Albay
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 145,988
Tesekkür: 45
92 Mesajinıza toplam 143 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Çağımızın hasta adamı: ABD
Birini anlatırken genellikle kişilik özelliklerinden söz ederiz. Biraz tembeldir, ama namuslu, dürüsttür veya çok deli doludur ama iyi aile babasıdır gibi tanımları çok duymuşuzdur. Kullanılan terimler genellikle kişilik özelliklerine göndermeler içerir. Kendiyle ilgili iç hesaplaşmalarda insanın beğendiği ve beğenmediği yanlarını ortaya koyup üzerinde kafa yorduğu da olur. Dahası, kişilik özelliklerinin bir kısmı daha ön plana çıkarken bazıları geride kalır hatta çoğumuzun kimsenin görmesini, bilmesini istemediğimiz gizli kişilik bileşenleri bile vardır. Beğenilen, kabul gören yanların abartılmasından hoşlanırken, beğenilmeyen kabul görmeyen özelliklerin eleştirilmesinden çoğumuz rahatsızlık duyarız. Kısaca, kişiliğin bileşenleri hayatı algılama, tanımlama ve yönlendirmede önemli rol oynar.
Analitik psikiyatriye göre kişilik farklı özelliklerdeki parçaların bir araya gelmesiyle oluşan mozaik yapıdadır. Kişiliği oluşturan bileşenler farklı renk biçim veya boyutta olabilir. Aynı kişilikte duygusallık, saldırganlık, korkaklık, ihtiras gibi biri birine aykırı bileşenler yer alabilir. Tüm bu bileşenleri bir arada tutan ise narsizmdir.
Narsistik tutkal kişiliğin parçalı yapısı oluşurken araya girip yapıyı sağlamlaştıran harçtır. Her insanda kendine yönelik az ya da çok narsizm mevcuttur. Hatta günümüzde insanları daha tüketici kılmak uğruna reklamlar aracılığı ile abartılmış narsizmden söz edenler bile vardır. Kişiliğin temel bileşenleri çocukluktan ilk gençliğe geçerken olgunlaşır ve kişiliği sağlamlaştıran narsistik tutkal ile bir araya gelir. Aile ortamının seven, kucaklayan, başarıyı ödüllendirip, yapılmaması gerekenler konusunda tavır koyan dengeli yapısı kişiliğin olgunlaşmasında önemli rol oynar.
Günümüzde narsizm kendini beğenme anlamında biraz bencillik ile özdeşleştirilip olumsuzlanmaya çalışılsa da her kişilik özünde onu bir arada tutan narsizme gereksinim duyar. Kırık bir vazonun parçalarını bir araya getirip yapıştıran tutkal gibidir narsizm, vazo ise kişiliğimiz. Çoğumuz için vazoyu bir araya getiren parçalar farklı boyut ve özelliklerdedir. Bazı özelliklerin abartılması, beğenilmeyen özelliklerin eleştirilmesinden rahatsızlık duyma biçiminde çifte standart eğilimi çoğumuzda az ya da çok mevcuttur. Nörotik eğilimlerin kaynağıdır, bu çifte standart ve narsizm ile beslenir.
Baskıcı, biçimlendirici, yönlendirici ortamlar (baskıcı aile, disiplinli okul, totaliter toplum vb) kişiliği bir arada tutan narsistik tutkalın oluşumunu olumsuz etkilerler. Özgüven ve kendine yönelik sevgi eksikliği kişiliğin kırılganlığını arttırır. Sen beceriksizsin, sen sakarsın, sen zaten hep böyle yaparsın, biz adam olmayız biçimindeki söylemler gençlik yıllarından başlayarak kişiliğin sağlam ve tutarlı olmasını engeller. Kişilik kırılganlaşır. Kırılgan kişilikler ise kendini taşımak, dağılmamak için dış desteğe gereksinim duyar. Bağımlı, zayıf kişilikler böyle ortamlarda yetişen insanlar arasında daha çok görülür.
Narsistik öğenin olmadığı veya inceldiği durumlarda kırılganlık ve parçalanma eğilimi artar. Kişiliği bir arada tutan bileşenler ayrışmaya başlar. Bu durumda organizmanın verdiği varoluşsal tepki kişiliği saldırılara karşı korumaktır. Gelen bir fiskenin bile o vazoyu dağıtacağının farkında olarak kişi kendini dış dünyaya kapatma eğilimine girer. Şizoid kişilik dediğimiz içe dönük, eleştirilere kapalı, kendini ifade etmekten kaçınan asosyal özellikler belirir. Bu tür kişilerin rehabilitasyonu ancak ürettikleri ve davranışlarından aldıkları narsistik hazzın yerine konması ile sağlanabilir.
Bu kişiler rehabilite edilemezse kırılganlık ve narsistik duyguların zayıflığı arttıkça parçalanma, yarılma belirginleşir. Parçalanıp yok olma duygusu giderek daha çok hissedilir. Kendi varlığının saldırı altında parçalanmaya başlayacağından endişe eden kişilik kendine iç ve dış düşman arayışıyla hezeyanlar görmeye başlar. Paranoid hezeyanlar ile kişi tehdit altında olduğuna, saldırıya uğrayıp yok olacağına inanarak gerçek algı dünyasından kopar ki bu durumu psikotik paranoid davranış olarak tanımlıyoruz. Bu durumda tedavi ve rehabilitasyon kişinin kendine ve çevresine zarar vermesini önlemek, gerçek dünyayı algılamasını sağlamak ve narsistik algısını işleyen uğraşları devreye sokmaktan geçer.
Toplumlar da az ya da çok benzer özellikler gösterir.
İnsan topluluklarını tanımlamada da topluluğun karateristiklerini kullanırız. Sözgelimi Kuzey ülkelerinde yaşayanlar için soğuk, duygusallığı az ama tutarlı, dengeli, çalışkan tanımlamasını kullanırken, Akdeniz insanı için tembel, eğlenceye düşkün, ateşli, duygusal gibi terimler kullanırız. Ülke insanları için de benzer tanımlamalar söz konusudur. Ülkemizde Türkün Türke propagandası biçiminde söz edilen eylemler de her toplumda az ya da çok gözlenen narsizmin dışa vurumudur. Toplumlar karateristik özelliklerinin bazılarını bir aradalığı sağlama ve toplumsal üst bilinç, kültür oluşturmada narsistik haz üretmek için kullanır. Uluslararası spor karşılaşmaları en çok bu amaca hizmet eder. Dahası insanların çokça yaptığı gibi beğenilen özeliklerini abartarak ifade etme, beğenilmeyen özelliklerini gizleme veya üstünü örtme alışkanlığı, çifte standardı toplumlarda da sosyal bilincin içinde yer alır. Sözgelimi 1789 ihtilali ile özgürlük, eşitlik, kardeşlik kavramlarını insanlığa kazandırmış Fransız toplumu bu özellikleri ile övünüp öne çıkarılmasını beklerken, kendilerinden olmayan ötekiler için kısıtlamalar getirilmesi gerektiğini söyleyen ırkçı söylemlere de önemli siyasi destek verebilmektedir. Hal böyleyken ırkçılık ile suçlanmak, eleştirilmekten de büyük rahatsızlık duymakta, nörotik özellikler toplumların üst bilinçlerinde de görülebilmektedir.
Bazı toplumlar ise sosyal ve ekonomik krizler ile daha ağır özgüven yitimine uğramakta narsistik özelliklerini hemen tümüyle yitirdiği gözlenmektedir. Üst bilinci bir arada tutan narsistik bileşen yitirildikçe küçük bir müdahale ile bile dağılıp yok olacağı kaygısıyla toplumlar da içe kapanmakta şizoid özellikler gösterebilmektedir. Böylesi kriz durumlarında iç ve dış düşman bulma gayretleri ile üst bilinci bir arada tutma çabası bir noktaya kadar işe yaramaktadır. Ancak, biz adam olmayız, ne olacak bu ülkenin hali söylemleri kırılganlığı daha da arttırmakta, azınlıkların ve nitelikli yetişmiş beyinlerin ülke dışına göç eğilimi ile toplumun parçalanma hissi artmaktadır. Bu noktada rehabilitasyon, toplumun üretip geliştirdikleri ile yitirilmiş narsizmi, özgüveni kazanma yoluyla olabilir. Sözgelimi Güney Amerika ulusları yitirdikleri özgüveni bir nebze de olsa geri kazanmada futbolu kullanmıştır.
Peki yitirilmiş özgüveni kazandıracak yeterli organizasyon oluşturulamazsa ne olur?
Sosyal üst bilinci oluşturan bileşenler parçalanmaya başlar. Toplum, özelliklerini tartışmaya, farklı bileşenleri birbirini düşman görmeye, iç ve dış tehdit altında olduğu hezeyanına kapılır. Paranoyasını desteklemek için deliller toplar. Toplum zamanla gerçek dünyadan koparak kendi algı dünyasında yaşamaya başlar. Durum ciddidir. Ülkenin parçalanıp yok olacağı kaygısı, tehdit oluşturduğuna inanılan iç ve dış düşmanlar hezeyanına tüm toplumun kapılması ile sonuçlanabilir. I. Dünya Savaşı'nın yarattığı yıkım ve 1930 Dünya ekonomik krizi ile özgüvenini yitirmiş Almanya, Dünya Savaşı çıkararak içerde Musevilere dışarıda ise diğer Avrupa ülkelerine yönelik saldırgan tutumunu kendi toplumuna bu hezeyan içinde kabul ettirebilmiştir.
Günümüzde de bazı toplumların dengeli görünüm ve yapısına karşın çifte standartlı nörotik özellikler gösterebildiğini, bazılarının ise özgüven eksikliği ve güçsüzlüklerini içe kapanma şizoid eğilimler biçiminde yansıttıklarını görüyoruz. Burada insanlık için esas tehlike narsizmini besleyecek atılımlar gösteremeyen ülkelerin parçalanmayı önlemek uğruna kendine iç ve dış düşman arayışına yönelmesidir. Bu ülkeler hezeyanlarına delil toplayan paranoid psikotik insanlar gibi gerçek dünyadan uzaklaşmakta ve hallusinasyonlar ile dolu kendi hayal alemlerinde yaşamaktadır.
Günümüzde ABD halkının benzer psikotik özellikler gösterdiğinden söz edilebilir. ABD yönetiminin ileri sürdüğü tüm nedenlerin gerçek olmadığı ortaya çıkarılmış olmasına karsın 2003 yılında başlayan Irak savaşının haklılığı konusunda toplumunu ikna edebilmiş ve yeniden seçilmiş olması böylesi tehlikeli durumun işaretçisi olabilir. Dahası, ABD yönetiminin tüm bilimsel verilere karşın küresel ısınma ve iklim değişiklikleri konusunda ayak direyebilmesi, konu hakkında yapılmış araştırmaları görmek istememesi ve bu durumun ABD halkınca kabul görmesi de benzer hastalıklı davranışın yansıması olarak değerlendirilebilir. ABD bir arada kalabilmek uğruna kendine iç ve dış düşman arayışına girip hezeyanlar içinde delil arayan, ağır psikotik özellikler sergilemektedir.
Bu bulgular aynı ev ortamında ağır psikotik bozukluk gösteren bir hastamız olduğunu, evin diğer sakinlerinin ise kendi nörotik veya asosyal özellikleri ile uğraşmayı bir kenara bırakıp hastanın kendine ve çevresine daha fazla zarar vermeden kontrol altına alınması gerektiğine işaret ediyor. Böylesine ciddi hastayı ve hastalığı fark edip önlem almamanın sonuçlarını yakın tarihimizde yaşananlara bakarak öngörebiliriz.
İnsanlık, ABD'nin hezeyanlarını ciddiye almaktansa hastanın ve hastalığın farkında olmak, doğa gerçeğine ve algılarına güvenmek zorunda. Doğanın tırnak kadar önemsiz bir parçası olduğunu bilerek kendi varlığına güvenmek zorunda, insanoğlu. Geç olmadan. Mehmet Uhri
mehmetuhri Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |