Albay
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 145,988
Tesekkür: 45
92 Mesajinıza toplam 143 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Küçük, güleryüzlü tehlike! Karikatür The New Yorker'da yayımlanmıştı. Karl Marx gülümseyerek "Elbette! Kapitalizm sorunlarını aşabilir!" diyordu. Konu "Prozac"tı.
Amerikalılar, Prozac olmadan gülümseyemiyor, kendilerine ve toplumlarına tahammül edemiyorlardı. Elizabeth Wurtzel "Prozac Toplumu (İletişim Yayınları)" adlı kitabında 11 yaşında girdiği depresyonunun yarattığı "kara delik"le ancak bu ilaç sayesinde baş edebildiğini anlatıyordu. İlk kullanıcılardan, hatta deneklerden biriydi ve şöyle diyordu:
"Depresyon her yaş grubu için bir sorun yarattığı halde, normal bir ruh hali olduğu, günü geçirebilmenin doğal bir parçasını oluşturduğu ve -hayat berbattır, sonunda ölünür- görüşü, şu anda yirmi ila otuz yaşlarında olan insanlara özgüdür. Gençlik kültürünün depresyon çıkmazının gölgeli bir yanı, kaderci bir özelliği de vardır ve bu kabullenmişlik duygusu ona dehşet verici bir sıradanlık da katar. İnsanı daha mutlu yapmayıp yalnızca mutsuz olmasını engelleyen ve aynı derecede esinden yoksun bir ilacın bu durum için en çok seçilen çare olması da pek şaşırtıcı değil. Başka hiçbir ilaç bu kadar güvenli görünmüyor..."
Bu "güvenli" ilaç sonunda bireylere var oluşlarını depresyonla hissedebilecekleri bir toplum yaratan bütün gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere sızdı. İngiltere'de yeraltı su kaynaklarında bile "Prozac"a rastlanıyor. 1993'te 10.8 milyon antidepresan reçetesi yazılırken 2002'de bu rakam 26.3 milyon reçeteye ulaştı. Türkiye'de de antidepresan tüketimi hızla artıyor. Lustral en çok satılan antidepresan. Geçen yılın ilaç cirosu listesinde 31.6 milyon dolarla altıncı sırada yer alıyor. Yani antidepresanların hiç de küçümsenmeyecek bir pazarı var ve bu da gerekli gereksiz kullanımlara ilişkin soru işaretlerini çoğaltıyor...
Depresyonun nedenleri ve pazarın oyunları bir yana, antidepresan gerçekten de, kullananı akıllara durgunluk verecek bir biçimde, mutsuzluğun dibinden çekip yükseklere fırlatabiliyor. Hayatı zorlaştıran şeyler değil, ilacı kullananın olaylara bakış açısı değişiveriyor. Tabii eğer, bir profesyonelin takibi altında kullanılırsa... Aksi takdirde bumerang gibi büyük bir tehlike olarak geri dönebiliyor. Dikkatli olunmazsa, geçici rahatlamaların mimarı olmaktan öteye geçmiyor, çok büyük başka sorunların kaynağı haline geliyor. Yaşamlarının bir döneminde anti-depresan ya da anksiyolitik (anksiyete giderici) ilaçlarla tanışmış kişilerle ve uzmanlarla konuştuk.
İşte, ilaçların bıçak sırtı halleri...
Bırakmak istiyorum ama bırakamıyorum
Zorlu süreçlerinde çözümü antidepresanlarda bulmuşlar. Kimi doktor kontrolünde, kimi eş dost tavsiyesiyle başlamış. Sonunda ilacın kendisi bir soruna dönüşmüş. Bu kez bağımlılıktan kurtulmak için tedavi görüyorlar. İşte anlattıkları:
Melis Gürsoy (Rehber-32): Çok hızlı temposu olan bir hayatım var. İnsanların sorumluluğu üzerimde. Zamanla yarışıyorum. Tur bitip de otel odasına ya da evime döndüğümde rahat bir uyku uyuyabilmek için önceleri bir kadeh içki içiyordum. Sonra bir arkadaşımın tavsiyesiyle sakinleştirici ilaçları keşfettim. Hem sabaha baş ağrım da olmuyordu. Artık içki yerine Bellargal filan içiyorum. Bir psikoloğa ya da psikiyatra gitme gereği duymuyorum çünkü çocukluğuma falan inmek istemiyorum. Sadece biraz sakinleşmek, rahatlamak istiyorum. İçkiden daha sağlıklı bir yol bence.
Aydolu S. (Öğretmen, 35): İlaçlarla geçirdiğim ağır bir hastalık dolayısıyla tanıştım. Hastalığımın ciddiyeti, zamansız ölüm korkusu üzerime ağır bir yük bindirdi, hayatımı mahvetti. Gördüğüm tedaviyle hastalığın genel belirtilerini aşmayı başardım ve tam bir iyileşme sürecine girdim. Tüm bu olumlu tabloya rağmen sinirsel olarak kendimi toparlayamadım, anti-depresan kullanmaya başladım. Önceleri herkesin kullandığı, rahatça temin edilebilen ilaçlar alıyordum. Daha sonra ruhsal sorunlarım kronikleşmeye başlayınca, doktora başvurdum. Hafif antidepresanlardan ağır olanlara geçtim. İlk zamanlar her şey çok iyiydi. Nedensiz bir mutluluk, sürekli bir dinginlik hali ve rahatlık.
Zamanla fazla duyarsızlaştığımı ve hissizleştiğimi gördüm. Eşim ve küçük oğlum "ruh" gibi olduğumu söylüyorlardı. Önceleri şikayetlerini önemsemedim. Bir ara isteksizlik ve sürekli yorgunluk hali baş gösterdi. Herkeste oluyor mu bilmiyorum, ama az da olsa cinsel hayatımda olumsuz değişimler olmaya başladı. Bunun üzerine, doktorumla konuşup ilaçlara küçük aralar verip, ilaç kullanmaya tamamen son verdim. Şu an çok gerekmedikçe ilaç kullanmıyorum.
Aydın Çalışkan (Görsel İletişim-44): 1995 yılında, işlerimin en iyi ve keyfimin en yerinde olduğu dönemde, durup dururken sinirsel bir atak geçirdim. Gecenin bir vakti göğsüme dayanılmaz bir ağrı girdi. En yakın hastaneye gittik, oradaki doktor psikolojik bir atak yaşadığımı söyledi. Emin olmak için Siyami Ersek Hastanesi'ne gittim. Oradaki kardiyolog, detaylı bir check-up yaptı. Gerçekten sapasağlamdım. Kardiyolog da depresif kriz teşhisi koydu. Onun kontrolünde kullanmam ve bir psikiyatra görünmem şartıyla Prozac (antidepresan) ve Xanax (anksiyete giderici) yazdı. Psikiyatra gitmedim. İlaçları kullanırken her akşam alkol de aldım. Aynı doktora gittim, durumu anlattım. Hem kızdı, hem şaşırdı. İlaçlara devam etmemi, içki içmememi ve 3 ay sonra tekrar ona görünmemi söyledi. Gitmediğim gibi, 6 ay sonra ilaçları kendi kendime bıraktım. İlk haftasında eskisinden de kötü oldum. Yeniden doktora gittim, Prozac yerine, Seroxat (antidepresan) verdi. Birkaç yıl içki ile ilaçları birlikte aldım, birkaç kez de ilaç almayı yine kendi kendime bıraktım. Bu durum, 2003 Ağustos'a kadar böyle devam etti. Çalışamaz hale geldim, ekonomik durumum bozuldu. Sonunda psikiyatra gittim. Terapi yoluyla tedaviye devam ediyoruz. İçkiyi de bıraktım. Artık çok daha iyiyim, yalnızca konsantrasyon güçlüğü çekiyorum. Doktorumla, bu sorunun da üstesinden gelmeye çalışıyoruz. Aynı şekilde 17 yaşındaki oğlumun da konsantrasyon sorunu var. Doktor, yalnızca üniversite sınavına hazırlanma sürecinde ona da ilaç verdi. Ben bu ilaçları dengesiz ve bilinçsizce kullanarak yaşamımdan 9 yılı kaybettim. İnsan ancak, anlaşabileceği bir doktor kontrolünde ilaç kullanmalı.
Pelin Akat (Öğrenci-19): Üç yıl önce kendimi iyi hissetmediğim için psikiyatra gittim. Gerçekle hayali ayırt edemiyordum. İletişim bozukluğu yaşıyordum. Dogmatic ve Deprex verdi. İlk 1 yıl sonunda ilaçları bırakmak istediğimi söyledim. Doktor henüz bırakmaya hazır olmadığımı söyledi. 2 yıldır doktora gitmiyorum, ama ilaçları bırakmadım. Çünkü almadığım zaman kötü duruma geri dönüyorum. Birkaç kez bırakmayı denedim, ama yemek yemeden, adet düzenime kadar her şeyim bozuldu. Oturduğum yerden ayağa kalktığımda gözlerim kararıyordu.Şimdi başka bir psikiyatra gidip, ilaçla değil, terapiyle tedavi olmak istiyorum. Yani bırakmak istiyorum ama bırakamıyorum.
HASTALIKLAR DA PAZARLANIYOR
Sosyolog, Bilgi Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. ARUS YUMUL, insanlara sorunlarını çözmelerinin değil, onları görmezden gelmenin öğretildiğini vurguluyor. Yumul'a göre bu öğretideki en büyük pay da antidepresanlara ait:
"Sadece ilaçların değil, hastalıkların da pazarlandığı bir dünyada yaşıyoruz. Medya yoluyla depresyon, kaygı ve stres içinde yaşadığımız ve tüm sorunlarımızın kaynağının stres olduğu fikri toplumda yerleşip yaygınlaştı. İlaç endüstrisi ile 'mutluluk endüstrisi' el ele verip tüm sorunlarımızın üstesinden gelmeye soyundu. Hepimiz hayatımızda her türlü kaygı ve sorundan uzak yaşamayı en doğal bireysel hakkımız olarak görmeye başladık. Sorunları, kaygıları gündelik hayatımızın bir parçası olarak algılayıp onlarla başa çıkmaya çalışmak yerine onları nasıl görmezden geleceğimiz bizlere öğretilmeye başlandı. Bu yaklaşımın bir ayağını 'bir haftada hayatınızı değiştirin' gibi mucizevi formüller oluştururken diğer ayağını da antidepresan kullanımını özendirmek oluşturdu. Aşk dahil tüm duygularımızın, yani insanı insan yapan her şeyin, vücudumuzdaki kimyasal süreçlere bağlı olduğu inancının kabul görmesi ile her türlü sorunumuzun üstesinden ilaçlarla gelebileceğimize inandık. Duygularımızı, davranış şeklimizi, hayata bakışımızı değiştirecek ilaçlar piyasaya sürüldü.
ANTİDEPRASAN İKRAMLARI
Psikiyatr Dr. CEM TÜZ AMATEM'de çalışıyor. Doktor kontrolü dışında antidepresan alınmasının psikiyatrist ücretlerinin yüksekliğine bağlanmasına itirazı var. Çünkü devlet kuruluşlarında muayene ücretleri oldukça düşük, üstelik bekleme süresi kısa. Cem Tüz, insanların birbirine antidepresan ikram eder hale gelmesinden yakınıyor...
-Eczanelerden yeşil reçetesiz alınabilen sakinleştirici ilaçları kendi kendimize kullanmamız sakıncalı mı?
Sakıncalı değil, çok sakıncalı!
- Bu ilaçlar bağımlılık yapıyor mu?
AMATEM olarak bağımlılık yapacak maddeler içeren ilaçları yasaklattırdık, ama gözden kaçanlar hâlâ var. İlaç ismi söylemeyeceğim, ama internette kodein (bağımlılığa neden olan bir madde) diye yazıp araştırırsanız, kodein içeren ilaçları görürsünüz. Kodein, önceleri, bazı ağrı kesicilerin, öksürük şuruplarının, temel kas çözücülerin içinde de formül olarak bulunuyordu. Daha sonra o formüller değiştirildi ancak, hâlâ tek tük kodein içeren ağrı kesicilere rastlayabilirsiniz. Mesela artık formülü değiştirildiği için rahatça söyleyebilirim, Optolidon eskiden kodein içeriyordu.
-Bağımlılığı nasıl tanımlayacağız o zaman?
Eğer kişi, bir maddeyi belli bir süreden beri, giderek dozunu arttırarak kullanıyorsa, maddeye karşı vücudu direnç oluşturmuşsa, maddeyi bıraktığında uykusuzluk, baş dönmesi gibi yoksunluk belirtileri yaşıyorsa, maddeyi edinmek için ciddi bir çaba ve zaman harcıyorsa, maddeyle ilgili başı yasal ya da sosyal olarak derde girmişse, o kişi bağımlıdır. Bunun ötesinde insan, söz konusu madde yüzünden, kendisinin bile reddedemeyeceği netlikte, içinde yer aldığı sosyal aralıkta belirgin bir düşüş yaşıyorsa, bağımlı demektir.
-Peki 20 yıl boyunca bir ilacı, diyelim "x" ilacını içmeden uyuyamamak nedir?
Bağımlılık değildir. Kişinin kendi kendine bulduğu bir kendini rahatlatma yoludur, sakıncası yoktur.
-Biz sakinleştirici deyip geçiyoruz, psikiyatride kullanılan ilaç tipleri neler?
Anti-psikotikler (psikoz tedavisinde), anksiyotikler (anksiyete gidericiler), duygu durumu sabitleyicileri (mood stabilizatörleri) ve antidepresanlar (depresyon tedavisinde) diye dört ana gruba ayırabiliriz.
-Bağımlılık yapan maddeler içermese bile, kafamıza göre anti-depresan alıp kullanabiliyoruz...
Evet ve bu da çok sakıncalı. İnsanlar artık birbirlerine antidepresan ikram eder hale geldiler. Örneğin, Prozac artık çok meşhur bir ilaç olduğu için bazı hastalar Prozac'ı ilaçtan saymıyorlar ve "A! onu kendim de alırdım", "Ben içtim iyi gelmedi" diyorlar, ilacı beğenmiyorlar. Oysa Prozac, dünyada en çok satılan, klasikleşmiş ve kendini ispat etmiş bir ilaç. Uygun durumda kullandığınızda kişiyi rdan çeker alır. Zaten önemli olan uygun durumda uygun ilacı kullanmak. Bir de antidepresanlarla ilgili şunu söylemek istiyorum. Hastaların kafasını kurcalayan bir soru var: "Antidepresan kullanırken iyileşecek, bırakınca kötüleşecek miyim?" Bu sorunun cevabı tabii ki "hayır". Antidepresanları hemen bırakmak sakıncalı olabilir, biz dozunu düşürerek bıraktırıyoruz. Hastaların yan etki profilleri farklıdır. Verilen antidepresanın kullanılan diğer ilaçlarla ters etkileşimi olup olmadığına bakmak gerekir. İlaçlarda placebo (yalancı etki) dediğimiz psikojenik etki oldukça yüksektir. Yüzde kırklara kadar varabilir. Bu nedenle hastanın iyileşmesinin psikolojik bir iyileşme mi yoksa ilacın tedavi değerine dayanan bir iyileşme mi olduğuna bakılmalı.
-Eş, dost tavsiyesiyle ilaç kullanımı, biraz da psikiyatra gitmek pahalı olduğu için mi başvurulan bir yöntem oldu?
Devlet hastanelerinde psikiyatri muayenesi 13 milyon. Daha sonraki gelişler de aynı fiyat. AMATEM'de sıra bekleme dahil 1-1.5 saatte 13 milyona muayene olur ve çıkarsınız.
İLACI KÖTÜYE KULLANMAK
Psikiyatrist AHMET TEZCAN bağımlılık konusunda uzman Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde bağımlılarla çalışan Tezcan'a göre asıl sorun ilacı bilinçli kullanabilmek ya da kullanamamak...
-İlaç bağımlılığı nedir?
Tıbbi olarak kullanılan, sedatif hipnotik denilen ilaçlar bağımlılığa neden olabiliyor. Ancak bu tür ilaçların kullanımında gerekli önlemler alınıyor.
-Kişilerin antidepresanları eczanelerden özgürce alıp kullanabilmeleri sizce doğru mu?
Depresyonların bazı klinik bulguları var. Doktorlar da o ölçütlere göre uygun ilacı verirler. Günümüz tıbbi bilgisi antidepresan ilaçların depresif bozukluklarda oldukça etkili olduğunu kanıtladı. Bu çerçeveyi koyduktan sonra, ilaçların yanlış kullanımı ya da kötüye kullanımı diye bir başlık atmak gerekiyor. Ülkemizde hekime gitmeden tavsiye üzerine ilaç kullanımı çok yaygın. Ama bu sadece psikiyatri için değil, bütün branşlar için söz konusu. Buradaki asıl konu, ilaç kullanımı konusunda bilinçlenmek. İlaç dediğimiz şey, kimyasal bir madde ve her kimyasal maddenin hem iyileştirici, hem de yan etkileri var. Birine iyi gelen diğerine gelmeyebilir. Depresyon tedavisinde kullanılan ilaçlar elbette kötüye kullanılabiliyor. Yanlış da kullanılabiliyor. İlacı kötüye kullanmak da psikiyatrik bir rahatsızlık. Eğer kişi, bir ilacı asıl amacı dışında kullanıyorsa bu da tedavi gerektiren bir durum. Ama bence, "antidepresanlar yeşil reçeteyle satılmalıdır" gibi acil bir önlem gerekli değil. Çünkü, kötüye kullanım ağrı kesicilerden tutun, kalp ilaçlarına kadar bütün ilaçlar için geçerli.
UYUYAMIYORUM LÜTFEN BİR İLAÇ
IŞIK ATAMERT bir eczacı. İşi gereği ilaç bağımlılığını ve bağımlılarını iyi tanıyor. İşte Atamert'in anlattıkları:
Toplumda doktora gitmeme eğilimi var. Bu nedenle insanların ilk geldikleri yer eczane. Bize en çok uyku sorunuyla ya da bir yakınını kaybettikten sonraki süreçte başvuruyorlar. Yakın arkadaş tavsiyesiyle ilaç istiyorlar. Antidepresanlar kimyasal olmasa dahi psikolojik bağımlılığa neden olabiliyor. Çünkü insanlar, o ilacı aldıkları zaman iyi, almadıkları zaman da kötü olacaklarına inanıyor. İnsanlar ilaç kullandıklarını genelde saklıyorlar.
Bağımlılık yapan maddeler neler diye sorarsanız, mesela öksürük şuruplarındaki efedrin. Efedrinin yüksek dozlarda yan etkileri var ve kimileri bu ilacın rahatlatıcı özelliğini keşfedip, grip olmasa da kullanıyor. Baktığınız zaman, grip ilacı alıyor. Bu ve benzeri nedenler sonucu reçetesiz ilaç satılmaması yoluna gidilmeye çalışılıyor.
Kaynak : Bayposta.com Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |