Administrators ♥Ozlem Şahin ♥
Üyelik tarihi: Feb 2007 Bulunduğu yer: istanbul
Mesajlar: 5,030
Tesekkür: 13,842
2,276 Mesajinıza toplam 13,392 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Ynt: evde okul, okulda kalite aile tutumlarının
çocuk gelişimi üzerine etkileri!
anne–babanın çocuğa ilişkin tutumlarını değerlendirirken, aile içindeki ilişki dinamiğini gözden geçirmek gerekir. üç çocuk, anne ve babadan oluşan 5 kişilik bir ailede en az 20 çeşit ilişki mevcuttur. bu, herkesin kendisinden başka 4 kişi ile ilişkiye girdiği anlamına gelir. bu ilişkiler çift yönlüdür. gerçekte ilişkiler daha karmaşıktır. yani; anne, anne olarak çocukları ile ilişkide, anne ve baba işlevleri gereği çocuklarla ilişkide, kızlar ve erkekler birbirleriyle ilişkide gibi değişik ve karma ilişkiler vardır. olumlu veya olumsuz herkes birbiriyle ilişkidedir.
* * *
aile üyelerinden birinin başarısı veya başarısızlığı herkesi etkiler. aile içindeki çatışmalar (kardeşler arası, anne–baba, anne–çocuk veya baba–çocuk çatışması v.b.) da aile içindeki her bireyi etkiler. ancak çatışmaları önem sırasına koymak gerekirse, anne–baba çatışması ailenin tüm bireylerini diğerlerine oranla çok daha fazla etkilemektedir. aile için, anne–baba ilişkisi daha temeldir.
çocuğun anne–babadan iki şey alır: sevgi ve eğitim.
sevgi; kabullenme, koruma, kollama ve sevecenlik gibi bütün olumlu duyguları içerir. eğitim ise; öğretilen her şeyi, verilen bilgileri, becerileri, yasakları, kuralları, inançları, değer yargılarını, görgü kurallarını ve insanın sosyalleşmesi için gerekli olan tüm toplumsal değerleri kapsar.
olumsuz aile tutumlarında ailenin verdiği sevgi ya yetersiz veya aşırı, eğitim ise gevşek ya da sıkı olmaktadır.
olumsuz aile tutumları
1.aşırı sevgi ve gevşek eğitim (aşırı hoşgörülü aile tutumu):
bu tutumu gösteren ailelerde sevgi, çocuğa şımartılacak derecede çok verilir ve disiplin yok denecek kadar azdır. aile çocuğu sevgiye boğucu, onu çok koruyucu ve aşırı kollayıcıdır. bunun sonucu olarak çocukta bağımlılık ve güvensizlik gelişir. çocuk karşılaştığı her olayda anne–babasına yaslanır, onlara güvenir fakat kendisine güvensizdir.
çocuktan çok az şey beklenir. bu tarz yetiştirilen çocuklar genellikle erişkinlik yaşamlarında sorumluluk taşımayan, hep alıcı bireyler olarak karşımıza çıkar. burada verilen sevgi, aşırı vericilik ve aşırı koruyuculuk biçimindedir. disiplin tarzları ise yalancı bir hoşgörü biçiminde görünürse de aslında ailenin güçsüzlüğünün ve yetersizliğinin bir sonucudur. çocuk ne kadar büyümüş olursa olsun, aile ona ilk yıllarda olduğu gibi daima vermeye ve korumaya eğilimlidir. böyle çocukların ileride, doyumsuz ve bencil olma olasılığı fazladır. eğer aile varlıklı ise çocuğu bir süre daha doyurulabilir; çocuk dayanaksız ve doyumsuz kaldığında ise alkol, kumar ve madde kullanımına başlama olasılığı artar.
gevşek eğitimde "hoş gör, boş ver" anlayışı egemendir. bu anlayışta "her şeyi hoş gör; çocuktur her şeyi yapar; çocuk özgür olmalıdır; onun her dediğini yapın; ona sevgi verin yeterlidir"; şeklinde yüzeysel ve asılsız öğretiler vardır. bu tutumda çocuğun olumsuz davranışları aşırı hoşgörü ile karşılanır.
bazı anne–babalar otorite olmayı öğrenememişlerdir; bunlar çocuklarına gerekli sınırlamaları koyamazlar. bir kısım anne–baba ise katı baskı altında yetişmişlerdir. kendi yaşamadıklarını çocuklarına yaşatmak isterler ve dolaylı olarak doyum sağlamaya çalışırlar. ne var ki, sınırların katı ve dar olması kadar iyi çizilmemesi de çocuğun gerekli rehberlikten yoksun kalmasına neden olur. bu gibi çocuklarda başkaldırıcı ve toplumdışı davranışlar daha sık gözlenir.
aşırı höşgörülü aile tutumunun
çocuğun kişilik gelişimine etkileri
çocuklar bir süre sonra anne babasını denetim altına alır, onları tehdit ederler. dedikleri olmayınca da tehditlerini uygularlar, eleştiriye açık olmadıkları için kendilerini geliştiremezler, kuralsızlığa alışan çocuklar, okuldaki kurallarla karşılaşınca okula ve arkadaş çevresine uyum sağlamakta zorluk çekebilirler.
her istediğini elde ettikleri için belli bir süre sonra doyumsuzluk yaşamaya başlarlar. doyumsuzlukları , ileride zararlı alışkanlıklar edinmelerine sebep olabilir.
bencil, sorumsuz, kırılgan, her dediğinin anında olmasını isteyen, sabırsız, şımarık, antisosyal olabilirler.
sosyal ortama girdiğinde ve her dediğinin olmadığını görünce hayal kırıklığına uğrar, kendi iç kabuğuna çekilebilir ya da agresif olabilirler.
her isteklerini yaptırmayı alışkanlık haline getirir ve zamanla kural tanımazlar.
aşırı sevgi ve sıkı eğitim
burada sevgi, aynı birinci tutumda olduğu gibi aşırı verici ve koruyucu bir davranışla sunulmaktadır. şefkat ve koruma güdüsü, disiplinin önünde gelir. çocuğa gereğinden fazla özen ve kontrol gösterilir. çocuğun kendi yapması gereken işler bile anne babalar tarafından yapılır.
* * *
kazandırmak istedikleri davranışları duygu sömürüsü ve aşırı şefkat yöntemini kullanarak geliştirirler. ancak çocuğa bir bebek gibi bakıldığı halde, kendisinden beklenenler çoktur. hiçbir şey esirgenmez; özel dersler aldırılır, çeşitli olanaklar sağlanır. buna karşılık çocuktan ileri düzeyde başarı beklenir.
bu tutumla yetiştirilen çocukların nevrotik olma olasılıkları çok yüksektir. bu beklenti, sevgi ile beraber sunulduğundan çoğunlukla çocuklar tarafından kolay benimsenir ve benliğe sindirilir. bazen çocuk bu özellikleri çok sindirmiştir ve kendisini aşırı derecede kontrol eder; böylece acımasız bir üst benliğe sahip erişkin olarak yetişir.
* * *
sıkı eğitim, çocuğa olur olmaz yasaklar koyma ve yaşanmaz kurallar ile çocuğu yetiştirmedir. sıkı eğitim ve disiplin uygulayan anne–babalar çocuğu kendi tasarladığı bir kalıba göre yetiştirmek amacını güderler. çocuk sıkı bir denetim altında tutularak en küçük yanılgı ve hataları gözden kaçmamakta, bunların önemle durulmakta ve düzeltilmesi istenmektedir. böyle aileler fiziksel cezayı ön planda kullanmakta ve çocuklara kendilerini yönetme fırsatı vermemektedir. bireyin kendine güvenini ortadan kaldıran, onun kişiliğini hiçe sayan bir disiplin yöntemi olan sıkı eğitim ile büyüyen çocuklar kibar, sessiz, uslu ve dürüst olmalarına karşın küskün, çekingen, kolay etkilenebilen, huysuz ve aşırı hassas bir yapıya sahip olabilmektedir.
aşırı koruyucu aile tutumunun
çocuğun kişilik gelişimine etkileri
çocuk aşırı duygusal olur.
ileri yaşlarda bile etrafına bağımlı olur.
toplum içinde kendi başına iş yapma cesaretini bulamaz, çekingen, sakar olabilir.
çocuk anne babasından ayrı kalamaz ileri yaşlarda bile sürekli anne babasının yanında olmak ister.
yetersiz sevgi ve aşırı disiplin
sıkı eğitim vardır ve disiplin genellikle aşırı cezalarla uygulanır; en küçük şeyde cezalandırma (dayak, şiddet) yoluna gidilir. çocuk çoğunlukla aşağılanır ve horlanır. böyle yetiştirilen çocuklarda saldırgan ve antisosyal davranışlara eğilim artar. bu tür ailelerde büyüyen çocuklar, karşı çıkma ve saldırganlık gibi yollarla kendilerini kabul ettirmek isterler ve kendi iç dünyalarını açıklamakta zorlanırlar.
* * *
çocuğa şefkat, sevgi, sıcaklık verilmez. her yaptığı eleştirilir. çocuğun iyi yönleri değil olumsuz yönleri ortaya çıkarılır. evde söz hakkı, özgürlük ve otorite anne babanındır. çocuğun yaptığı her şey göze batar ve çocuk sürekli ceza alır. yaptıkları olumlu olsa da, ceza almak korkusu ile bunları söyleyemez. çocuğun bedensel ve ruhsal gereksinmelerini karşılamayacak kadar çocuğa karşı olumsuz duygular beslenilir.
aşırı otoriter ve reddedici aile tutumunun
çocuğun kişilik gelişimine etkileri
çocuğun özgüveni gelişmez.
pasif, silik, çekingen ve kolay etki altında kalır. kibar ve dürüst olmalarına karşın küskün, huysuz ve aşırı hassas bir yapıya sahip olabilmektedirler.
sürekli eleştirilme veya dayak çocuğun ruhsal yapısını bozar.
çocuk kolayca ağlamaya başlar.
arkadaşları ile uyumsuz ve kavgacı olabilir.
ileri yaşlarda sıkıntılar karşısında dayanaksız ve çaresiz kalır.
bu çocuklar kötü muameleye maruz kalmaktan korktukları için anne ve babaya karşı uysal olmaktadır. fakat içten içe anne babaya karşı düşmanlık duyguları geliştirirler.
kendi dışındaki insanlarla yeterli iletişimi kuramadıkları için saldırganlığı kendisine yönlendirebilirler.
yeniliklere açık değildirler, yeni şeyler üretmeleri zordur.
sürekli kusurları aranan çocuk streslidir ve stresliyken hata yapma olasılığı artar.
gevşek eğitim ve yetersiz sevgi
bu durum yoksul ve kalabalık ailelerde gözlenir. çocuğa düşen sevgi ve ilgi payı azdır. çocuğun eğitimi de yetersizdir. böyle çocuklar "saldım çayıra, mevlam kayıra" anlayışı ile yetişir. çocuk, kendi yolunu bulmaya çalışır. böyle çocuklar pasif ve donukturlar. bu tutumda da disiplinsizlik söz konusudur, ancak disiplinsizliğ in buradaki nedeni sorumsuzluk ve ilgisizliktir. sevginin yetersiz oluşu aşırı iticiliğe neden olur. çocuk yeterli sevgi ve bakım görmez. hazır olmadığı çağlarda bağımsızlığa zorlanır; bir an önce kendi kendisine yetmesi ve kendisine bakması beklenir. çocuğun sorumlulukları ndan kaçma vardır. ana baba çocuğa örnek bir model olamaz. çocuğun dünyasına girmek gibi bir kaygıları yoktur.
* * *
ilgisiz, kayıtsız, yetersiz ve gevşek aile tutumunun çocuğun kişilik gelişimine etkileri
sevgi yetersizliği veya yokluğu sonucu, çocukta kendine ve çevreye karşı güvensizlik ve olumsuz duygular gelişir. sevgi yetersizliğinin en aşırı ucu, çocuğu terk etmek veya kabullenmemektir. yetersiz sevginin, aşırı sevgiye göre sonuçları daha ağır olmaktadır.
anne babasının dikkatini çekmek için alışılmadık davranışlar sergiler.
aile çocuğa model olamadığı için çocuk kendine başka modeller seçer. çocuk vaktinin tümünü arkadaşlarıyla geçirir.
erken yaşta çocuk zararlı alışkanlıklar edinmeye meyilli olur.
olumsuz aile tutumları
anne ve babanın tutumları
arasında tutarsılzık
çocuğa konulan sınırların sürdürebilmesi için anne–babanın davranışlarında tutarlı olması gerekir. oysa bu ailelerde anne–babaların tutumu aşırı hoşgörü ile katı cezalandırmalar arasında gidip gelmektedir. böyle bir ortamda büyüyen çocuk hangi davranışın ne zaman ve nerede yapılacağını ayırt edemez.
tutarsızlık, bir günün bir güne uymaması biçiminde olabileceği gibi anne–babanın birbirine çok aykırı ceza ve eğitim anlayışlarının olmasından da kaynaklanabilir. bu tutumda, bir çocuğa annenin ayrı, babanın ayrı bir tutum izlemesi söz konusudur. genellikle genç ebeveynlerde ve ilk çocuğun yetiştirilmesinde görülür. eşlerin çocuk yetiştirmeye farklı bakmaları ve bunu çocuğa yansıtmaları temel sebeptir, çocuğun yaptığı bir davranış bazen çok sert bir tepki alabilirken, bazen de çok olumlu karşılanabilmektedir.
tutarsız aile tutumunun
çocuğun kişilik gelişimine etkileri
bu tutum sonucunda çocuklarda iç çatışmalar ve huzursuzluklar gelişir, ardından dengesiz ve tutarsız bir yapının oluştuğu gözlenir.
bir davranışının kimi zaman ödüllendirilmesi kimi zamanda cezalandırılması çocukta cezanın anlamı ve suçun niteliği hakkında kuşkular uyanmasına neden olur.
ne zaman, nerede, ne yapacağını bilemezler. kendi görüş ve düşüncelerini aktaramazlar. çocuk inatçı, asi ve hırçın olabileceği gibi içine kapalı ve pısırık olabilir.
zamanla çevrelerindeki insanlara güvenmeyen, her şeyden şüphelenen, kararsız bir kişilik yapısı geliştirebilirler.
çocukta dikkat eksikliği olabilir.
çocukta yalan söyleme gibi hastalıklar başlayabilir.
çocuk anne veya babadan birisine çok yaklaşırken diğerinden uzaklaşabilir.
aile içindeki kardeşlere farklı tutumlar
burada çocuklar arasında ayrımcılık vardır. örneğin, kız çocukla erkek çocuk arasında veya yatağını ıslatan çocukla diğer çocuklar arasında ayırım yapılır.
aile içi kutuplaşmalar
aile içinde bazen gruplaşmalar, aile içindeki bir grubun başka gruba ya da kişiye karşı çıkması, gizli anlaşmalar oldukça sık görülür. bazen anne–baba çocuklara karşı, çocuklar anne–babaya karşı, bazen de bir çocukla baba, bir başka çocukla anneye karşı kutuplaşabilir. çocuk aile içinde herkesin yüklendiği bir şamar oğlanı da olabilir.
ailede sağlıklı tutum...
kabul edici, güven verici ve
demokratik aile tutumu
çocuk tüm yönleriyle kabul edilir.
çocuğa yol gösterir ama alacağı kararlar konusunda serbest bırakır.
aile içinde kurallar ve sınırlar herkes için ve hep birlikte belirlenir ve bu sınırlar içinde çocuk özgürdür.
kuralların mantıklı açıklaması yapılır.
aileyi ilgilendiren kararlar birlikte alınır. her konuda çocuğun düşünce ve fikirleri dinlenir.
anne–baba birbirlerine ve çocuklarına karşı olan duygularında net ve açıktır.
demokratik anne baba tutumunu
çocuğun kişilik gelişimine etkileri
demokratik ve güven verici bir ortam da yetişen çocuk, kendine ve çevresine saygılı, sınırları bilen, yaratıcı, aktif, fikirlere saygı duyan, fikirlerini rahatlıkla söyleyebilen, kişilik ve davranışları açısından dengeli, sorumluluk duyguları gelişmiş, hoşgörülü ve mutludur.
anne babanın tutarlı ve kararlı tutumu çocuğun kendisine ve çevresindekilere güven duygusunu geliştirir.
karar vermeye ve kendi başına işler yapmaya alışan çocuk, ilerde rahatlıkla kendi adına kararlar alır.
kendi haklarını savunurken başkalarının haklarına da saygı duyar.
sevgi ve disiplin
ailenin çocuğa karşı tutumunun iki temel öğesi vardır; sevgi ve disiplin.
kuramsal olarak en olumlu tutum, temel gereksinimleri en uygun biçimde karşılayan, kişide kendi kendisini doyurabilme yetisi geliştiren, iki temel öğeyi (sevgi ve disiplin) en sağlıklı biçimde ve oranda içinde bulunduran tutumdur.
disiplin, aile içindeki denge ve düzenin oluşturulmasında büyük önem taşır. ancak disiplin toplumumuzda çoğunlukla "cezalandırma" ile eşanlamlı olarak değerlendirilmektedi r. her ne kadar kelime anlamıyla "katılık" ve "kuralcılık" gibi kavramları çağrıştırıyorsa da gerçek anlamda disiplin, cezalandırma kadar ödüllendirmeyi de içerir ve çocuğun topluma uyumunu kolaylaştıran davranışın yönlendirilmesini amaçlar. disiplin, çocuğa istenilen davranış ve alışkanlıkları öğretir, kendi kendini denetleme ya da iç denetim demek olan ahlak gelişimini sağlar. disiplin, tutarlılık ve esneklik gibi temel ilkeleri içermelidir. katı ve baskıcı disiplinle davranışı yönlendirmeyi amaçlayan anne–baba; çocuğun kendilerine karşı korku, öfke ve kızgınlık içinde olmasına neden olur, çocuğa saldırgan olmayı ve sorunlarını şiddet yoluyla çözmeyi öğretir ve zayıf vicdan ve ahlak gelişimine yol açar.
* * *
araştırmalarda disiplin yöntemi olarak ödüllendirmenin ceza vermekten daha etkili olduğu saptanmıştır. disiplin hem yeteri kadar hem de çocuğun yaşına uygun olmalıdır. kurallar açık olmalı ve uygulanabilmelidir. ceza verilmesi gerekiyorsa hemen uygulanmalı ve üstü örtülmemelidir. ceza, çocuğun özüne değil de davranışlarına yönelik olmalıdır. anne–babalar çocuklarına sevgi, anlayış, sabır ve hoşgörü ile disiplin vermelidir.
* * *
anne–baba–çocuk ilişkilerini içinde yaşanan toplumun etkileri belirler. türk aile ve eğitim sistemine bakıldığında, genelde otoriter, kısıtlayıcı, aşırı koruyucu ve kontrol edici bir yapının ortaya çıktığı, çocukların saygılı, baş eğici, pasif ve uysal kişilik yapısıyla biçimlendiği, kurallara uygun davranışlar ödüllendirilirken; aktif, sorgulayıcı, atılgan davranışların cezalandırıldığı görülmektedir. başka bir deyişle, toplumumuzda çoğunlukla pasif ve söz dinleyen çocuklar anne–babayla olumlu ilişkilere girmekte, kendi görüşlerini ifade edebilen aktif ve girişken çocuklar ise çatışma kaynağı olmaktadır. hoşgörülü ve demokratik ailelerde büyüyen çocuklar, arkadaşları ile ilişkilerinde daha etkin, daha girişken, yaratıcı fikirler ileri sürebilen ve fikirlerini söyleme eğiliminde görülen çocuklar olmaktadır.
* * *
sevgi ve şefkat insan ruhunun üretebildiği en gönül okşayıcı duygulardır. sevgi, övgü ve takdir insana değerli olduğu duygusunu verir; değerli olduğunu hisseden insan da çevresine değer verir. hepimizin ortak amacı çocuklarımızın fiziksel ve ruhsal olarak sağlıklı yetişmesidir. bunda anne–babaların tutumlarının etkisinin büyük olduğu gerçeği yadsınamaz. anne–babaların çocuklarına yönelik tutumlarının sağlıklı olması, büyük ölçüde onların kendi içlerinde barışık, dengeli, huzurlu ve birbirlerine karşı sevgi ve saygılı olmalarına bağlıdır.
* * *
disiplin çocukların gösterdiği uyum ve davranış sorunlarının nedenlerinden birisi de ana babalarının onlara uygun sınırlar koymamalarıdır. bazı ailelerde disiplin yok gibidir. çocuğun tüm davranışları hoşgörüyle karşılanır. "çocuktur yapar", "o daha çok küçük yüklenmeyelim" düşünceleriyle çocuğa sınırsız haklar tanınır. çocuk istenmeyen bir şey yaptığında ana baba yumuşak bir şekilde "yapma" mesajı verir, defalarca aynı mesajı tekrarladıktan sonra ikna edici nedenler ve açıklamalarda bulunulur. bu arada çocuk istediği şeyi yapmaya devam etmektedir.
* * *
bazı evlerde ise disiplin vardır ancak ne zaman, nerede uygulanacağı belirsizdir. anne babanın tutumu aşırı hoşgörü ile sert cezalandırmalar arasında gidip gelmektedir. normalde izin verilmeyen bir davranış, anne babanın uğraşacak zamanı olmadığında ya da keyifleri yerinde olduğunda görmezlikten gelinir. çocuk nerede durması gerektiğini bilemez. davranışlarını "ne zaman yaparsam cezadan kurtulurum" sorusuna göre ayarlar.
anne babalar kendi ruh durumları, çocuğun yapısı ve çevre koşulları nedeniyle çocuklarına karşı tutarsız davranabilirler. hiçbir evde her zaman tutarlı olmak mümkün değildir. burada sözü edilen tutarsızlık sürekli devam eden tutarsızlıktır. bir güngörmezlikten gelinen davranış, ertesi gün ağır ceza görüyorsa, annenin yaptığını baba bozuyor ya da babanın verdiği cezaya anne karşı çıkıyorsa, tutarsızlık gerçekten vardır. tutarlı olmayan yaklaşım gevşek ve katı tutumların tüm sakıncalarını taşır. çocukların sorumluluk almalarını engeller hem de onları aşırı deneme ve isyana teşvik eder.
* * *
tutarsız yaklaşım içinde annelerin sık başvurduğu yollardan birisi de acındırma yoludur. "beni çok üzüyorsun", "sizin yüzünüzden hasta oldum", "beni birazcık seviyorsan yapma" diyerek çocuğun söz dinlemesini sağlamaya çalışan anneler vardır. bu yolla çocuk endişelenir ama yine söz dinlemez hatta daha hırçın davranır.
bütün gün bağıran, azarlayan, söylenen anneler vardır. çocuk davranışını annenin ses tonuna göre ayarlamayı öğrenmiştir. anne en yüksek ses tonuyla bağırmadan söz dinlemez. babaya şikayet etmek, babanın öfkesiyle korkutmak da diğer bir tutarsız yaklaşım örneğidir. akşam baba eve gelince önce çocukların bütün gün yaptıkları anlatılır; daha sonra "bu seferlik affet babası bir daha yapmayacağına söz versin" denilerek babayla çocukların arasına girilir. çocuk uyarıların uygulanmayacağı nı öğrenir, ertesi gün aynı senaryo tekrar yaşanır.
uygulanması sakıncalı olan ama ana babaların sık başvurduğu yöntemlerden birisi de çocuğa küsmektir. "konuşma benimle, ben senin annen değilim", "git başka anne bul" cümleleriyle çocuğu yola getirmeye çalışmak ve bunu uzun süre sürdürmek çocuğa küsmeyi öğretir. çocuk tedirgin olur ve annenin kendisiyle barışması için elinden geleni yapar. sonunda zaten vicdanı rahat olmayan anne hiçbir şey olmamış gibi barışır. bazen anne çocuk arasındaki ilişki küslük öncesinden daha yakın olur.
* * *
bir disiplin aracı olarak söz edilmesi uygun olmayan ama günümüzde halen uygulanmakta olduğu için üzerinde durulacak bir yöntem dayaktır. dayak bir anlık öfke ile başvurulan, çoğu kez amacını aşan bir cezadır. öğretici değeri olmayan, etkisi kısa süren bir yıldırma yöntemidir. dayak yiyen çocuklar çoğunlukla neden dayak yediklerini unuturlar. o gün babasının kendisini dövdüğünden yakınan bir çocuğa o gün neler olduğu sorulduğunda, olayı hatırlamadığını söyleyecektir. aklında kalan tek şey dayak yemiş olduğudur.
* * *
disiplin, bir eğitim aracı olarak düşünüldüğünde korkutma, utandırma, gururunu kırma gibi kavramlarla iç içe olmamalıdır. disiplinin iki temel amacı vardır; birincisi, çocuğa anlaşılır, kesin ve sınırları olan, güvenli bir ortam sunmaktır. bu ortam çocuğun sağlıklı gelişimi için gereklidir. disiplinin ikinci amacı ise, çocuğun kendi kendini yönetme yeteneği yani özdenetim kazanmasıdır. çocuk denetim altında değilken de öğrendiklerini uygulayabilmeli, kurallara uymayı sürdürebilmelidir. ana babası yanındayken kurallara uyan, ama denetim kalkınca çığırından çıkan çocuk özdenetim yeteneği kazanmamış demektir.
* * *
bazı ana babalar, disiplini, sorun olduğu zamanlarda başvurulacak uygulamalar olarak görürler. "çocuğum söz dinlemediği zaman ne yapmalıyım?", "bana vurduğu zaman ben de ona vurabilir miyim?", "verdiğimiz hiçbir ceza işe yaramıyor, ne yapacağımızı şaşırdık" ifadeleri bu bakış açısını tanımlar. bu ana babalar için disiplin, acil durumlarda dokunulması gereken bir alarm düğmesidir. böyle bir disiplin anlayışı eğitici değil cezalandırıcıdır. önceden bir hazırlık yoktur, olay anında tepkisel yaklaşılır. bu duruma gelmemek için disiplin, yaşamın bir parçası olarak görülmeli, "sorunları önceden önlemek için neler yapmamız gerekiyor" sorusuna yanıt aranmalıdır.
* * *
ana babaların etkili ve kesin sınırlar koyamamasının bir nedeni de çocuklarının sevgisini kaybetme korkularıdır. çocuklar ana babanın bu korkusunu hissederler ve sınırlarla karşılaştıklarında onları sevmemekle tehdit ederler. "sen kötü bir annesin, senden nefret ediyorum", "çok acımazsızsın, beni hiç sevmiyorsun" gibi cümlelerle anne babaya geri adım attırmayı başarırlar. hiçbir çocuk sınırları isteyerek, memnuniyetle kabul etmez. çocuğun kural koyan ana babaya "bu kuralları benim iyiliğim için koyduğunuzu biliyorum, iyi ki kurallarınız var" demesini beklemek yanlıştır. ana baba olmanın zor taraflarından birisi de konulan kurallar nedeniyle çocuğun kızgın olmasını dengeleyebilmek ve geri adım atmamaktır.
* * *
çocuğuyla yakın ilişki kurmayı onunla "arkadaş" gibi olmakla karıştıran ana babalar da vardır. arkadaşlık ilişkisinde eşitlik vardır, taraflar bir birlerine öneride bulunabilir, kararlar uzlaşarak alınır, yaptırım yoktur. önerilen şey istenirse yapılır, istenmezse yapılmaz. oysa çocuklar için evde tutarlı kurallar ve sınırlar koyan, sevgi ve destek veren bir ana baba gereklidir. ana baba sınırını koymalı, çok memnun olmasa bile uygulamaya devam etmelidir.
disiplin için önemli ilkeler
1.tutarlılık, disiplin için en önemli ilkelerden biridir. ana baba çocuğu uygun olmayan bir isteğine birkaç kez "hayır" dedikten sonra sonunda "evet" diyorsa, çocuk ısrar etmesinin işe yaradığını öğrenecektir.
2. ana babanın sözbirliği ve işbirliği yapması. anne çocuğa "dışarı çıkmadan önce oyuncaklarını topla" dediğinde baba "bırak gitsin, arkadaşları bekliyor" diyorsa çocuk işine gelen kuralı dinleyecektir.
3.anababa davranışlarıyla çocuğa örnek olduğunu unutmamalıdır. anne baba öğrettikleri kuralları kendilerinin de sergiliyor olması gerekir. kardeşine vurduğu için çocuğunu döven bir baba "kimsenin kimseye vurmaması gerekir" kuralını önce kendisi bozmuş olur. çocuklar ana babaların birbirilerine nasıl davrandıklarını gözlemlerler. eşini sürekli eleştiren ya da ona alaycı bir şekilde yaklaşan bir babanın yanında çocuğun kardeşine olumlu ve saygılı davranması beklenemez.
anne babaların, çocuklarına karşı
tutumlarını etkileyen başlıca faktörler şöyle
sıralanabilir
1.anne ve babanın zihinlerinde nasıl bir çocuk istedikleri konusunda, daha doğumdan önce hayali bir çocuk kavramı oluşur. dünyaya gelen çocuk, anne ve babanın beklentilerine uygun olmadığı takdirde, oluşan kırıklık sonucu, anne babada reddetme tavrı gelişir.
2. toplumun kültürel değerleri, çocuklarını yetiştirme konusunda anne–babaların tutumlarını etkiler.
3. çocukların sayısı, cinsiyeti ve kişilik özellikleri anne–babanın tutumlarını etkiler (uyaran çocuk anne–babanın dikkatini daha çok çeker, kendisiyle ilgilendirir) .
4.bütün bunların dışında, anne–babanın kendi çocukluk yıllarındaki deneyimleri, şimdiki tutumlarında etkileyebilir. çocukluk yıllarında kendi anne babasıyla sağlıklı bir etkileşim kuramayan, yeterli sevgi göremeyen bir baba ya da genç kızlık yıllarında aşırı baskı altında büyümüş bir annenin tutumları, bu kötü deneyimler nedeniyle olumsuz olabilir.
5.yine aile içinde eşler arasındaki ilişki, çocuklara karşı takınılan tavrı etkileyen bir başka faktördür. örneğin, eşiyle anlaşamayan, mutsuz bir anne, tüm sevgisini çocuğuna vererek onunla aşırı derecede bütünleşebildiği gibi, tam tersine, saldırgan bir tutuma da bürünebilir.
__________________ ben mevlana değilim, insan ol öyle gel.. |