Geri git   Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri > Hayatım Değişti Klubü > Serbest Kürsü > Geliştiren Yazılar

Uyarılar

Küçük Şeyler'den Alıntılar

Serbest Kürsü ve Geliştiren Yazılar Küçük Şeyler'den Alıntılar Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız KUSURSUZLUĞU ARAMANIN BEDELİ Bir önceki bölümde sözü edilen, "Hayat bana istediklerimi tam olarak versin, istemediğimi vermesin." düşüncesi gerçekçi değildir. Hayat, içinde çelişkileri de barındırır. Oysa biz çelişki sevmeyiz, çelişkilerden arındırılmış, kılçıkları ayıklanmış bir hayat isteriz. Bu gerçekçi değildir. Kusursuzluğu aramanın ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Geliştiren Yazılar telkin cd indir izle İstanbul Geliştiren Yazılar nerededir kimdir Geliştiren Yazılar çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Geliştiren Yazılar hipnoz Geliştiren Yazılar olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Geliştiren Yazılar hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Geliştiren Yazılar kuantum düşünce kitap haberi

Küçük Şeyler'den Alıntılar

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 16-01-2012, 12:03 PM   #71 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: Küçük Şeyler'den Alıntılar



KUSURSUZLUĞU ARAMANIN BEDELİ

Bir önceki bölümde sözü edilen, "Hayat bana istediklerimi tam olarak versin, istemediğimi vermesin." düşüncesi gerçekçi değildir. Hayat, içinde çelişkileri de barındırır. Oysa biz çelişki sevmeyiz, çelişkilerden arındırılmış, kılçıkları ayıklanmış bir hayat isteriz. Bu gerçekçi değildir. Kusursuzluğu aramanın bedeli ağırdır.

Kusursuzu, kusursuzluğu aramak bize pahalıya mal olabilir.

Kusursuzluğu aradığımızda, elde edemediğimiz tek şey yüzünden, elimizde bulunmakta olan pek çok şeyi kaybedebiliriz. Yüz altında direnmek, eldeki doksan dokuz altını tehlikeye düşürebilir. En azından, yüzüncü gelmedi diye elimizdeki doksan dokuz altının tadını çıkaramayız. İşte bu yüzden kusursuzluğu aramanın bedeli ağırdır.

"Bir lokma, bir hırka" önerisinde bulunmuyoruz şüphesiz. Ancak, doksan lokmanız, elli de hırkanız varsa ve hâlâ mutsuz dolaşıyorsanız, bunun gerçekçi olmadığını, bir psikologa, bir psikiyatriste gitmenizin iyi olabileceğini söylüyoruz. (Yaşamımızdan hoşnut olmak, gelişmemize engel değildir. Bir çocuğu hem sevip hem onun gelişmesini ister gibi, hem hayatınızdan hoşnut olup hem onu daha da iyiye götürmeye çabalayabilirsiniz.)

 

 

Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın

Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu

Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir?

Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz.

Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım?

Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.

25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 16-01-2012, 12:11 PM   #72 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: Küçük Şeyler'den Alıntılar



Çaysız Düğün Yemeği

Erzurumlu bir kadın İstanbul'a yerleşmiş, bir düğün yemeğine davet etmişler, gitmiş. Sofra çok zenginmiş; çorbadan dolmaya, tuzludan tatlıya her şey varmış. Ancak İstanbul'da adet olmadığı için yemekten sonra çay vermemişler. Bizimki, yemekten sonra çay içmeye alışık olduğu için, düğün çıkışında, pek çoğunun yaptığı bir şeyi yapmış, dedikodu etmiş. "Vıyh baba çıha, bir çay itmediler ki yediğimizi sindirek." demiş.

Ben, babam tarafından Erzurumluyum; Erzurumlu hemşehrilerim alınmasınlar. Erzurumlu kadının yaptığını aslında hepimiz yapıyoruz. Düğün yemeklerinden sonra dedikodu etmesek içimize sinmiyor; adeta yemeği içimize sindiremiyoruz. Ve bir eksi yüzünden doksan dokuz artının değeri gözümüzde siliniveriyor. Örneğin, eşimizin bin tane güzelliği vardır, sesimizi çıkarmayız, bir eksik gördük mü kıyametleri koparırız. Binlerce güzel anımız olan bir arkadaşımız için, "Bir davranışını gördüm, çizdim üstünü; notunu verdim." deriz.

Yerine göre, sahip olduğumuz değerlere aykırı olan karşımızdaki kişiye ait küçük bir davranışı, büyük/önemli diye algılamaya elbette hakkımız var. Ama günlük yaşamda her şey sürekli olarak sahip olduğumuz değerleri tehdit mi ediyor? Yoksa, bazı küçük davranışlar, içimizde bilmediğimiz bir yerlere dokunduğu için mi gereğinden fazla öfkeli, kırılgan, kırıcı davranıyoruz?

İnsan, kusursuzluğu istiyor; yüz altın istiyor; her şeyi birlikte istiyor. İyi de, her şey'in içinde zıtlıklar da vardır. Her şey'e talip olan insan, dolayısıyla zıtlıklara da talip olmuş oluyor. Ama aynı zamanda zıtlıkları sevmiyor, tutarlılık istiyor. (Bu bir çelişkidir; insanın çelişki yaşamaya da hakkı vardır.)

Yaşama tümüyle talip olan, ancak yaşamın içindeki eksileri, ikilemleri ayıklamaya çalışan insan ikileme giriyor, çoğunlukla da zorlanıyor, acı çekiyor.

Kusursuzluğu/mükemmeli istemek, zorlayıcı olmanın yanı sıra, galiba imkânsız da. Sürekli değişen, gelişen, bir ırmak gibi akıp giden yaşamda, sürekli kusursuzluk istemek, gelişmekten vazgeçmek anlamına gelir. Özel yaşamınızda veya işinizde, varsayalım ki kusursuzluğa ulaştınız. Bu, artık bir anlamda gelişmeyeceksiniz demektir. Oysa değişmek, gelişmek kaçınılmazdır. Kusursuzluk sanal bir şey. Eğer sürekli gelişiyorsak, bir önce yaptığımızın kusursuz olması mümkün değildir. Bu yüzden, kusursuza talip olmak yerine, bir "öncekine göre daha iyiye" talip olmak daha gerçekçi gözüküyor.

Eğer sürekli gelişiyorsak,
bir önce yaptığımızın kusursuz olması
mümkün değildir.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 16-01-2012, 12:20 PM   #73 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: Küçük Şeyler'den Alıntılar



MARİFET İLTİFATA TÂBİDİR

Dilimizde, dünden gelen birtakım atasözleri var. Bugün bunlardan bazılarını hâlâ beğeniyoruz, bugünkü bilgilerimize uygun buluyoruz, bazılarını ise beğenmiyoruz. (Eğer dünyadaki bütün dillerde söylenmiş bütün atasözlerini gözdengeçirecek olsak, sanırım hemen her konuda, birbirinin zıttı nitelikte atasözü bulabilirsiniz. Kültürler ve zamanlar arasındaki farklılıklar, atasözlerine deyansımış olsa gerek.) Örneğin "Kızını dövmeyen dizini döver." sözü, eğitim psikolojisi kapsamındaki günümüz bilgileriyle bağdaşmıyor, tedavülden kalkmış gözüküyor. Ancak bazı atasözleri hâlâ geçerli. Bunlardan birisi şu: "Marifet iltifata tâbidir."

"Marifet iltifata tâbidir." sözü, bir insanda bir beceri geliştirmek istediğimizde, o insana iltifat etmek gerektiğini belirtiyor. Bu söz, psikolojideki edimsel (operant) şartlama yaklaşımını adeta özetlemektedir.

Edimsel şartlama kısaca şu: Bir insan veya hayvan, belirli bir uyarıcı karşısında bir davranış sergilediğinde, eğer bir pekiştireç elde ederse -örneğin bir yiyecek veya aferin alırsa- gelecekte aynı davranışı sergileme ihtimali artar.

Köpeğiniz, adını söylediğinizde yanınıza gelse, siz de ona yiyecek verseniz -veya yalnızca sevseniz-, ilerde adını söylediğinizde yanınıza gelme ihtimali yükselir. Ya da diyelim ki bir çocuk eline bir kitap aldı ve resimlerine bakmaya başladı; siz ona "aferin" derseniz, gelecekte çocuğun aynı davranışı tekrarlama ihtimali artar.

Kısacası siz, hayvanlara veya insanlara, bir şekilde iltifat ederseniz (yiyecekle veya aferin vererek iltifat ederseniz), onların kendilerine özgü marifetler/beceriler edinmelerine katkıda bulunmuş olursunuz.

(Bu noktada şunu belirtmekte yarar var: Edimsel şartlamada, dış kaynaklı/güdümlü bir öğrenme, daha doğrusu bir "öğretme" söz konusudur. Çocuğun yaşı büyüdükçe, dışarıdan verilen geribildirimlerin/pekiştireçlerin yerini iç kaynaklı aferinler almalıdır. Örneğin bir genç, birileri ona "aferin" dediği için değil, başarmaktan haz duyduğu için çalışmalıdır. Ancak çocuklar büyüdüklerinde, dışarıdan verilen aferinler, azalarak da olsa devam etmelidir. Yetişkinlerinde, ara ara da olsa aferin'e ihtiyaçları vardır.)

Marifet iltifata tâbidir sözü, geleneksel kültürümüzün sezgi gücünü sergiliyor. Gerçi somut-soyut (yani yiyecek vererek veya överek) iltifat etmek, bir beceri geliştirmede tek yol değildir, insanlar hatta hayvanlar, model alma veya keşfetme yoluyla da öğrenirler. Ancak pekiştireç verme/iltifat etme de öğretmede önemli bir yoldur.

Okulda aferin, evlilikte iltifatın her türlüsü, işyerinde para-övgü, sokakta teşekkür, insanların gelişmelerine, mutlu olmalarına yol açar.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 16-01-2012, 12:23 PM   #74 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: Küçük Şeyler'den Alıntılar



Bilime, Sanata, Spora İltifat

Kişiler iltifat yoluyla gelişebilirler; aynı zamanda çevrelerine iltifat ederek veya etmeyerek çevrelerini şekillendirirler. İbn-i Sina "Bilim ve sanat iltifat görmediği ülkeyi terk eder." demiş.

Eğer bilime, sanata iltifat ederseniz bunları geliştirirsiniz. Doğaya iltifat ederseniz, doğal yaşamı korursunuz. Ava iltifat ederseniz, doğal yaşamı zedeleyebilirsiniz.

Spora iltifat ederseniz sporu geliştirirsiniz. Gördüğüm kadarıyla toplum olarak spora yeni yeni iltifat etmeye başladık. Ben ilkokuldayken, resim, müzik, beden eğitimi derslerinde çoğunlukla matematik yapardık. Günümüzde artık böyle değil; resim dersinde resim yapılıyor. Ancak yine de toplumca, futbol dışındaki sporlara yeterince ilgi göstermediğimizi düşünüyorum. Halen okullarımızda veli-öğretmen görüşmelerinde fizik, matematik öğretmenlerinin kapısında kuyruklar oluşuyor da, ne hikmetse resim, müzik öğretmenlerinin kapılarında kuyruklar oluşmuyor.

Benim ülkem ne zaman ki resim, müzik, beden eğitimi öğretmenlerinin
kapısında kuyruk olacak,
biz o zaman resimde, müzikte, sporda ve
bunların etkisiyle bilimde daha başarılı olacağız.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 16-01-2012, 12:26 PM   #75 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: Küçük Şeyler'den Alıntılar



Arazi Olmaya Değil, Araziye İltifat Etmeli

Neye iltifat ederseniz ona müstahak olursunuz (onu hak edersiniz). Ülkemize şöyle bir bakınız; insanımız arazisine değil, arazi olmaya iltifat ediyor. Şöyle:

Askere giden gençlere, yarı şaka yarı ciddi "Aklın varsa askerde arazi olacaksın." diye öğüt verirler. Genç de tutar, arazi olmaya, ortalarda gözükmemeye çalışır. Bazı işyerlerinde insanlar, adı resmen konmasa da arazi olmaya çalışırlar. Yeni evlenen erkeklere, tecrübeli erkeklerin yarı şaka yarı ciddi bir önerisi vardır: "Yardım ediyorum diye mutfağa gir, karının bardaklarını kaza süsü vererek kır; seni bir daha mutfağa sokmaz." Yani mutfakta da arazi olmasını öğütlerler. Eh, artık herhalde ülkede de arazi ol, etliye, sütlüye karışma, bana dokunmayan yılan bin yaşasın de! Bu kadar arazi olmak da kötü. Çünkü, bugün arazi olan yarın arazisiz kalır.

Bugün arazi olan yarın arazisiz kalır.
Arazi olmayın, arazinize sarılın.
Eğer siz toprağa iltifat ederseniz,
toprak da size eder.


Benim vatandaşım, üreterek kazanmak yerine toprağını satarak kazanmayı tercih ediyor. Bu yıllardır böyle. Kıyılardaki zeytinlikleri, narenciye bahçelerini sattı, içerlerdeki buğday tarlalarını sattı benim vatandaşım. Zeytin, buğday üreterek kazanmak yerine, topraklarını satıp şehirde bir apartman dairesi almayı tercih ediyor. Elinde kalan beş-on milyar parayla hayat boyu geçinirim sanıyor. Oysa hazıra dağlar dayanmaz. (Vatandaşımın satarak kazanma tercihinde yanlışlık olabilir; ancak onu bugüne getiren şartlarda da yanlışlıklar var. Söz gelişi, eğer kırsal kesimdeki yaşam şartları onu tatmin etseydi, üreterek kazanmayı tercih edebilirdi. Eğer köy enstitüleri kapatılmamış olsaydı, köyünde oturup üreterek kazanmaya iltifat edebilirdi.)

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 16-01-2012, 12:31 PM   #76 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: Küçük Şeyler'den Alıntılar



Yanlış İltifat, Yanlış Beceri
("Benim oğlan pek zeki...")

Edimsel şartlamada "tesadüfi pekiştirme" denilen bir olay vardır. Gelişi güzel verilen ödüller, hedeflenmeyen davranışların ortaya çıkmasına yol açabilir. Tasmasından tutmuş, köpeğinizi gezdirmektesiniz diyelim. Koşmaya başladığında, onu yavaşlatmak amacıyla "Yavaş!" diyerek tutup severseniz, farkında olmadan, koşmamasını değil, koşmasını pekiştirmiş olabilirsiniz. Gelecekte, siz "Yavaş" dediğinizde koşma ihtimali artacaktır.

Bazen bir çocuk elini ağzına sokar, ana babası "Sokma" diyerek elini tutar, onu kucağına alır. Ana babanın bu davranışı, çocuk için ilgi görmek anlamına gelir; bu ilgiyi sürdürmek amacıyla elini ağzına sokmaya devam eder. Böylece çocuğun elini ağzına sokmaması değil, sokması pekiştirilmiş olur. Tesadüfi pekiştirme sayabileceğimiz bu olayda, yanlış iltifat, istenmeyen bir davranışın ortaya çıkmasına yol açmıştır.

Yerinde kullanılmayan iltifatlar yersiz marifetlere yol açabilir. Bu konuda bir örnek:

Nice baba oğluyla iftihar ederken, oğlunun dinlediğini fark etmeksizin birilerine, "Bu oğlan çok zeki; sınıfta öğretmeni bir dinler, hemen kapar; artık bir daha kitabı okuması gerekmez." der. Bu konuşmaya kulak misafiri olan oğlanlar galiba şu sonucu çıkarıyorlar: "Ben zekiyim (babam öyle diyor), öğretmeni bir dinleyip hemen kapıyorum, artık bir daha okumam gerekmiyor. Benim kadar zeki olmayanların, aptalların, ineklerin, harıl harıl okumaları gerekebilir. Ama çok şükür ben zekiyim." İşte bilinçsizce pekiştirme sonucunda ortaya çıkan bir yargı: "Ben zekiyim; okumam şart değil!"

Baba çocukta böyle bir yargı oluşturmayı hedeflememişti. Ancak bu yargı ve bunun devamı olarak çıkacak "okumama davranışı" çocuğu hayatı boyunca etkileyebilir. (Burada babanın bir hatası daha var. O da şu: "Zeka eşittir ezberleme becerisi" sanıyor. Oysa, yeni bilgileri keşfetmek/üretmek de en az ezberlemek kadar, belki ondan fazla zeka belirtisidir.)

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 16-01-2012, 12:38 PM   #77 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: Küçük Şeyler'den Alıntılar



Ailede İltifat/-sızlık


Aile üyeleri birbirlerine iltifat etmeli. Karı koca birbirlerine zaman zaman iltifat etmeli. Kadın ve erkek, ogüne kadar eşinden aldığı güzel şeylerin ne olduğunu söylemeli. Söz gelişi "Bana güven verdin." veya "Bunca yıl evimizin rızkını çıkardın." ya da "Seninle birlikte olmak keyifli; senin yanında kendimi rahat hissettim/hissediyorum." demeli. Eşimizin, mutlaka bizi rahatsız eden davranışları vardır; bunları söyleyelim. Ama lütfen, onun bizi olumlu yönde etkileyen geçmişe veya şuana ait olumlu duygularını, düşüncelerini, davranışlarınıda dile getirelim, insanlar, birbirlerinin eksilerini/eksiklerini yakalamak için gözlerini dört açarlar da, artılarını, olumlu yanlarını yakalamak için aynı dikkati göstermezler.

Bugüne kadar köyde, kentte nice ailenin sofrasına konuk oldum. Bir kısmı akrabalarımdı, bir kısmı dostlarım. Aile üyeleri, çocuklar, babalar, zaman zaman evin annesine yemeklerde gördükleri eksikleri söylediler, şunun tuzu çok, bu biraz daha pişmeliydi dediler de, şöyle bir yürek dolusu, "Ellerine sağlık, pek güzel olmuş." denildiğini az duydum. Lokantalarda, yemekte bir eksik gören kimi müşteri, aşçıya iletilmesi amacıyla bu durumu garsona söyler. Ancak, başarısı için aşçıyı kutladığını söyleyen çok az kişi gördüm.

Konferanslarımda izleyicilere bazen, "Tipik bir baba, çocuklarına duygularını ifade eder mi?" diye soruyorum. Gurup hep bir ağızdan -bazen yüzlerce kişi- "Etmez" diye cevap veriyor. O zaman, "Arkadaşlar, olumsuz yanlarını ifade eder, olumlu yanlarını ifade etmez." diyorum. Gülüyorlar. Bazen de şöyle devam ediyorum: "Bir baba için sövmek kolay, övmek zordur."

Peki niçin böyle? Niçin çevremizdekilere olumsuz eleştirileri rahatça yöneltiyoruz da olumluları yöneltemiyoruz? Bu konuda pek çok yorum yapılabilir. Şüphesiz konunun tarihsel, kültürel, sosyolojik nedenleri var. Belki olumluyu söylediğimizde, eski bir alışkanlıkla nazar değeceğinden korkuyoruz. Belki olumsuzu söylemek, öfkeli bir avcı davranışı ve bu davranış toplumda prim yapıyor, statüyü yükseltiyor ve eleştiren kendisini güçlü hissediyor. Bu ve bunlara benzer derin yorumlar yapılabilir; ancak konunun basit yorumlarından birisi şu:

İnsanlar olumsuz eleştiride bulunmayı
birbirlerinden öğreniyorlar, özellikle bu konuda
büyüklerini model alıyorlar.


Eğer böyleyse, bu konuda yeni bir öğrenme gerçekleştirmek, olumluyu söylemeyi alışkanlık haline getirmek mümkündür. Bu yeni öğrenme sürecinde ilk adım, olumsuzları söylemeyi alışkanlık haline getirdiğimizi fark etmek olmalıdır.

Aile içinde yakınlarımızın sürekli eksiklerini, istemediğimiz davranışlarını gözleyip söyleyebiliriz. Ama bunun yanı sıra onların güzel davranışlarını da gözleyip söyleyebiliriz. Sözgelişi kayınvalidenizin, size göre pek çok olumsuz davranışı bulunabilir; ama onun en az iki de olumlu özelliği vardır. Bir, eşinizi doğurmuş ve büyütmüştür. İki, çocuklarınızın anneannesi/babaannesi'dir. Bunu hiç düşündünüz mü?

Kayınvalidenizin birtakım eksileri bulunabilir;
ama en az iki de artısı vardır: Eşinizi doğurmuştur ve
çocuklarınızın ninesidir.


Ailelerde kavgalar da olur, şirinlikler de. Aradan yıllar geçtiğinde hatırlananlar, hatırlanmak istenenler genellikle güzelliklerdir, iltifatlardır. Annem ile babam arada tartışırlardı, kavga ederlerdi; ama birbirlerine sevgiyle seslendikleri de olurdu, muhabbetleri de çoktu. Şimdi çocukluğuma dönüp baktığımda kavgalarını, kavga ederken birbirlerine ne söylediklerini hiç hatırlamıyorum. Yalnızca birbirlerine söyledikleri güzel sözler kalmış hatırımda. Birbirlerine
Sabahat'cığım, Salih'ciğim demelerini hatırlıyorum, bir de babamın banyodan çıkma törenini...

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 16-01-2012, 12:41 PM   #78 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: Küçük Şeyler'den Alıntılar



Kubbemde Baki Kalan: Babamın Banyodan Çıkma Töreni

Çocukluk anılarım arasında annemin banyodan nasıl çıktığına ilişkin bir resim yoktur; çünkü törensizdi. Babamın banyodan çıkışları ise bugünkü gibi aklımdadır, çünkü babamın banyodan her çıkışında küçük çaplı bir tören yapılırdı evimizde. Aksıranlara "Çok yaşa" denmesi gibi alışkanlık haline gelmiş, annemle babamın yıllarca bıkmadan usanmadan ciddiyetle sergiledikleri bir törendi bu. Babam yıkanır, kurulanır, giyinir, banyonun eşiğinde durup "Ceee!" diyen çocuklar gibi "Çıktım açıklara!" diye bağırırdı. Annem de ona her seferinde aynı ciddiyet, aynı sevecenlikle "Canım benim, sıhhatler olsun." diye karşılık verirdi. Bunları dediler de ne oldu? Çok iyi oldu. İyi ki öyle dediler; iyi ki öyle seslendiler. Bu şirin tören, bu rutin, tarih boyunca evimizde tekrarlanmayacaktır. Çünkü artık babam hayatta değil. Bu kubbede baki kalan, gerçekten hoş sadalardır. Zihnimde, kubbemde baki kalan, onların birbirlerine sevecenlikle söyledikleri o hoş sözlerdir. Kavga ettikleri zaman birbirlerinene söylediklerini gerçekten hatırlamıyorum. Sevgi sözcüklerini hatırlıyorum, üstelik hasretle hatırlıyorum.

Sizler sevgili okuyucularım, bugün evlerinizde bağırıp çağırıyor olabilirsiniz. Sanırım aradan kırk yıl geçtiği zaman, çocuklarınız bağırmalarınızı, itip kakmalarınızı hasretle hatırlamayacaklardır. Aradan kırk yıl geçtiği zaman çocuklarınız, güzel geçmiş bir bayram gününü, keyifli bir pazarı hasretle hatırlayacaklardır. Baki kalacak şey, sizin güzel sözleriniz olacaktır.

İşyerlerinde elemanlarınıza bağırıp çağırmalarınızı yıllar sonra kimse hasretle hatırlamayacaktır. Hasretle hatırlayacakları şey, bunaldıklarında yüreklendiren bir cümleniz, işe yeni başladıklarında dostça sergilediğiniz bir tavır olacaktır. Yarınlarda baki kalacak şey, bugünlerdeki hoş sadalardır.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 16-01-2012, 12:48 PM   #79 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: Küçük Şeyler'den Alıntılar



İşyerinde İltifat/-sızlık


Çevreme bakıyorum, işyerlerinde birbirlerine iltifat etmeyen insanlar görüyorum. Nice amir, elemanına doğru yaptığı bir iş için teşekkür etmiyor, "Teşekküre ne gerek var, bunu yapmak için para alıyor." diye düşünüyor. Hatta bu düşüncesini dile getiriyor.

Gözlediğim kadarıyla amirler memurlara iltifat etmiyor, memurlar da amirlere etmiyor. Amirin memura iltifat etmesi adetten değildir. Kafalarda olan belki de şu: Eğer amir memuruna iltifat ederse, amirin otoritesi sarsılabilir, memur şımarabilir, yüz bulur zam ister, hiç olmadı izin ister. Eğer memur amirine iltifat ederse, kafalarda klişe hazırdır; amirine iltifat eden memur, yağcılıkla, yalakalıkla, dalkavuklukla veya yöresel ifadelerimizden birisi olan
omolukla suçlanır.

Bütün bunlar gerçekçi mi, yoksa kafalarımızdaki gerçekçiolmayan şemaların/şablonların mı ürünü? İşyerlerinde, gerçekten amir ile memur arasında büyükçe bir mesafe mi bulunmalı, yoksa bulunması gerekli doğal mesafeyi abartıyor muyuz?

Sanırım amir ile memur arasındaki uzak durma problemi, işyerlerine özgü değil, günlük yaşamımızın hemen her alanında karşımıza çıkıyor. Örneğin babalar ile çocukları arasında da benzeri kopukluğu yaygın olarak görmek mümkün. Eskiye göre azalmakla birlikte halen sürüyor, nice oğlan, kız babasına onunla gurur duyduğunu açıkça söyleyemiyor, babasına iltifat edemiyor. Bırakın iltifatı, babasıyla rahatlıkla konuşamıyor. Ve ne yazık ki nice baba, oğlunu, kızını bağrına basıp şöyle bir dolu dolu öpemiyor. Hadi işyerlerinde mesafeli duruş gerekli diyelim. Evde de mi gerekli? Hadi diyelim memurun amirini övmesi yağcılıktır. Aile içinde birbirimizi övmek de mi yağcılık?

Hemen her ortamda insanlar arasındaki ilişkilerde -fiziksel ve psikolojik anlamda- belirli bir mesafe gerekebilir. Ancak bu mesafeyi, kişisel kaygılarımızdan ötürü gereğinden büyük tuttuğumuzda, iletişimde sorunlar ortaya çıkıyor, gerginliğimiz artıyor, hatta bunların uzantısı olarak psikosomatik rahatsızlıklar beliriyor.

Eğer amirlerin memurları, gerektikçe, gerçekçi bir şekilde övmeleri yaygın bir tavır olursa, o zaman insanların bunu yadırgamaları, şımarmaları söz konusu olmaz. Ve eğer bir amir kendine güveniyorsa, memurundan gelen hak ettiği övgüleri yağcılık olarak algılamaz. (Kendilerine güvenleri az olan kişiler, ne söylerseniz söyleyin yadırgarlar; övseniz bile hayra yormazlar.) Hem birbirimize iyi davranmak, birbirimizi yüreklendirmek hem de işimizi iyi yapmak mümkündür.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 16-01-2012, 12:53 PM   #80 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: Küçük Şeyler'den Alıntılar



Tarihten Bugüne İltifat/-sızlık

Bu konuda tarihten iki örnek sunmak istiyorum. Birincisi gerçek, ikincisi rivayet.

Osmanlı'nın son dönemlerinde zengin bir adamın iftar sofraları ün salmış. Bunu duyan padişah bir akşam habersizce konuk gitmiş bu kişiye. Ev sahibi telaşlanmamış. Sadece adamlarına, günlük takımlar yerine altın-gümüş çatal bıçak koymalarını söylemiş. Padişah bakmış, sofrada her şey mükemmel; yemekler güzel, hizmet kusursuz. Yemeğin sonlarına doğru kristal hoşaf kasesinin eğri olduğunu fark etmiş ve hemen bunu ev sahibine söylemiş. "Çelebi, kaselerin eğridir." demiş. Ev sahibi, "Hünkârım, kaseler buzdandır." diye karşılık vermiş. Meğer hoşafı buzdan yapılmış kaselerde sunmuşlar. (Böyle bir kasede hoşaf içmek ilginç ve keyifli olsa gerek.) Padişah hatalı bir çıkış yaptığını düşünmüş, canı sıkılmış.

Büyük ihtimalle padişah iftar için ev sahibine teşekkür etmiştir. Ancak bunun yanı sıra, hepimizin pek çok zaman yaptığımız bir şeyi yapmış, nice olumlu ayrıntıyı tek tek vurgulamamış ama gördüğü olumsuz bir ayrıntının alelacele altını çizip söyleyivermiş. Evlerde ve işyerlerinde aynı tavrı sürekli sergilemiyor muyuz?

Övgüde, iltifatta mehter adımı gidiyoruz da,
olumsuzu söylemekte dört nalayız.


Bir zamanlar padişahlar, vezirleri başarılı olduklarında, kürkler giydirerek, hediyeler vererek onları onurlandırırlardı. Ancak, bazen en ufak bir hataları üzerine onları idam ettirirlerdi. Piri Reis'in gerek askeri gerekse bilim alanında pek çok başarısı olmuştu; ancak seksen yaşlarındayken bir seferdeki hatasından ötürü idam edildi. Geçmişteki bu tavır, bence günümüzde de, biraz stilize olmuş halde de olsa devam ediyor. Şöyle:

İnsanlar birbirlerine bakıyorlar, bir hata görüyorlar, ardından da "Bir hatasını gördüm, çizdim üstünü abi; bir davranışını gördüm notunu verdim, sıfır." diyorlar. Bunun sonucunda da ya küsüyorlar ya da birilerini işten atıveriyorlar. Veya gençliklerinde nice emeği geçmiş çalışanlara, politikacılara yaşlandıklarında, onların son hallerine bakıp "dinozor" diyorlar, onca hizmetlerini unutuveriyorlar. Galiba tarih böyle tekerrür ediyor.

Rivayete göre bir sadrazam sade bir vatandaşla tavla oynarmış. Oynarken zaman zaman oyun arkadaşına "Al efendim, ver efendim, buyur efendim" dermiş. Bir sadrazamın halktan birisine kibar davranmasını yadırgayan bir yakını ona niçin böyle davrandığını sormuş. Sadrazam, "Ben arada padişahla da tavla, satranç oynuyorum. Şimdi buna al ulan, ver ulan dersem, ağzım alışır da bir gün ya padişaha da öyle dersem." diye cevap vermiş. Sadrazam, vatandaşa endişesinden ötürü kibar davranıyormuş. Her yerde, her zaman çevremizdekilere kibar davranmalıyız. Biraz endişemizden ötürü, -bu yetmez-, biraz da genelde insana olan saygımızdan ötürü ağzımızı iyiye, güzele, iltifata alıştırmalıyız. Çocuklarımıza kötü modeller sergilememek için, birbirimizi kırmamak için.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Küçük Şeyler'den Alıntılar

Serbest Kürsü ve Geliştiren Yazılar Küçük Şeyler'den Alıntılar Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız KUSURSUZLUĞU ARAMANIN BEDELİ Bir önceki bölümde sözü edilen, "Hayat bana istediklerimi tam olarak versin, istemediğimi vermesin." düşüncesi gerçekçi değildir. Hayat, içinde çelişkileri de barındırır. Oysa biz çelişki sevmeyiz, çelişkilerden arındırılmış, kılçıkları ayıklanmış bir hayat isteriz. Bu gerçekçi değildir. Kusursuzluğu aramanın ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Geliştiren Yazılar telkin cd indir izle İstanbul Geliştiren Yazılar nerededir kimdir Geliştiren Yazılar çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Geliştiren Yazılar hipnoz Geliştiren Yazılar olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Geliştiren Yazılar hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Geliştiren Yazılar kuantum düşünce kitap haberi


WEZ Format +3. Şuan Saat: 05:33 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.