Albay
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 432,578
Tesekkür: 0
429 Mesajinıza toplam 518 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Einstein'dan Sözler Einstein, sadece iyi bir fizikçi ve matematikçi değildi,
matematiği, fizikte iyi kullanabilme kabiliyetine de sahipti. Evren'i en azından
mekanik anlamda iyi anlayabilen başarılı bir sentezciydi.Kimine göre bir
keman virtüyözüydü aynı zamanda. Annesi ona, küçükken keman dersleri aldırmıştı
ve müziği seviyordu. Yakından tanıyanlara göre ise bir virtüyöz olamadı ancak,
amatörler arasında da hatırı sayılır bir yeri vardı.Batı'nın kendi
kriterleri açısından 20. yüzyılın önemli düşünürlerinden birisi olarak kabul
ettiği Einstein, aslında felsefi meselelerle çok erken yaşlarda ilgilenmeye
başlamıştır. Bunda kısmen, evlerinde kiracı olarak kalan Max Talmey adlı bir
öğrencinin payı olduğunu söyler.Küçük Einstein henüz 13 yaşındayken,
Leibniz'in bazı metinlerini ve Kant'ın Saf Aklın Tenkidi'ni, Talmey ile birlikte
okuyup tartışmıştır. Daha sonra, madde ve enerji arasındaki eşdeğerlik ilkesine
dair notlarında, ünlü Alman filozofu Leibniz'den de
bahsedecektir.Einstein bilimsel gerçeklik, felsefe, etik ve siyasete
dair yazılar yazmış, sosyal konular üzerinde de düşünmüş ve kanaatlerini
fiziksel metaforlarla değil de, herkesin anlayacağı bir dille ifade etmiştir.
Bunlar, esas olarak Einstein'ın düşünce yapısı hakkında (her ne kadar bazı
tarafları; yetiştiği dönem, ortam ve din kültürüne bağlı olarak bize garip ve
ters gelse de) fikir vermesi açısından önemlidir. İşte bunlardan
bazıları:Müzik için bir tutku olduğu gibi, anlamak için de bir tutku
vardır. Bu tutku daha ziyade çocuklarda görülür, fakat yaşın ilerlemesiyle
çoğunda kaybolur. Bu olmaksızın, ne matematik ne de bilimler olurdu. Bende her
zaman mevcut olan bu tutku asla azalmadı. Konfor ve mutluluk, benim
için asla ulaşılması gereken amaçlar olmadı. Mal sahibi olma, aldatıcı vitrin
başarıları ve lüks hayat, ilk gençlik döneminden bu yana bana küçümsenmeye ve
hor görülmeye lâyık şeyler gibi geldi. Hatta ahlâkın bu en alt derecesini zevk
düşkünü sefihlerin ideali olarak adlandırıyorum. Hayat her zaman bir
birşey olmaktır, asla mevcut olmak değil. Kozmik dini tecrübe, derin
bir bilimsel araştırma sırasında birden beliren en soylu, en güçlü şeydir. Kendi
çabalarını ve yeteneğini anlamayan, bilimsel düşüncede hiçbirşeyin kendiliğinden
oluşmayacağını görmeyen kişi, bilimsel bir eseri doğurabilecek tek şey
durumundaki doğrudan pratik hayatın gücü olan his gücünü değerlendirmesini de
bilemez. Dinin gerçeği benim için, insanın kendisini bir başka insanın
yerine koyabilmesi, onun sevinciyle sevinip, onun üzüntüsüyle kederlenmesidir.
Emredici ahlâk, insanlığın en kıymetli geleneğidir. Ahlâki davranış,
basitçe, hayatın belli zevklerine sırt dönmenin emredilmesine dayanmaz. Daha
ziyade, bütün insanlar için daha mutlu bir kader olarak kabul edilen faydaya
dayanır. Şu kâinatın akla dayandığı veya en azından anlaşılır olduğu
kanaati (ki bu, dini duyguya yakındır) bütün bilimsel çalışmaların temelini
teşkil eder. Bu kanaat, aynı zamanda benim Tanrı anlayışımı oluşturur.
Bence, bir kişiye hayranlık duyulması doğru değildir. Tabiatın,
çocukları arasında yetenekleri çok çeşitli olarak dağıtması kendindendir ve
oldukça yetenekli bu çocukların sayısı da bir hayli fazladır. Bunların büyük
kısmının sessiz ve silik bir varlık sürdürdüğü kanaatindeyim. Bunlardan
bazılarına ölçüsüz olarak hayranlık duyulması, bana ne doğru, ne de iyi bir
beğeni olarak geliyor, zira insanlar, onlara insanüstü zekâ ve karakter
atfediyorlar. Kesin olarak benim payıma düşen şu; bana atfedilen kapasite ve
mükemmellik ile gerçekte sahip olduğum arasında gerçekten gülünç bir tezat var.
Eğer güzel bir teselli bulmasaydım, hakkımdaki bu kanı, benim için dayanılmaz
olacaktı. Bulduğum teselli, tarih boyunca kıymeti sadece ruhi ve ahlâki planda
olan insanların kahraman kabul edildiği gerçeğidir. Maddeci çağımızda çok sık
tenkit edilse de, bu olgu, insanların çoğunun, kişinin sahip olduğu bilgiye ve
dürüstlüğe, zenginlik ve güçten daha fazla değer biçtiğini ispat eder.
Sosyal adalet ve sorumluluğa dair şiddetli idealim, insanlarla doğrudan
biraraya gelme konusunda bilinen yetersizliğimle her zaman zıtlık arzetmiştir.
At koşulan bir araba için biçilmiş bir kaftan, yani tek kişilik bir koşu takımı
için uygun bir atım. Böyle bir tecerrüd bazen acıdır ama, diğerlerinin anlayış
ve sempatisinden uzak olmaktan üzüntü duymuyorum. Muhakkak birşeyler
kaybediyorum bu bakımdan, fakat diğerlerinin alışkanlıklarından ve peşin
hükümlerinden kendimi kurtarıyorum ve ruh duruluğumu böylesine hareketli
temeller üzerine dayandırma arzusunda değilim. Benim barışseverliğim
bende insiyaki bir duygudur. Çünkü insanın öldürülmesi, bende tiksinti
doğurmaktadır. Benim teorim, entelektüel bir teoriden doğmuyor, bilakis her
türlü kan dökücülük, vahşet ve kine karşı duyduğum derin antipatiden ileri
geliyor. Bu reaksiyonumu akılcılaştırmaya yönelebilirdim, ama bu gerçekte a
posteriori (olaydan sonra, ondan ibret alarak geliştirilecek bir tepki) bir
düşünce olacaktı. İnsanları barışçılığa kazandırmak, sosyalizme
kazandırmaktan daha kolaydır. Ekonomik ve sosyal meseleler bugün çok daha
zordur, fakat erkeklerin ve kadınların barışçı çözümlere inandıkları bir noktaya
ulaşmaları gerekmektedir. Siyasi ve iktisadi problemlere bir işbirliği anlayışı
içinde yaklaşılması ümit edilir. Her şeyden önce sosyalizm için değil ama
pasifizm (barışçılık) için çalışmamız gerektiği kanaatindeyim Modern
eğitim tarzı, araştırma merakını henüz tam olarak boğamamıştır. Nazenin bir
çiçeğe benzeyen araştırma merakı teşvik ve özellikle hürriyete ihtiyaç duyar,
aksi takdirde sararıp solar. Gözlem ve araştırma yapma hazzının baskı, zorlama
veya ödev duygusundan kaynaklandığına inanmak ciddi bir hatadır
Birşeyi ezberlemektense, her türlü cezayı çekmeyi tercih ederdim
Benim tipimde bir adamın gelişme sürecinde, bütün çabayı varlık
hakkındaki entelektüel kaygıya teksif etmek için sadece şahsi ve anlık konularla
ilgilenmek, yavaş yavaş bırakıldığında bir dönüm noktası meydana gelir. Benim
gibi bir adamın varoluşunda esas olan şey ne düşündüğü ve nasıl
düşündüğüdür İnsanlar dinlenmeli mi? Evet ama dinlenme nedir?
Yattıkları zaman dinlenen insanlar vardır ve bunlar uyurlar, diğer bir kısım
insanlar uyanık iken dinlenirler; bazılarının ise dinlenmek için çalışmaları
veya yazmaları ya da eğlenmeleri gerekir. Herkese, nasıl dinlenilmesi
gerektiğini göstermek için bir kanun çıkarırsanız, bu sizin herkesi aynı kabul
ettiğiniz anlamına gelir. Aynı olan iki insan bile yoktur Belli bir
hisle, saf düşüncenin, eskilerin rüyasını gördükleri, gerçeği yakalama
istidadına sahip olduğunu düşünüyorum. Einstein, Kuantum Mekaniği'ni
içine pek sindiremiyordu ve bugün bu konuda bazılarından tenkit almaya devam
etmektedir. Aslında Kuantum Mekaniği'ne cephe alması (1926), belirsizliği
kabullenememesinden dolayıdır. Heisenberg belirsizlik, Born da
probabilite (olasılık) prensibini geliştirdiğinde, sadece determinizm değil,
şartlı determinizm de bundan yara almıştı. Halbuki Einstein'a göre, Evren'deki
işleyiş, belli ilke ve prensiplere, yani bir düzene göre olmalıydı. Ünlü
Tanrı zar atmaz! sözünü de bu yüzden söylemişti. Aynı şekilde, olayları
karmaşık yollarla açıklamak isteyenlere, Tanrı titizdir ama kötü niyetli
değildir. diyordu.
Siyaset, Bilim Ve Tarih Bilinci (Doğan Özlem )The Benefits Of TreesEnerji TasarrufuAlternatif Ucuz Enerji KaynaklarıErozyonun Tanımı Ve ÇeşitleriDünyamızın HareketleriDoğalgazDeve KuşlarıTeknolojik CellatlarımızKüresel IsınmaÇimento İşkolu Ve SorunlarıAtmosferin Başlıca Gaz KirleticileriNükleer EnerjiYapay KristallerHyrogen Fuel The Fuel Of FutureKentiçi Ulaşımı Ve Çevre SorunlarıPrcı HakkındaÇevre Kirliliği Ve SonuçlarıSivil SavunmaUluslararası Hukuk Ve Çevre Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |