05-05-2010, 11:44 AM
|
#1 (permalink)
|
Albay
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 145,988
Tesekkür: 45
92 Mesajinıza toplam 143 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| İnsani mülkiyet
Öfke ile doktor odasına giren emektar doktor ağabeyimizin ağzından bu sözler dökülmüştü. Hayli öfkeliydi, bir süre ne olduğunu sormaya çekindik. Daha sonra durum anlaşıldı.
O günkü hasta muayene kapasitesini hayli aşmış olmasına karşın doktor ağabeyimize fiş kestirmiş hastalardan birinin muayene için inat etmesiydi, bu öfkenin nedeni. Hasta muayene fişi almış ancak sırasını kaçırmış, muayene edilecek hastaların bittiğini düşünen doktor ağabeyimiz ise serviste yatan hastalarının yanına giderek muayeneye son vermişti.
Hastanın muayene isteğinde ısrar etmesi üzerine idare doktor ağabeyimize durumu aktarıp yardımcı olmasını istemişti. Bizimki ise günde 60 hasta olan muayene kapasitesinin hayli üzerinde hasta baktığını, yorgun olduğunu, hastanın ertesi gün gelmesini veya acil serviste muayenesinin sağlanmasını önermiş. İdare hastayı ikna edememişti.
Hasta muayene fişini gösterip Parasını ödedim. Doktor bana bakmak zorunda diyerek diklendikçe idare doktor ağabeyimiz üzerine baskıyı tercih etmişti. Bizimkinin sigortalarının atması ve öfke ile doktor odasına sığınmasının nedeni bu yaşananlardı. Burnundan soluyordu.
"Otobüse bilet alanın oturduğu koltuğu kendi mülkü sanması gibi hekimleri de mülkiyetlerindeki eşya gibi görüyorlar. Böyle olacaksa bırakmalı artık bu mesleği" diye söylendi.
Bizimkiler sakin olmasını, hastanın da kendince haklı nedenleri olabileceğini, sorunu büyütmemesi gerektiğini söyleyince öfkeli haldeyken sağlıklı muayene yapamayacağını söyleyip meslektaşlarından birinin hasta ile ilgilenmesi için ricacı oldu.
Sorun giderildi sanırken gelen haber hepimizi sıkıntıya sokmuştu.
Hastanemizdeki yeni uygulamayı ileri süren hastamız hekim seçme hakkını kullanıp tavsiye üzerine emektar ağabeyimize muayene olmayı seçtiğini, muayeneyi emektar ağabeyimizin yapmasını istediğini söyleyerek diretmişti. Hekim seçme uygulamasının yeni başladığı hastanemizde idarenin de uygulamadan ve hastamızdan yana tavır alması moralleri daha çok bozmuştu.
İşin inada bindiğini gören hastane idaresi hastadan tahlil isteyip sonuçları ile birlikte ertesi güne randevu almak biçiminde çözüm üretme yoluna gitti.
Emektar ağabeyimiz bir çay içip sakinleştikten sonra içini dökmeye başladı.
-Bilmeliydim. Bunun böyle olacağını önceden görüp uyarmalıydım. Eskiden fakirdi bu toplum. Kıt kaynakları paylaşmak zorundaydı. Paylaşmayı iyi bilirdi. Zenginleştikçe tüketim arttı, paylaşma kültürü kayboldu. O zamanlar önemsemedim, ilerlemenin gelişmenin yan etkisi, olacak o kadar diye düşündüm.
-Şimdi öyle düşünmüyorsunuz anlaşılan.
-Yeni nesil pek hatırlamaz. Kazancın az olduğu yıllarda bugünkü gibi para, pul, mülkiyet konuşulmazdı ayıplanırdı. İnsan olabilmekti önemli olan. Yaşadığı topluma ne faydası olduğu, nasıl insan yetiştirdiğine bakılırdı. Kazancın getirdiği mülkiyet görgüsüzlük olarak görülür hatta "çok laf yalansız, çok para haramsız" olmaz denirdi.
-Şimdilerde hiç öyle değil galiba. Baksanıza millet kaç paralık adam olduğunu üzerindeki markalarla anlatma telaşında. İnsanlığı soran eden de kalmadı artık.
Gelen ikinci çayın şekerini atıp karıştırdı. Bir süre bardaktaki çaya baktı. Sonra elini boş ver dercesine sallayıp;
-Şimdi devir tersine döndü. İnsani mülkiyetin önemi azaldı. İnsan olmak için çabalamak kendini geliştirmek yetiştirmek yerine satın alabildiklerinde kendini bulmaya mutlu olmaya çalışıyor yeni nesiller.
Öyle öğretiyorlar çünkü, kızamıyorum da. Her yerde bu böyle. Kendi kızım bile böyle davranıyor. Elin adamını sırf yakışıklı gösterişli diye mülkiyetine alacağını sanıp evleniverdi.
Soranlara evlilik cüzdanını gösterip 'tapusu bende' diyordu. Ama bizim damadın yemediği herze kalmadı. Tapusu ondaymış, sevsinler. Kendini aldatıyor, velhasıl.
-Yani?
-Anlamıyorlar. Bedelini ödediği her şeyi satın alabilir sanıyorlar. Satın aldıklarının kostümden öte olmadığını görmüyorlar. Evliliği bile kendilerine benzettiler.
Halbuki evlilik ile birini mülkiyetine almazsın. Kendini onun mülkiyetine sunarsın. Güzel olan, anlamlı olan da buydu. Bunu bile unutturdular.
Bir süre susup soluklandı.
Öfkesi biraz yatışmış, yaşananları kabullenmiş gibi görünüyordu. Sonra odadakilere dönüp paranın hayata egemen olması ile değişen mülkiyet anlayışına örnekler verdi.
Nazım Hikmet'in şiirinde "onlar bizim insanlarımız" derken o insanları mülk edinmek yerine kendini onlara ait bulma, o insanlara kendini sunmayı anlattığını vurguladı.
-Baksana "parasını ödedim o benimdir" diyebiliyor insanlar. Hekime muayeneye gelen kişi kendi sağlığı ile ilgili konuları hekimiyle paylaşmaktan öte bir şey yapmaz.
Hekim de kendine sunulan o bedeni ve içindeki hayatı mülkü bilmez. Bugün parasını ödedim hekim bana bakmak zorunda diye tutturanı haklı gören idare yarın "parasını ödemedi muayene olamazsın" demek hakkını da kendinde görür. Bu mu hekimlik? Böyle mi olması gerekiyor? Eğer öyleyse ki idare öyle demeğe getiriyor, bırakmanın zamanı geldi bu mesleği.
Koluna girip doktor odasından çıktık. Hastanede gündüz mesaisi sona ermiş koridorlar tenhalaşmıştı. O gün söylenerek hastaneden ayrılan emektar doktor ağabeyimiz birkaç ay sonra kendi isteği ile emekli oldu.
Onca senesini verdiği hastaneden ayrılırken veda töreni veya veda yemeği gibi bir organizasyon da istememişti. Muayenehanesini de kapattı.
Şehri terk ettiğini Ege kıyılarında bir kasabaya yerleştiğini duyduk.
Adres bırakmamış, geçmişine sırt çevirmek istemişti. Paradan puldan tüketimden uzak durmayı, sağlığı el verdiğince elinde kalan son insani mülkiyeti ile yetinebilmeyi seçenlerdendi. Dr. Mehmet Uhri mehmetuhri Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |
Offline
| |