Sessiz Anlaşmalar - 2

[sweeet]

Burada da ikinci kısmı da konuyla ilgili daha çok aşk ilişkilerini kapsayan bir özet

“Sessiz anlaşmalar” (2)

Aykut Oğut son kitabında konuyla ilgili çok güzel örnekler vermiş, zaman zaman kitaptan alıntılar yaparak daha iyi anlamanızı sağlamaya çalışacağım.

Ayakları yere sağlam basan, sağlıklı temeller üzerine kurulmuş bir ilişkide, olmazsa olmaz şu üç unsurun bulunması gerekir.

Sevgi, takdir, yüzleştirme.

Sevgi ve takdiri hepimiz biliyor ve ilişkimiz içinde, eşimize / sevgilimize sevgi ve takdir gösteriyoruz.

Peki, yüzleştirme nedir diyeceksiniz?

Yüzleştirme aslında çoğumuzun ilişki içinde çok da cesaret edemediğimiz bir durum.

Çünkü yüzleştirme ile çirkinleşmeyi (çemkirmeyi) çoğunlukla birbirine karıştırıyoruz.

Yüzleştirme, gerektiği zamanda ve tabi ki gerektiği gibi yapılmadığı takdirde çemkirmeye dönüşebilir.

Çünkü yüzleştirmediğimiz her an, tolerans sınırlarını zorluyor, patlıyor ve çirkinleşiyoruz.

Diyelim ki, eşinizle ve sevgilinizle bir sorun yaşıyorsunuz. Aslında bu sorunun tek nedeninin eşiniz veya sevgiliniz olduğunu sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Aynı oranda sorumlu SİZsiniz.

Çünkü yapılan “sessiz anlaşma”nın altında sizin imzanız var.

Yüzleştirmekten kaçıyor olmanızın en önemli sebebi, eşinizi / sevgilinizi kaybetmekten korkuyor olmanız.

Ne ironiktir ki kaybetmeyim diye olayın üstünü örttüğünüz her sebep, aslında sizi ayrılığa götüren esas neden.

Yani bulduğunuz sahte çözüm, aslında sizin korktuğunuz sona sizi hızla götürüyor.

Eşiniz / sevgiliniz sizi çok mu kıskanıyor? Siz “Tabii hayatım beni kıskanabilirsin” diyerek, yani HAYIR demeyerek, aslında EVET demiş oluyorsunuz.

Eşiniz / sevgiliniz sizinle ilgilenmiyor, yeterince arayıp sormuyor mu? Siz sessiz anlaşmanız gereği, sevgilinizi kaybetmekten korkarak hislerinizi dile getirmeyerek, yani HAYIR demeyerek, aslında EVET demiş oluyorsunuz.

Diyelim ki evlisiniz ve eşinizle bazı ev işlerini aranızda paylaştınız. Eşiniz kaytarmaya başladı ve onun işleri de size kaldı ve onun işlerini de siz yapmaya başladınız. HAYIR demeyerek, aslında EVET demiş oldunuz.

Peki, duygularınızı ilişki içinde olduğunuz kişiye nasıl anlatırsanız, çirkinleşmemiş ve onunla bu durumu yüzleştirmiş olursunuz?

Yani, mükemmel bir yüzleşme nasıl olur?

Mükemmel bir yüzleşmede mümkün olduğunca sadece odağınızı ne İSTEDİĞİNİZE ve ne HİSSETTİĞİNİZE vermeli, asla çirkinleşip ağzınızdan kötü cümleler çıkmamasına çok dikkat etmelisiniz!

Eşinizin / sevgilinizin egolarını devreye sokacak bir söz, davranış veya ithamda asla bulunmamalısınız!

Devamlı olarak karşı tarafa, nerde hata yaptığını, sizi nasıl ihmal ettiğini veya siz hiç önemsemediğinin sinyalini verirseniz tartışmaya davet çıkartırsınız.

Durum böyle olursa sizin de egolarınız işin içine girer ve kavga çıkar. Sonuç: mükemmel yüzleşme sağlanamaz.

Yüzleşmeden önce kendinize durun ve şunu sorun. BEN NE İSTİYORUM?

Cevabınız onun şöyle ya da böyle davranması olmamalı. Cevabınız eğer bu ise, kendinizi orda durdurun.

SİZ KENDİNİZ OLARAK BU İLİŞKİDE NE YAŞAMAK VE NE DENEYİMLEMEK İSTİYORSUNUZ? Soru tam olarak bu olmalı.

Sadece ne hissettiğinize ve ne istediğinize odaklanın. O’na NE İSTEDİĞİNİZİ söyleyin. Onun size NE VEREMEDİĞİNİ DEĞİL!

Aslında problem karşınızdakinin ne yapıp, ne yapmadığı veya size neyi verip, vermediği değil. SİZİN ŞİDDETLE HİSSETMEK İSTEDİĞİNİZ BİR DUYGUDAN YOKSUN KALMANIZ!

Eğer karşınızdaki insana mükemmel yüzleştirmeyi yapıyor ve hala sonuç alamıyorsanız. (Yani karşınızdaki bir odunsa) artık bu ilişkiyi yok etme zamanı gelmiş demektir.

Durun bir dakika, ilişkiyi yok etmek deyince hemen ilişkiyi bitirmenizi, boşanmanızı, çekip gitmenizi kast etmedim. Kafanızda bitirip, yok saymanızdan bahsettim.

Siz bazen ilişkiyi kafanızda bitirdiğiniz anda da, ilişkiyi yeniden kazanabilirsiniz.

Evet, doğru okudunuz.

Çünkü ilişkiyi kafanızda bitirip, sonlandırdığınız an, ilişki ile ilgili tüm negatif enerjinizi serbest bırakıyor olacaksınız ve ilişkiyle ilgili hissetmek ve almak istediklerinizi artık almaya başlayacaksınız. Çoğunlukla ilişkiyi kafada bitirmek böyle sonuçlanır.

Bazen de enerjileriniz sizi birbirinizden ayırmıştır ve karşınızdaki de çekip gider. Gerçekten bir ayrılık veya boşanma gerçekleşebilir.

Her iki halde de kazananın SİZ olduğunun farkında mısınız?

Önemli olan, değerli olan SİZsiniz.

Özdeğerinizi, özgüveninizi ve özsaygınızı hiç kaybetmeyin ki, sağlıklı, uyumlu, mutlu, doyumlu ilişkiler yaşayabilesiniz.

Saygılarımla,

A.Nilgün Aktaş

-Alıntıdır-

Biraz alıntının alıntısı oldu ama illa ki bu sessiz anlaşmalar konusuyla ilgi forumda birşeyler paylaşmak istedim. Bu kitabı ben de en kısa zamanda okumak istiyoruuum.

Biz insanlar konuşma yeteneğine sahipken neden sessiz anlaşmalar yapıyoruz. Kolay bu, "konuşmadan anlaşmak". Tabi bu kolayımıza gelirken sonu kötü de olabiliyor. O nedenle anlaşmalarınız hep sesli olsun böylece neyi kabul edip edemeyeceğimiz de apaçık ortada olur.

Sevgiyle ve umutla kalın.

[prenses1]

Yüzleşmeden önce kendinize durun ve şunu sorun. BEN NE İSTİYORUM?

bu çok önemli bu gün kendime ne istiyorum diye sormaya başlayacağım ve en kısa zamanda bu kitabı okuyacağım
sevgiyle ve ışıkla kalın

[sweeet]

Bunlar onun ikinci kitabından canım, ilk kitabını da tavsiye ederim. Bu konularda yazan Türk yazarları okumak güzel oluyor. Ayrıca sitesinde ücretsiz e-bülten grubu varmış.

[prenses1]

sweeet Nickli Üyeden Alıntı

Bunlar onun ikinci kitabından canım, ilk kitabını da tavsiye ederim. Bu konularda yazan Türk yazarları okumak güzel oluyor. Ayrıca sitesinde ücretsiz e-bülten grubu varmış.

ilk kitabı evrenden torpilim varı okuyorum..bitirince ikinci kitabınıda okuyacağım...
sevgiyle ve ışıkla kal

[_roxie_]

harika yazılar, sanırım alacağım bu kitapları, bunlardan öğreneceğim çok şey var :)

[Berilce]

sweeet Nickli Üyeden Alıntı

Burada da ikinci kısmı da konuyla ilgili daha çok aşk ilişkilerini kapsayan bir özet

“Sessiz anlaşmalar” (2)

Aykut Oğut son kitabında konuyla ilgili çok güzel örnekler vermiş, zaman zaman kitaptan alıntılar yaparak daha iyi anlamanızı sağlamaya çalışacağım.

Ayakları yere sağlam basan, sağlıklı temeller üzerine kurulmuş bir ilişkide, olmazsa olmaz şu üç unsurun bulunması gerekir.

Sevgi, takdir, yüzleştirme.

Sevgi ve takdiri hepimiz biliyor ve ilişkimiz içinde, eşimize / sevgilimize sevgi ve takdir gösteriyoruz.

Peki, yüzleştirme nedir diyeceksiniz?

Yüzleştirme aslında çoğumuzun ilişki içinde çok da cesaret edemediğimiz bir durum.

Çünkü yüzleştirme ile çirkinleşmeyi (çemkirmeyi) çoğunlukla birbirine karıştırıyoruz.

Yüzleştirme, gerektiği zamanda ve tabi ki gerektiği gibi yapılmadığı takdirde çemkirmeye dönüşebilir.

Çünkü yüzleştirmediğimiz her an, tolerans sınırlarını zorluyor, patlıyor ve çirkinleşiyoruz.

Diyelim ki, eşinizle ve sevgilinizle bir sorun yaşıyorsunuz. Aslında bu sorunun tek nedeninin eşiniz veya sevgiliniz olduğunu sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Aynı oranda sorumlu SİZsiniz.

Çünkü yapılan “sessiz anlaşma”nın altında sizin imzanız var.

Yüzleştirmekten kaçıyor olmanızın en önemli sebebi, eşinizi / sevgilinizi kaybetmekten korkuyor olmanız.

Ne ironiktir ki kaybetmeyim diye olayın üstünü örttüğünüz her sebep, aslında sizi ayrılığa götüren esas neden.

Yani bulduğunuz sahte çözüm, aslında sizin korktuğunuz sona sizi hızla götürüyor.

Eşiniz / sevgiliniz sizi çok mu kıskanıyor? Siz “Tabii hayatım beni kıskanabilirsin” diyerek, yani HAYIR demeyerek, aslında EVET demiş oluyorsunuz.

Eşiniz / sevgiliniz sizinle ilgilenmiyor, yeterince arayıp sormuyor mu? Siz sessiz anlaşmanız gereği, sevgilinizi kaybetmekten korkarak hislerinizi dile getirmeyerek, yani HAYIR demeyerek, aslında EVET demiş oluyorsunuz.

Diyelim ki evlisiniz ve eşinizle bazı ev işlerini aranızda paylaştınız. Eşiniz kaytarmaya başladı ve onun işleri de size kaldı ve onun işlerini de siz yapmaya başladınız. HAYIR demeyerek, aslında EVET demiş oldunuz.

Peki, duygularınızı ilişki içinde olduğunuz kişiye nasıl anlatırsanız, çirkinleşmemiş ve onunla bu durumu yüzleştirmiş olursunuz?

Yani, mükemmel bir yüzleşme nasıl olur?

Mükemmel bir yüzleşmede mümkün olduğunca sadece odağınızı ne İSTEDİĞİNİZE ve ne HİSSETTİĞİNİZE vermeli, asla çirkinleşip ağzınızdan kötü cümleler çıkmamasına çok dikkat etmelisiniz!

Eşinizin / sevgilinizin egolarını devreye sokacak bir söz, davranış veya ithamda asla bulunmamalısınız!

Devamlı olarak karşı tarafa, nerde hata yaptığını, sizi nasıl ihmal ettiğini veya siz hiç önemsemediğinin sinyalini verirseniz tartışmaya davet çıkartırsınız.

Durum böyle olursa sizin de egolarınız işin içine girer ve kavga çıkar. Sonuç: mükemmel yüzleşme sağlanamaz.

Yüzleşmeden önce kendinize durun ve şunu sorun. BEN NE İSTİYORUM?

Cevabınız onun şöyle ya da böyle davranması olmamalı. Cevabınız eğer bu ise, kendinizi orda durdurun.

SİZ KENDİNİZ OLARAK BU İLİŞKİDE NE YAŞAMAK VE NE DENEYİMLEMEK İSTİYORSUNUZ? Soru tam olarak bu olmalı.

Sadece ne hissettiğinize ve ne istediğinize odaklanın. O’na NE İSTEDİĞİNİZİ söyleyin. Onun size NE VEREMEDİĞİNİ DEĞİL!

Aslında problem karşınızdakinin ne yapıp, ne yapmadığı veya size neyi verip, vermediği değil. SİZİN ŞİDDETLE HİSSETMEK İSTEDİĞİNİZ BİR DUYGUDAN YOKSUN KALMANIZ!

Eğer karşınızdaki insana mükemmel yüzleştirmeyi yapıyor ve hala sonuç alamıyorsanız. (Yani karşınızdaki bir odunsa) artık bu ilişkiyi yok etme zamanı gelmiş demektir.

Durun bir dakika, ilişkiyi yok etmek deyince hemen ilişkiyi bitirmenizi, boşanmanızı, çekip gitmenizi kast etmedim. Kafanızda bitirip, yok saymanızdan bahsettim.

Siz bazen ilişkiyi kafanızda bitirdiğiniz anda da, ilişkiyi yeniden kazanabilirsiniz.

Evet, doğru okudunuz.

Çünkü ilişkiyi kafanızda bitirip, sonlandırdığınız an, ilişki ile ilgili tüm negatif enerjinizi serbest bırakıyor olacaksınız ve ilişkiyle ilgili hissetmek ve almak istediklerinizi artık almaya başlayacaksınız. Çoğunlukla ilişkiyi kafada bitirmek böyle sonuçlanır.

Bazen de enerjileriniz sizi birbirinizden ayırmıştır ve karşınızdaki de çekip gider. Gerçekten bir ayrılık veya boşanma gerçekleşebilir.

Her iki halde de kazananın SİZ olduğunun farkında mısınız?

Önemli olan, değerli olan SİZsiniz.

Özdeğerinizi, özgüveninizi ve özsaygınızı hiç kaybetmeyin ki, sağlıklı, uyumlu, mutlu, doyumlu ilişkiler yaşayabilesiniz.

Saygılarımla,

A.Nilgün Aktaş

-Alıntıdır-

Biraz alıntının alıntısı oldu ama illa ki bu sessiz anlaşmalar konusuyla ilgi forumda birşeyler paylaşmak istedim. Bu kitabı ben de en kısa zamanda okumak istiyoruuum.

Biz insanlar konuşma yeteneğine sahipken neden sessiz anlaşmalar yapıyoruz. Kolay bu, "konuşmadan anlaşmak". Tabi bu kolayımıza gelirken sonu kötü de olabiliyor. O nedenle anlaşmalarınız hep sesli olsun böylece neyi kabul edip edemeyeceğimiz de apaçık ortada olur.

Sevgiyle ve umutla kalın.

Aykut Oğut'un kitabını ben de okudum, hakikaten doğru noktalara parmak basmış. "Siz muhtaç olduğunuz hiçbir şeyi yaşamınıza çekemezsiniz" diyor ki bu çok doğru bir söz; sevgi ve takdir bekleyen biri, eğer kendine bu hisleri duymuyorsa, karşı taraftan da alamıyor... Geçen gün radyo'da bir söz duydum çok hoşuma gitti; "Ben Gepetto (Pinokyo'nun yaratıcısı, marangoz amca) değilim ki kalas'tan yontup odun yapayım" . Bu sözde hiç bir yüzleşmenin, hiç bir taktiğin işe yaramadığı kişiler için söylenmiş olsa gerek... Fakat her ne kadar hatalar yaparsak, üzülürsek üzülelim, yine de insan kendini ve hayatı kitaplardan değil, yaşadığı ilişkilerden, deneyimlerden öğreniyor, yine de sonuçta ayrılık ta olsa, yaşananları kabullenmeli ve yine, yeniden sevmeliyiz!

[azraist_24]

Kesinlikle, yine yeniden sevmeliyiz... Hic kimseyi degistirerek ya da bizi degistirmesine izin vermeden, oldugumuz gibi bizi seven ve oldugu gibi sevdigimiz sevgilere

[sweeet]

Bence karşımızdaki insanı olduğu gibi sevebiliyorsak sevmeliyiz. Böylece karşımızdaki de bizi olduğumuz gibi sever. Birini değiştirmeye kalktığınızda aynı şeyin size yapıldığını düşünün.

[matri]

sweeet Nickli Üyeden Alıntı

Bence karşımızdaki insanı olduğu gibi sevebiliyorsak sevmeliyiz. Böylece karşımızdaki de bizi olduğumuz gibi sever. Birini değiştirmeye kalktığınızda aynı şeyin size yapıldığını düşünün.

ama ne yazikki herkesin ilk amaci degistirmektir... takiiiii sonuna kadar.

[sweeet]

matri Nickli Üyeden Alıntı

ama ne yazikki herkesin ilk amaci degistirmektir... takiiiii sonuna kadar.

Hiç böyle düşünmemiştim. Peki size göre bu amacı edinirken insan bilinçli mi yoksa bilinçsizce mi yapıyor bunu? En azından ben değiştirmeyi amaç edindiğimizi sanmıyorum. İşin özü herkes kendi hayalindeki kişiye aşık olur ama onun o kişi olmadığını fark edince değiştirmeye çabalar. Zaten o anda üç seçenek mevcut:

Ya çekip gitmeyi göze alır ki çoğu için cesaret işidir.

Ya değiştirmek için var gücüyle çalışır ki bu da işleri daha berbat eder çoğu zaman iki taraf çatışır.

Sonuncusu ise olduğu gibi kabul etmektir hem en kolayı hem de bazıları için en zor olanı budur. Bana göre en doğrusu budur.