Seninle içsel bir yolculuğa çıkmak istiyorum bugün. Tüm benliğin ile bana odaklanabilecek misin?
Buna çok iyi konsantre olman gerekiyor, bu bir değişimin başlangıcı senin için. Yeni bir keşif diyemem buna, çünkü daha önce sen çok küçükken kendini keşfetmiştin! Sonra kendinden uzaklaştırıldın…
Şimdi birlikte uzanacağız bu yolculuğa seninle. Yürek yüreğe birlikte ilerleyeceğiz…
Bu yolculuk sevgi yoluna ulaştıracak bizi. Benim yoluma! Eğer bu yolda yürümeye başlarsan yaşama gözlerini kapatacaksın! Buna sakın şaşırma; çünkü sevgi yolunda, yaşama sadece yüreğin ile bakmanın farkındalığını kazanacaksın. O zaman gözlerine ihtiyacın olmayacak… O zaman insanlar bana sordukları gibi sana da soracaklar “Neden mutsuzluktan korkmuyorsun?, Neden ölümden korkmuyorsun? Neden sürekli bu kadar berrak ve dingin bir zihnin var?” diye. Evet, onlar hep neden arayacaklar senin dünyanda, sen de onlara “Yaşamı nedensiz ve sebepsizce yaşadığım bir yoldayım” diyeceksin, ama onlar sormaya devam edecekler. “Bu yoldan bize de bahset?” diyecekler “ Ve sen onlara “Bu yol sevgi yolu” diyeceksin.
Ve yoluna devam edecesin. Onlar sormaya devam edecekler; fakat sen onları duymayacaksın bile; çünkü onlar hala nedenlere takılı kalmış olacaklar ve seni de sevgi yolundan çekip almak için çabalayacaklar.
Onlar seni kıskanacaklar! Seni düşürmek için sürekli sorular soracaklar ve zihnini gereksiz sorularıyla doldurmaya çalışacaklar, ama sen onları duymayacaksın!
Bu yolculukta seninle birlikte yürüyeceğiz…
Benimle bütün olman gerekiyor! Sen ve ben olarak yola çıkamayız, bütün olmalıyız!
Evet, BİZ olmamız gerekiyor. O zaman bir bütün olmanın hazzını yaşayarak bu yolculuktan keyif alacak ve bilinç edineceksin.
Hazırsan yola çıkabiliriz artık.
Kendini rahatça izleyebileceğin bir yere geçmelisin, kendini izlemelisin çünkü. Gözlerini kapatıp bana odaklanmalısın. Bedenin olduğun yerde kalsın ve ruhunu çek içinden, bedeninin tam karşısına geç!
Bunu daha önce hiç yapmadın sen; kimsin sen sahi? Ne için varsın? Ne yapıyorsun kendin için? Bunları ben sana soruyorum, sen de kendine sor.
Bak orada tam karşında duruyor işte! Yüzleşmelisin korkusuzca kendinle. Sevgi yoluna girerken önümüzde olacak engellerden biridir korkuların...
Zihninde korkular ve kaygılar varken zaten yaşamıyordun. Yaşam sana geliyordu ama sen onu kaçırıyordun, tutunamıyordun ona. Bunu izlemelisin kendinde!
Önce korkularından sıyrılman gerekiyor. Bu yola benimle çıkacaksan ve BİZ olarak devam edeceksek, ben karşımda zayıf bir insan görmek istemiyorum. Zayıf ve güçsüz hissettiğinde kendini ölümü hep burnunun ucunda hissedersin. İnsanlar bana soruyorlar “Sen nasıl bu kadar kendine güvenebiliyorsun? Sen nasıl zihnini bu kadar berrak tutabiliyorsun? Bunun yöntemi nedir?” diye devamlı bu salakça soruları soruyorlar.
Bu saçmalıktan başka bir şey değil. Bunun bir yöntemi yoktur. Bunu sakın sorma kendine! Dünya nedensiz ve yöntemsizce döner. Yaşam bir pınardır ve sadece akar… Boş zihinle yaşamanın ve mutlu olmanın bir yöntemi yoktur. Hiçbir uzmana gidip “ Ben nasıl mutlu olurum?” diye sorma sakın; bu çok büyük bir aptallıktır.
Bunun yöntemi yoktur çünkü. Bunu anlayabilirsen o zaman akışa devam edeceksin. Korku ve kaygılarını sen var ettin demiştim sana. Zihninle yaşıyorsun; ya geçmişte kalmışsın ya da hep gelecektesin. Zihin seni gerçek yaşamdan uzak tutuyor onu kaçırıyorsun, ama farkında değilsin. Kaygılarını sen var ettin bununla yüzleş! İşte orada tam karşında duruyorsun. Bir yanın orada işte…
Yüzleş kendinle, korkusuzca…
Ağlamak geliyorsa içinden ağla, sakın tutma kendini! Bırak gözyaşların aksın derinlerinden… Bırak dizginlerini ve ruhun süzülsün eşsizce. Zihninle yaşamak sana ne kattı bugüne kadar? Mantığına kulak vererek yaşamı kendine zindan edip duruyorsun!
Kaybol yaşamın içinde, uzun süre kendini bulma, bırak kimse tanımasın seni.
Ağlamak için izin ver kendine. Ağlamalısın! Bunun üzerinde duruyorum, çünkü gözyaşların ile akıp gidecek korkuların. Bunu biliyorum, çünkü sana sadece yaşadıklarımı anlatıyorum.
Ben yaşamı bir yerden öğrenmedim; onun kullanım klavuzu yoktur zaten. Sana izlediklerimi anlatıyorum! Ağlamalısın. Kendini daha önce çok tuttun ağlamamak için; robot gibisin, mekanik bir insan oldun.
Sen kendini tuttuğunda duyguların köreliyor, ama farkında değilsin... Seni uyandırmak için sürekli dürtüklemek mi gerekecek?
Kendi yüreğine dokunmadan bir başkasının yüreğine de dokunamazsın! İşte bu yüzden buradayız. Kendi yüreğine dokunacaksın birazdan, ama üzerine o kadar çok tortular, çakıllar, tozlar, yabani otlar atmışsın ki; ona ulaşmak için bu çöplüğü temizlememiz gerekiyor. Gözlerin hala kapalı…
Bırak kapalı kalsın, açma! Yüreğin ile okuyacaksın zaten bundan sonra yazdıklarımı. Şimdi seninle birlikte bu çöpleri temizlememiz gerekiyor. Bu çöplerden biri affetmek! Çevrende affedemediğin ne kadar insan var bunları kendine söyle. O insanları gözünün önüne getir. Enerjinin çok büyük bir kısmını bu insanlara kin tutarak harcıyorsun!
Ama o insanlar senin bu halinden habersiz devam ediyorlar yaşamlarına!
Kendine dönmen gerekiyor; aklın dışarıdayken bunu başaramazsın. Şimdi, önce kendini, sonra da bugüne kadar affetmekte zorlandığın insanları bağışlama zamanı. Bunu aydınlık, farkındalık dolu bir zihinle yapacaksın.
Unutma! Bu sadece sana zarar veriyor; kimsenin umurunda değil senin kızgınlığın! Kimse bilmiyor ne kadar kin tuttuğunu ve yüreğini kanattığını; senden başka…
Yüreğine dokunmak istiyorsan affedebilmeyi başarmalısın. Bunu zor kılan egodur; eğer başaramıyorsun bırak bu yazıyı okumayı! Bu noktada bırak git! Hiç düşünme bile!
Eğer kendine inanıyorsan ve yüreğine dokunmak istiyorsan o zaman ellerimi uzatıyorum sana, hadi tut!
Seçim senin. Bu dünya senindi unuttun mu yoksa? Sen koca bir dünyasın demiştim sana. Sen kendine inandıkça tüm dünyada sana inanacaktır demiştim. Bunları atmıyorum, sallamıyorum, sadece izledim ve gördüm. Sen de yüreğine dokunduğun an yaşamda olup bitenleri net bir şekilde bilinç edineceksin. Yüreğin kapalı yaşamayacaksın hayatı.
Yavaş, yavaş yüreğine doğru yaklaşıyoruz bu arada.
Sıcaklığını hissediyor musun bak. En ayaz gecelerde bile seni ısıtacak bir yüreğin varken, sen her şeyi dışarıda arıyorsun! Isınmak için sevgi sözcükleri bekliyorsun birilerinden; kendi yüreğinden bu sevgi dizelerini saklarken, kim gerçek anlamda bunları katabilecek yüreğine?
Henüz sen kendini keşfedemeden, seni kim keşfedebilecek, anlayacak?
İşte orada bir yürek var. Okyanuslar kadar geniş bir yürek. İçinde sevgi yuva yapmış, etrafına samimiyetle yayılıyor. Hissedebiliyor musun? Hadi dokun artık o yüreğe. Evinden ayrılalı çok uzun zaman oldu biliyorum. O zamanlar daha çocuktun sen, sonra büyüdün ve kendinden uzaklaştırıldın.
Sevgiyi hep dışarıda aramanı söylediler sana. İnsanları mutlu ederken kendini mutsuz bıraktığını fark edemedin. İşte sen karşındasın. Ruhunu bedeninden ayırıp karşısına geçmiştin az önce.
Şimdi kucaklaş merkezinle!
Ruhun senin merkezin…
Artık onu kucaklama zamanı. Sımsıkı sar onu, sımsıkı kucakla.
Dokun yüreğine, o da sana hoş geldin desin. Tıpkı çocukluğundaki gibi!...
Daha sonra yine burada buluşuruz.
Hadi artık git!
Alıntı