şey dikkatini çekmiş.
Hayat yolunun pek çok bölümünde kumda sadece bir çift ayak izi görülüyormuş
ve adam dehşet içinde fark etmiş ki, ayak izleri, hayatının en kötü, en acı anlarında teke iniyor.
Bu keşfi onu fena halde rahatsız etmiş ve Tanrı'ya sormaya karar vermiş.
Tanrım! Eğer sana inanırsam senin yolundan gidersem her zaman yanımda olacağını, her zaman yanı başımda yürüyeceğini söylemiştin...
Oysa, hayat yoluma bakıyorum. En zorlu, en kötü, en acılı anlarımda sadece bir çift ayak izi görüyorum kumda...
Anlayamıyorum tanrım, anlayamıyorum... Hayatın kolay günlerinde yanımda yürüyorsun da sana en muhtaç olduğum anlarda beni niye terk ediyorsun?
Tanrı gülümseyerek cevap vermiş: Sevgili, çok sevgili evladım... Ben seni çok sevdim ve hiç terk etmedim.
Hayat yolundaki o zorlu sınav günlerinde yani en acılı, en kötü anlarında kumda hep bir çift ayak izi gördün. Dikkat et! Ayak izleri teke indiğinde derinleşiyor.
Çünkü; o sıralarda ben, seni kucağımda taşıyordum...
Mary Stevenson
alıntıdır..
__._,_.alıntı___