Teğmen
Üyelik tarihi: Jul 2008
Mesajlar: 22
Tesekkür: 0
17 Mesajinıza toplam 61 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| diksiyon dersi (5) II. Alıştırma, Mekanik okuma
Bir kitaptan her hangi bir sayfayı açıp kuvvetli bir sesle okumaya başlayınız. Okurken boğumlanmayı abartınız. (Bütün dikkatinizi ünsüzlerin boğumlandı- rılması üzerinde toplayınız.)
III. Alıştırma. Alçak sesle okuma
Aynı alıştırmayı, alçak sesle tekrarlayıp, özellikle boğumlanma örgenlerini hareket ettiriniz. {Dil, dudaklar, artdamak).
IV. Alıştırma, Dudak kaslarının hareketi.
II. Alıştırmanın aynı, yalnız bir kurşun kaleminin yontulmamış olan ucunu yatay olarak kesici dişler arasına sıkıştırıp seçtiğiniz parçayı okuyunuz. (Bu alıştırma,
özellikle dudak kaslarının hareketlerin geliştir-
mek için yapılır.)
Sözcük ve Biçim Bilgisi
Sözcük Kökleri ve Ekler Kök sözcükleri
Kök halindeki sözcükler, herhangi bir ekle ya da bileşme yoluyla türememiş sözcüklerdir. Bunlara anlamı olan ve bölünemeyen en küçük sözcük de diyebiliriz.
Türkçe’de kök sözcüklerin büyük bölümü tek hecelidir:
Yol, ev, köy, göz, yaz, koş, dil, et, ot...
Tek heceli olup da türemiş olan sözcüklerimiz de vardır: ye+m, ko+n, sür+t...
Birden çok heceli olan kök sözcüklerimiz de vardır:
Çiçek, böcek, balık, kelebek, bacanak...
Türkçe ek almamış ve bileşmemiş tüm yabancı sözcükler de kök sözcük sayılır:
Otomobil, telefon, kooperatif, otomatik...
Kök sözcükler çeşit bakımından; isim kökleri, fiil kökleri ve hem isim hem fiil olan ortak kökler biçiminde değerlendirilir.
1- İsim (ad) kökleri: İsim soylu sözcüklerin (isim, sıfat,
zarf, zamir...) kökleri.
El, köy, göz, gün, ders, Türk...
2- Fiil (eylem) kökleri: Eylem soylu sözcüklerin kökleri:
koş, oku, git, gel, bak, gör.,,
3- Ortak kökler: Kimi ad soylu sözcükler, eylem kökü
olarak da kullanılır. Başka bir deyişle hem isim soylu sözcük
lere, hem fiil soylu sözcüklere kök olurlar.
Savaş, barış, güreş, boya, ağrı, ekşi... gibi. İsim ve sıfat olarak kullanılan bu sözcükler, fiil kökü olarak da kullanılırlar.
Savaş(mak), barış(mak), güreş(mek),boyat(mak),
ağrıt(mak), ekşi(mek)...
EKLER
Ekler görevleri bakımından ikiye ayrılırlar:
l- Çekim Ekleri: Sözcüklerin anlamını ve çeşidini
değiştirmeyen, sadece görevini belirleyen eklerdir.
Çekim ekleri şunlardır:
Çoğul ekleri: -ler,-lar (İnsanlar, ağaçlar, evler)
Adın durum ekleri: Adların sonlarına gelen bu ekler
-i, -e, -de, -den 'dir.(Köyü, Okulu, evde, balkondan..,)
İyelik ekleri: Adların sonuna gelip onlara aitlik anlamı katar.
Gözüm (benim), düşünceniz (sizin),köyümüz(bizim).
Kişi ekleri: Yüklemlerin sonuna gelip işi, oluşu
hareketi kimin yaptığını bildirirler.
Koştum, bildin, kalmış, geldiler...
Kip ve zaman ekleri:
Yazdı , görmüş , bakıyor,
Gitsek , okuyacak..
Tamlama ekleri:
Sınıfın kapı-s-ı
Pencerenin camı
Okulun önü
Olumsuzluk eki: -me,-ma
Yürümeyin, Okumayınız, görmüyor...
Kaynaştırma ünsüzleri (n, y, s, ş)
Kalemini Yedişer Kapıya
2- Yapım Ekleri: Ulanmış oldukları sözcüklerin anlamını ve çeşidini değiştirirler.
Yapım ekinin anlamı ve çeşidi nasıl değiştirdiğini şu şekilde örnekleyebiliriz:
YOL: Bir yere gitmek için üzerinden geçilen.(AD) YOLCU: Yolculuğa çıkmış kimse. (AD) YOLSUZ: Yolu olmayan (yolsuz köy). (SIFAT) YOLLU: Yolu olan (Kısa yollu bir gezi). (SIFAT) YOLDAŞ-YOLDAŞLIK: Yol ve iş arkadaşı ve arkadaşlığı. (AD) YOLLUK: Yolculukta yemek için hazırlanan yemek. (AD) YOLLAMAK: Göndermek. (EYLEM) YOLLANMAK: Gönderilmek. (EYLEM) YOLCULUK: Bir yere gidiş geliş, gezi. (AD)
Sözcüklerin tümü YOL kökünden türemiştir. Gelen ekler yapım ekleri olduklarından sözcüğün hem anlamı artmış, hem de çeşidi değişmiştir.
BİLEŞİK SÖZCÜKLER
Bileşik sözcükler, tek bir kavramı karşılamak için, iki ya da daha çok sözcükten oluşmuş öğelerdir.
Bileşik sözcükleri oluşturan sözcüklerin aralarına yapım, çekim ekleri ya da başka bir sözcük giremez; bunlar tam bir kalıplaşma içindedir. Bu nedenle, bileşik sözcükler bitişik yazılırlar:
Hanımeli, akbaba, kaptıkaçtı, gecekondu, sivrisinek, açıkgöz, cumartesi, gelivermek, hissetmek... vb.
-lik, -li, -ci, -ce, eklerini örnek parçamızda da yer
alan aşağıdaki kök ve gövdelere ulayıp yeni sözcükler türetiniz. Eklerin, köklere ne gibi anlamlar kazandırdığına dikkat ediniz. Ayrıca parçadan sizin seçeceğiniz sözcüklerle de benzer uygulamalar yapınız. (Bir kök birden fazla ek alabilir. Örnek: söz+cü+lük)
Söz Kolay Doğru Soy Kulak İş
- Aşağıdaki sözcüklere çoğul ekinin (-ler) ne
maksatla getirilmiş olduğunu bulunuz.
Gazneliler Ankaralılar Keresteler Yazlar
Sizler Karpatlar Antiller Orhan Veliler
Avrupalar Amerikalar
-lik ekiyle:
a)Kökün bildirdiği varlığın konduğu veya
bulunduğu yer adları türetin.
Örnek: Tuzluk...
b)Kökün anlattığı vücut üyesi veya kısmı ile ilgili araç
adları türetin.
Örnek: Gözlük...
c)Kökün anlattığı varlığa karşı koruyucu maddenin
adını gösteren sözcükler türetin.
Örnek: Yağmurluk...
ç) Somut ve soyut isimlerden durum bildiren soyut adlar türetin.
Örnek; İnsanlık, Hristiyanlık...
d) Meslek bildiren unvanlardan o meslekle ilgili durum
adları türetin.
Örnek: Gazetecilik...
e) Bir inanca bağlı olanı bildiren sözcüklerden bir inancı
bildiren sözcükler türetin.
Örnek: Atatürkçülük...
f) Niteleme sıfatlarından durum bildiren adlar türetin.
Örnek: Büyüklük, çirkinlik...
g) Kök olan adın anlamına ilgi katan sıfatlar türetin.
Örnek: Bayramlık (elbise), kışlık (oda)...
Türkçenin Yapısı ve Türetme Gücü
Konuşmayı oluşturan temel etmenlerden birisi de sözcük kökleri ve ekleridir. Bu bağlamda sözcük köklerini ve eklerini, bunlara bağlı olarak sözcük türetmeyi, bileşmeyi, kısaca Türkçenin yapısını bilmek zorundayız.
Türkçenin yapısı ve türetme gücü konusunda Doğan Aksan, şöyle diyecektir: "Yeryüzünde insanoğlu konuşmaya, sözle anlaşmaya başladığından beri sürekli olarak yeni sözcüklere gereksinme duymuştur. Uygarlık gelişip kültür alış verişleri arttıkça yeni ve yabancı kavramlara karşılık bulmak gerekmiş, yeni dinler, yeni kültürler de yeni terimler, kavramlar getirmiştir. Bugün şöyle diyebiliriz:
Her dil sürekli olarak yeni sözcükler yapmak zorundadır. Bu yola gitmezse, başka dillerden alacaktır. Bilimde, teknikle ve öteki alanlardaki gelişmeler her gün
yeni kavramları doğurduğu için her dilde
bunlarla ilgili yeni terimler belirmektedir.
Dilcilikte türetme dediğimiz şey, en yalın biçimiyle 'dilin bir öğesinden çeşitli ekler ya da büküm biçimleriyle yeni sözcükler üreterek değişik kavramların anlatımını sağlamak' olarak tanımlanabilir. Dildeki sözcükler böylece yenilerini doğurur ya da başkalarıyla bîr anıya gelerek bileşik sözcük olup çıkar.
Dilin bu değindiğimiz özelliği, ona, yeni kavranılan yansıtan sözcüklerin türetilmesinde olağanüstü geniş yollar sağlar. Aşağıda bir tek sür(mek) kökünden türemiş olup bu günkü Türkiye Türkçesi’nde kullanılan sözcükler bir arada gösterilmiştir:
1) Sür Sürü
Sürgü, sürgülü, sürgüsüz
Sürgület, sürgülettir
Sürgüleme, sürgüleyiş
Sürgün sürgünlük
Sürme sürmeli, sürmesiz.
sürmelik, sürmeci, sürmecilik.
sürmelemek, sürmedan
Sürücü sürücülü, sürücüsüz ,sürücülük
Sürek sürekli, süreksiz
süreklilik, süreksizlik
Sürüm sürümlü, sürümsüz,sürümsüzlük, sürüm sürüm
Süre süreli, süresiz, süreğen,
süreğenleş, süreölçer,
süre aşımı, süreyazar Sürerlik
Metin Kutusu:
Süreç
2) Sürdür 3) Sürt 4) Sürü
Sürdürme Sürtük, sürtüklük sürüme
Sürdürüm Sürtme sürüyüş
Sürdürüş Sürtme sürüt-
Sürdürt Sürütme
Sürdürül Sürtüş-sürtüşme sürütül-
Sürdürülme Sürtün-sürtünme sürüttür-
Sürtünüş Sürüttürül-
Sürtüştür, sürtüştürme
Sürttür-sürttürme
5)Sürül-sürülme 9) Sürç-sürçme
6)Sürün-sürünme,
sürünceme, Sürçtür-sürçtürme
sürüngen 10) Sürükle-sürükleme
Süründür, süründürme sürükleyici
Süründürül-süründürülme Sürüklen-Sürüklenme
7)Sürüş- Sürüştür-sürüştürme Sürükletil-sürükletilme
8)Sürül-sürülme
Sanıyoruz bu örneklerle Türkçe’nin türetme
gücü hakkında ip uçları vermiş bulunuyoruz,
Sağdeyi (Prosodie) bilgisi
Her dilin Özel bir sözcük yapısı ve bu sözcük yapısının birbirine benzeyen yönleri vardır. Bu yönlerden biri de sözcüklerin söylenişinde seslerin değerini verme, hecelerin vurgusu, uzunluğu, kısalığı gibi özelliklere özen gösterme işidir. Buna Sağdeyi (Prosodie) diyoruz.
Her sözcükte bir hecenin üzerine ses baskısı yapılır. Buna "şiddet vurgusu" denir. "Konuşmak" sözcüğünü söylediğimiz zaman “mak" hecesi vurgulu hece "ko-nuş" heceleri ise vurgusuz heceler olarak gözükecektir. Bu sefer "konuş" sözcüğünü söylersek "ko" hecesi vurgusuz "nuş" hecesi ise vurgulu hecedir. Bu "şiddet
vurgusu"na "sözcük vurgusu" da diyebiliriz.
Görülüyor ki Türkçe de "sözcük vurgusu" hemen her zaman son hecede bulunur. Yabancılar Türkçe konuşurken çoğunlukla ilk hecelere vurgu yaptıklarından iyi duyan bir kulak böyle bir konuşmayı hemen yadırgar.
Yine, Örnek olarak (Vatan) sözcüğünü alalım.Vurgulu hece (tan) dır. (Vatandaş) sözcüğünde ise (daş) hecesine geçer. (Vatandaşlar) dediğimiz zaman ise (lar) takısına sürülür. Demek ki, (Sözcük vurgusu) durağan değildir. Sözcük ek ve takı aldıkça vurgu değişerek son heceye gider. Yalnız, bunun ayrı şekilleri de vardır. Bir çok sözcüklerde vurgular sondan önceki yahut daha önceki hecelerde bulunur. Son hecede olmayan vurguya (Gerilek
vurgu) denilir.
l - Yer adlarında vurgu hemen daima ilk heceye
doğru sürülmüş bulunur.
Örnek: Ankara. İzmir, Erzurum, Kayseri, Aydın, Denizli, gibi... Bir kent adı olan sözcüklerde vurgu birinci hecede bulunur.
II- Belki, henüz, ansızın, ayrıca, hattâ, Önce, sonra, yalnız, ancak, nasıl, niçin, hangi,fakat, gibi belirteç ve bağlaç diye adlandırdığımız sözcüklerde vurguyu birinci hecede bulunur.
Haydi! Varda! Destur!... Gibi bazı ünlemlerde vurgu çok kez ilk heceye doğru sürülmüş bulunur.
III- Tümce içinde sözcüklerin sonuna eklenip takılan bazı parçalar da vurgu almazlar. Bunun için vurgu onlardan önceki hecede kalır:
Bence,benle, geldi mi,gelme (emir olarak), gelirse, evdeyim, evdesin,evdedir... Gibi sözcüklerdeki ce. le, mi, me, se. im,
sin, dir... Parçaları vurgu almadıkları için, baskılı
olan onlardan önce gelen hecelerdir
Sözcük vurgusu,dilin en doğal söyleniş özelliklerin-
dendir. Sözcük vurgusu hecenin şiddetiyle ilgili olduğu
gibi bir de hecenin süresi, yani uzunluğu kısalığı ile ilgili
olan (Nicelik) i vardır. Sözcüklerde bu iki özellik birbirine karıştırılmamalıdır.
Nicelik, bir hecenin uzunluğu ve kısalığı ile ilgilidir. Halbuki şiddet ise bir hecenin vurgusu ile ilgilidir.
Dilimizde süresi uzun olan heceler hep yabancı sözcüklerde bulunur.
Örnek: Katil, cahil, kâse, tekâmül. Makbule, edebî, Ziya, hazine, Sami, mücadele, muhabir, v.b. Bu sözcükler dilimizde yaşadıkça hangi hecelerinin süresinin uzun olduğunu bilip yanlış söylememek için, kalıplarını ve hangi
kökten geldiklerini anlamak gerekir.
Türkçemizde"ğ" ünsüzü kendinden önce gelen ünlü üzerinde etki yaparak bulunduğu hecenin uzamasına neden olur;
Örnek: Yağmur=ya-mur, öğretmen=ö-retmen,
öğle=ö-le, çağdaş=ça-daş, bağdaş=ba-
daş, ağabey=a-bey, boğmak=bo-mak,
gibi...
İlk hecelerde "y"nin de gevşeyip kendisinden önceki ünlüye etki yaparak heceyi uzattığı görülür.
Örnek: Böyle=bö-Ie, şöyle=şö-le, öyle=ö-le,
söylemek=sö-lemek, gibi...
I. Alıştırma
Ey Türk gençliği,
birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istiklâlinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir, istikbâlde dahi, seni bu hazîneden mahrum etmek isteyecek dâhili ve hârici bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve Cumhuriyeti müdâfaa mecburiyetine düşersen vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerait çok nâmüsâit bir mâhiyette tezâhür edebilir, istiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.
Bütün bu şeraitten daha elîm ve daha vahîm olmak üzere memleketin dâhilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyânet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasî emelleriyle tevhît edebilirler. Millet fakru zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbâlinin evlâdı! işte. Bu ahvâl ve şerait içinde dahi vazifen, Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.
Kemal Atatürk (Nutuk. 1927)
Vurgu
Kısaca sözcükte hecelerden birinin daha baskılı söylenmesidir.
Anlamın kavranmasını kolaylaştıran ve söze duygu değeri katan vurgu, konuşmada her zaman önem kazanır. Yükselip alçalan sesimiz, birden hızlanıp sonra yavaşlayan anlatımımız, canlılığı ve sıcaklığıyla karşınızdakini ya da karşımızdakileri kavrar, duygumuzu ya da duygusallığımızı yansıtır. İsteğimize ulaştırıp rahatlatır. Huzur buluruz, huzur ve saygı telkin ederiz.
Gerek sözcük, gerek cümle vurgusu yoksa, söz ettiğimiz konu ne denli coşkun olursa olsun inandırıcı olamayız. Bakalım:
Benim halkım hiç mi hiç gülmedi.
Cümlesindeki iki heceli sözcüklerde birinci hece daha baskılı söylendiği için; yine vurguyu çekmeyen ''mi" soru eki ile “me” olumsuzluk eki vurgulu söylendiği için bu yanlış olan vurguya örnek oldu.
Vurgunun anlamı ne denli değiştireceğini
de şu örnekte görelim:
Ben senden çok çektim.
Ben senden çok çektim.
Ben senden çok çektim.
Ben senden çok çektim.
Ben senden çok çektim.
1.Cümlede: Çok çeken, ezilen benim.
2.Cümlede: Ben başkasından değil, senden çok çektim,
eziyet gördüm.
3.Cümlede: İkimiz de çektik; ama ben senin çektiklerinden
daha fazlasını çektim, yaşadım.
4.Cümlede: Ben, senden çok, ama çok şeyler, çektim.
5.Cümlede: Ben, çektiklerimle dayanılmaz bir noktadayım.
Her cümlede farklı anlamlar belirginleşiyor.
Sözcük Vurgusu
a) Sen, yol, kış, Van, köy, göz...
b) Kardeşim, odunlar, masaların, söyledi, evimizin,
hepimiz, kitaplarından...
c) Oktay, Selim, Orhan, Suna, Tosun, Pamuk, Tekir...
ç) Erzincan, Erzurum, Ankara, Edirne...
Vurgulu bölümler kırmızı harflerle gösterilmiştir. Yakından değerlendirildiğinde aşağıdaki sonuçlara varılır:
1-Tek heceli sözcüklerde vurgu yoktur.
2-Çok heceli sözcüklerde vurgu daha çok
son hecededir.
3-Yer adlarında durum farklıdır.
a)Yer adlarından iki hecelilerde vurgu başta bulunur.
İzmit, Burdur, Konya, Dicle, Toros,..
b)Çok heceli yer adlarında başa doğru sürülen vurgu,
güçlü olan hecede yerleşir. Yani birinci hece
güçlüyse vurgu başta bulunur.
Kastamonu, Samsun, Zonguldak, Akseki, Marmara...
Bu tür yer adlarında ikinci hece güçlü ise vurguyu çeker. Birinci hecenin kapalı ya da birinci hecenin bir, iki sesli, ikinci hecenin üç dört sesli olduğu durumlarda ikinci hece daha güçlü olur.
Bakırköy, Antakya, Edirne, Denizli...
4) Birkaç ünlemle bağlaçta ve zarfta vurgu
başa sürülür.
Yoksa, Şimdi, Aferin...
UYARI: Cins adları Özel yer adı olarak
kullanılınca vurgu da başlara kayar.
Ağrı sızı kalmadı.
Ağrı güzel bir ilimizdir.
Kartal, yırtıcı bir kuştur.
Kartal, uzak bir semttir.
5) Ekler genellikle, sözcük sonundaki
vurguları kendi üzerlerine çekerler.
Köy, köyler, köylerimiz,
köylerimizden, köylülük...
Vurgu Çekmeyen Ekler
a) Olumsuzluk eki -me
Beni aldatma!
Bu şiiri okuma.
Uyarı: Geniş zaman kiplerinde -me olumsuzluk eki vurguyu çeker.
Kitap okumaz.
Kedi sevmem.
O bu işten anlamaz.
b) Soru eki -mi?
Tatilde Ankara’ya gittin mi?
Ilgaz Dağı’na çıktın mı?
c) Küçültme anlamında olan -ce ekinin vurgusu iki şekildedir.
-ce eki almış sözcük, bir isimden önce gelip sıfat olarak kullanılırsa vurguyu çeker.
Şişmanca (adam) Gürbüzce (çocuk) Serince (yer)
Küçültmeden başka anlamda ise vurguyu, çekmez.
Arkadaşça, İnsanca, okudukça, yazdıkça...
Ek olmaktan uzaklaşmış giderek kalıplaşmış
"-ce"ler vurguyu çekmede öteki eklere benzer.
Düşünce (fikir) Köçekçe (oyun havası)
ç) Aslında birer sözcük olan İle, ise, İdi, imiş, iken, giderek takılaşmış ve -le, se, -di, -mis, -ken olmuştur. Bunlar da vurguyu çekmez.
Kalemle, yazacaksa, arkadaşıyla, sessizdi, buradaymış, okuyacakken...
Bu nedenle sesteşler arasında vurgu değişikliği olur.
Bir ekmek aldır.
Yanakları aldır.
Kardeşim yazmış.
Mevsim yazmış (yaz imiş).
Sen, bu evi benimse.
Bu ev benimse (benim ise)...
d) Ek eylemin geniş zaman kipinin parçaları olan -im, -sin, -dır, -iz, -siniz, -dir'ler de vurguyu çekmez.
Ben öğretmenim, öğretmensin, kardeşsiniz, çocuğuz, öğrencidirler. ..
UYARI: Ek eylem olmayan "-im"'ler vurguyu çeker, öyle ki ben ve benim zamirlerini kullanmadan da vurgu yoluyla anlarız.
Öğretmenim (ben) Öğretmenim (benim)
e) de bağlacı vurguyu çekmez. Ek olan -de vurguyu çeker. Hangisinin ek olduğunu ve bitişik yazılacağını, hangisinin bağlaç olduğunu ve ayrı yazılacağını vurgu yoluyla da anlarız.
Geceye babamız da katıldı, (bağlaç)
Kalemin babamızda kaldı. (Ek)
Kardeşim de çok para kazandı.
f) Bağlaç olan ki de vurguyu çekmez. Ek olan -ki ise vurguyu çeker. Ve ki'nin ayrı yazılıp yazılmayacağını (bağlaç olan ki ayrı yazılır) vurguyu çekip çekmemesinden de anlarız.
Yüksel ki yerin bu değildir.
(N. Kemal)
Vardım ki yurdundan ayak göçürmüş.
(Bayburtlu Zihnî)
Evdeki hesap çarşıya uymaz.
Testideki su, üç gün idare eder.
Mademki, sanki, belki... gibi ki bağlacının
kaynaşmasından oluşan sözcüklerde
ki vurguyu çekmez.
g)Zaman zarfı yapan -leyin, -in, gibi ekler de
vurguyu çekmez.
Sabahleyin, akşamleyin, gündüzün...
ğ) -etmek, -eylemek gibi yardımcı fiillerle oluşan bileşik fiillerde birinci hece vurguyu çeker.
hissetmek, sabreylemek, hazmetmek,neşretmek..
Aynı durum tamlamaların kaynaşmasıyla
oluşan bileşik adlarda da geçerlidir.
Başkâtip, binbaşı, aslanağzı, köpekbalığı...
h) Ad ve sıfat tamlamalarında, tamlayanların
sözcük vurguları daha da belirginleşir.
Öğrencilerin kalemi, Dayımın oğlu ,
Serin yer, Doksan kişi, Dünkü çocuk...
Cümle Vurgusu
Kurallı bir cümlede en önemli öğe yüklemdir. Özellikle önemsenen, vurgulanmak istenen öğe, genellikle yükleme yaklaştırılır.
Örnek:
Ben öğretmenime sınıfta söyledim, (başka yerde değil, sınıfta)
Ben sınıfta öğretmenime söyledim, (başkasına değil, öğretmenime)
Sınıfta öğretmenime ben söyledim, (başkası değil, ben)
Ayrıca birinci cümledeki sınıfta, ikinci cümledeki öğretmenime sözcüklerinde cümle vurgusu,
sözcük vurgusu ile birleşmiş böylece
daha belirgin kılınmıştır.
Bir cümleye duygu ve anlam değeri, sözcüklerin yerini değiştirmeden vurgu yoluyla da katılabilir.
Ben sizi dün sinemada gördüm, (başkası değil, ben)
Ben sizi dün sinemada gördüm, (başkasını değil, sizi)
Ben sizi dün sinemada gördüm, (başka zaman değil, dün)
Ben sizi dün sinemada gördüm, (başka yerde değil,
sinemada)
Mısra (Dize) Vurgusu
Bir dizede ahengi daha güçlü sezdirmek için kimi hece ya da kelimeler daha canlı okunur.
Dost dost diye nicesine sarıldım
Benim sadık yârim kara topraktır.
(Âşık Veysel)
Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden...
Eteklerin de güneş rengi bir yığın yaprak.
(A.Haşim )
Berkitme Vurgusu
Sözü daha güçlü kılmak için kimi sözcüklerin şiddetle söylenmesidir.
Israr etme, beş kuruş vermem.
"Beş" sözcüğü ıslık keskinliğiyle dışa vurulur.
-Beğenme, gücenme, kızma gibi ünlemlerde şiddet vurgusu daha belirgindir.
Bu da yapılır mı utanmaz!...
Ünlem Vurgusu
Ünlem gibi kullanılan insan ve hayvan adlarında
vurgu son hecede bulunur.
Hasan! Ümit! Turgut! Veli!
Özel ad gibi kullanılan sözcüklerde de aynı durum geçerlidir.
Ablacım!. Arkadaşlar! Onbaşım!
Ayrıca pekiştirme örnekleri de vurguludur.
Tertemiz,sapsarı, mosmor, kıpkırmızı
Sıfatları derecelendiren zarflar da vurguyu çeker.
En güzel günler, çok kötü yemek, pek hoş koku...
Niteleme sıfatlarıyla, asıl sayılar da vurguya elverişlidir.
Yoksul çocuk, açık hava, zayıf karakter, üç yıl, elli kütük...
Yansımalar da vurgularıyla sözü berkitir.
Şırıl şırıl yağdı. Şangırr!, Fokur fokur... Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |