Albay
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 145,988
Tesekkür: 45
92 Mesajinıza toplam 143 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Fizik Tedavi yi ilgilendiren hastalıklar grubu Fizik Tedavi yi ilgilendiren hastalıklar grubu BEL FITIĞI
Yukarı
Tanım:
Belimizde 5 adet omur kemiği ve bunların arasında kıkırdaktan yapılı disk adı verilen yapılar vardır. Disk özel bir bağ dokusu organıdır ve omurganın dayanıklılığına, hareketliliğine ve zorlamalara karşı dirençli olmasına; omurgaya uygulanan şok şeklindeki darbelerin emilmesine ve kuvvetin çevre dokulara dengeli bir şekilde dağılmasına hizmet eder.
Disklerin iç kısmın da nükleus pulpozus denen jöle kıvamında yumuşak bir bölüm, bunun dışında da anulus fibrozus adı verilen daha sert bir fibröz tabaka vardır. Dıştaki tabakanın anatomik bütünlüğünün bozularak içerideki yumuşak kısmın dışarıya doğru taşmasına fıtıklaşma denir.
Bel fıtığı, beldeki omur kemikleri arasında bulunan ve adeta bir amortisör gibi görev yapan bu disklerin fıtıklaşması sonucu ortaya çıkan bir rahatsızlıktır.
Fıtıklaşan yani dışarıya doğru taşan disk omurilik kanalı içinden veya kendisinin arka-yan tarafından geçmekte olan sinirleri sıkıştırır ve hastalık böylelikle kendisini belli eder .Ayrıca fıtıklaşmış diskten ortama salınan bazı kimyasal maddeler de sinir köklerini etkileyerek ağrıya neden olurlar.
Bel fıtığının oluşmasında ağır yük kaldırmak veya ters bir hareket yapmak gibi pekçok dış faktörün yanında kişiye ait faktörler de önemli rol oynarlar. Bel fıtığı oluşumunu kolaylaştıran faktörler:
İnsanların yaklaşık % 80'i hayatları boyunca en az bir defa bel ağrısı ile karşılaşmaktadırlar.
Bel rahatsızlığına her yaş grubunda rastlamak mümkünsede bel fıtığı orta yaşlarda daha sık görülür. Hareketsiz bir iş ve hayat tarzı, daha çok oturarak çalışmak, şişmanlık, ağır şeyler kaldırmak, mücadele sporları, bilinçsiz spor yapmak, yanlış oturuş ve duruş alışkanlığı, mesleğini sevmeme, huzursuz bir ortamda ve stres içinde yaşama, sigara ve alkol kullanma, uzun süre otomobil sürme, bedensel faaliyetlere ısınmadan başlamak birer risk faktörüdür.
Bu risk faktörleri bir insanın günlük yaşantısında ne kadar çoksa o kişinin bel fıtığına yakalanma ihtimali de o kadar yüksektir. Genetik yatkınlığı olan hastalar ve gün boyu uygun olmayan sandalyelerin üzerinde çalışan ofis çalışanları bel fıtığının müstakbel adaylarıdırlar. Belirtiler:
Bel ve/veya bacak ağrısı en belirgin şikayettir. Hareket kısıtlılığı, topallayarak yürüme, vücudun bir tarafa doğru çarpılması gözlemlenebilir. Ağrıyla birlikte bacaklarda uyuşma, karıncalanma, hastalık ilerledikçe kuvvet kaybı ve incelme (atrofi) görülebilir. Sinirlere baskının aşırı olduğu fıtıklarda cinsel fonksiyonların kaybı da sözkonusu olabilir.Orta hattan omurilik kanalına doğru uzanarak sinirleri sıkıştıran büyük bel fıtıklarında idrar ve büyük abdestini tutamama veya yapamama gibi bozukluklar ile bacaklarda felce doğru gidiş ortaya çıkabilir. Hastalığın bu derecede ilerlemesine müsaade edilmemeli, zamanında müdahale ile uygun bir tedavi gerçekleştirilmelidir. Teşhis:
Doğru teşhis etkili bir tedavinin ön şartı olduğuna göre ayırıcı tanı için ilgili uzman hekime müracaat etmek gerekir. Hekim hastanın şikayetlerini dinleyecek, muayenesini yapacak ve hastalığıyla ilgili tüm tetkik ve tahlilleri isteyecektir. Direkt röntgen ,bilgisayarlı tomografi ve manyetik rezonans görüntüleme teşhiste kullanılan en önemli yöntemlerdir. Tedavi:
Bel fıtıklarının %90'a yakın bir bölümü fizik tedaviyle düzelmektedir.Bel fıtığı gelişiminin erken dönemlerinde hastaya ağrı kesici, adale gevşetici ve antienflamatuar ilaçlar verilir. Sert yatak istirahati tavsiye edilir. Fizik tedavi bel fıtığının tedavisinin en önemli bölümünü oluşturur. Uygun dönemde egzersiz verilebilir.Prensip olarak cerrahi müdahale son çaredir. SİYATİK
Yukarı Siyatik kalça ve kaba etlerden başlayıp bacağa yayılan ağrıyı tanımlamak için kullanılır. Bu durum sıklıkla şiddeti daha az ya da fazla olan bel ağrısıyla birliktedir. Ağrı siyatik sinirin kaba etlerden bacağa doğru geçtiği yol boyunca izlenebilir. Siyatiğin en sık sebebi disk kaymasına bağlı olarak siyatik sinirin baskı altında kalmasından kaynaklanır. Sportif faaliyetler esnasında ve güç doğumda da siyatiği taklit eden ağrılar olabilir
Belirtileri: Gerçek siyatiğin en sık belirtisi, arka kalça, alt bacak ve ayağa yayılan ağrıdır. Bel ağrısının eşlik ettiği durumlarda daha da kötüleşir. Sıklıkla ağrıya sebep olabilecek bir yanlış hareket veya travma öyküsü yoktur. Ayakta kalma, oturma, ağır kaldırma ağrıyı şiddetlendirebilir.Yan pozisyonda kıvrılarak yatmak sıklıkla ağrıyı azaltır. Nadiren uyuşmalar,kas güçsüzlüğü, barsak ve mesane fonksiyon bozuklukları siyatiğe eşlik edebilirse de bu semptomlar nadiren görülür. Teşhis ve tedavi:
öykü ve fizik muayene siyatik teşhisinin önemli bir parçasıdır. Hastaların çoğunluğunda tıbbi yardım gereklidir ve bu tedavinin en önemli bölümünü de yatak istirahati, hareketleri sınırlandırmak,enflamasyonu önleyen ilaçlar ve fizik tedavi oluşturur.Fizik tedavi ve doktor tarafından önerilecek germe ve güçlendirme egzersizleri hastanın işine dönebilmesinde çok faydalıdır. Fizyoterapistler size duruş şekliniz, vücut mekaniğiniz ve uygulayacağınız egzersiz proğramı hakkında bilgi vereceklerdir. Isı, ultrason, transcutaneous electrical nerve stimulation (TENS), elektriksel uyarım, hidroterapi ve masaj tedavide en sık kullanılan fizik tedavi modaliteleridir. OMURGA ŞEKİL BOZUKLUKLARI
(SKOLYOZ ve KİFOZ)
Yukarı Skolyoz:
Omurganın bir yandan diğer yana kayması olarak tanımlanır.Aslında değişik derecelerde de olsa omurga 3 plandada yer değiştirebilir, önden arkaya, yandan yana veya yukardan aşağıya. Skolyoz bir teşhisden çok tanımlayıcı bir terimdir. Vakaların %80 inden fazlasında bir sebep bulunamamıştır ve bunlara idyopatik denir. özellikle genç kadınlarda görülür. Doğuştan omurga anomalileri, nörolojik bozukluklar, genetik hastalıklar diğer sebeplerinden bazılarıdır. Skolyoz ağır şeyler taşımaktan, atletik hareketlerden, uyuma veya ayakta durma bozukluklarından veya alt ekstremite uzunluklarının eşit olmamasından kaynaklanabilir. Kifoz:
Omurganın önden arkaya olan eğriliğinin artmasıdır. Dikkatsiz oturuş, kötü postür spinal ligamentlerde gerilmeye böylece kifoza neden olabilir. Postüral kifoz genellikle adolesan yaşlarda gelişir ve karın kaslarını güçlendiren hareketler düzelmesine yardım eder. Hayatın ileri yaşlarında osteoporoza bağlı kifoz gelişebileceği gibi doğuştanda kifoz görülebilir. KİREçLENME (DEJENERATİF ARTRİT)
Yukarı Tanım:
Normal bir eklem, normal şartlarda, bozulmadan uzun yıllar çalışabilir. Ancak eklemin normal yapısını zorlayan ve çalışma şartlarını ağırlaştıran durumlarda kireçlenme belirtileri ortaya çıkmaya başlar. İleri yaşlarda, eklemlerde tekrarlayan mekanik zorlamalarla oluşan organik değişikliklere kireçlenme (dejeneratif artrit) denir. Kireçlenmenin en önemli özelliği, eklem yüzeylerinde kalsiyum tuzlarının birikmesidir. Bu değişiklikler, ağırlık yüklenen eklemlerde daha sık görülür. Genellikle kırk yaş, insan organizmasında kemik sistemi için bir dönüm noktasıdır. Bu zamandan sonra kemiklerde küçük değişiklikler başlar.Kireçlenme, yeni kemik oluşum yeteneğinin kaybolması, osteoporoz (kemiklerdeki kalsiyum içeriğinin azalması) bunlardan bazılarıdır. Bu nedenle yaşlılarda, bütün eklemlerde bir dereceye kadar kireçlenme mevcuttur. Yaş, şişmanlık, geçirilmiş spor yaralanmaları, kazalar kireçlenme gelişme riskini artırabilir. Genetik özellikle ellerde kireçlenme oluşumunda etkilidir. Belirtiler:
Eklem ağrıları veya kireçlenme sonucu sıkışabilen sinirlerle ilgili ağrılar ve eklem sertliğidir. Hastalık ilerledikçe hareket kısıtlılığı çok kere bir yönde artar ve sabit bir şekil bozukluğu ile sonuçlanır. Ağrı ve kas kasılması olaya hakim olur. Eklem hareketleri sesli hsle gelir(kıtırtı ) duyulur. Kireçlenmenin en çok görüldüğü yerler, diz, kalça eklemi ve omurgalar arası eklemlerdir. Kesin tanı, ilgili eklemin röntgen filminin çekilmesiyle konulur. Tedavi:
Kireçlenmenin tedavisinde asıl amaç,ağrıyı azaltmak ve eklem hareketlerini düzeltmeye yöneliktir. Fizik tedavi proğramlarıyla, hastalığın ilerlemesi durdurulup, hastanın şikayetleri azaltılmaya çalışılır. Tedavide, hasta eklemin etrafındaki kasların güçlenmesini sağlamak, egzersizler, sıcak tatbiki ile kasları gevşetmek, ağrı kesicilerle rahatlatmak sözkonusudur. Kalça ve diz eklemindeki kireçlenmelerde, ekleme binen yükü azaltmak için kilonun kontrolü ve baston faydalıdır. EL YARALANMALARI
Yukarı
El yaralanmaları bir anda olan bir olaydır ancak sosyal,ekonomik ve duygusal etkileri ömür boyu sürebilir. Elin fonksiyon bozuklukları zaman içinde de gelişebilir ve hareket güçlüğü, güç kaybı, elin koordinasyonunun bozulması, ağrı veya his kaybı, elin şişmesi günlük hayatı zorlaştırabilir. Spor yaralanmaları, iş veya trafik kazası, darp sonrası gibi nedenlerle ameliyat olan elin eski gücüne ve hareket kabiliyetine kavuşmasında fizik tedavinin büyük faydası vardır. El rehabilitasyonundan faydalanan durumlardan bazıları şunlardır: Amputasyonlar, artritler, spor yaralanmaları, yanıklar, karpal tünel sendromu, tendinit, tendon yaralanmaları, kırıklar, sinir yaralanmaları, periferik nöropatiler, spinal kord yaralanmaları, felçler. El yaralanmaları kompleks bir yaralanma olup ameliyat sonrası fizyoterapi uygulanması elin hareket kabiliyeti ve gücünü kazanmasında hayati önem taşır.
özellikle makinelerle,güç uygulanan veya keskin el aletleriyle çalışmanız gerekiyorsa ellerinize ekstra dikkat edin. TETİK PARMAK
Yukarı
Parmak tendonu üzerinde bir nodül gelişmesine bağlıdır. Oldukça ağrılı bir durumdur ve başlangıçta parmakta küçük ve zaman zaman takılma şeklindeyken zamanla şiddetlenip her bükülmede zorlanma ve takılmaya neden olabilir. Genellikle steroid enjeksiyonu ve fizik tedaviyle iyileşir.
Karpal tünel sendromu
Yukarı
Elde ağrı, his ve güç kaybına neden olan oldukça yaygın bir durumdur. Sıklıkla baş parmak, işaret ve orta parmak tutulursa da bazı hastalar da kola hatta omza yansıyabilir. Genellikle hareketle kötüleşir ve uykudan bir çok kez uyandıracak kadar şiddetli olabilir. çoğunlukla hastalar ellerindeki güç kaybından ve eşyaları düşürdüklerinden yakınırlar. Amerikada her on kişiden birinde görülecek kadar yaygındır. El bileğini baştan başa saran karpal ligamanın yaralanmasıyla ve tekrarlamalarla kalınlaşır ve hemen altındaki median siniri sıkıştırabilir. Bu da elde kavrama gücünde kalıcı hasara ve his kaybına neden olur. Tedavide lokal steroid enjeksiyonları ve fizik tedavi modaliteleri kullanılır. DeQuervains Tendiniti
Yukarı Baş parmağın bileğin yan kısmındaki tendiniti olup hareketle oldukça hassas ve ağrılıdır. Ağrıya neden olan özel bir manevrayla teşhis konabilir. Steroid enjeksiyonu ve fizik tedaviden fayda görür. Dupuytren Kontraktürü
Yukarı Eldeki nedbe dokusunun aşırı gelişmesine bağlı bir bozukluktur. El ayasına doğru parmakların çekilmesiyle sonuçlanır. Yüzük ve küçük parmakta en sıktır. Genellikle ağrısızdır ama tedavi edilmezse sorun olabilir. Tedavisinde steroid enjeksiyonları ve fizik tedavi uygulamaları, eğer yeterli olmazsa cerrahi girişim uygulanmaktadır. Tenisçi dirseği
Yukarı
özellikle tenis oynayanlarda görüldüğü için bu ad verilmişse de tenis oynamayanlarda da ve daha ziyade yapılan işle ilgili olarak sık görülen bir durumdur. Ekstensor tendonların tutulduğu dirseğin aşırı kullanılmasına bağlı bir tendinit halidir. Akut dönemde İstirahat ve buz konması kronik dönemde fizik tedavi faydalıdır. Zaman zaman kortizon enjeksiyonları gerekebilir. Rotator Cuff Yırtığı
Yukarı
Bu durum omuz üzerindeki tendonlarda yırtık veya delik olmasıdır. Omuzun kullanılmasıyla ağrı ortaya çıktığı gibi omuzda güç hatta kareket kaybına neden olabilir. özellikle geceleri ağrıya neden olur ve etkilene taraf üzerine yatmayı imkansız kılar.Giyinme soyunma işlemi sırasında veya aniden düşme ya da direk travmaya bağlı gelişen yırtığın genişlemesiyle 40 lı yaşların üzerinde ortaya çıkar. Tedavi ihmal edilirse yırtık büyüyecek ve kolun başın üzerine kaldırılma kabiliyetini yitirmesine neden olan kalıcı hasar meydana gelebilir. Tendonlardaki yırtık çok büyükse cerrahiyle tedavi edilir.
Omuzda Tendinit
Yukarı Omuz etrafındaki tendonların enflamasyonudur. Aşırı kullanmaya veya aşırı zorlanmaya bağlı olabilir. Ağrı eklemin kullanılmasıyla ortaya çıkar. Tedavi uzun sürebilir. Ağızdan antienflamatuar alınması yada steroid enjeksiyonu gerekebilir. Fizik tedavi ile çok başarılı sonuçlar elde edilir.
Resimler www.rheumtext.com - Hochberg et al (eds)'den temin edilmiştir.
Romatoid Artrit
Yukarı
Sebebi bilinmeyen, kronik ve birden fazla sistemi ilgilendiren genellikle uçlardaki eklemleri simetrik olarak tutan kalıcı enflamatuar synovit ile kendini gösterir.
Toplumun yaklaşık % 0.8 inde görülür. Kadınlarda erkeklere göre 3 kat fazla ve sıklıkla 40 ile 50 li yaşlarda görülür.
Uçlardaki eklemlerde ağrı, hassasiyet, şişkinlik ve ısı artışı ile karakterize, eklem tutulumu vardır. Tipik olarak simetrik eklemler tutulur.
çoğu hasta sabah sertliğinden yakınır . Uzun süreli kalıcı enflamasyon eklemlerde şekil bozukluklarına yol açabilir.
Eklem dışında ciltte (vaskülit, romatoid nodül), solunum sisteminde (nodüller, interstisyel hastalık, plöral hastalık), gözde
(kerato - konjunctivit sikka...) hematolojik (kansızlık, Felty sendromu) kalp damar sistemi tutulumu (myokardit, perikardit), nörolojik (myelopati) belirtileri olabilir.
Tedavisi: Hedef; ağrının azaltılması, eklem fonksiyonunu düzeltmek korumak, uzun vadede eklem hasarını önlemek, sistemik tutulum varsa kontrol altına almaktır.
Hastanın eğitilmesi ve eklemlerini koruması önemlidir.
Fizik tedavi ve rehabilitasyon; eklem çevresindeki kasların güçlendirilmesi ve yardımcı aletlerin kullanılmasında öncelikle tedavidir.
Aspirin ve NSAİD' lar
Sistemik glukokortikoidler.
Hastalığı modifiye edici ilaçlar (methotreksat, altın tuzları siklosporin, sulfasalazin, leflunamide, infliximab, choloquine , azatiopirine ..)
Resimler www.rheumtext.com - Hochberg et al (eds)'den temin edilmiştir.
Osteoporoz
Yukarı
Osteoporoz; düşük kemik kütlesi ve kemik dokusunun mikro yapısal bozukluğu ile giden, kemik kirilganliğında artışa yol açan bir hastaliktir. Kemik, mekanik gücünü ve sağlamliğını devam ettirmek için sürekli yenileme süreci içinde olan bir dokudur. Osteoblast ve osteoklast dediğimiz hücreler denge halinde çalışarak yenilenme sürecini yürütürler. Bu yenilenme sürecinde herhangi bir duraksama olursa kemik dokuda kayıplar oluşacaktır. Bu kemik kütlesindeki azalmada, ergenlik ve gençlik döneminde ulaşılan pik kemik kütlesi , yaşlanma ile kemik kaybı, menopoz sonrası kemik kaybi, aşırı alkol alımı , asırı sıgara tüketimi, abartılı miktarda kafein tüketimi gibi nedenler rol oynarlar. Kadınların kemik yoğunlugu erkeklere göre daha zayıftır, ayrıca post menopozal dönemde daha hızlı kemik kaybı oluştuğundan osteoporoza bağlı kırıklar daha çok kadınlarda ortaya çıkar. Osteoporoz çok yaygın bir hastalıktır. ülkelere göre degişiklikler göstermekle birlikte ABDde yapılan geniş çapli etyolojik çalışmalarda osteoporoz 65 yaşın üstündeki kadınların 1/3 ünde vertebral kemik (omurga) kırıklarına neden olduğu belirlenmiştır. Kadınlarda omurga kırıgı görülme sıklığı erkeklerden 10 kat fazladır. Osteoporoz primer ve sekonder olmak üzere iki gurup olarak sınıflandırılabilir.
Primer osteoporoz ; postmenopozal (Tip I) ve senil (Tip II) olmak üzere iki ana guruba ayrılabilir.
Postmenopozal (Tip I) osteoporoz en sık görülen tiptir. Kadınlarda menopozun başlaması ile oluşan östrojen eksikligi ile hızlı bir trabeküler kemik kaybı oluşur. Postmenopozal kadında menopoza girmemiş yaşıtlarına göre 3 kat hızlı kemik kaybı olmaktadır ve menopozdan sonraki 5 yıl içinde tüm vücut kemik kitlesinin %3ünün kaybına neden olmaktadır.
Senil (Tip II) osteoporoz; kadın ve erkekte 70 yaşın üzerinde görülür. Sekonder osteoporoz ise; hareketsizlik, alkolizm, çesitli endokrin hastalıklar, çesitli kan hastalıkları ve uzun süreli kortizon kullanımı, antikonvülzan kullanımı, romatoid artrit ve karaciğer hastalıkları gibi hastalıklara bağlı gelişen osteoporoza verilen tanımlamadır.
Klinik: Hastalık klinik olarak fark edilmeden önce uzun süre subklinik olarak devam eder. En önemli yakınma sırt agrısıdır ve dinlenmekle azalır. Uzun süre aynı pozisyonda kalma ile ağrılar artar. Omurga kırıkları oluşursa aniden batma tarzında sırtta ağrılar oluşur. Hareketle ve ağırlık taşımakla ağrılar artar. Omurgadaki kompresyon fraktürlerinin sayısının artması, ileri dönemlerde boy kısalmasına ve yaşlı kadın kamburu denilen görünümün oluşmasına neden olmaktadır. Kırıklar omurgalarla birlikte ön kol ve kalça kemiklerinde de sıklıkla görülür.
Primer osteoporozda laboratuar bulguları genellikle normal sınırlar içindedir.
Radyolojik olarak direk radyografilerde kemik yoğunlugundaki azalmadan dolayı kemiğin ışık geçirgenliği artmıştır. Direk radyografide osteoporozun açıkça görülebilmesi için kemiğin mineral yoğunlugunun %30 oranında azalması gereklidir. Bu nedenle erken dönemde osteoporozun tanınabilmesi için kemik kütlesinin ölçülebildigi dansitometrik veya ultrasonik yöntemler kullanılmaktadır.
Korunma : Osteoporotik kemikte kemik mineralizasyonunu yeniden artirmak mümkündür ancak yapısını ve gücünü tekrar eski haline döndürmek mümkün değildir. Bu nedenle osteoporozun önlenmesi çok önemlidir.
Osteoporozun önlenmesinde kemik yogunlugu ile ilgili 3 faktör rol oynar:
1-Kemik gelisiminin tamamlanmasına kadar olusan zirve kemik yoğunluğunun elde edinilmesi. 25-30 yaşlarına kadar devam eden dönemdir ve bu zirve kemik yoğunluğunun elde edilmesinde genetik faktörler rol oynamaktadır. Ayrıca gelisme çağında proteinden ve kalsiyumdan zengin gıda almak, karbonhidrat ve yağ yönünden dengeli beslenmek ve en önemlisi bol egzersiz yapmak önemli rol oynar.
2-Eriskin dönemde elde edilen zirve kemik yogunlugunun devam ettirilmesi. Protein ve kalsiyumdan zengin gıdalar alınması, fiziksel aktivitelerin yapılmasının yanında sigara ve alkol gibi risk faktörlerinden uzak durulması kemik yoğunluğunun korunması açısından önemlidir. Ayrıca asırı kafein alınması diüretik etki ile kalsiyum kaybına neden oldugundan aşırı kafein tüketiminden de uzak durmak gereklidir.
3-Menopoz sonrası dönemden başlayarak tüm yaşam boyunca kemik kaybının önlenmesi.
Osteoporozun Tedavisi: Osteoporoz tedavisinde amaç kemik kaybınıönlemek, kemik kütlesini artırmak ve kırık olusmasını önlemektir. Sekonder osteoporoz tedavisinde esas, osteoporoz ile birlikte hastalık nedenini de tedavi etmektir.
östrojen tedavisi ,osteoporozun önlenmesinde ve tedavisinde önemli bir ilaçtır. östrojen eksikliginde plazma kalsiyum düzeyi düşer, D vitamini sentezi azalır, kalsitonin sekresyonu azalır ve osteoklastik aktivite (kemik yıkımı) artar. östrojen tedavisi meme kanserlerinde endometrial hiperplazilerde, akut ve kronik karaciğer hastalıklarında kontrendikedir. östrojenin tek başına kullanildigi durumlarda kanser ve kardiyovasküler hastalık risklerini arttirdigi görüldügünden progesteronla kombine edilerek kullanilmaktadir. Böylelikle bu riskler önlenmiştir.
Kalsitonin: Kalsiyum ve fosfat metabolizmalarini düzenler,Osteoklast aktivitesini başliyarak kemik kütle kaybını önler. Osteoporozda sırasıyla, kemik rezorbsiyonunu azaltir, serum kalsiyumunu düşürür, barsaktan kalsiyum ve D vitamini emilimini artirarak etki eder. Nazal ve intramüsküler kullanılan preparatlari mevcuttur. Nazal sprey formunun yan etkileri enjeksiyon formuna göre çok daha azdır.
Kalsiyum: Tüm yaşam boyunca iskelet sistemimiz için kalsiyum almamız gereklidir. Püberte çağında 1000-1500 mg, eriskinlerde 1000 mg, postmenopozal ve yaslilik döneminde 1500 mg günlük kalsiyuma ihtiyaç vardir. Osteoporoz tedavisi sırasında kalsiyum bilesikleri ile birlikte süt ve süt ürünlerinden zengin gidalarin alınması gereklidir.
Bifosfanatlar : Osteoklastlarin kemik rezorbsiyonunu engelleyerek osteoporoz olusumunu önleyen preparatlardır.
D-vitamini: Gıdalarla alınır, ayrıca provitaminden deride sentez edilir. Kalsiyum ve fosforun barsaklardan emilimini ve kemik mineralizasyonunu sağlar. Yaslilikta böbreklerde ve karaciğerde
D vitamininin aktiflenmesinde azalma olacağından ve diyetle alınan
D vitamininin azalmasi gibi nedenlerden dolayı kalsiyumla birlikte
D vitamini verilmesi uygundur.
Raloxifene: Kalsiyumun böbrekten atilimini azaltır, kemik yapim ve yikimi arasindaki dengeyi düzenler, pozitif kalsiyum dengesi saglar.
Egzersiz osteoporoz tedavisinde tek başına bir alternatif olmasa da önemli bir yere sahiptir. Kemikler kaslardan aldıkları basınçlarla şekil ve dayanıklılık kazanırlar. 35 yaş civarında elde edilen maksimal kemik kütlesi, yürüyüşler, koşma ve düzenli egzersizler ile korunabilir. Düzenli egzersizler ve kemiği mekanik olarak zorlayan uygulamalar hem çocuklarda hem de yetişkinlerde kemik kütlesinin korunmasinda ve kemik dayanikliliginin artırılmasında temel nitelik taşır. Egzersizler kemik kütlesinin korunmasının yanında kas kütlesinin ve tonusunun artırılmasına yardımcı olarak daha dengeli olmayı ve düşmeleri engeller ve düşme sonucu yastık görevi görerek kırıklardan korunma yolunda önemli rol oynar. Her gün yapılan 30 dakikalık yürüyüş yeterli egzersiz sayılabilir.
Osteoporoz hastalarının agır yük kaldırmamaları, fazla eğilmemeleri ve dikkatli yürüyerek düşmeden sakınmaları önerilmektedir.
Dr. Numan BAKIRCI
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmani OSTEOPOROZ İçİN RİSK TAŞIYORMUSUNUZ? BIR DAKIKALIK BU TESTI YAPIN
1-Anne veya babanızdan herhangi birinde küçük bir travma veya düşme sonrası oluşan kalça kırıgı var mı?
Evet
Hayır
2-Sizde düsme veya küçük bir travma ile oluşan herhangi bir kırık oldu mu?
Evet
Hayır
3-Kadınlar için: 45 yaşından önce menopoza girdiniz mi?
Evet
Hayir
4-Kadınlar için: 12 ay veya daha uzun süre adetten kesildiniz mi?
Evet
Hayır
5-Erkekler için: Düsük testosteron düzeyine bağlı olarak, cinsel istek azalması veya benzer problemleriniz oldu mu?
Evet
Hayır
6-Alti aydan daha uzun süre kortizon tedavisi gördünüz mü?
Evet
Hayır
7-Boyunuzda 5cm. den daha fazla Kısalma oldu mu?
Evet
Hayır
8-Aşırı derecede alkol alıyor musunuz? ( Her gün ve bir dubleden fazla.)
Evet
Hayır
9-Herhangi bir barsak hastalığına bağlı olarak sık sık diyare oluyor musunuz?
Evet
Hayır HERHANGİ BIR SORUYA CEVABINIZ EVET İSE OSTEOPOROZ YöNüNDEN HEKİMİNİZLE GöRüŞüNüZ.
Resimler www.rheumtext.com - Hochberg et al (eds)'den temin edilmiştir.
Kaynak ve İletişim bilgileri;
Fzimer Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi; Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |