Mavi Gözlü Dev
Mavi Gözlü DevUzun zamandır bir Nazım Hikmet hikayesinin Türk sinemasındaki eksikliği aklımıza bile gelmemişken birdenbire gündeme düşen Mavi Gözlü Devle beraber ‘Bizim neden Nazımı anlatan filmimiz yok sorusu akıllarımıza çakıldı kaldı. Peki Biket İlhanın yönetiminde ve Metin Belginin senaryosunda canlanan Nazım Hikmet portresi bu özrümüzü nasıl giderdi? Nazımın 1941 ile 1969 yılları arasında geçirdiği hapishane yılları çerçevesinde büyük şairin sinemadaki ilk biyografisini hevesle ele alan çift, maalesef bu uçsuz bucaksız kaynağa büyük haksızlık etmiş. Nazımın portresini tutarsız ve dengesiz bir biçimde çizen ve sinemacılık açısından da doğru noktalara temas etmeyi başaramayan bir sinema var karşımızda. Öyle ki film, sinemadan çok bir ortaokul müsamaresini, ya da kimi hoş görsellerle süslenmiş bir edebiyat ödevini çağrıştırıyor.
İlhan ve Belginin kalkıştıkları işin ciddiyetini ve zorluğunu kabul ediyor, samimiyetlerine ve sinemamızın bu büyük çukurunu doldurma çabalarına da saygı duyuyorum. Lakin böyle alelacele ve kararsızlıkla tutuşturulmuş biyografik malzemelerden oluşan bir film görünce, Nazım konusunun halihazır gündem gücünün ve insanların Nazıma olan boynu bükük saygı ve hayranlığının arkasına sığınılmış gibi düşünmeden edemiyor insan.
Bir kere senaryo bir düzlük. Nazım Hikmet gibi bir adamın yaşamında inişlerin çıkışların, düşüşlerin kalkışların olmayacağı nasıl düşünülemezse onu anlatan metnin de hendeksiz, tuzaksız, çatışmasız ve heyecansız olması kabul edilemez. Olay zinciri sahneler arası bağıntısızlıktan dolayı kopuk ve tutuk; film dramatik açıdan sığ ve üstelik de karakterin psikolojik evrimi fırtınanın ortasında kalmış bir kayık gibi ne kıyıya ulaşıyor, ne köpürüyor, ne duralıyor. Nazım bir an sinirli, dik başlı, geçimsiz ve inatçı bir adamken, kimi zaman yumuşacık ve sıcacık, yardımsever ve aklı selim bir erdem timsali kesiliveriyor. Şairin bu özelliklerin hepsini de bünyesinde barındırmadığını iddia edecek değilim. Ama bildiğim bir şey var ki o da, bir filmin her şeyi anlatmaya kalkışmasından pek bir hayır gelmeyeceği.
On parmağında on marifet Nazımın şairane buluşlarını heyecanla kağıdına kaydettikten ve çevresine mütemadiyen şiirin, edebiyatın ve Komünizmin ışığını yayarak hapishanede salınıp durmasından sonra, bir de resim dersleri vermesi, bir de orkestra şefliği edalarıyla kendinden geçerek mahkumlara klasik müzik dinletmesi, bir de dokumacılık mesleğinde ilerleyip herkesi binbir kere hayran bırakması zaten yeteneğinden zerre şüphelenmediğimiz Nazımı yapaylaştırıyor. Sanki bizim Nazımı sevmek için, sanatından pay çıkartmak için bahanelere gereksinimimiz varmış gibi bu bombardıman niye? Biz daha çok onun bilinmeyen görülmeyen erdemine, doğallığına pencere açmak istemiyor muyuz?
Durum böyle olunca ne şairin karısı Piraye ile ilişkisini, ne filmin son 15 dakikasına sıkıştırılmış Münevvere olan sevdasını, ne de dönemi belirleyen siyasal ve kültürel değişimleri ve Nazımın bunlarla kurduğu ilişkiyi tam anlamıyla anlayamıyoruz. Kısacık diyaloglar ve anlar bile öyle göndermelerle doldurulmalı, öyle damara basmalı ki upuzun ve dopdolu bir yaşam küçük bir kesitte bile izleyiciyi sarsabilsin. Mavi Gözlü Devde bu, kimi flashbacklerle verilmeye çalışılmış, ama bunlar bizi nereden nereye götürüyor, ve hapishaneye bağlandığımızda bize ne anlatmış oluyor belli olmadığı için bunlar filmi tarihlendirmek ve temellendirmek üzere yapılmış zayıf bir girişim olarak kalıyor. Bu nedenle Nazım kararsız, dengesiz, tutarsız ve hatta zavallı bir insana dönüşüyor gözümüzde.
En azından Nazımın şiirleri perdeye taşındığı için keyif alacağımızı düşünürken yine hayal kırıklığına uğruyoruz. Ne Nazımın kendi şiir okumaları senaryoya organik bir biçimde işlenmiş, ne de sadık öğrencileri ve diğer mahkumların avluda ‘Davet şiirini hep bir ağızdan okumaları duyguları hareketlendirmeyi başarıyor. Doğal akış ve dramatik yapının kurulmasının –eğer amaç bir sinema filmiyse– ajitasyondan çok daha önemli olduğunu hatırlatmak gerekiyor.
Son zamanlarda Stephen Frears Kraliçede İngiliz Karaliçesini anlatmak için en devinimli ve kırılgan yaşam kesitini seçip, onu kimi gerçek fotoğraflar ve görüntülerle bütünleyerek hem kişileri perdede yaşatmak için otantik bir yapı oluşturmuş hem de izleyiciyi kendisine çekmeyi başarmıştı. Öte yandan henüz Türkiyede vizyona girmeyen Goodbye Bafana ile Bille August Nelson Mandelanın tüm yaşam amacını, onun hapishane muhafızı üzerinde yarattığı etki yoluyla, hem de Mandelanın kendisini az sayıda, kısa ve özlü sahnelerle göstererek kısa bir döneme sığdırmıştı. Mavi Gözlü Devde ise Nazımı anlatmak için sinematik bir araç bulunmamış; tutarlı bir dil oluşturulmamış.
Teknik kredilere bakıldığında, hikaye kurgusunun başarısızlığını montajdaki zamanlama gevşekliğini de ekleyerek tekrar vurguluyorum. Sinematografi video-vari; ışık kimi zaman doğru tonları yakalasa da post-prodüksüyonun zayıflığı nedeniyle görüntüler TV filmi standardında; siyah & beyaz flashback görüntüleri düşük bir beklentiyi bile doyuramayacak kadar zayıf, kareler gri ve yavan. Müzikler son derece bayağı ve sahnelerin dramatik duygusunu yükseltmekte kısır. Kostüm ve setler atmosfer yaratmakta yer yer etkili, ama özellikle bayan kostümleri erkeklerinkiyle aynı doğallıkta buluşamamış.
Filmin tek artısı Nazım Hikmet rolü için Yetkin Dikincilerin seçilmesi. Dikinciler şaire benzerliği ve vücut diliyle etkileyici. Ne yazık ki senaryonun ve yönetimin eksiklikleri Dikincilerin potansiyel performansını da alaşağı etmiş. Oyuncu da kaynağıyla aynı yapaylık, eğretilik ve cansızlıkta. Filmin geri kalan oyunculukları ise daha ilk karedeki askerin volta atmasından itibaren tamamen ‘gerçek kesit canlandırması niteliğinde. Karakterler canlı varlıklardan çok birer kukla ya da karikatür gibi derinliksiz; performanslar teatral ve akıcı değil. Nazımın çocuksu yüzünü gözümüze sokmak için kullanılmış bir tavşan ve kuş, filmin tek his uyandıran kahramanları.
Sinema tarihimizde bir gediği doldurma ve yeni nesillere büyük bir değerimizi anlatmak açısından neredeyse olumsuz bir etkisi olacak bir film Mavi Gözlü Dev. Nazım öylesine sevimsiz ve zavallı, kimi zaman sinir bozucu olabiliyor ki, şairi tanımayan yabancı meraklılarda ve genç kitlelerde Nazımı okuma isteği bile uyandırmayacağını düşünüyorum. Belginin 4 yılda 8 değişimle oturtmaya çalıştığı senaryonun belli ki ya daha fazla zamana ya da başka bir senariste ihtiyacı vardı. Bu filmin niceleri için bir başlangıç olmasını ve bu hataların yinelenmemesini diliyorum.
Selin Sevinç
selinlesinema@gmail.com Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |