Neyi iterseniz en fazla onu çekersiniz hayatınıza...
İttiğiniz şey odaklandığınız şeye dönüşür, duyduğunuz tepkiyi daha çok besleyip çoğaltmış olursunuz.
Bir şeyin hayatınızdan çıkmasını istiyorsanız önce onu kabullenin.
Evrende her şey bize zıddıyla birlikte gelir. Zıddına bakarak olumsuzluğa kapılmak ve onu bir talihsizlik ve engel olarak görmek de bir seçim, onu sizi güçlendiren ve ders alınması gereken bir armağan olarak görmek de bir seçim.
Armağanı kabul ettiğinizde hayatınızdan çıkıp gidecektir. Yarattığı boşluğa dolan şey ise zıddı yani istediğiniz şey olacaktır.
Evrenin en önemli yasalarından biri “Zıt Kutupluluk Yasası”dır.
Zıt Kutupluluk Yasası her şeyin bir de karşıtı olduğunu söylerken “Şayet bir şeyin karşıtı yoksa onun kendiside yoktur” çünkü biri diğerinin varlığını zorunlu kılar der.
Günlük yaşamımızda deneyimlediğimiz hayati zıtlıklar da buna dahildir.
Nefes alıp-vermek, uyumak-uyanmak, gerilmek-gevşemek, üzülmek-sevinmek, acıkmak-doymak gibi...
Nefes almazsak nefes de veremeyiz. Hüznü yaşamadan sevinci tarif edemeyiz.
Yaratan dışında her şey iki kutupludur. Zıt Kutupluluk Yasası öbür alemin varlığını da zorunlu kılar.
Biz bu dünyada yaşıyoruz, öyle ise bir de öte alem olmalı.
Öte alemi ya da diğer boyutu farklı frekansta olması sebebiyle bu alemdeki çıkarımlarımızla algılamamız zordur.
Ölüm anında insan ruhu bedenini terk ederek diğer kutba yani öte aleme geçer.
Oradan da karşıt kutba, yani bu dünyaya geri dönüş dalgasına girer.
Bu durum Zıt Kutupluluk Yasası'nda “Reankarnasyon”u yaratır.
Reankarnasyon döngüsü “Ruhsal Parça” bütünleşene yani tamamlana kadar böyle devam eder.
İki zıt kutup değer bakımdan birbirlerine eşittirler. Yani “mutlak iyi” ya da “mutlak kötü” diye bir şey yoktur.
Gelişmek istiyorsak zıt kutupların her ikisini de yaşayarak tecrübe etmek zorundayız. Ancak böyle gerekli olan deneyimi kazanarak bu konudaki öğrenme sürecini tamamlayabiliriz.
Yaşamımız boyunca manevi görevimize uygun olan bazı olaylar ya da durumlarla yüzleşmek zorunda kalırız. Bazen bir olayı en aşırı noktasına kadar yaşamamız gerekebilir.
Ne öğrendiğimizi anlayana ya da gereken dersi çıkarana kadar hep aynı ya da benzer olaylarla yüzleşir dururuz.
Evrende iyi ya da kötü yoktur. Sadece “durum” vardır. Yaşadığımız olaylara anlam yükleyen iyi ya da kötü diye anlamlandıran bizleriz.
Negatif kutup kötü değildir. Onu yanlış anlayıp tepkiyle besleyip çoğaltırsak gerçekten “negatif” sonuçlar deneyimleriz.
Yaşama güvenin başınıza istemediğiniz bir şey geldiğinde kabullenerek içinde bulunduğunuz durumu değerlendirin, almanız gereken dersleri mutlaka bulacaksınız.
Ondan sonra ibre sizin beklediğiniz olumlu yöne dönmekte gecikmeyecektir.
Alıntıdır.