Kader Zeki Demirkubuzun 43. Antalya Altın Portakal Festivalinde En İyi Film ödülünü alan bitmeyen öyküsü Kader, bu hafta seyirciyle buluşuyor. Son dönemlerin umut kaynağı Türk filmlerinden olan film, üç kişilik ve hiçbir zaman mutlu sona bağlanamayacak bir aşk ilişkisinin başlangıç ve bitemeyiş noktaları arasındaki kabusu konu alıyor. Bekir Uğura aşıktır; Uğur Zagora karşı saplantılıdır; Zagor hapiste suç üstüne suç işlemektedir... Zagor hapishaneden hapishaneye sevk edilir; Uğur Zagorun peşinden gider; Bekir ise Uğurun peşinde yıllar boyu sürecek bir takibe başlar. Demirkubuz, aşkın ve tutkunun insanın kendisine ve sevdiğine ne kadar zarar verebileceğini, ne kadar canavarlaşabileceğini izleyiciye "bitse de hem onlar kurtulsa hem biz" duygusunu sık sık tattırarak yansıtıyor.
‘Kader olgusu merkeze alındığında bir öykü deryasıyla karşılaşacağımız şüphesiz. Hayatta neler planlanıyor, ama neler gerçekleşiyor... Bu konuyu ele alan herhangi bir öykünün adına ne kadar ‘Kader diyebilirsek, bu filme de o kadar diyebiliriz. Hatta Demirkubuzun karakterlerinin aslında ‘kaderin cilveleri ile değil de, tamamen kendi kararlarıyla kendi yollarını çizmeleri ve kendi seçimlerinin acılarını çekmeleri, filmin bu kalıp başlığı altında yer almasını garip kılıyor.
Kaderin kahramanları bir şeylere saplanıp kalıyorlar. Ama bu saplantıları kaynağını göremediğimiz, filmin yeterince belirleyemediği nedenlerden dolayı gerçekleşiyor. Onları sürükleyen hayat ya da kader değil, duygusal çıkmazları, inatları, iflah olmaz hayal güçleri. Kader aslında daha çok mazoşizmin öyküsü; körlüğün ve mutsuzluğun peşinde körü körüne koşmanın öyküsü. Film karakterlerin motivasyonlarını, örneğin Uğurun filmde neredeyse hiç görmediğimiz Zagoru neden diyar diyar takip ettiğini, ya da Bekirin tüm hayatını hiçe sayarcasına hiçbir şey yaşamadığı bir kızın peşinden koşmasını sağlayan ruhsal hastalığının ne kaynaklı olabileceğini yeterince açıklamamış. Dolayısıyla zaten sağlam temellere dayandırılamamış bir kısır döngüsünü izliyoruz. Ve üstelik film, bu sersemletici dünyanın içine girmemiz için iddia edilen ‘kader gerekçesinin etkin varlığından da müzdarip.
Yanlış anlaşılmasın, bir film bitmemenin öyküsünü elbette anlatabilir; bitecek olması bunu yaşatabilmesine engel değildir. Ama her bitmeyen öyküde bir değişen kişi veya durum vardır. Kaderin sorunu da bu. Döngüye her yeni halka eklendiğinde, ve artık sona erdiğini umut ettiğimiz hikayenin her yinelenmesinde, farklı bir şey görmek istiyoruz. Çünkü bir şey defalarca başlatılmışsa da onu başlatan sebep her defasında farklıdır, hep başka ve yeni bir umut taşır. Ama Bekir her kabus gibi perdeye döndüğünde, aynı Bekir. Aynı hayaller, aynı hedefler, aynı davranışlar. Bu hikayenin hiçbir zaman bitmeyeceğine ikna olduğumuz son sahnede bile hala karakterler bir ilerleme kaydetmemiş. Hala Demirkubuz bu insanların neden böyle davrandığını bize söylemiyor. Arabesk bir sevda psikolojisi benimsemiş halkımızın bundan ne elde ettiğine dair –bunun filmini yapmış biri olarak– hiçbir görüş bildirmiyor, fikir vermiyor. Peki o zaman biz bu filmi neden izledik? Kendimize bir pay çıkarabilmemiz için ne var ortada? Bunca zahmete girmiş Demirkubuz ne buluyor bu hikayede ki biz bulalım. Yönetmen bize değil bu filmi sevmek için, geçirdiğimiz iki saate değdiğine dair bile neden vermiyor.
Demirkubuz filminin başlığında da yarattığı gibi, senaryosunda da izleyicinin kafasında oluşturduğu beklentileri karşılamakta zayıf kalıyor. Örneğin Bekir karakteri filmin ikinci yarısında, yavaş yavaş Uğura olan saplantısının içinde evrileceğine, filmin başında çizilmiş karakterine son derece tezat bir kişi oluyor. Yani karakter evrilmiyor, başka bir insan oluyor. Ve bu zaman içerisinde de değil, –çünkü bu anlaşılabilir olabilirdi– birdenbire oluyor. Filmin başındaki uysal, mahsun ve kendi halinde olan Bekir sadece bir kadına tutulmuyor, aynı zamanda serserileşiyor, gözünü karartıyor, vahşi ve umarsız bir hal alıyor. Bir karakter bu noktaya gelebilir, ama Bekirin metamorfozunda hiçbir nedenlendirme ve süreç bulamıyoruz.
Filmde bütünlüğü bozan, başıyla sonu örtüşmeyen bir çok gelişme var. Uğurun annesinin Uğur yaşında görünen sevgilisi bu kadar serseriyken, Uğur bu kadar alımlı ve çevreleri bu kadar yoz görünürken, bu adamın Uğura tacizkar bir hamlede bulunması beklenti yaratıyor. Özellikle Uğur geceleri uyanıp annesi ve onun sevgilisinin sevişme seslerini tiksinti içinde duyuyorsa böyle bir ek sahne son derece mantıklı görünüyor. Üstelik böyle bir sahne Uğurun neden evden kaçtığını ve gördüğü ilk dala tutunduğunu açıklayabilir, birilerinin peşine düşerken aslında kendini aramaya çalıştığını düşündürebilirdi. Bunlar hem hikayede toparlayıcı olur, hem de kafamızdaki soru işaretlerini biraz olsun dindirirdi. Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |