Albay
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 145,988
Tesekkür: 45
92 Mesajinıza toplam 143 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Polistik Over Sendromu
Polistik Over SendromuAnadolu Sağlık Merkezi Kadın Sağlığı Bölümü doktorları, kadınların en sık karşılaştığı problemlerden biri olan polikistik over sendromunu her yönüyle anlattılar.
Kadınlarda en sık rastlanan endokrin bozukluk olan "polikistik over sendromu" (PCOS) kadınların yaklaşık yüzde 4-6sını etkisi altına alıyor. Sorun kendini, düzenli yumurtlama olmaması ve buna bağlı olarak adet düzensizliği ve vücutta erkeklik hormonunun artmasının getirdiği bazı sonuçlarla gösteriyor. Erkeklik hormonunun fazlalığına bağlı olarak da deri yağlanıyor ve akneler oluşuyor, vücutta erkeksi tüylenme denilen dudakların üst kısmında ve yanaklarda tüylenme gözleniyor. İleri aşamalarda ise göğsün ortasında, çevresinde ve karnın alt kısmı ile bacakların diz üstü kısımlarında tüylenme ortaya çıkıyor. Polikistik over Latince çok kistli yumurtalık anlamına geliyor.
Yumurtalıkların polikistik görünüm denen bir görünüme sahip olmasının ne anlama geldiğini Anadolu Sağlık Merkezi Kadın Sağlığı Koordinatörü Prof. Dr. Aydın Arıcı, şöyle açıklıyor:
"Normal olarak her ay yumurtalıklarda birkaç yüz yumurta bir yarışa başlar ve gelişen yumurta olmak amacıyla büyümeye başlarlar. Bunlardan en güçlüsü büyür ve diğer yumurtaların büyümesini engeller, dolayısıyla her ay bir yumurta gelişir ve diğerlerini imha eder. Polikistik overde ise bu düzende bir aksaklık yaşanır. Bütün yumurtalar bir anda gelişmeye başlar ve hiçbiri tam gelişme düzeyine gelişemez ve orta boyda takılı kalırlar. Yumurtalığın içinde kalan bu yumurta kesecikleri aynı zamanda erkeklik hormonu da salgılandığı için polikistik over belirtileri gözlenir. Yumurtalıklara ultrasonla bakıldığında da orta boy tespih tanesi gibi kesecikler görülür. Bu nedenle polikistik over; içinde çok sayıda içi sıvı dolu kesecik olan yumurtalık anlamına geliyor."
Prof. Arıcı, birçok kişide bu tanı konduğunda isimden dolayı kist olduğunu zannederek korku oluşsa da sorunun kanserle bağlantısı olmadığının altını çiziyor.
Polikistik over sendromu son yüz yıldır tıbbın önemli bir araştırma konusu olsa da hâlâ pek çok bilinmezi barındırıyor. Hatta polikistik over sendromu adı eskiden konulmuş bir ad olduğundan günümüzdeki durumu tam olarak yansıtmadığı ifade ediliyor. Çünkü şu anda polikistik over sendromu olan kadınların birçoğunda ultrasonografik olarak bu görüntüye rastlanamıyor. Ya da tam tersi olarak, ultrasonografik olarak bu görüntüsü olan kadınların da bir çoğunda sendrom gözlenmiyor.
Anadolu Sağlık Merkezi Kadın Hastalıkları ve Doğum İnfertilite ve Tüp Bebek Merkezinden Opr. Dr. Aytuğ Kolankaya, ultrasonik görüntü ile hastalık arasında birebir ilişki olmadığını bu nedenle de isim olarak "kronik hiperandrojenik anovulasyon" yani uzun süreli erkeklik hormonlarının yüksekliğiyle giden yumurtlayamama adının önerildiğini belirtiyor.
Polikistik over sendromunun nedenlerine bakıldığında genetiğin ön plana çıktığı görülüyor. Anneden geçebildiği gibi babadan da geçme ihtimali var. Genetik nedenli bir hastalık olmasından dolayı tedavi etmek hemen hemen imkansız olsa da, var olan sorunlara çözüm bulmanın elbette imkanı bulunuyor.
Belirtiler Kişiden Kişiye Değişiyor
Anadolu Sağlık Merkezi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanlarından Opr. Dr. Nuri Ceydeli, sorunun çok heterojen olduğunu ve belirtilerin de kişiden kişiye farklılık gösterebileceğine işaret ediyor. Yani her polikistik over hastasında adet düzensizliği ya da kıllanma görünmeyebiliyor. Ya da yılda iki üç kez adet gören polikistik over sendromlu hasta olabildiği gibi yılda on defa adet gören hastalar da olabiliyor. Dr. Ceydeli, burada asıl anlaşılması gereken noktanın hastalığın tam bir spektrum olduğu ve her polikistik over tanısı almış hastanın aynı özellikler taşımadığının bilinmesi olduğunu söylüyor.
Adet görememe, düzensiz adet görme ve hiperandrojenizme bağlı olarak akne ve kıllanma şeklinde gözlenen klinik bulgularla gelen hastada tanının nasıl konduğunu ise Dr. Ceydeli şöyle anlatıyor:
"Gelen bir hasta düzensiz adet görüyor ve belirgin bölgelerinde erkeksi tüylenme varsa tanı kolaylıkla konabiliyor. Ama biyokimyasal olarak da kanda gösterilebilecek bazı bulgular var. Bunların başında testesteron miktarı geliyor. Testesteron miktarının üst sınıra yakın ve üst sınırda seyretmesi gerekiyor. Bir başka androjen hormonu olan ve böbreküstü bezlerinden salgılanan DHEAS hormonunun düzeyine de bakılması gerekiyor. Eğer bu hormonların kandaki düzeylerinin yüksek olduğu gösterilirse tanı kesinleştirilmiş oluyor. Ancak bu testlerin yapılması da şart değildir. Eğer bir kadın adet düzensizliği ve aşırı kıllanma ile geliyorsa aksi kanıtlanmadığı sürece bu durum polikistik overdir."
İleri Yaşlarda Diyabete Neden Olabiliyor
Moleküler düzeyde hastalığın özündeki sorunun ise metabolizma düzeyinde yaşanan problemler olduğunu söyleyen Prof. Dr. Aydın Arıcı, bu kadınlarda genetik olarak kan şekerini düzenleyen insülin hormonuna karşı direnç geliştiğini anlatıyor. Buna bağlı olarak da polikistik over sorunu olan kadınların ileri yaşlarda tip 2 diyabet olma riskleri de yüzde 50nin üzerine çıkıyor.
Hastalığın ortaya çıkmasında metabolik düzeyde yaşanan bu gelişmeyi Anadolu Sağlık Merkezi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanlarından Opr. Dr. İbrahim Sözen, şöyle özetliyor;
"İnsülin pankreastan salgıladığımız bir hormon. Görevi kan şekerini hücrelere koymak. Ancak hücreler insüline karşı bir direnç geliştirdiğinde kan şekeri hücrelere geçemiyor ve kan şekeri yükseliyor. Bu durumda pankreas, şekerin yüksek olduğunu ve yeteri kadar insülin olmadığını düşünerek tekrar insülin salgılamaya başlıyor. Asıl problem insülin azlığı değil, hücrelerin insüline karşı olan direnci, pankreas bunu bilmediği için sürekli insülin salgılamaya devam ediyor ve hiperinsülinzm (çok yüksek miktarda kan insülini) diye bir durum ortaya çıkıyor. Fazla insülin de hem böbrek üstü bezlerinde hem de yumurtalıklarda daha fazla androjen üretilmesine neden oluyor. Ne kadar çok insülin, o kadar çok androjen gibi bir bağlantı söz konusu. Eğer biz bu kısır döngüyü bir noktada kırabilirsek androjen üretimini de azaltabiliriz, ki nispeten yeni tedavilerde de bu esas üzerinde gidiyoruz. İnsülin direncini kıran ilaçlar veriyoruz. İnsülin direnci azaltılınca pankreas daha az insülin salgılıyor ve daha az insülin de daha az androjen ve bu da daha iyi yumurtlama anlamına geliyor."
Obeziteye de Yol Açabiliyor
İnsülin fazlalığının yarattığı bir başka sorun da beyindeki iştah merkezine yaptığı etki ile iştahın dengesinin de bozulması oluyor. Polikistik overli hastaların büyük kısmı yaşadıkları insülin rezistansı sorunu nedeniyle obez bir görünüme sahip oluyor. Ancak fazla kilo durumun daha da kötüleşmesine neden oluyor ve insülin direncinin daha da artmasına neden oluyor. Dr. İbrahim Sözen, hastaların çok kötü bir kısır döngü içine girdiklerini ve bu nedenle de öncelikle bu kısır döngünün kırılması gerektiğine işaret ediyor. Bu noktada da insülin rezistansını düşüren ilaçlar devreye giriyor. Ancak yaşam tarzındaki değişimle birlikte kilo vermenin sağlanması da çok önemli bir etken oluşturuyor. Araştırmalar kilo veren polikistik overli kadınların hem yumurtlama fonksiyonlarının düzeldiğini hem de doğurganlık şanslarının yükseldiğini gösteriyor. Dr. Sözen, konuyla ilgili şunları söylüyor:
"Hastalarımıza verdiğimiz ilaçlar onların kilo vermelerine de yardımcı oluyor. Ancak onları aynı zamanda spora ve egzersize karşı da özendirmeye çalışıyoruz. Tedavileri süresince diyetisyen kontrolünde kilo vermelerini sağlamaya çalışıyoruz. Yine yapılan bir çalışmada kilo veren kadınların yüzde 50den fazlasında bu hastalıkta görülen tüylenmenin de düzeldiği gözlenmiş. Bu nedenle kilo vermek çok önemli bir faktör."
Belirtiler Buluğ Çağında Ortaya Çıkıyor
Anadolu Sağlık Merkezi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Ebru Akbay, genellikle doğuştan olan polikistik overin buluğ çağına kadar hiçbir göstergesi olmadığını hatırlatarak, "Buluğ çağında da birçok kız çocuğunda adet düzensizlikleri olur ve buna pek fazla dikkat edilmez. Ancak bu sorun sürekli hale geldiyse ve aynı zamanda da kilo artışı varsa gerekli tedbirlerin alınması gelecekteki sorunların önüne geçilmesinde yardımcı olur" diye konuşuyor.
Belirtilerin hastalığın seyriyle birlikte artış gösterdiğine işaret eden Akbay, bluğ çağında başlayan polikistik overde kilo kontrolü yapıldığı taktirde ilerlemesinin yavaşlatılabildiğini, buna karşılık dikkat edilmezse sorunun gittikçe ilerleyeceğini dikkat çekiyor. Akbay, sözlerine şöyle devam ediyor;
"Erkeklik hormonunun artmasıyla birlikte ortaya çıkan tüylenme durdurulabiliyor ama geri döndürülemiyor. Sorunlar geriye çevrilemez. Bunun yanında polikistik overi olan kişilerde östrojenin yüksekliği de söz konusudur. Olayın biyokimyasına bakıldığında östrojenin bir önceki aşaması erkeklik hormonudur. Östrojenlerin üretilebilmesi için yumurtalıklarda bütün kadınlarda önce androjenler üretilir ve gelişmiş yumurta bunu östrojene çevirir. Dolayısıyla polikistik overi yüksek olan kişilerde androjenle birlikte östrojende yüksek olduğu için östrojen eksikliğini gösteren bulguları da yoktur. Hiç tedavi edilmezse vücuttaki kilo artışı devam eder, vücuttaki tüylenme estetik görüntü olarak rahatsız eder. Bunun yanında rahim kanserine de sebebiyet verebilir."
Polikistik over artık günümüzde çok sık görülmesinden dolayı hekimler tarafından da iyi bilinen bir sorun ve bu nedenle teşhis ve tedavisi de kolaylıkla yapılabiliyor. Prof. Dr. Aydın Arıcı, polikistik over sorunu olan kişilerin öncelikle LH ve FSH denilen yumurtalıkları kontrol eden hormonlarının kontrol edilmesi gerektiğini belirterek, anlamlı bir sonuca ulaşmak için de östrojen düzeyine de bakılması gerektiğine işaret ediyor. Bunun yanında insülin rezistansını belirlemek için de açlık kan şekeri ve açlık insülin düzeylerine bakmak gerekiyor.
Tedavi İki Yönlü Uygulanıyor
Polikistik over sendromu yaşayan kadınlar genellikle kıllanma, akne, adet düzensizlikleri ya da çocuk sahibi olamadıkları için hekime başvuruyor. Tedavi ise kadının bebek sahibi olmak isteyip istememesine göre şekilleniyor ve basamak tedavisi adı verilen adım adım gidilen bir tedavi şeması izleniyor.
Eğer hasta çocuk istemiyorsa yapılacak birkaç nokta bulunuyor. Öncelikle adet düzenini sağlamak. Çünkü uzun süreli adet görmeyen bu kadınlarda östrojen tek başına rahim içine etki etmeye başlıyor ve sonuçta rahim kanseri riskini artıyor.
İkinci nokta, tüylenmesini yok etmek oluyor ve bunun için de antiandrojenler kullanılıyor. Bu sayede hem adet düzeni sağlanabiliyor, hem de tüylenme azaltılabiliyor.
Üçüncü nokta ise, insülin rezistansına bağlı olarak oluşan kilo sorununu dengeye sokmak oluyor. Eğer hastada insülin direnci saptandıysa bu direnci azaltan ilaçların kullanılması, karbonhidrattan yoksun diyet ve egzersiz kombinasyonu en faydalı tedavi olarak gösteriliyor.
Polikistik over sendromunun semtomlarına yönelik uyguladıkları tedavi şemasını Opr. Dr. İbrahim Sözen şöyle anlatıyor;
"Tüylenme için androjen seviyelerini düşürmeye çalışıyoruz. Androjen düzeylerini en iyi düşüren şey doğum kontrol hapları oluyor. Bunların dışında hem yumurtalıklardan, hem de böbrek üstü bezlerinden androjen üretimlerini azaltan, aynı zamanda kıl köklerine de etki eden bazı ilaçlardan (spirinolaktone gibi) da yararlanıyoruz. Ben tüylenme ile gelen hastaya ikisini birden kullanıyorum ve 6-12 aylık tedavi sonrasında son derece olumlu sonuçlara ulaşıyoruz. Sonrasında ise iyi bir sonuç alınmadıysa tedaviye başka ilaçları da ekleyerek devam ediliyor. İyi sonuç alındıysa da bir süre ara veriliyor ve sonrasında tedaviye tekrar başlanabiliyor.
Adet düzensizliği olanlarda da doğum kontrol hapı ideal bir tedavi yöntemi. Bu haplar adetlerin düzenlenmesini sağlıyor. Üçüncü grup olan infertilite sorunu olan kadınlarda da da amaç yumurtlama fonksiyonunu artırmak oluyor. Yumurtlama fonksiyonunu artırmak için de insülin rezistansını düşüren ilaçlar devreye giriyor. Aynı zamanda hastanın kilo vermesini de sağlamaya çalışıyoruz. Bazen sadece insülin rezistansını düşüren ilaçlar ve kilo vermenin sağlanmasıyla dahi gebelik mümkün olabiliyor. Yumurtlamayı sağlayan başka ilaç tedavileri de var. Yumurtlama olmasına karşın gebelik yaşanmıyorsa o zaman farklı tedaviler uygulanıyor."
Çocuk İsteyen Hastalara Yaklaşım
Eğer bir kadın çocuk istiyor ve polikistik over sendromu varsa burada yapılacak olan hastanın insülin direncini düşürmek ve yumurtlamasını sağlamak oluyor. Polikistik overli kadınların bir kısmında haplarla yumurtlama sağlanarak çocuk sahibi olmaları sağlanabiliyor. Ancak bir kısım hastada da bu haplar yeterli olmuyor ve bu noktada iğnelerle yumurtlatma işlemi gerçekleştirilmeye çalışılıyor. Eğer iğne yönteminden de yanıt alınmaz ise bu hastalarda aşılama ya da tüp bebek tedavisine geçiliyor.
Opr. Dr. Aytuğ Kolankaya, polikistik overli hastadan yumurta sayısının fazla ve kapasitesinin de yüksek olmasının yumurtlatma tedavilerinde avantaj sağladığını, ancak yumurtalıkların aşırı uyarılması yani hiperstümülasyon yaşanma riskinin de dezavantaj olarak karşılarına çıktığını söylüyor. Dr. Kolankaya, yaşanan bu durumu şöyle açıklıyor:
"Polikistik overde hastaya normalde verdiğimiz ilaçları uyguladığımız zaman, çok sayıda folikül bulunduğu ve bunlar da dirençli olduğu için uzun süre yanıt alamayabiliyoruz. Fakat bir anda yumurtalıklar çok büyüyebiliyor. Hiperstümülasyon yaşamsal tehlikelere varabilen sonuçlara gidebildiği için çok dikkatli ve tecrübeli olmak gerekli. Hastanın çok iyi takip edilmesi da önem taşıyor. Bu nedenle bizim savunduğumuz hasta takiplerinin çok kişi tarafından yapılmamasıdır. Bizim ekibimizde aynı hastaları hep aynı kişiler takip ediyor ve işlemleri de hep aynı kişiler yapıyor. Bizim hiperstümülasyon nedeniyle hasta yatırdığımız daha görülmedi."
Hiperstimülasyonu polikistik overin en büyük problemi olarak tanımlayan Dr. Kolankaya, tüp bebek tedavisi gören polikistik overli hastaya da insülin direncini düşürmek için ilaç tedavisi uygulandığını, hatta bu hastalarda düşük riski yüksek olduğu için gebeliğin ilk üç ayında dahi bu ilaçlardan yararlandıklarını söylüyor.
İlaçsız Tüp Bebek Yöntemi
Polikistik over sendromu olan kadınların uyarıcı ilaçlara karşı hassasiyetinin olmasından dolayı kullanılan "in vitro maturasyon" denilen tüp bebek yöntemiyle son derece başarılı sonuçlara ulaşılıyor.
Dr. Aytuğ Kolankaya, ekip olarak 6 yıl önce başlattıkları ve ASM bünyesinde başarıyla sürdürdükleri in vitro matürasyon yöntemiyle ilgili şunları anlatıyor:
"İlaçsız tüp bebek yöntemi de denen bu yöntemde yumurtalıktaki küçük folikülleri büyütmeden içlerini boşaltıyoruz. Sonra da yumurtaları laboratuvar ortamında yaklaşık 3 gün olgunlaştırıyoruz ve olgunlaşanlara mikroenjeksiyon uyguluyoruz ve bununla tüp bebek uygulaması gerçekleştiriyoruz. Bu yöntemle yüzde 60ın üzerinde başarılı sonuçlara ulaşıyoruz."
Prof. Aydın Arıcı, polikistik over sendromunda tedaviye ne kadar erken başlanırsa verilmiş olan hasarın da o kadar az ve başarının da o kadar fazla olacağına işaret ederek, "Hasta buluğ çağında tedavi edilirse uzun vadeli etkileri de bertaraf edilmiş olur. Tedavi hayat tarzının tamamının değişmesinden ibarettir. Kadının ömrü boyunca bir hekim kontrolünde olması gerekir. ASMde genellikle kadın sağlığı bölümü olarak hem psikolojik destek, hem diyetisyen desteği hem de gerekirse endokrinoloji desteğini de alıyoruz" diye konuşuyor. Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |