| ||||||||||
|
Alternatif Kişisel Gelişim ve Kuantum Düşünce kuantum Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız insanlık Kuantum sıçramaya doğru yol alıyor Sevgili Dostlarim, "1 SECRET'i isteklerimizin gerceklestirilmesi icin nicin calistiramiyoruz?" baslikli yazima dostum Hurriyet Beyden guzel bir katki geldi. Ekledigim notlarla beraber asagida sunuyorum. Sevgilerimle. Tuncay Erciyes Sevgili Tuncay Abi... Ortaya koyduğun paradoks, Secret bilgisini ...
ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Kuantum Düşünce telkin cd indir izle İstanbul Kuantum Düşünce nerededir kimdir Kuantum Düşünce çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Kuantum Düşünce hipnoz Kuantum Düşünce olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Kuantum Düşünce hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Kuantum Düşünce kuantum düşünce kitap haberi
![]() |
![]() ![]() | LinkBack | Seçenekler | Stil |
![]() | #1 (permalink) |
Üsteğmen ![]() Üyelik tarihi: Oct 2007
Mesajlar: 432
Tesekkür: 0
141 Mesajinıza toplam 392 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
![]() | ![]() insanlık Kuantum sıçramaya doğru yol alıyor Sevgili Dostlarim, "1 SECRET'i isteklerimizin gerceklestirilmesi icin nicin calistiramiyoruz?" baslikli yazima dostum Hurriyet Beyden guzel bir katki geldi. Ekledigim notlarla beraber asagida sunuyorum. Sevgilerimle. Tuncay Erciyes Sevgili Tuncay Abi... Ortaya koyduğun paradoks, Secret bilgisini anlamamız için bize bir giriş kapısı olabilir.. Ergün Arıkdal, majisyenlerin temel iki yasayı kullandığını bize seksenli yıllarda anlatmıştı... 1- Benzer benzeri çeker 2- Parça bütünün bilgisini taşır.. (Bu Holografik Evren Kuramidir. Kuantum mekaniginin "Butunsellik ilkesi" ile de desteklenmektedir, Tuncay) Bu özetle şu demekti.. 1- Başına NE geliyorsa , onun titreşimi sende zaten mevcut olan bir titreşimdi ve başına gelen durumu kendine çektin.. Ve başına NE gelmesini istiyorsan onu titreşimini önceden yaratmalısın ve böylece istediğin sana çekilecektir. 2- İkinci yasa ise sonsuzluğun içinde algılayabildiğin ve algılayamadığın NE varsa, o zaten sen de şimdiden mevcuttur. Galaksiler senin içinde olmasaydı sonsuz uzayda DA olmazdı. Ya DA sonsuz uzay var ise, o senin içinde de eksiksizce mevcut. Bu şu demekti. İstediğin her şeyi kendine çekebilirsin. Çünkü o zaten en baştan sende mevcuttur. Ve sen bunun henüz farkında değilsin. Ve yaratmak sende mevcut olanı deneyimine çıkarmaktır. O günlerde hiçbirimiz ruhsal tekamül ile bu yasaları pratik etme arasındaki ilişkiyi göremiyorduk. Ve Ergün Bey de bu konuda hiçbir şey söylememişti doğrusu. Buradan baktığımda muhtemelen bu yasaları kullanacak ruhsal ehliyete gelebilmemiz için uzun bir yolumuz olduğunu düşünüyordu. (Bence de) Ve böyle düşündüyse bence haklıydı... Ve ruhsal tekamül için, benliğinin üzerinde bir iç çalışma içinde kalarak devam etmek ve hayat olaylarını sadece bu bağlamda bir veri olarak, geri bildirim olarak kabul etmek geçer akçe yaklaşımdı.. Söz ettiğin paradoks, arzunun muhtaçlık halinden beslendiği ve yokluğuna odaklanarak sadece yokluğu yaratmaya devam edebileceğimiz; buna karşın , tamlığımızı bütünlüğümüzü hissetme kapasitemiz arttıkça arzu etme kapasitemizin düşeceğine dair ön görüdür. (Bu bir ongoru degil gercektir. Ruhsal tekamulumuz ilerledikce, arzu etme kapasitemiz gercekten duser. Haz ve maddi cikar saglamaktan uzaklasiririz) Bu durumda Secret NE manaya gelmektedir. Buradaki paradoks, Yukarıdaki iki maddenin özet açıklamasında çözümünü buluyor. Yaratmak eylemi yoksunluğunu hissettiğimiz maddi ve manevi durumları hayatımıza getirmek değil, bir oluşumuzun bütün oluşumuzun farkındalığına doğru Genişlemek Için bir seçimdir. Ve şimdi ruhsal gelişmeden ya DA tekamülden söz ettiğimizde, artık yaratmak yoluyla bütünselliğinin ayırdına varan bilinçli varlıktan söz etmiş oluyoruz. Yaratmak eylemi, birliğimizin, bütünselliğimizin deneyim alanına çıkmasına neden oluyor. (Cekim yasasini, SECRET'i, para, ev, araba, sevgili, es vb. seyler elde etmek icin kullanmak yerine, tekamul amaciyla kullanmak. Butunselligimizi/Vahdet bilgisini idrak etmek icin imgelemeler yaparak kullanmak. Ustelik bunu yapan insan, yan urun olarak, bazi dunyasal seylere sahip olabilir veya ihtiyaci kalmaz, Tuncay) Peki sokaktaki insan bu söylediklerimin farkında değilse ve Secreti sadece yoksunluğunu çektiği şeylerin yaratılması için kullanıyorsa bu NE anlama gelir. Bazı kanal bilgilerinin bile söylediği gibi yüksek bir bilginin hazmedeyecek olan kitlelere sunumuyla bir tür dejenerasyon mu yaratılır ? İnsanı , kendini bilmeye evreni bilmeye götüren onca yol ve yöntem çöpe MI atılır. Böylelikle insan, ruhsallığından kopma tehlikesiyle MI karşı karşıya gelir.. Buna ihtimal veren ve belki inanan dostlarımın olduğunu biliyorum. (O ihtimal verenlerden biri de benim:-) Cekim Yasasi geleneksel okullarda, nefis terbiyesinde ilerlemis olanlara ogretilir. Dolayisiyla o insanlar, "insanı, kendini bilmeye evreni bilmeye götüren onca yol ve yöntemi çöpe atmaz. Ve bu inanlar, ruhsallığından kopma tehlikesiyle karşı karşıya gelmez. Ama Dejenerasyon tehlikesi, sokaktaki insan icin, yüksek bir bilgiyi hazmedeyecek olan kitleler icin elbette vardir. Bu nedenle Cekim yasasi gibi bir bilginin, milyonlar satan kitaplarla, "Nedensellik", "Determinizm", "Vahdet/(Butunsellik/Holografi)", "Yaradilisin amaci" gibi on bilgileri hazmetmemis insanlara sunulmasi sakincalidir. Bu bir cocugun eline Kalestikof vermek gibidir, Cunku mekanizmalar, bir kez tetiklendikten sonra iyiye veya kotuye hizmet ettiklerine aldirmadan, sonuna kadar gorevlerini ifa ederler) Bir de şöyle bakalım. Bilgi diyorki benzer benzeri çeker. Ve eğer yaşamına bir deneyimi çekmek istiyorsan önce onu şimdiden başarmış ve yaşıyor gibi hissetmelisin.. Ve titreşimini istediğin deneyimle Harmoniye sokmalısın.. (Dostum bildigin uzere, Secret'ta "gozlerini kapa, kendini isi, evi, arabasi, sevgilisi, esi vb. olan zengin biri gibi hayal et. Kendini oyle hisset ve oylesmissin gibi davran", kisaca MIS gibi yasa tavsiyesi veriliyor. Cekim yasasini, boyle tamamen dunyasal ve egonun azgin isteklerinin tatmini icin kullanarak, nasil titresim frekansimizi yukseltebiliriz ki? Elimizde ayrica bir "frekans ayar duzenegi" de yok) Sokaktaki insan önce NE istemediğine karar Verdi. Yoksunluğu istemiyordu. Fakat önündeki bilgiyi uygulayabilmek için, NE istediğine, onu niye istediğine ve başardığında NE hissedeceğine de karar vermeliydi. Bilgiyi uygulamak bu üç aşamayı yaşamasını gerektiriyordu. Bu bireyin yeni bir seçim yapması anlamına gelir. Artık yoksunluk bilincine odaklanmak geride kalmıştır. Şimdi istediği şey, varsıllık bilincinin yaratılmasıdır. Dolayısıyla yaratma prosesi harekete geçtiğinde orada sadece olumlu titreşim kalır... (Bu goruse katilmiyorum. Hakli olsaydin, 3 dilek hikayelerine butun kulturlerde rastlanmazdi. Insanlar ilk dilekleriyle ortaya cikardiklari olumsuzlugu gidermek icin ikinci ve ucuncu dileklerini harcayip, eski hallerine donmezlerdi. Ve eger hakli olsaydin, etrafta bu kadar cok, parayla buyu yapan, buyu cozen olmazdi. ) Lutfen Ve yaşamak istediğin deneyimin titreşimini süreğen kılmak tek işin haline gelir. Bu yüzden birey NE istediğini kesinleştirirken onu niye istediğinde derinleşerek isteğinde berraklaşır. Ve istediği deneyimi şimdiden yaşamaya başlar.. Niye istediğini yol boyunca unutmaması berrak görüşü keskin ve süreğen kılar. Geriye kalan Secretin Işlemesidir. Diğer soru şu olabilir.. Peki Ala herkes istediğini elde etmeye başladı NE olacak.. Kısa bir süre Içinde varsıllığın (sadece maddesel değil, pozitif duygu deneyimleri açısından DA) doğallık olduğunu anlayan birey, o zaman istemeyi bırakır mı? Elbette istek yasası atalete geçmez. Özünün bütünselliğinde derinleşen bilincin, yaratmanın hazzı için yaratmak ve yaratmanın farkındalığı için yaratmak dönemi başlar. Kaynakla bir oluşun bilinci her an kendini yeni bir idrakle, parlak bir aydınlıkla açığa vururken, yaratmanın hazzı ve keyfi, yaşamanın mutluluğu için yaratırız.. İnsanlık ailesi böyle bir kuantum sıçramaya doğru yol alıyor.. (Sevgili Hurriyet, Kusura bakma bu soylemini, gerceklerden uzak ve romantik buluyorum. Keske benim bir ust yapi yasasi olarak niteledigim Cekim Yasasi, senin iddia ettigin gibi, insanin tekamulunu saglayici, kuantum sıçrama yaptiran en temel yasa olsa. Keske hakli olsan ve Dunya insanligi Cekim Yasasiyla acgozlulugunu doyursa ve gittikce tirmaman sivil ve silahli savas son bulsa. Nil Gun de "Cekim Yasasi" isimli kitabinda seninle ayni iddiada bulundugu icin bu konudaki gorusumu yansitan, "Cekim yasasi evrenin en temel yasasi midir?" baslikli yazimi asagida sunuyorum. Sevgilerimle.Tuncay) Benzer benzeri çeker Parça bütünün bilgisini taşır Sevgimle Hürriyet Hürriyet KALALI toltec@postaci.info                               kaynak: http://www.maxclubin.com/insanlik-ku...yor-14769.html
Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir. |
![]() | ![]() |
![]() | #2 (permalink) |
Administrators ♥Ozlem Şahin ♥ ![]() Üyelik tarihi: Feb 2007 Bulunduğu yer: istanbul
Mesajlar: 5,030
Tesekkür: 13,842
2,276 Mesajinıza toplam 13,392 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() | ![]() kırılma noktamızın olduğu ilk sahneyi bulmanın en kolay yolu hafif meditasyon halinde kendimizi dinlerken kendi içsel yolculuğumuza doğru adım atmamızı sağlıyacak sorular sorarak basamak basamak basamak aşağyıa inebiliriz... o konu ile ilgili olarak yazabiliriz... yazmaya başladıkça yorumsuz olarak düşüncelerimizi.. git gide derinleşerek konunun özüne doğru indiğimizin ve düşüncelerimizin bizi götürdüğü o ilk ana doğru birden hızlı ilerlemeye başlarız.. bu öyle bir hız olur ki yazmaya yetişemeyiz... sorunlu olan konuyu temiz bir kağıda soru olarak yaz... o kağıdı cebine yada çantana koy.. yanında dolaştır... kağıdı hazırladıktan sonra evrene bu soru ile ilgili olarak anlayabileceğin cevapları sana ulaştırmasını dile.. ve farkındalığını yüksek tut.. kağıdı taşıdığın sürece yaşadığın duyduğun hissettiğin bazı duyumlar alacaksın.. o duyumları bir kenara yaz.. cevabın mutlaka yazdıklarının arasında olacaktır.. aklıma gelen örnek yollar şimdilik bunlar.. sevgiler..
__________________ ben mevlana değilim, insan ol öyle gel.. ![]() |
![]() | ![]() |
![]() | #3 (permalink) |
Üsteğmen ![]() Üyelik tarihi: Oct 2007
Mesajlar: 432
Tesekkür: 0
141 Mesajinıza toplam 392 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
![]() | ![]() KUANTUM FİZİĞİ VE DÜŞÜNCE DÜNYAMIZIN KONTROLÜ “Yaşamdaki temel amacımız nedir?”… sorusunun en mantıklı cevabı sanırım “Mutlu olmak” olmalıdır. İstisnasız tüm insanların yaşlısı genci, yoksulu zengini, Paris’lisi İzmir’lisi…ne kadar farklı yaşam tarzlarına sahip olursak olalım ne kadar farklı çevrelerde yaşarsak yaşayalım temelde ihtiyaçlarımız aynıdır. Ancak günlük yaşam içinde hepimizin sıkıntıya girdiği oldukça mutsuz olduğu adeta aşılması imkansız bazı sorunları vardır. Bu sorunlar dış etkenlere bağlı olabileceği gibi büyük bir oranda aslında kendi düşünce sistemimizin ortaya çıkardığı sorunlardır. Bu nedenle gerçekte insanoğlu sorunları aşmaya çalışırken en büyük mücadeleyi yine kendisine karşı vermektedir. Karşılaştığımız sorun nedenli büyük yada aşılmaz olursa olsun aslında düşünce sistemimizin ortaya çıkardığı ve dolayısıyla da yine beynimizin çözebileceği sorunlardır. Burada esas olan insanın düşünce sistemini değiştirmesi yada sorunu çözebilecek şekilde soruna adapte etmesidir. Bu ise gerçek anlamda zihinsel, bedensel eğitim ve ciddi çalışma gerektirmektedir. İnsanın mutluluk sorunu felsefe, psikoloji, nöroloji, psikiyatri, sosyoloji, fizik…gibi aslında bütün bilimlerin ortak sorunudur. İnsan düşüncesinin oluştuğu ve yönetildiği yer olan beynimiz bilindiği gibi yaşamımıza dair olumlu yada olumsuz her şeyden adeta sorumludur. Bu durumda bütün mesele beynimizin işleyiş mekanizmasının çözümlenmesi düşüncelerin nasıl oluştuğunun ve nasıl yönetildiğinin ortaya çıkarılmasıdır. Bu ise sadece nörologların yada tıp biliminin altından kalkabileceği bir sorun değildir. Zaten şuan kadar da bu alanda fazlaca bir yol kat edilememiştir. Aslında insan beyninin ürünü olan düşünce ve eylemler yine o kişinin geçmişte yaşadığı olaylar ve deneyimler tarafından belirlenmektedir. Kişilik dediğimiz kavram tüm bunların bileşkesidir. Geçmişte yaşanılan her olay deneyim yada bilgi, beyin hücrelerinin içinde bir takım protein zincirlerinin oluşmasına yada bir çeşit yolların oluşmasına neden olmaktadır. Bu yollardan daha sonra düşünce oluşumu ve yönetimi esansında elektronik sinyaller rahatlıkla geçerek çeşitli kararların alınmasını yada alınamamasını ve uygulanmasını sağlarlar. Örneğin iğne battığında acı hissini yaşamamızın yada çok sevdiğimiz bir tatlıyı yediğimiz zaman mutluluk hissini yaşamamızı sağlayan bu elektronik sinyal bağlantılarıdır. Bütün bunlar aslında yaşadığımız olaylara beynimizin getirdiği yorumla ilişkilidir ve bu yorum da beynimize yine geçmişte yaşanan olaylar esnasında öğretilmiştir. Örneğin aynı restorana gittiğimizde aynı yemeği yeme eğilimimiz bu şekilde kolayca oluşmaktadır. Sigara içen bir kişinin bir türlü bu alışkanlığından kurtulamamasının nedeni de yine budur. Bütün bu beyinsel aktiviteleri bilimsel açıdan incelediğimizde bütün olup biten yaklaşık 1200 g olan beynimizde bulunan yaklaşık 100 milyar kadar hücre arasındaki çok küçük elektriksel sinyallerin sürekli olarak merkezler arasındaki hareketidir. Düşüncenin oluşumu da bunun eyleme dönüşmesi de tamamen elektronik sinyaller aracılığı ile olmaktadır. Bu sinyaller boyutların çok küçük olduğu mikro evren de gerçekleşmektedir. Mikro evrende (uzunluk<< 10-6m) gerçekleşen bu olaylar yine bu evrenin kurallarıyla ancak gerçekleşebilir. Mikro evreni yöneten yasaları konu alan kuantum fiziği bu alanda yapılacak çalışmaların olmazsa olmazı konumundadır. Zira kuantum fiziği mikro evreni yöneten yasaları aslında 1900 yılından beri araştırmakta ve çok önemli ölçüde de çözümlemiştir. Bu nedenle insan beyninde meydana gelen düşünceler ve bunların yönetilmesi, eyleme dönüşmesi konusu kuantum fiziği yasalarının yönetimi altındadır. Örneğin mikro evrende tünel olayı gerçekleşir, yani bir elektron kendi enerjisinden daha büyük bir enerji barajını aşıp barajın arka tarafına ulaşabilir. Bu kuantum mekaniksel ve mikro dünyaya ait bir olaydır ve her an gerçekleşir. Buna benzer bir çok olay yine kuantum dünyasında şuanda gerçekleşmektedir. Kuantum fiziğinin düşünce dünyamız ve bunun yönetilmesinde nasıl kullanılabileceğine geçmeden önce mikro dünyayı şekillendiren yada yöneten kuantum evreni nin bazı çok temel bulgularına kısaca göz atarsak şunları özetleyebiliriz. 1-Mikro Evrenin Hareketliliği (Dinamizmi): Kuantum Fiziğinde ve dolayısıyla mikro evrende her şey mutlak anlamda hareket halinedir. Durağan yada statik hiçbir tanecik yoktur. Zaten kuantum fiziği statik sistemlerle ilgilenmez. O halde mikro dünyanın en temel özelliklerinden birisi mikro evrenin dinamik olmasıdır. 2-Mikro Evrende Kesiklilik (süreksizlik) yada Kuantizasyon: Enerjinin aslında sürekli olmadığı fikri ilk kez kuantum fiziğinin en önemli kurucularından biri olarak anılan Max Planck tarafından 1900 yılındaki fizik kongresinde ortaya atılmıştır. (Enerji = n h f ….burada n bir tam sayı, h Planck sabiti olarak adlandırılan evrensel bir sabit ve f de frekanstır.) Bu düşünce o güne kadar var olan düşünceleri temelden sarsmış ve yeni bir dünyanın yani kuantum dünyasının doğmasına neden olmuştur. Madde yani kütle mikro dünyada kuantizedir yani madde belli noktalarda bulunan atomlardan meydana gelmiştir. Einstein’ın “Enerji ile kütle eşdeğerdir.” ( E=mc2 ) ifadesi ile bu fikir birleştirildiğinde enerjinin kuantize olması gerektiği hemen anlaşılabilir. Artık hakkında hiçbir kuşku bulunmayan bu kesin gerçek bizi daha sonra momentum, konum, hız ve açısal momentum gibi bir çok kavramın mikro dünyada kuantize olduğunu keşfetmemizi sağlamıştır. 3- Mikro Evrende Dalga Fonksiyonu (Ψ): Mikro evrenin kuantize oluşu daha sonra Erwin Schrödinger’i mikro dünyadaki bütün taneciklerin uyması gereken bir denkleme götürmüştür. Bu denklem ünlü Schrödinger Dalga Denklemi’dir. Bu denklemin en önemli yeniliklerinden biri taneciklerin davranışının bir matematiksel fonksiyon (Ψ) tarafından tanımlanmasıdır. Bu fonksiyonun belirlenmesi ile söz konusu taneciğin bütün özellikleri belirlenmiş oluyor. Bu şekilde (Ψ) nin devreye girmesi ile bunun karesine eşit olan olasılık yoğunluğu devreye giriyor. Yani parçacıklar uzayın belli noktasında belli bir anda belirli bir olasılıkla var olabilmektedir. Böylece klasik fizikteki determinizm ortadan kalkıyor ve olasılıklar devreye giriyor. Artık hiçbir şey eskisi kadar kesin değil yada hiç kesin değildir. Ancak bazı olasılıklarla tanecikler belli yerlerdedir. Ünlü fizikçi Einstein dahi bu gerçeği kabul etmekte zorlanmıştır ve “Tanrı asla zar atmaz” demiştir. Ancak gerçek odur ki mikro dünyada kesinlik yok ve olasılıklar vardır. 4- Mikro Evrende Heisenberg Belirsizlik ilkesi: Olasılıklar fikri daha sonra Heisenberg’i olasılıkların olduğu yerde belirsizlikler de vardır fikrine götürmüş ve kendi adıyla anılan yine çok önemli bir yasa olan belirsizlik ilkesini ortaya koymasını sağlamıştır. Artık yapılan ölçümler kesin değildir. Her ölçümde bir belirsizlik vardır. Eğer siz örneğin elektronun konumunu ve ona bağlı olan hızını ölçmek isterseniz, konumu ne kadar doğru ölçerseniz o ölçüde hızını ölçemezsiniz yada hızını ölçmedeki belirsizlik artar. Bu belirsizlik sadece mikro evrende etkili olabiliyor. Makro evrende belirsizlik çok küçük olduğu için hiçbir etkisi yok biz bunu doğal olarak algılamıyoruz. 5- Mikro Evrenin Dual (ikili) Yapısı: Fizikçileri şaşırtan bir başka çok önemli konuda mikro evrende yada atomik boyutlarda maddenin ve ışığın dual (ikili) karakteridir. Diğer bir deyişle madde yani tanecik bazen dalga karakterine bazen de tanecik karakterine bürünür. Aynı dual karakter ışık için de net bir şekilde gözlenmiştir. Işık bazen tanecik yani foton gibi bazen de dalga gibi davranır. Ancak ya biri yada öteki duruma hakimdir. İkisi de aynı anda varolamazlar. 6- Mikro Evrende Tünel olayı: Kuantum fiziğinin diğer bir çok önemli gözlemi tünel olayı olarak isimlendirilen olaydır. Bu olay bize mikro dünyada örneğin bir elektronun olmaması gereken yerde bulunabileceğini göstermiştir. Klasik açıdan bir elektron kendi enerjisinden büyük bir duvarı aşarak duvarın arka tarafına geçemez. Oysa kuantum mekaniksel denklemler ve gözlemlerimiz göstermiştir ki, bu mikro dünyada her an gerçekleşen olağan bir olaydır. Örneğin elektronik aletlerimizde kullandığımız transistorler de bu olay çok olağandır. 7-Karşılıklı Etkileşim (Correspondence) İlkesi: Kuantum fiziği ile klasik fizik arasındaki ilkeler ve yasalar bu denli çelişkili olduğuna göre acaba nerede ve nasıl bu ikisi kesişebilir diye bakıldığında ise şu sonuç net olarak bulunmuştur. Kuantum fiziği yasalarından klasik fizik yasaları elde edilebilmektedir (tümevarım ilkesi). Yani mikro dünyanın verilerinin birleştirilmesi ile makro dünya hakkında bilgiler elde edilebilmektedir. Bu tersinir olmayan bir ilişkidir. Yani makro dünya (klasik fizik) yasalarından mikro dünya (kuantum fiziği) yasaları elde edilemez. Yukarıda çok kısaca ifade edilen ve bunlar gibi bir çok bilimsel yasa insan düşüncesinin de üretildiği ve yönetildiği yer olan insan beyninde gerçekleşmektedir. Dolayısıyla insan beyninin işletim sisteminin bu yasalara uymak zorunluluğu açıktır. Normal insan sağduyusu ve mantığı ile çelişen bu bulgular mikro evreni şekillendirdiğinden insan düşüncesini de mutlak anlamda şekillendirmektedir. O halde yapılması gereken şey bu yasaların yardımıyla insan beyninin işleyiş mekanizmasını kuantum fiziği yasaları ile yeniden çözümlemektir. Ancak bu konu o kadar da kolay olamamaktadır. Aslında oldukça farklı ve karmaşık bir çalışma alanına girmiş oluyoruz. Zira insan yaşamını yöneten beyinsel aktiviteler yada kısaca düşüncelerin çözümlenmesi yada yönetilmesi konusu bir çok disiplinin birlikte çalışmasını gerektiren bir konudur. Ancak çözümlemenin beklide en önemli aşamasını, mikro evrendeki kuantum fiziksel yasaların insan düşüncesine uyarlanması oluşturmaktadır. Mikro dünyayı yöneten kuantum fiziksel yasalar ile yine mikro dünyanın ürünü olan insan düşüncesi birleştirildiğinde çok temel anlamda öne çıkan bazı noktalar şunlardır. 1- Düşüncenin Kuantizasyonu: İnsan düşüncesi fiziksel açıdan incelendiğinde enerji anlamına gelmektedir. Düşünce, mikro tanecikler olan beyin hücreleri tarafından meydana getirildiğine göre mikro evren in yasalarıyla yönetilmelidir ve kuantize olmak zorundadır. Gerçekte yaşam, beyinde düşünce kuantları nın oluşması ve bunların insan bedenini yönetmesi anlamını taşımaktadır. Herhangi bir düşüncenin yönetilmesi yada yönlendirilmesi o düşünceyi oluşturan çok küçük elemanter parçacıklar olan düşünce kuantlarının yönetilmesi anlamına gelmektedir. Bu olay ise bütün bir düşüncenin kontrol edilmesine oranla çok daha kolay olmalıdır. Çünkü düşünce kuantları enerji miktarı olarak değerlendirildiğinde düşüncenin tamamına göre çok daha küçüktür. Bu anlamda yapılması gereken şey kuantum fiziği yasalarını kullanarak düşünce kuantlarının ortaya çıkışı ve gelişiminin çözümlenerek kontrol edilmesidir. Her hangi bir olay yada konu hakkındaki özellikle olumsuz ve rahatsız edici istenmeyen düşünceler bu şekilde ayıklanarak yok edilebilir ve istendik türden yapıcı ve olumlu düşüncelerin ortaya çıkması sağlanabilir. 2- Düşüncenin Matematiksel İfadesi: İnsan düşüncesi bir çeşit enerji olduğuna göre ona eşlik eden ve onu tanımlayan bir matematiksel dalga fonksiyonu yani düşüncenin fonksiyonu olmalıdır. Bu fonksiyon o düşünceye ait her türlü bilgiyi içinde barındırır. Dolayısıyla tespit edilmesi durumunda o düşünceye ait her şey bilinir duruma gelecektir. Özellikle istenmeyen düşüncelere ait fonksiyonların belirlenmesi ile o düşüncenin çözümlenmesi ve ortaya çıkmasının yada yok edilmesinin sağlanması mümkün olabilecektir. Burada önemli olan nokta kuantum fiziği yasaları ile dalga fonksiyonunun bulunmasıdır. 3- Düşüncedeki Tünel Olayı: İnsanların yaşamları boyunca karşılaştıkları ve aşılması mümkün olamayan engeller (düşünsel ve yaşamsal sorunlar) gerçekte özel bir teknik ile yani tünel olayı ile aşılabilir. Bu bir elektronun gerçekleştirdiği tünel olayından asla farklı değildir. Bunun için gerekli koşulların sağlanması ve nasıl yapılacağının kuantum mekaniksel anlamda belirlenmesi gerekmektedir. Böylece üstesinden bir türlü gelemediğimiz yaşamsal sorunlarımızı bu özel teknik sayesinde yeterli enerjimiz olmasa dahi aşabilecek ve yeni ufuklara doğru rahatlıkla yol alabileceğiz. 4- Düşüncede Tümevarım ilkesi: İnsan beyninde meydana gelen düşünce kuantları nın birleştirilmesi ile düşüncenin bütünlüğü yani makro düşünceler elde edilebilir. Böylece mikro düşünce kuantları ndan makro düşünce bloklarına geçiş yapılabilir. Bu düşünce blokları doğrudan yaşamımıza ait düşünceleri, kararları, eylemleri kısacası her şeyi kapsamaktadır. Sonuçta insan beynindeki düşüncelerin fizyolojik anlamda çok küçük elektronik sinyallerden meydana geldiği ve dolayısıyla da enerji olduğu gerçeğinden hareketle insan düşüncesinin de kuantize olduğu ortaya çıkmaktadır. O halde sorun bu düşünce kuantlarının kontrol edilmesi ve yönetilmesi sorunudur. Düşüncenin süreksizliği yada kuantize olduğu gerçeğinden hareketle hepimizin sıkıntıya girdiği ve istemediği yada kurtulmaya çalıştığı düşüncelerden ve dolayısıyla da eylemlerden kurtulması mümkün olabilecektir. Bir anlamda insanın mutluluğu bu şekilde ciddi olarak artırılabilir. Ancak bunun için sadece düşünce yönetiminin kuantum mekaniksel teorilerinin geliştirilmesi yetmez, buna ilaveten bu modellerin insana kazandırılması için nasıl bir eğitim sürecinin gerektiği de ortaya konmalıdır. Bu gerçekte ciddi çalışma ve sabır gerektirmektedir. Her şeye rağmen, kısa bir süre sonra insan zekasının harika birikimleri ve kuantum fiziği sayesinde yine insan zekasının ortaya çıkardığı ve insanın mutluluk yollarını tıkayan engeller rahatlıkla aşılabilecektir. Prof. Dr. Mustafa EROL Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi, Fizik Eğitimi Anabilim Dalı, İZMİR. http://kisi.deu.edu.tr/mustafa.erol/...0kontrolu.html |
![]() | ![]() |
![]() | #4 (permalink) |
Üsteğmen ![]() Üyelik tarihi: Oct 2007
Mesajlar: 432
Tesekkür: 0
141 Mesajinıza toplam 392 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
![]() | ![]() GÖRELİLİK KURAMI (Relativity) : Einstein ,özel ve genel görelilik teorisini ortaya atmasıyla uzay ve zamanı algılayışımıza bir çok yenilikler getirdi.Einstein’ın  1905 yılında yayınlanmış olan üç makalesinden  sonuncusu özel görelilik kuramının başlangıcını oluşturmaktadır.Bu makale ışık hızının sabitliği sorununu irdelemeyi amaçlıyordu ; 20.yüzyılın başlarında gerçekleştirilen bir çok deney ışığın boşlukta sabit bir hızla (yaklaşık saniyede 300.000 km) ilerlediğini kanıtlıyordu.Dünyanın gerek kendi ve gerekse güneş etrafında dönüyor olmasına rağmen kütlelerin göreceli hareketinden tamamen bağımsız olarak ışığın sabit bir hızının olduğunun ispatlanması bilim adamlarını oldukça şaşırtan bir buluş olmuştu. Fizikçiler  dünyanın güneş çevresinde saniyede 30 km kadar ilerlediği göz önüne alınırsa aynı yönde ilerleyen ışığın biraz daha yavaş yayıldığını görmemiz gerekir  diye mantık yürütseler de deneylerle ispatlanan durum bu değildi.Einstein’ın bu sorundan yola çıkarak vardığı ve “Özel Görelilik ” olarak adlandırılan kuram  bilim dünyasına yepyeni ufuklar açtı. Einstein’ın en çok “tren,saat ve trenin içinde ve dışındaki birer gözlemci” örneği ile  simgeleşmiş özel görelilik kuramının vardığı sonuçlar özet olarak şöyledir: 1.Bize göre sabit hızla ilerlemekte olan bir aracın içindeki tüm saatler bizimkinden daha yavaş ilerler.Bu aracın hızı ışık hızına yaklaştıkça belirgin hale gelen bir etki olmasına rağmen mikro ölçekte bir çok deneyle ispatlanmıştır.Örnek olarak ses hızının iki katı bir süratle hareket eden bir uçak bu şekilde bir sene uçtuktan sonra uçağın içinde bulunan saatler saniyenin on binde biri kadar geri kalmaktadır. 2.Bu etkiye ilaveten hareket eden cisimlerin boyları hareketleri doğrultusunda kısalmaktadır. Şekil-Özel görelilik kuramını açıklamakta kullanılan tren örneği Bu konuda çok bilinen diğer bir örnekte ikizler paradoksudur.İkizlerden biri ışık hızına yakın bir hızda ilerlediği bir uzay yolculuğuna çıkarken diğer ikiz dünyada  kalır.Zaman, yolculuğa çıkan ikiz için dünyada kalan ikizinin algıladığından daha yavaş ilerler.Böylece uzay yolcusu ikiz geri döndüğünde,dünyada kalan ikizinin kendisinden daha fazla yaşlandığını görecektir. Einstein böylelikle zamanın evrensel bir niceliğinin olmadığını,bunun yerine herkesin kendine ait bir zamanı olduğunu,iki kişinin zamanı,birbirlerine göre durağan olduklarında uyumlu,hareketli olduklarında ise uyumsuz olduğunu göstermiş oldu. Özel görelilik kuramı  elektrik ve manyetizma kanunları ile uyuşsa da Newton’un kütle çekim kanunuyla uyuşmuyordu.Newton’un çekim kanunu uzayın bir bölgesinde maddenin dağılımı yeniden düzenlendiğinde bu durumun evrenin tümünde hemen hissedileceğini öngörüyordu. Bu durum görelilik kuramının imkansız olduğunu gösterdiği gibi, ışık hızından daha yüksek bir hızı gerektirmekle kalmıyor aynı zamanda yine görelilik kuramının ortadan kaldırdığı kişiye göre değişmeyen evrensel zaman kavramının mevcut olmasını gerektiriyordu. Einstein uzay-zaman geometrisinin düz değil eğri olduğunu ortaya attı.Eğer dünya düz olsaydı Newton’un meşhur elmasının yerçekimi nedeniyle veya Newton yukarı doğru ivme kazandığı için düştüğü söylenebilirdi.Oysa bu eşitlik küre biçimindeki bir dünyada geçerli olamazdı.Geçerli olması demek dünyanın zıt tarafındaki kişilerin birbirinden uzaklaşmaları anlamına gelirdi. Kütle çekimini kapsamayan,özel görelilik olarak tanımlanan kuramından ayrı olarak,bükülmüş uzay-zamanla ilgili yeni kurama “Genel görelilik” adı verildi ve bu durum 1919 senesinde Batı Afrika’daki bir İngiliz keşfinde güneş tutulması esnasında güneşin yakınından geçmekte olan bir yıldızdan gelen ışıkta küçük bir bükülmenin saptanmasıyla ispatlandı. Genel görelilik kuramı,kütle çekiminin nasıl işlediğini anlatır.Hiç bir zaman çekimi bir kuvvet olarak hesaba katmaz.Bunun yerine cisimlerin çevresindeki çekim alanlarının,uzay ve zamanın bükülmesi sonucu meydana geldiğini söyler.Cisimler içerdikleri kütleler oranında uzayda çukurluklar oluşturur ve zamanın akışını yavaşlatır.Ancak uzayın derinliklerinde,tüm çekim kaynaklarından uzakta,uzay ve zaman tam anlamıyla düzdür.Çekim alanının gücü arttıkça uzay-zaman eğriliği de o oranda artar.Bütün bunlardan çıkan sonuç şudur :Madde uzay-zamanın nasıl eğileceğini,uzay-zaman da maddenin nasıl davranacağını belirler. Einstein’ın genel görelilik kuramı ,uzay ve zamanın,evrenin durağan değil dinamik katılımcıları olarak anlaşılmasını sağladı. Her iki görelilikten çıkan çok önemli diğer bir sonuç E=mc2 formülüyle ifade edilen kütle ve enerji arasındaki ilişkinin ifade bulmasıydı.Madde enerjinin yoğunlaşmış biçiminden başka bir şey değildi.Atom çekirdeğinin yapı taşları olan proton ve nötronların bağımsız kütlelerinin toplamı her zaman çekirdeğin kütlesinden fazladır.Öyleyse proton ve nötronları bir arada tutan enerji bir anlamda aradaki kütle farkından dönüşmüş olmaktadır.İşte çekirdek parçalanmasıyla büyük patlama etkisini açığa çıkaran da bu potansiyel enerjidir. Şekil-Kütle çevresinde bükülen uzay 1939 senesinde 2.Dünya savaşı başlamak üzereyken bir grup bilim adamı Einstein’a barışçı duygularını bir kenara bırakması ve nükleer enerji programını başlatması için Başkan Roosvelt’e gönderilecek bir mektuba imzasını koyması yolunda kendisini ikna etti. Bu mektup Manhattan projesi ile başlayan ve 1945’te Hiroşima ve Nagazaki’ye bırakılan atom bombalarıyla noktalanan süreci başlatmış oldu.Bir çok insan kütle ve enerji arasındaki ilişkiyi bulduğu için bu konuda Einstein’ı suçlamış olmasına rağmen o Manhattan projesinde hiçbir zaman yer almamış ve bomba atıldığında dehşete kapılmıştır. Atom bombasından ötürü Einstein’ı suçlamanın uçakların düşmesinden ötürü yerçekimini bulduğu için Newton’u suçlamakla aynı şey olduğu söylenir. İşin asıl ilginç yanı Einstein’a 1921 senesinde Nobel fizik ödülü verildiğinde bu özel görelilik kuramını açıkladığı makalesinden ötürü değil aynı sene içinde yazdığı diğer bir makalesinde kuantum fiziğine yaptığı katkılardan ötürü verildi. http://www.turkishpilots.org.tr/kose...i_no=37&id=177 |
![]() | ![]() |
![]() | #5 (permalink) |
Teğmen ![]() Üyelik tarihi: Aug 2008
Mesajlar: 3
Tesekkür: 0
1 Mesajina 2 kez İyi ki varsın denildi
![]() | ![]() su ana kadar okudugum diger basliklardan cok daha aciklayici buldugumu belirtmek isterim ve de kuantumu beynimde fiziksel ve bilimsel bi temele oturtmak da konuya olan inancimi cok daha fazla artirdi. cok cok tesekkurler. |
![]() | ![]() |
![]() | #6 (permalink) | |
Üsteğmen ![]() Üyelik tarihi: Oct 2007
Mesajlar: 432
Tesekkür: 0
141 Mesajinıza toplam 392 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
![]() | ![]() Alıntı:
| |
![]() | ![]() |
![]() |
Bookmarks |
| |
Alternatif Kişisel Gelişim ve Kuantum Düşünce kuantum Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız insanlık Kuantum sıçramaya doğru yol alıyor Sevgili Dostlarim, "1 SECRET'i isteklerimizin gerceklestirilmesi icin nicin calistiramiyoruz?" baslikli yazima dostum Hurriyet Beyden guzel bir katki geldi. Ekledigim notlarla beraber asagida sunuyorum. Sevgilerimle. Tuncay Erciyes Sevgili Tuncay Abi... Ortaya koyduğun paradoks, Secret bilgisini ...
ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Kuantum Düşünce telkin cd indir izle İstanbul Kuantum Düşünce nerededir kimdir Kuantum Düşünce çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Kuantum Düşünce hipnoz Kuantum Düşünce olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Kuantum Düşünce hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Kuantum Düşünce kuantum düşünce kitap haberi