06-01-2011, 04:24 PM
|
#1 (permalink)
|
Administrators Zerynthia
Üyelik tarihi: Mar 2009 Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Kelimeler Ne Taşır ve Gelir Size?
Anımsadıkça bilebilecek insan neyi unutmaması gerektiğini...
Kelimeleriniz ne kadar güçlü dendiğinde, ifade ettiğim şey tam anlaşılmış mı dersiniz? Ya da kendimi doğru ifade ediyorum ve böylece vurucu noktalar yakalanıyormuş diye mi düşünürsünüz?
Son zamanlarda içimde daha çok sessizleştim. Eskiden hem konuşurken, hem de düşünürken kelime çokluklarımla çebelleşirdim. Şimdi sessizliğin enerjisiyle, kelimelerimin enerjilerini şarj etme deneyimi yaşıyorum. Son günlerde sesleri dinliyorum. İnsanların bazılarının akıl seslerini, bazılarının boğaz seslerini, bazılarının da kalp seslerini kullandığını anlıyorum artık. Kendimi bu konuda eğitmeye başladım. Son günlerde takip ediyorum kendimi, seslerimi ve diğerlerini...
Akıl sesi, sanki akıldan düşüyor ağıza. Bazen kalp ile bağlantı kuruyor olsa da çoğunlukla akıl konuşturuyor ağızı. Düşünceler çıkıyor, çoğu düşünce olarak kalmış orada tıkabasa. Hiçbiri süzgeçten geçmemiş. Kafa karışıklığı seziyorum. Gelgitleri anlıyorum. Ses o kadar vurgusuz ve net ki, karşıdakinin ağzından kelimeler yuvarlanıp önüme düşüyor adeta. Bakıyorum, akıl sesimle dinliyor görüyorum kendimi, hemen kalbimle dinleyerek, süzgeçten geçiriyorum o aklı ve düşünceyi. Genelde şöyle kelimeler duyuyorum akıl sesiyle çıkan konuşmalarda "ben, ...böyle düşünüyorum... ben... olmaz ama... bana göre... sonra dedim ki... ben" Bu konuşmalara cevabım “Haklısın” olarak duruyor sessizliğimde bir kenarda...
Boğaz sesi var birde. Boğazdan çıkıyor kelimeler. O ses çığlık gibi. Boğazın içinde ses gidiyor geliyor, nefes alınıyor arada, anlaşılmak istiyor sanki. Sesin sahibi arada kalbinden yardım alsa da, sadece boğazdan gelen ses kelimelere dönüşüyor. Genelde gözleri sulanmaya yakın oluyor boğazdan konuşmaların. Ya da bir süre sonra akıl sesine dönebiliyor kalp sesini yok sayarak. Kelimeler şöyle oluyor boğaz sesiyle konuşmalarda "ama ben... yani... Anlamadım ki... Niye böyle... Çünkü... Yine de... Aslında... Sen" Bu konuşmalara cevabım “Anlıyorum” duruyor hep bir kenarda...
Kalp sesi var bir de. İçtenliğinden anlıyorsunuz bu sesi. Çok vurgulu değil. Su gibi akıyor adeta. Çok kelime fazlalığı da yok cümlelerde. Bazen sessizlik bile olabiliyor konuşma aralarında.. Nefes akılda dolaştırılıp, boğaza inmiş ve gögüs kafesinde demlenmiş belli. Sonra kelimelerin içinde birşey var, sizinde kalbinize ilişiyor aklınıza uğramadan. Konuşanın yüzünü görmesinizde, içi de gülümsüyor hissediyorsunuz. Bu konuşmalara kalbimde yanıt veriyor genelde. Ve dudağımda bir tebessüm oluyor her seferinde..
Şamanik şifacılıkla ilgili okuduğum bir kitabın önsözündeki yazı aklıma geliyor. "Bu kitaptaki meditatif çalışma bölümlerinde, kelimelerin size doğru ulaşması için enerjilerine dikkat edilmiştir. Kitabı okuduğunuzda, enerjiler sizde çalışmaya başlar. Yeter ki kapılarınızı açık tutun." Bir kitabı, parça parça okursunuz. Bir kitabı önemli satırları çizerek okursunuz. Ben ilk kez, elimdeki bu kitabı boyut kazanmışcasına derinlemesine okudum. Enerji yüklü olduğu söylenen kısımların kelime ve cümle dizilişlerini, içerdiği anlamları, bana ulaştığında hissettiklerimi bir daha check ettim. Anlar gibi oldum, ama anlamadım. Geçenlerde evin en sessiz, kendimin en dingin olduğu bir zaman diliminde aynı kitabı rastgele okumak için elime aldım. Bir sayfasını açtım. Okuduğum pasajda içimdeki sorunun cevabını buldum sanki. Kalbimle hissettim. Kitabı gülümseyerek kapattım.
Gerçekten kelimeler ne taşır? Anlamlar, ifadeler, duygular dışında... Yoga’da bazı mantralar kullanırız. Bu mantraların söylenişlerinde dilin damaktaki bazı meridyenlere dokunması nedeniyle, zihin sakinleşir. Ayrıca enerji verir, denge, ahenk ve huzur sağlarlar. Bazı insanların "Hmm yoga mı yapıyorsun, OMM diyerek uçuyor musunuz?" diye sorduklarında, aslında bu ses frekansını ve felsefesini anlatmadıklarını söylüyorlar sorularında... Kısaca değinmek gerekirse, OM mantrası, A-E-OU-M seslerinden yararlanarak çıkarılır. A sesi akciğerlerin üst kısmı üzerine ve beyine etki yapar. Bu Hristiyanlar'in ruhani ayinlerinde bolca kullandıkları, huzur verici bir ses olarak bilinir. E sesi boğaza, ses tellerine ve güçlenmesi için Troid üzerine etki yapar. Her birisi arka arkaya üç defa çıkarılan bu sesler, ait olduğu dokular içinde, besleyici bir kan birikmesine sebep olur. OU sesi bütün karın organları üzerine etki yapar: Mide, karaciğer, karnın alt kısmı ve ince bağırsakların çalışmasını düzenler. O sesi ağır ve derin olarak çıkarıldığında, bütün göğüs kafesini titretir ve akciğerleri harekete getirir. Onun etkisi ince bağırsaklara ve eğer onu; sonuna kadar nefes vererek iyice çıkarırsanız, cinsel güç üzerinde de etki yapar. OM Hindu yogileri tarafından kozmik ses olarak nitelendirilmiş bir sestir. Kafatası sinirlerini ve kubbesini titreştirir. Eğer bu sihirli ses üzerine iyice konsantre olunursa, zihinsel fonksiyonlarınızın hissedilir derecede berraklaştığını farkedebilirsiniz. M bu serinin son sesidir. Uzun bir şekilde, hafifçe dudaklarda bir gülümseme meydana getirerek çıkarılması gerekir. Sevinç verici ve parıltılı olan bu ses, burun, boğaz ve bronşlarda etki yapar. Yani "mantra"nin kullanılışı, kelimenin bu gizli gücünden, şuurlu bir şekilde yararlanmaktan başka bir şey değildir. Ayrıca Şanskritçe de 'man' zihin ve 'tra' özgürleştirici anlamına gelir.
Seslerden oluşan kelimelerinde böylesine gizli güçleri vardır. Bana göre, kelimeleri salt anlam ihtiva eden harfler olarak görmek, dünyevi bedenimizde varolup, yaşayıp gideceğimize inanarak ruhu yok saymaya benzer. Onları seçerek kullanmak gerekir.
En sevdiğim kelimeyi çocukluk arkadaşım Billur hayatıma sokmuştur mesala. Telefon ile yaptığımız sohbetimizin bir kısmında bluğ çağımızda, yazlıktaki bir aşk mecaramızı hatırlatmaya çalışıyordu. "Anımsıyor musun" demişti. Ne güzel kelimeydi anımsamak. Hatırlamak gibi beyni yoran bir kelime değildi. Hatırlamak gibi, geçmişe dair sayfa açtırmıyordu “neydi?” diye sorarak kendinize. Anımsamak bana o anı duygularıyla yaşatmıştı. "Hatırlıyor musun?" diye sorsaydı, cevabım “hayır” olurdu. Çünkü aşık olduğumuz çocukların tiplerini hatırlamıyordum. Ama anımsamıştım, o günü, o ruh halini, çocukluğumuzu...
Kelimeler güçlüdür. Onları kullanmak serbestisini edindiğimizden beri har vurup, harman savuruyoruz sanki. Aynı nefesimizi har vurup, harman savurduğumuz gibi. Sadece konuşuyoruz, düşünüyoruz. Kelimelerin ağızdan dökülüşüne bakıyoruz, hangi kaynaktan çıktığını anlamaya malasef çalışmıyoruz.
“Sevgi” derken kalbinizden mi konuşuyorsunuz? Ya “Seni seviyorum” derken boğaz sesinizi kullanarak, soru işareti mi takıyorsunuz cümlenin dibine? Ya öfkeliyken, nerde sesiniz? Peki “Mutluyum” derken, gülümsüyor musunuz kalbinizde doldurduğunuz nefesinizle birlikte?
Cevaplar nerede?
Sesinizin geldiği kaynak aklınızda mı yoksa kalbinizde mi?
Gözlerinizi kapatıp, mantrayi deneyimleyin... Alıntıdır. Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |
Offline
| |