07-05-2010, 04:26 PM
|
#1 (permalink)
|
Albay
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 145,988
Tesekkür: 45
92 Mesajinıza toplam 143 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Menopoz Hormon Tedavisi Kanser ve Gerçekler Menopozda hormon replasmanı son
çeyrek yüzyıla damgasını vuran güncel ve önemli bir tedavi
yaklaşımıdır. Menopoz sonrası kadının vücudunda üretimi
azalan hormonların dışarıdan verilen ilaçlar ile yerine
konması ve bu sayede menopoz sonrasında görülen ateş ter
basmaları ve vajinal kuruluk gibi kısa vadeli veya kemik
erimesi ve koroner damar hastalığı gibi uzun vadeli
sorunların tedavisi veya önlenmesinde önemli yer tutmaktadır.
Tedavide hormonların
kullanılıyor olması ve hormonlar ile çeşitli kanserler
arasında ilişki olabileceği düşüncesi en baştan beri gerek
hekimlerin gerekse hastaların aklını kurcalayan bir soru
işareti olmuştur. Hormon-kanser veya hormon-kalp hastalığı
ilişkilerini kanıtlamak amacıyla tüm dünyada pek çok
bilimsel araştırma yapılmış ve yapılmaktadır. Özellikle
kadınlık homonuna bağımlı olabildiği bilinen rahim ve meme
kanserleri bu araştırmaların odağını oluşturmaktadır.
Randomize olmayan çalışmalarda meme kanseri görülme
sıklığının menopoz sonrasında hormon alan kadınlarda bir
miktar artış gösterdiği ise eskiden beri bilinen bir
gerçektir. Ancak yapılan çalışmaların neredeyse tamamında
meme kanseri sıklığında hormon alımına bağlı bir artış
görülmesine rağmen meme kanserinden ölümlerde hormon alan ve
almayan kadınlar arasında fark saptanmamıştır. Bu da hormon
alan kadınlarda meme kanserinin daha erken tanınmasına ve
hormona bağımlı meme kanserlerinin diğerlerinden daha iyi
huylu olmasına bağlanmıştır.
Menopoz öncesinde kadınlarda
koroner damar hastalıkları görülme sıklığının erkeklerin
sekizde biri olması ve bu sıklığın menopoz sonrasında
erkeklerinkine eşit hale gelmesi estrojen hormonu ve koroner
damar hastalıkları arasında yakın bir ilişkinin var
olabileceğine işaret etmektedir. Nitekim tarihsel kontroller
kullanılarak yapılan çalışmalarda hormon alan kadınlarda
koroner damar hastalıklarının görülme sıkılığında %50
ye varan azalmalar olduğu iddia edilmiş ve menopoz sonrasında
hiçbir yakınması olmayan kadınlarda dahi hormon replasman
tedavisi geleceğe yönelik korunma amacı ile önerilmiştir.
Hayvanlar üzerinde yapılan deneylerde de estrojenin koroner
damarlar üzerine doğrudan etki göstererek koruma sağladığı
ve bunun kan yağlarında olan olumlu değişiklikler ile beraber
olduğunda koruyucu etkinin arttığı söylenmiştir.
Literatürdeki tüm çalışmaların
geriye dönük olması ve bununda aldatıcı sonuçlar
verebileceği bilindiğinden rasgele seçilmiş denekler
üzerinde yapılan çift kör bir çalışma planlanmış ve
Womens Health Initiative adı verilen çalışma yaklaşık 16
000 denek üzerinde başlatılmıştır. WHI çalışmasının
sonuçları 2005 yılında beklenmesine rağmen 17 Temmuz da
çalışmanın sona erdirildiği bildirilmiş ve ara sonuçlar
Amerikan Tıp Cemiyetinin resmi yayın organı olan JAMA
dergisinde yayınlanmıştır. Çalışmacılar hormon alan
koldaki deneklerde meme kanseri ve koroner damar hastalıklarına
yakalanan denek sayısının çalışmanın planlanması
sırasında önceden belirlenen istatistiki anlamlılık
sınırlarını aştığı gerekçesi ile çalışmanın
devamını etik olarak yanlış buduklarını belirterek
çalışmayı planlanan zamandan önce durdurmuşlardır. Medya
da da geniş yer bulan bu durum hormon replasman tedavisi alan
kadınları panik ortamına sevk etmiş, hatta konu ile ilgilenen
ve hastalarına hormon tedavisi öneren hekimlerde de endişe ve
kuşku uyanmasına neden olmuştur.
Peki bütün bunlar ne anlama gelmektedir ve hastalara
söylenmesi gereken nedir? Gündeme aniden oturan bu çalışmanın en önemli özelliği daha
önceki gözleme dayalı araştırmaların aksine konu ile ilgili
ilk deneysel çalışma olmasıdır. 16.000’den fazla hasta 2
gruba ayrılmış bunlardan bir kısmına östrojen ve
progesteron isimli kadınlık hormonları içeren tabletler
verilirken diğer grup hastaya plasebo olarak adlandırılan ve
aktif madde içermeyen sahte ilaçlar verilmiştir. Hastalar
önceden saptanan kriterler açısından belirli aralıklarla
incelenmiş ve tedavilerden elde edilen sonuçların analizi
yapılmıştır. Başlangıçta 8.5 yıl sürmesi planlanan
çalışma 5.2 yıl sonunda meme kanseri görülme sıklığında
saptanan ve güvenli sınırın üzerinde bulunan artış
nedeniyle durudurulmuştur.
Bu bilginin medyada yer alması
ve sonuçların yanlış yorumlanması hormon replasman tedavisi
alan hastalarda doğal olarak endişe yaratmıştır. Yazılı ve
görsel basında yer alan sonuçları gören kadınlar meme
kanseri olacakları kuşkusuyla panik yaşamaya
başlamışlardır.
Bilimsel açıdan son derece
önemli olan bu çalışmayı doğru anlamak ve sonuçları
çarptırmadan yorumlamak yaşanan kaosun giderilmesi
açısından elzemdir.
Adı geçen araştırmayı
değerlendirebilmek için öncelikle amacını doğru anlamak
gerekir. Amerika Birleşik Devletlerinde 40 ayrı merkezde
ortaklaşa yürütülen bir grup araştırmanın bir bölümünü
oluşturan bu çalışmanın amacı herhangi bir yakınması
olmayan ve rahimleri alınmamış menopozdaki kadınlarda hormon
replasman tedavisinin koroner kalp hastalıklarına karşı
koruyucu olup olmadığını araştırmaktır. Çalışmada
tedavi alan kadınlara östrojen ve progesteron içeren tek bir
tip ilaç verilmiştir. Hastalardaki koroner kalp hastalıkları,
damar hastalıkları, meme ve kalın barsak kanseri görülme
sıklıkları, kalça kırığı oranları ve tüm nedenlere
bağlı ölüm sıklıkları değerlendirilerek sonuçlar aktif
tedavi almayan gruptaki hastalarla karşılaştırılmıştır.
Takipler sırasında meme kanseri görülme sıklığı
beklenilenden fazla bulunduğu için araştırma öngörülenden
yaklaşık 3 yıl önce sonlandırılmıştır. Öte yandan
araştırmanın diğer ayağı olan rahimleri alınmış
hastalarda tek başına östrojen verilmesinin yararalarını
inceleyen çalışma durdurulmamıştır. Çalışmanın bu kolu
halen devam etmektedir.
WHI çalışmasının yorumları
aşağıdaki gibi yapılabilir:
· Hormon replasman tedavisi
alan kadınlarda koroner kalp
hastalıklarının görülme sıklığında %29’luk bir artış
saptanmıştır. Sonuçlar istatistiksel olarak yapılandırıldığında herhangi bir tedavi
almayan 10.000 kadından 30’unda koroner kalp hastalığına
rastlanırken hormon replasman tedavisi alan 10.000 kadının
37’sinde bu tür bir hastalık ortaya çıkmaktadır. Tedavi
alan ve almayan kadınlar arasındaki fark 10.000 kadında sadece
7 dir. Başka bir deyişle tedavi alındığında 10.000 kadında
sadece 7 tane fazla kalp hastasına rastlanacaktır.
· Hormon replasman tedavisi
alan kadınlarda inme
(stroke) sıklığında %41’lik bir artış saptanmıştır.
Tedavi alan 10.000 kadının sadece
29’unda inme olayı yaşanırken, tedavi almayan kadınlardaki
inme görülme sıklığı 10.000’de 20’dir.
· Hormon replasman tedavisi
alan kadınlarda damarlarda
pıhtılaşmaya 2 kat daha fazla rastlanmaktadır. Derin
ven trombozu görülme sıklığı
tedavi alan ve almayan hastalarda sırasıyla 10.000’de 34 ve
16’dır.
· Hormon replasman tedavisi
alan kadınlarda meme
kanserine %26 daha fazla rastlanmaktadır. Kamuoyunda
en fazla gündem işgal eden konu
budur. Yapılan çalışmada hormon replasman tedavisi alan
10.000 kadının 38’inde meme kanserine rastlanırken, tedavi
almayan kadınlarda bu sayı 30’dur.
· Hormon replasman tedavisi
alan kadınlarda kalın
barsak kanserine %37 daha az rastlanmaktadır. Kalınbarsak kanseri için oranlar
10.000’de 10ve 16’dır.
· Hormon replasman tedavisi
alanlarda kalça kırıklarına
üçte bir oranında daha az raslanmaktadır. Oranlar
10.000’de 10 ve 15’dir.
· Genel ölüm oranları ve nedenleri açısından
bakıldığında tedavi alan ve almayan grup arasında anlamlı
fark yoktur.
Yukarıdaki bilgilerin medyaya
yansıması, hasta hormon replasman tedavisi aldığında %29
kalp hastalığına yakalanacak, % 26 meme kanseri olacak ya da
%41 inme geçirecekmiş şeklinde olmuştur. Bu tamemen yanlış
bir yorumlamadır. Üstelik araştırmada incelenen parametreler
birden fazla faktöre bağlı sonuçlar olup sadece hormon
replasman tedavisine bağlanamaz.
Bilimde tek bir araştırma ile
genellemeye varmak doğru ve kabul edilebilir bir yaklaşım
değildir. Her araştırmanın eksik yanları vardır. Pek çok
araştırmadan elde edilen veriler değerlendirilerek genel bir
sonuca varılabilir. Elde edilen sonuçların bilimsel
geçerlilik kazanabilmesi ve kabul görmesi için başka
çalışmalarda da benzer sonuçlar elde edilmesi ve verilerin
desteklenmesi gerekir. Bir anda gündemi meşgul eden bu
çalışmanın da eksik yanları vardır. Araştırmada sadece
ağızdan alınan estrojen ve progesteron içeren tek bir ilacın
kullanılmış olması en önemli kısıtlayıcı faktördür.
Hormon replasman tedavileri değişik şekillerde
verilebilmeketdir. Özellikle bant şeklinde kullanılan
tedaviler vücuttaki normal fizyolojiyi taklit ettiklerinden
olumsuz etki gösterme olasılıklarının düşük olması
beklenebilir. Araştırmayı yapan yazarların kendileri de
başka şekilde verilen tedaviler ile farklı sonuçlar
alınabileceğini belirtmektedirler. Öte yandan araştırmanın
bir diğer ayağı olan rahimleri alınmış olan kadınlarda
sadece östrojen verilmesi durumunda ise artmış bir risk olup
olmadığı henüz belli değildir.
Daha önce de belirttiğimiz
üzere menopoz sonrası kadınlarda koroner kalp
hastalıklarının yaşıtları erkekler ile benzer sıklıkta
görümesi menopozda replasman tedavisinin kalp hastalıklarına
karşı koruyucu olabileceği fikrinin doğmasına neden
olmuştur. Ancak geçen zaman içerisinde yapılan çalışmalar
son zamanlarda sonuç vermiş ve hormon replasman tedavisinin
aslında kalp damar hastalıklarına karşı koruyucu bir
rolünün olmadığı gözleme dayalı çalışmalar ile
dokümante edilmiştir.
Bu son çalışmanın amacı ve
elde edilen veriler topluca değerlendirildiğinde “herhangi
bir şikayeti olmayan
ve rahim ameliyatı geçirmemiş kadınlarda, sadece kalp
hastalıklarına karşı koruma sağlamak amacıyla hormon
replasman tedavisi vermenin getirdiği sağlık risklerinin
sağladığı yarardan daha fazla olduğu” ve
sadece bu amaçla hormon replasman tedavisi verilmemesi gerektiği sonucu çıkmaktadır.
Öte yandan ateş basması,
terleme, mizaç değişikliği gibi yakınmaları olan
semptomatik hastalarda hormon replasman tedavisinin kısa
dönemdeki yararlı etkileri gözardı edilemez.
Her kadın birbirinin aynısı
olmadığı gibi gereksinimleri de farklıdır. Hormon replasman
tedavisi açısından da durum farklı değildir. Sonuç olarak
hormon replasman tedavileri hastaya özel şekilde
kişiselleştirildiği ve yakın takip edildiği müddetçe
hastaların medyaya yansıyan haberler nedeni ile panik olmaları
gereksizdir.
10 Şubat 2008
Saat: 14:20
UYARI
Çin
Malı ürünlere dikkat !
Unutmayın!
Çalışan
anne adayları: Doğum
öncesi iznine ayrılmak için yapmanız gereken
işlemleri unutmayın
Kaynak: Dr. Mumcu Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |
Offline
| |