Albay
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 432,578
Tesekkür: 0
429 Mesajinıza toplam 518 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Melike Yaranlı nın Doğum Hikayesi Melike Yaranlı nın Doğum Hikayesi
2006 yoğun kış dönemi eğitimlerinden sonra, Haziran ayında ofis ortamı iş süreci başladı. Sözleşmem yılsonuna kadar uzatıldı. Bir hafta sonu Alanya kaçamağı ile bizim için yaz mevsimi de başlamış oldu. Bir daha baş başa tatil yapamayacağımız içimize doğmuş gibi bu yaz nedense bol bol gezesimiz var. Temmuzdaki yıllık iznimiz de önce aile ziyareti ile Denizli'de başladı. Ardından Fethiye maceramız geldi. Fethiye'de çıktığımız tekne turlarında çektiğim mide bulantılarına o günlerde anlam verememiştik. Daha sonra anladık ki hormonlarımın bana oynadığı oyunmuş ve oğlumun devri başlıyormuş. Varlığını hissettiğimizde 5 haftalıktı. Doktor kontrolünde, ön görüşmede henüz ultrasonda göremeyeceğimizi daha çok küçük olduğunu söylemişti. Oysa biz ilk ultrosonda oluşan keseyi görmüştük. Sevincimiz ve şaşkınlığımız sonsuzdu. Hiç beklenmeyen bir zamanda gelmişti. Hemen telefonlara sarılındı, müjdeli haber ailelere verildi. 6. haftada yaşadığım kanama ile tekrar kontrole giderken umutlarımız dibe vurmuş, keşke hemen herkese haber vermeseydik diye üzülmüştük. Ultrosonda kalp atışlarını duyduğumuzda ise umutlar yeniden tavan yapmıştı. Progestan ilacı ve iğneleriyle,( iğneden ödü kopan biri olarak kendi gönlümle açıyordum vurun diye) yatak istirahatıyla 12 haftalık zorlu süreci atlatıp işe geri döndüm. İlk 6-12 hafta aralığı dışında bebeğim beni hiç üzmedi. Aslında hiç üzmedi; tam tersine sıkı sıkı bana sarılıp, hiç bırakmadı. Yılbaşından sonra işten ayrılıp doğum için hazırlıklara başladık... Odasını hazırladık, dolabını, çekmecelerini doldurduk. Örgüler ördüm. Heyecanla, zevkle hazırlık yaptık. 38 hafta 4 günlük olduğunda epidural sezaryenle Mesa Hastanesinde doğuma karar verildi. Anneanne, babaanne, dede, teyze Ankara'ya çağrıldı. 04/04/2006 Çarşamba günü akşamı herkes bizdeydi. Yemekler yendi. Yemek boğazımda düğümleniyor, yutkunamıyordum. Gece 12'den sonra hiçbir şey yememem konusunda doktorum beni uyarmıştı. Duşumu alıp rahatlamaya çalıştım. Banyoda son kez göbeğime bakıp okşadım, bebeğimle konuştum. Sütümü içip, uyumaya çalıştım. Sabah erken kalkılacaktı. Sabah 6'da kalkıp, doğum çantamızı, oda süslerimizi, bebek şekerlerimizi, ana kucağımızı alıp ablam, Onur ve ben yola koyulduk. Mesa Hastanesi'ne geldiğimizde erken saatler olduğu için acilden giriş yapmamızı söylediler. Acilde işlemlerimizi başlatıp, bizi odamıza çıkardılar. Asansörde çıkarken aynadan göbeğime bakıyordum. Sanki daha küçükmüş gibi, zamanından önce benden ayrılacakmış gibi geliyordu.. Zira hamileliğim sürecinde 18 kilo aldım.. Saat 7 odadayız. Doktorum 7'de ameliyata alınacağımı söylemişti ama henüz odaya gelen yok. Bizde odamızı süslüyoruz balonlarla... Saat 7:35 hala ses seda yok bizi unuttular galiba... Derken hemşirelerin görev değişimi nedeniyle bizi unuttuklarını fark ediyoruz... Doktorumda söyleniyormuş insan kendi ameliyatına geç kalır mı? diye kulaklarımı çınlatıyormuş. Hemşireler Doktorum tarafından fırçalanıyor. Hemen hazırlanmam isteniyor. Ameliyat önlüğü giydiriliyor. Bir hemşire hemen lavman yapıyor, diğeri damar yolumu açıyor. Çabuk olun diyorum tuvalete gitmeliyim. Ohhhh.... Zor yetiştim. İçim rahatladı... Sedyeye yatırılıyorum. Başıma bone takılıyor. Ameliyathaneye doğru yol alıyorum. Ablam buğulu gözlerle, dudakları kıpır kıpır bakakalıyor ardımdan dualar ederek. Ameliyathanenin kapısından ona gülümseyerek el sallıyorum. Beni sedye gibi bir yere oturttular. Ayağımın altına yüksekçe bir tabure koyup ayaklarımı üzerine koymamı söylüyorlar. Göbeğimin üzerine öne doğru eğilmem isteniyor. Anestezistim Gülce Hanım epidural için sırtımda omurgalarım boyunca parmaklarını gezdirip iğneyi sokacağı yeri arıyor, ama sırtımda oluşan ödem nedeniyle bir türlü yerini bulamıyor. Defalarca deniyor. Saat 8:20 oldu ben hala hazır değilim. Doktorlar, hemşireler ve Onur yeşil önlüklerini, eldivenlerini giymişler beni bekliyorlar. Onur kamerasını hazırlamış çekim için. Yok, yok, yok... Epiduralin yapılacağı yer bulunamıyor. Genel anestezi ile yapalım diyorlar.. Kalbim küt küt.. Hayır olmaz diyorum. Duyumlarıma göre genel anestezi ile doğum yapanlar sonra çok acı çekiyorlarmış... İçimden bol bol dua ediyorum Allah'a.. Yardım et diye... Ben göbeğimi sıkıştırmış, gergin, üzgün gözümden akan yaşlara engel olamıyorum. Bir hemşire gelip beni sakinleştirmek için ellerimi tutuyor, okşuyor, beni konuşturmaya çalışıyor. Adını soruyor bebeğimin, adı Ege... Bebeğim üzüldüğümü hissetmiş gibi içerde dönmeye çalışıyor, tekmeler atıyor... Kaçıp gitmek istiyorum ameliyathaneden... Normal doğum yapmak istiyorum... Hastaneye sancıyla geleyim. Vazgeçtim sezaryenden. Hem daha 40 haftası dolmadı biraz daha büyüsün bebeğim.... Tamam diyor anestezist oldu şimdi ayaklarında karıncalanmalar başlayacak. Beni ameliyat masasına alıyorlar. Ayaklarımı soruyorlar. Karıncalanma başladı mı? Hayır... bir kaç dakika sonra başlar diyorlar. Burası çok mu soğuk yoksa ben stresten mi titriyorum? Ellerimi ayaklarımı bağladılar ama tir tir titriyorum. Engel olamıyorum. His testi yapılıyor, göbeğime bir şey batırıp soruyorlar Acıyor mu? eyvah diri diri kesileceğim galiba...Acıyor! diye bağırarak gözlerimi sıkıyorum..... saat 8:40 civarı. Gözlerimi açtığımda ne yaygaracı oğlun var diyor doktor. Meğer anestezist ve doktor göz göze gelip anlaşmışlar. Damar yolundan ilacı verip beni bayıltmışlar ve ayılmadan hemen kesip bebeğimi almışlar. İyi ki öyle yapmışlar. Yoksa ben bu heyecana dayanamayıp, kalpten gidecekmişim. Beni ameliyathaneden odama çıkardıklarında gördüm ilk kez oğlumu. Ameliyathanede doğum öncesi gerginliği benimle birlikte yaşadığı için doğar doğmaz yaygarayı basmış. Hemen yanımızda doğumu bekleyen Çocuk hekimi ve hemşiresi alıp, temizlemişler. Ağzını, burnunu temizleyip oksijen vermişler. Hiç durmadan ağladığını görünce ciğerlerinin yeterince açıldığına inanıp, oksijen vermeyi kesmişler. Ölçümlerini yapmışlar, boy hariç. Ayak izini almışlar. Giydirmişler... Bu arada hiç susmadan ağlamaya devam etmiş. Şimdi iyi ki bayıltılmışım diyorum. Ayık olsaydım acaba niye ağlıyor bu kadar diye endişelenirdim ameliyattayken... Odaya çıktığımda hala ağlıyordu, hatta ağlamaktan sesi kısılmak üzereydi. Kucağıma verdiklerinde başını göğsüme dayayıp, sustu, uykuya daldı. Oğlum annesinden ayrı kalmak istemiyormuş, annesinin kucağını istiyormuş meğer... Hoş geldin meleğim, İyi ki geldin.... Günlerin getirdiği mutluluk olsun sana, sevdiğin ve sevildiğin bir hayatı sür bebeğim.... Günün, dünden güzel olsun..... İşte bizim kavuşma hikayemiz böyle. Allah isteyen herkese böyle güzel, eşsiz duygular tattırsın... Bebeğimizi sağ salim kucağımıza almamızda emeği geçen doktorum Levent Alaybeyoğlu'na, Anestezi uzmanı Gülce Avanoğlu'na, 9 ay boyunca ilgilerini eksik etmeyen Özel Nisan Kavaklıdere Kadın Sağlığı Merkezi personeline, özellikle Şermin Hemşire'ye, Mesa Hastanesi personeline sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.....
Kaynak: Bebek Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |