Apocalypto
ApocalyptoHollywood sinemasında bu kez yönetmen olarak ağır ve emin adımlarla ilerleyen Mel Gibson, Cesur Yürek (1995) ve Tutku: İsanın Çilesinden (2004) sonra Apocalyptoyla yine izleyenleri yerinden zıplatacak, tüyler ürpertecek bir yapıt sundu sevenlerine. İki saati aşkın süresiyle epik-vari bir yolculuk Apocalypto. Hem de Gibson bu kez, hiçbir sıkıntısı yokken savaşın içine çekilen sıradan insanın kahramanlaşması üzerine kurduğu klasik öyküsüne daha çok özveri, zeka ve güç katıyor. Güney Amerikada yerleşik, çıplak ayakları üzerinde, çıplak elleriyle avlanan ve savaşan Maya uygarlığının iç savaşını konu alan film, yerli dilin kullanıldığı kısa ve öz diyaloglar, şakalaşmalar, anlatılar ve haykırışlar eşliğinde doğayla daima iç içe ve karşı karşıya yaşayan insanın güzelliğini yaşatıyor. Film kendi yaşadığımız hayatın tasarlanmışlığı ve heyecansızlığını gözler önüne seriyor.
Apocalypto, "Medeniyetler kendi içlerinde çürümeden dışardan fethedilemezler" sözleriyle başlıyor. Gibson bizlere belki de sinemada ilk kez bu kadar çiğ ve vahşi bir ilkel insan manzarası sunmanın yanı sıra günümüzdeki savaşların nedenleri ve sonuçlarına, insanlığın değerlerine ilişkin de sıkı göndermelerde bulunuyor. Filmde Maya uygarlığı kendi inançları ve çıkarları doğrultusunda nasıl ritüeller geliştiriyor, kendi iç çekişmelerini bastırmak için kendi kabilelerini yağmalayıp yok edebiliyorsa, şimdi de ülkeler kendi toplumsal, dinsel ve siyasal ayrılıklarıyla boğuşarak önceliklerinin bulanmasına izin veriyorlar. Bu iç çatışma açık bir yara gibi dışarıdan gelecek darbeye uygun bir hedef oluşturunca da yeni gelen tehditle birlikte savaş ‘anlamını yitiriyor.
Apocalyptonun heyecan verici bir yanı da, bu tür barışa dair yorumlamaları doğurmasının dışında ileri görüşlü izleyici için daha engin ufuklar açabilmesi. Filmin açtığı barış penceresinden daha da geniş bir perspektifle bakmayı becerebilirsek diyebiliriz ki, insanlar şu an hızla ölmekte olan tabiatın sinsi ve kudretli çöküntüsüyle karşılaşınca her türlü savaşın zararı katlamaktan başka bir işe yaramayacağını nihayet anlayacaklar ve milletler doğayla barışmak için kaynaklarını ve güçlerini birleştirmek zorunda kalacaklar.
Anlatımı destekleyecek temalar ve motifler bulmak konusunda da Gibsonın üstüne yok. Film ilk sahnesindeki fırtına öncesi sessizliği, patlayıveren bir şiddetle bozmuyor; ‘korku adında bir insanlık hastalığıyla sızıyor vahşet toplumun içine. Ne zaman ki güvensizlik ve korku insanı yönetmeye başlıyor, o zaman vahşet benliklerimizi sarıyor. Bu dakikadan sonra şiddetin boyutu değil, insanlığın ne zaman zaaflarını kabullenip kendisiyle ve hayatla baş etmeyi öğreneceği asıl mesele haline geliyor. Bir istilacı filmin ana karakteri Jaguar Pawa (Rudy Youngblood) ‘neredeyse adını takarken sadece ‘şeref illetinin fitilini yakmıyor, yaşamın çok basit seçimlerin ve anların ucunda asılı olduğunu, hayatta kalmanın değerini de anlatıyor.
Gibson aşırı şiddet ve kan kullanımıyla suçlandığı halde sinemaya bütünsel tutarlılık ve dil açısından bakabilen izleyici için son derece dengeli ve esaslı bir sinemacılık inşa etmiş. Maya, her ilkel toplum gibi kan dökmenin ve hoyratlığın bolca bulunduğu bir uygarlık. Bilim, tarım ve sanat alanlarındaki ilerlemeleriyle de temsil edilmesi bu filmin sınırları dahilinde gereksiz ve anlamsız olurdu. Her film, kaynağının varlıklarını kendi öyküsü ve mesajı için yontar, törpüler, değiştirir. Kurmaca sinemada bu kez ‘gerçeklerin değil, soyutlanmış durumların bize binbir yansımasını yorumlayabilmenin tadını çıkartmakta bu kadar direnmemeliyiz.
Peki en ilkel, çıplak ve hayvansı haliyle insanı izlemek bizi neden bu kadar rahatsız ediyor? Bana öyle geliyor ki bu huzursuzluğun nedeni, medeniyet maskesi altında aslında aynı yobaz inançlar, aynı cehalet ve yıkıcılık, çağdaş bir kılığa bürünmüş olsa da yine aynı kuvvetle süregiden şiddet ve tüm bunlara olan istemli körlüğün günümüzde de hüküm sürmesi. Böyle görüntüler toplumda bu kadar kırılma yaratıyorsa filmin bahsettiği ‘korku değil mi aslında kendi ‘gerçeklerimizi kabullenememe nedenimiz?
Peki modern batılılar filmin sonunda Mayalıları ilkelliklerinden kurtarıyorlar mı? Apocalypto aslında bir Batılı ukalalığı mı? Apocalyptoda filmin yüzde 90ına hakim olan vahşet tablosu, ehlileştirilmeye kalkışılan şeyin kendisi değil, yeni bir farkındalıkla ‘yeni bir başlangıca yelken açmaya sevkedilen insanın ta kendisi halbuki. Kapısına modern dünya dayanan Mayalıların yapay bir barışa değil, ormanlarına doğru yürümesi aslında barış ve dostluğun kendi içimizde, korku ve önyargılarınsa göz yumamayacağımız kadar yakında olduğunu vurguluyor.
Tüm bu çıkarımları bir yana bırakırsak da Apocalypto keyif aldığımız Hollywood sinemasının tüm incilerine sahip. Senaryo formülaik bir olay dizisiyle ilerliyor; gerilim dozu çok yüksek; montaj öyle keskin ki perdeden gözlerinizi bir an ayırmak, gerim gerim gerilmemek mümkün değil. Savaş sahnelerindeki tüm efektler titizlikle gizlenmiş, sanki aksiyona olduğu gibi şahit oluyoruz. Hem 35 mm hem dijital çekildiği için bol materyal cömertçe kullanılmış, hızlı ve dinamik bir kurgu sağlanmış. Duru bir sinematografi abartısız ve süslemesiz çekimlere uyumla eşlik ediyor.
Gibsonın ana rol seçimi de filme ayrı bir tat katıyor. Kısa boylu, çelimsiz gibi görünen, çocuksu ve hınzır ifadeli delikanlı Jaguar Paw Youngblood tarafından canlandırılıyor. Filmin ‘kötü adamları da dahil tüm yan rolleri müthiş anlamlı yüzlere sahip. Başta Youngbloodınki olmak üzere bakmaya doyulmaz ifadeleri, muhteşem kostümler, dövmeler ve aksesuarlarla süslenmiş bedenleri görkemli bir seyirlik sunuyor.
Birçok olumsuz eleştiriye hedef olmuş Apocalypto hem Mel Gibsonın hem de son zamanların en heyecanlı ve en anlamlı filmlerinden. Filmden çıktığınızda koşma ve başarma hissiyle doluyor insan; her şeyin insanın ellerinde olduğu, akıl yoluyla tüm güzelliklere erişilebileceği duygusunu uyandırıyor. Filmin fısıldadığı mesajı anlamak için de bu sinemayı takdir etmek için de görmek ve dinlemek yeterli.
Selin Sevinç
selinlesinema@gmail.com Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |