05-05-2010, 11:38 AM
|
#1 (permalink)
|
Albay
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 145,988
Tesekkür: 45
92 Mesajinıza toplam 143 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Bir başka sefere
Mesleki toplantı için Fransa'nın Lyon kentindeydim. Gün boyu süren toplantılardan şehri ve insanlarını tanımaya fırsat bulamamıştım. O sabah toplantı öncesi erkenden kentin sokaklarına vurmuştum. Güneşin güzel doğduğu, bir türlü gitmek bilmediği aydınlık kentlerdendi, Lyon. İnsanları da öyleydi sanki. Aceleleri yoktu. Buradaydılar, yaşıyorlardı ve bir şeylerin farkındaydılar.
Meydana bakan cafede sabah kahvemi içip çektiğim fotoğrafları gözden geçiriyordum. Birden onlarca ilkokul çocuğunun bulunduğum meydanı kapladığını fark ettim. Çocuklar başlarında öğretmenleri, ellerinde resim defterleri eski Lyon sokaklarını dolaşıyor, beğendikleri binaların, heykellerin resimlerini çiziyorlardı. Ortalık çocukların cıvıltıları ile dolmuş, biraz önce meydanda şakıyan serçeler gözden kaybolmuştu. Öyle sırayı bozmadan yürüyün komutları veren öğretmen terörü de yoktu, çocukların başında. Özgürce dolaşıyorlar kimi ise resmini yapmak istediği binanın önünde sokakta yere yatmış özenle çalışıyordu.
Dünya umurlarında değildi. Fotoğraflarını çekebilmek için peşlerine düştüğümde dar sokak aralarında keşfettim Mösyö Mişel ve onun müzik dükkanını. Meydana açılan dar tenha sokağın sonuna doğru kaybolmuş, karanlık bir dükkandı. Çocuklardan biri dükkanın kapısında durmuş, Mösyö Mişel'in resmini yapmaya çalışıyordu.
Mösyö Mişel orta yaşı hayli geçkin ancak dinç, bakımlı tipik Fransız hatları ile masasının başında çocuğa poz veriyordu, sanki. O küçük dükkan tabandan tavana eski longplay plaklar ve kullanılmış CD ler ile doluydu. İstanbul'un sahaflarında iz sürmekten keyif alan biri için böylesi müzik sahafı ile karşılaşmak büyük şans diye düşünürken Mösyö Mişel gelip kendini tanıttı. Fransızca bilmediğimi söylemem üzerine pek istekli olmasa da bozuk İngilizcesiyle aradığım bir şeyler olup olmadığını sordu. Yıllarıdır aradığım az bulunan iki caz CD si sordum. Raflara uzun süre bakındı ve elinde olmadığını söyledi. Sabahın 8 inde dükkanı açmış müzik setine koyduğu plak eşliğinde sabah kahvesini yudumluyordu. Yaptığı işten keyif aldığı mutlu ve huzurlu olduğu her halinden hissediliyordu. İlgilenmekten vazgeçip masasına döndü. Zamanım daralmıştı, toplantıya yetişmek için çıktım.
Gün boyu yoğun gündemli toplantının ardından kimseye takılmadan tekrar aynı dükkana koştum. O binlerce eski plak arasında saatlerce bakınmayı planlıyordum. Garip bir huzur vardı sanki o dükkanda. Hani bazen olmayan bir şeyler sizi bir yerlere çeker ya. Anlatılası değil yani. Her neyse.
Akşamı yapmıştık, derinden gelen caz nameleri sokağa taşıyordu. Mösyö Mişel ise yine masasındaydı. Gözlüklerinin üstünden belli belirsiz selam verip işine döndü. İçeride kaç saat kaldığımın farkında değildim. Daha çok klasik, caz ve rock türü eserler vardı.
Bir kenarda kutular içinde yığılı halde zarf içinde satışa sunulmuş CD ler gördüm. Ne olduklarını sordum. Amatör gruplar ve üniversite öğrencilerinin bir araya gelip doldurdukları 300-500 adet basılan CD ler olduğunu, çoğunun avangart, rock ya da caz formatında olduğunu anlatmaya çabaladı, bozuk İngilizcesiyle. Bir kaçını dinletti. Sonra yine işine döndü. Ne ile uğraştığını merak etmiştim. Masasına eğilip baktığımda eski longplay plaklardan birinin kabının resmini yapmaya çalıştığını gördüm. İlgilenmemden rahatsız olmuş gibiydi. Ayağa kalkıp raftan bir CD çıkarıp müzik setine koydu. Dükkanda keşfe devam ediyordum. Çalmaya başlayan CD ile birlikte muhteşem trompet sesi kapladı ortalığı. Çalan caz standartlarından biriydi sanırım ama yorum olağanüstüydü. İkinci parçada ise müziğin içinde yüzüp kaybolduğumu hissetmiştim. Sanırım ağa düşmüş yakalanmıştım. Yavaş yavaş masaya yaklaşıp çalan cd'yi sordum. Gülümsedi. Gözlüklerinin üzerinde bakarak;
- Sabah Pedersen'i sormuştunuz. Bu CD den de hoşlanacağınızı düşündüm.
- Evet çok güzel, kim bu çalan.
- Chat Baker çalıyor. Ama arkasında piyano, perkusyon ve bas çalan üç Fransız var. Fransa'da kaydedilip basılmıştır, bu cd.
Bir sonraki parça piyanonun trompetle tatlı sert atışması biçiminde yine olağanüstüydü. Bozuk İngilizcesiyle Chat Baker'ın Miles Devis ile birlikte gelmiş geçmiş en iyi trompet virtüözlerinden olduğunu Fransa'da turnedeyken bateristinin kaldıkları otel odasından gözlerinin önünde atlayarak r etmesi üzerine ABD'ne dönmeyip müziği bıraktığını, 11 yıl kaldığı Fransa'da bu cd'yi doldurdukları arkadaşları ile tekrar müziğe döndüğünü biraz da övünerek aktardı.
Cd'yi satın almak istedim. Üzerinde 12 Euroluk etiket vardı. Cebimden 50 Euro çıkarıp uzattım. Paraya ve bana baktı, Mösyö Mişel. Kasa niyetine kullandığı çekmecesini açıp parayı bozamayacağını, sabahtan beri o kadarlık satış yapmadığını anlatmaya çalıştı.
Dışarı çıkıp para bozdurup geri döndüm. Sabahtan beri 50 euroluk satış yapmamış olmasına, dükkanın ayak altı olmaması nedeniyle zaten pek iş yapma olasılığı bulunmamasına yani ticari anlamda yaptığı işin, iş olmamasına karşın mutluydu, huzurluydu Mösyö Mişel.
Cd'yi çantama attım. Çıkmadan geri dönüp bana dinletmek istediği başka CD olup olmadığını sordum. Belli belirsiz gülümsedi. Elini raflardan birine attı. Sonra durdu, gerdi döndü. Var ama, bir başka sefere dedi. Selamlaştık. Yapmakta olduğu resim ile ilgilenmeye devam etti.
Sokağa çıktım. Lyon'da güneş batmıştı ama hava kararmamakta direniyordu. O daracık sokak daha geniş görünüyordu gözüme. Sokağa taşan cazın nameleri az ilerideki Rhone nehrinin dinginliğine karışıyordu.
İstanbul'a döndüğümde cd'yi dinlerken acaba bu şehirde de Mösyö Mişel gibi olmak istediği yerde, yaşamak istediği hayatı her şeye rağmen huzurla sürdüren birileri var mı? sorusu düştü aklıma.
Mösyö Mişel'in bir başka sefere sözlerinde gizli olan belki de böyle bir arayışı hatırlatma çabasıydı. Dr.Mehmet Uhri
mehmetuhri Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |
Offline
| |