Geri git   Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri > Hayatım Değişti Klubü > Serbest Kürsü > Öğretici Bilgiler

Uyarılar

Bakteriler

Serbest Kürsü ve Öğretici Bilgiler Bakteriler Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Bakteriler, Yeryüzü'nde yaşamın sürekliliği için çok önemli birçok biyokimyasal olayın gerçekleşmesini sağlıyor. Kısacası, yaşamın temelindeki kimyasal olayların gerçekleşmesini bakterilere borçluyuz. Tek olumsuz yönleri bazılarının hastalıklara yol açmaları; ancak, doğanın dengesinin korunması açısından düşünürsek hastalık yapıcı bakterilerin bile yararlı olduğu öne ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Öğretici Bilgiler telkin cd indir izle İstanbul Öğretici Bilgiler nerededir kimdir Öğretici Bilgiler çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Öğretici Bilgiler hipnoz Öğretici Bilgiler olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Öğretici Bilgiler hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Öğretici Bilgiler kuantum düşünce kitap haberi

Bakteriler

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 29-12-2008, 11:30 AM   #1 (permalink)
Albay
 
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 432,578
Tesekkür: 0
429 Mesajinıza toplam 518 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
bluemoon24 is an unknown quantity at this point
Standart Bakteriler

Bakteriler, Yeryüzü'nde yaşamın

sürekliliği için çok önemli birçok biyokimyasal olayın gerçekleşmesini sağlıyor.

Kısacası, yaşamın temelindeki kimyasal olayların gerçekleşmesini bakterilere

borçluyuz. Tek olumsuz yönleri bazılarının hastalıklara yol açmaları; ancak,

doğanın dengesinin korunması açısından düşünürsek hastalık yapıcı bakterilerin

bile yararlı olduğu öne sürülebilir. Dünya atmosferi için oksijen

kaynağı olan fotosentez olayını bitkilerin yanında fotosentetik bakterilerin de

gerçekleştirdiğini bilmek çok etkileyici. Büyük bir üretim zenginliği ve tür

çeşitliliği olan bu görünmeyen kimyacılar, yani bakteriler bu yönleriyle bilime

ve teknolojiye önemli olanaklar sunuyor. İyi yapılmış bir turşuyu

yemenin keyfine doyulmaz, ama turşuyu tutturması zordur. Su, tuz, sirke, şeker,

limon gerekir ve bunların birbirine oranları da turşunun kalitesini belirler.

Turşu yapmanın amacı, asitli bir ortam sağlayarak meyve ve sebzeleri korumaktır.

Tuz ve sirke, ortamda çürükçül bakterilerin ve küflerin çoğalmasına

engel olur. Tuzu az konulursa meyve ve sebzeler çürümeye neden olan bakterilerin

ortamda çoğalması nedeniyle bozulur; turşu amacına ulaşamaz. Sebze ve meyvelerin

zevkle yenilen turşulara dönüşmesini ise sirkede doğal olarak bulunan bakteriler

sağlar. Turşu yapımı, besin saklanması ve üretiminde bakteri

kullanımının yalnızca bir örneği. Turşu yaparken fermantasyon ürünü asetik asit

olan Acetobacter bakterilerine oksijensiz bir yaşama ortamı sağlamak için,

kavanozun kapağını hava almayacak şekilde kapatmak gerekir. Kavanozun içinde

oksijen kalması, turşunun niteliğini bozduğu için istenmeyen bakteri ve küf

mantarlarının çoğalmasına yardım eder. Turşunun sonbaharda yapılmasının da bir

anlamı var. Sonbaharda sebze-meyve bolluğunun olması ve bunların kışın

da yenebilecek bir şekilde saklanmasının amaçlanması bir yana, hava sıcaklığının

ne çok sıcak ne de çok soğuk olması da önemli. Çünkü bakterilerin yaşayabildiği

ve çoğalabildiği belirli sıcaklık sınırları var. Aynı durum yoğurt ve peynir

gibi diğer besinlerin yapımı sırasında da önemli. Bu besinlerin yapımını da

bakteriler sağlıyor. Laktik asit bakterileri adı verilen bu bakteri

grubu, oksijensiz solunum yani fermentasyon yoluyla şekeri kullanarak laktik

asit açığa çıkarıyor. Bakterilerin belirli sıcaklık aralıklarında

yaşayabilmesinin nedeni ise enzimleri. Enzimler protein yapısında olduğundan,

işlevlerini ancak belirli sıcaklıklarda gerçekleştirebiliyorlar.

Bakterilerin yaşayabildikleri ve çoğalmalarını gerçekleştirebildikleri

sıcaklık sınırları türden türe farklılık gösteriyor ve bakterilerin inanılmaz

çeşitliliği bu noktada birçok yönünü ortaya koyuyor. Buzullarda çok düşük

sıcaklıkta da sıcak su kaynaklarının dayanılmaz sıcaklığında da yaşayabilenler

var. Bunun dışında, tuz ya da asit oranı çok yüksek ortamlarda yaşayabilen

binlerce tür bulunuyor. Mikrobiyolojiye giriş niteliğinde bir derse yeni

başlamış olan öğrencilere ilk öğretilen şeylerden biri bakterilerin doğada her

yerde bulunduğudur. Örneğin, evinizin bahçesindeki toprakta milyonlarca tür ve

milyarlarca birey bulunabilir. İlk laboratuvar uygulamasında çeşitli

ortamlardan alınan örneklerden hazırlanan kültürlerdeki mikroorganizma üremeleri

gözlenir ve öğrencileri şaşkına çevirir. Bunların birçoğu zararsızdır ve

ekolojik dengenin sürmesinde önemli işlevleri vardır. Bazıları ise insan ve

hayvanlar için hastalık etmenidir. Vücudun çeşitli bölümlerinde

enfeksiyona neden olabilirler. Hastalık etmeni bakterilerin bazıları besinlerin

hazırlanması ya da saklanması sırasında temizlik koşullarına uyulmadığında,

besinlere bulaşır, bunların içinde çoğalır ve toksin (zehir niteliğindeki

bileşikler) üretirler bu besinler insanlar tarafından tüketildiğinde, sonucunda

besin zehirlenmesi denilen duruma neden olabilirler. Hastalık etmeni olan

bakterilerden korunmanın yolları aşılamalara ve temizlik kurallarına özen

göstermekten geçer. Makroskobik Dünya'nın Mikroskobik Canlıları

Bakterilerle ilgilenmeye yeni başlayan biri için onların dünyasını

keşfetmek, yeni bir gezegen keşfetmeye benzer. Dünya'nın en küçük canlılarından

olan bakteriler, gezegendeki doğal ekolojik sistemlerin işleyişinde çok önemli

bir yere sahiptir.Besin, mineral ve enerji döngülerinde kimyacı gibi

işlev gören bakteriler, canlılar arasındaki ilişkilerde etkin bir rol oynar. Bu

yüzden, bakteriler canlılıkla ilgili süreçlerin anlaşılmasına yardım ederler.

Yaklaşık 3,5 milyar yıl önce, yaşayan ilk hücreler olarak ortaya

çıktıkları belirlenen bakteriler en basit yapılı canlılar olmalarının yanında,

dünya yüzeyinde belirli bir canlı grubuna ait en büyük kütleyi oluştururlar.

Bakteriler, canlılar aleminde Prokaryotlar olarak adlandırılıyorlar.

Bitkilerin ve hayvanların yaşamsal işlevlerinin birçoğu, bu prokaryotik

hücrelerin etkinliklerine bağlı olarak gerçekleşir. Atmosferdeki oksijenin

yarısından fazlasını fotosentez yapan Cyanobacteria adı verilen gruba ait

bakteriler üretir. Bu bakteriler önemli bir miktarda karbon dioksit ve azot

gazlarının organik bileşik olarak bağlanmasına da yardım ederler.

Atmosferle yer ve canlılar arasındaki azot döngüsünde, havadaki serbest

azotun canlılar tarafından bağlanmasına yönelik tek mekanizma, baklagillerin

köklerinde özel yumrucuklar içinde yaşayan, yumrucuk bakterileri ya da cins adı

Rhizobium olan bakteriler tarafından sağlanıyor. Bakterilerin,

baklagillerle olduğu gibi başka canlılarla da simbiyotik (ortak yaşam biçiminde)

ilişkileri var. Bu ilişkilerde karşılıklı yararlanmalar söz konusu. Örneğin,

bazı böceklerde yavruların cinsiyetini, simbiyotik ilişki içinde olduğu

bakteriler belirliyor. Geviş getiren hayvanlarda ise, sindirimi oldukça zor olan

selüloz, bağırsaklarda yaşayan bakteriler tarafından parçalanıyor.

Hastalık yapan bakterilerin konaklarıyla olan ilişkisi ise asalaklık

biçiminde (parazitik) bir yaşam olarak değerlendirilebilir. Toprakta yaşayan

bakteriler de toprakların verimliliğine katkıda bulunur. Çürükçüller

(saprofitler) adı verilen bu bakteriler ölmüş canlıları parçalayarak, onların

proteinlerinde bağlı olarak bulunan azotun ve diğer minerallerin toprağa

geçmesini ve yeniden azot döngüsüne katılmasını sağlar. Bakteriler azot ve

oksijen döngülerine katıldıkları gibi, karbon ve kükürt döngülerine de etkin

olarak katılırlar. Bakteriler, yaklaşık 1 mikrometre çapında olup, hücre

zarından ve DNA ipliğinden başka farklılaşmış yapı içermezler, hücrenin içi ise

metabolik tepkimeleri sürdüren enzimler, küçük organik bileşikler ve inorganik

iyonlarla doludur. Boyutlarının ancak mikroskopla görülebilecek kadar küçük

olmasına bağlı olarak, onların Dünya'daki en yaygın yaşam formları olduklarını

ve en büyük canlı grubu kütlesini oluşturduklarını görsel olarak hissetmek pek

zordur. 4,5 milyar yaşındaki Dünya'da yaklaşık 2 milyar yıl kadar tek

canlı grubu olarak yaşadıkları düşünülen bakterilerin en eski örnekleri olduğu

kabul edilen fosiller Batı Avustralya'da bulunmuştu ve yaklaşık 3,5 milyar yıl

önce yaşamışlardı. Bu fosil örneklerinin yapısından ve içinde bulundukları

kayaların özelliklerinden fotosentez yapan bakterilerin en az 3 milyar yıl önce

var oldukları belirlendi. Evrim sırasında oksijen üreten fotosentetik

bakteriler gibi canlı formlarından sonra, oksijen kullanan yaşam formlarının

ortaya çıktığı ve diğer canlı türlerinin de böylece oluştuğu düşünülüyor. Bu

açıdan, bakteriler, canlılığın başlangıcında da etkin bir role sahip görünüyor.

Bakteriler, yapı bakımından birbirine çok benzer gruplar altında ele

alınırlar. Bu yüzden bakteriyologlar, bakterileri görünüşlerine göre değil,

biyokimyasal özelliklerine göre değerlendirirler. Asit ya da metan üretenleri,

oksijeni ve kükürtü indirgeyenleri olabilir. Enerjisini çok çeşitli kimyasal

kaynaklardan elde edenleri bulunabilir; ancak, çoğu bakteri çevredeki fiziksel

ve kimyasal koşullar uygun olmadıkça büyüyüp gelişemez. Son yüzyıl

içinde Robert Koch'un öncü çalışmalarıyla varlıkları belirlenen bakterilerin,

bugüne kadar 5 000 türü tanımlanmış ve bunun daha buzdağının tepesi olduğu

düşünülüyor. Buzdağının alt kısımlarında ise birçok hayvanın sindirim

organlarında, derin deniz ve yer katmanlarında yaşayan türler var. Türlerin,

özellikle de görünüş olarak birbirine çok benzeyenlerin nasıl ayırt edildiğine

gelince, bunda da genler kullanılıyor. Türleri birbirinden ayırmak için

16S ribozomRNA'sını kodlayan gen incelenir. Bu gen her organizmada var; ancak,

evrimsel anlamda öyle yavaş değişim geçiriyor ki, nükleotid dizilişi bir türün

tüm bireylerinde tamamen aynı olabiliyor. Bu da türler arası farklılıkları

ortaya koymaya yarıyor. Yine de araştırmacılar 16SRNA geni üzerindeki

çalışmaların, gerçek çeşitliliğin daha azına ışık tutacağını düşünüyorlar.

Çeşitlilik üzerine yapılan çalışmalarda, ribozom RNA'sı yönünden bakınca, köpek

ve insanın aynı organizmaymış gibi görülebileceği de araştırmacıları düşündüren

konular arasında. Tür çeşitliliğinin diğer canlılarda olduğu gibi bir de

biyokimyasal yönü var. Bakterilerin biyokimyasal işleyişleri ise, ancak

laboratuvarlarda saf kültürler üzerinde izlenebiliyor. Biyokimyasal ve

ekolojik bilgileri yalnızca gen dizilişlerini inceleyerek elde etmek pek olası

değil. Bir türün tüm tipik özelliklerinin belirlenmesi laboratuvar çalışmalarını

da gerekli kılıyor. Bakterilerin bu tür çeşitliliğinin nereden geldiği

düşünülebilir. Hızlı çoğalmaları, hareketli olmaları, yaygınlıkları ve

kalıtsal yapılarının mutasyonlar (DNA yapısında oluşan ani ve kalıtsal

değişiklikler) nedeniyle kolaylıkla değişebilir olması onların dış koşullarda

oluşan değişikliklere kolaylıkla uyum sağlayabilmelerine olanak sağlıyor.

Haploid yapıda olmaları, yani DNA'larının tek zincirli olması nedeniyle,

mutasyonların oluşturduğu değişiklikler diğer nesillere kolaylıkla

aktarılabiliyor. Çoğalmaları da çok kısa sürede gerçekleştiğinden, yeni türlerin

ortaya çıkması da büyük bir zaman almıyor olsa gerek. Bakterilerde

çoğalma ikiye bölünme ile gerçekleşiyor. İnsanda bağırsaklarda doğal olarak

yaşayan bir bakteri türü olan Escherichia coli üzerinde yapılan çalışmalarda E.

coli'nin 20 dakikada bir ikiye bölündüğü belirlenmiş. Neyse ki birçok bakteri

hemen ölüyor. Böyle olmasaydı, E. coli hücrelerinin 20 dakikada bir durmadan

bölündüklerinde tüm dünyayı kaplayacak hacime 43 saatte ulaşacakları

hesaplanmış. Hatta iki saat daha geçtiğinde 6,6 x 1020 tona ulaşarak

Dünya'yla yaklaşık olarak aynı ağırlığa geleceği de düşünülmüş. Çoğu bakteri

hücresi öldüğünden bu duruma gelinmiyor; çünkü, besin için aralarında büyük bir

yarış var ve diğer bazı organizmaların (küf mantarı ve bazı bakteriler gibi)

ürettiği doğal antibiyotikler de onları öldürüyor. Evet, bakteriler aynı zamanda

diğer bakterileri öldüren antibiyotikler üretiyorlar. Hatta vitamin sentezi

yapanlar da var. İlaç endüstrisinde, bu bakterilerin saf kültürlerinin

antibiyotik üretmesi sağlanıyor ve sentetik olmayan antibiyotikler çoğunlukla bu

yolla elde ediliyor. Antibiyotiklerden başka, aşılar ve tıbbi açıdan yararlı

bazı enzimler de bakteriler tarafından üretiliyor. Antibiyotiklerin çoğunu

toprakta yaşayan bakteriler üretiyor. Streptomyces'ler gibi,

Actinomycetes grubuna ait olan bakteriler, tetrasiklin, eritromisin,

streptomisin, rifamisin ve ivermektin gibi antibiyotikleri üretiyorlar. Bacillus

türleri basitrasin ve polimiksin üretiyor. Difteri, boğmaca, tetanoz, tifo ve

kolera gibi hastalıkların aşıları da bakterilerden elde ediliyor. Ölüm

ve Yaşam Bakterilerin yaygınlığının bir nedeni de, yaşam evrelerinden

birinin özelliğidir. Sınırları çok hassas olarak belirlenmiş ortam koşullarında

yaşayan bakteriler, koşullar bozulunca ya da onu zora koşmaya başlayınca,

bölünmeye başlar. Normal koşullarda bu bölünme sonucunda ana hücreden kalıtsal

özellikleri tamamen aynı olan iki yavru hücre meydana gelir. Ancak, koşullar

bozulduğunda ya da besin azaldığında vazgeçilen ilk şey bu aynılık olur.

İkiye bölünme yine gerçekleşir ama bu kez birbirine eşit olmayan,

yalnızca birinin hayatta kalacağı iki hücre meydana gelir. Bunlardan büyük olan

ana hücredir ve küçük kardeşini içine alır. 10 saat süresince tüm enerjisini

kullanarak onu besler ve kendini korumasına yardım edecek olan özel bir protein

kılıf oluşturmasını sağlar. Böylece, varolan canlılar içinde en

dayanıklı ve kendini koruyabilen nitelikteki bireyler oluşur. Bu dayanıklı

yapıya spor adı verilir. İşte bakteriler, normal bölünmelerinin dışında,

sporlar yoluyla Dünya'nın her yerine kolayca yayılırlar. Sporların iç

kısmında DNA ve ribozomlar yarı kristalize bir halde bulunurlar. Sporlar

binlerce yıl gibi uzun süreler yaşabilirler. Tıpkı geçen yıllarda,

araştırmacıların 25 milyon yıl önce çam ağacı reçinesi içinde yakalanmış ve

bugüne kadar korunmuş bir arının karnından çıkardıkları bakteri sporları gibi.

Reçinenin sertleşmiş hali olan amber içindeki arı, laboratuvarda steril

koşullar altında açılarak karnındaki bu eski bakterilerin sporlarının çıkarılıp,

kültüre alınmasıyla bakteriler kolayca yeniden gelişmeye başladılar. Bu tarihi

bakterinin kalıtsal özelliklerinin arıların sindirim sisteminde bulunan Bacillus

sphaericus adlı bir bakteri hücresine benzediği de belirlendi. B.

sphaericus, arıların sindirim süreçlerine yardım eder ve aynı zamanda

antibiyotik üreterek, onları hastalıklara karşı korur. Bu örnekte de olduğu

gibi, sporlar, uzun süre uykuda kaldıktan sonra, uygun koşullar bulduklarında

yeniden gelişmeye geçerler. İngiliz ve Rus bilim adamları yukarıdaki

örneğin benzerlerinin, Antarktika'da buz altında yeni bulunmuş olan ve yaklaşık

50 000 yıldır dış dünyayla hiçbir bağlantısı kalmamış olan bir gölde de

olabileceğini düşünüyorlar ve eğer varsayımları doğruysa, gölün altında yaklaşık

bir milyon yıl öncesinin yaşam formlarına rastlayabileceklerine inanıyorlar.

Bakteriler sınırsız sayıda bölündüklerinden, kural olarak ölümsüz kabul

ediliyorlar. Ancak, yapılan son çalışmalarda araştırmacılar, bakterilerde

ölümsüzlükten çok ölümün bulunduğunu belirlemişler. Bakteriler bir hücre

olarak kabul edildiklerinde ölüm çok önem taşımıyor, ama daha büyük bir

organizma bütününün bir parçasıymış gibi bakılırsa, ölümün onlar açısından

anlamı değişiyor. Bu tartışmayı hissedebilmek için bakteri kolonilerine bir göz

atmak gerek. Bazı bakteri türleri koloniler halinde yaşıyorlar, yani

aynı türün bireyleri tek tek yaşamaktansa bir birey grubu olarak yaşamayı

tercih ediyor. Bu kolonilerin birçoğunda bireyler arasında bir işbölümü var. Bu

işbölümüne bağlı olarak da hücrelerarası farklılaşmalar olabiliyor. E. coli

türünde de görülen bu koloniler incelendiğinde, bireylerin farklılaşmış yapılar

sergilediği gözlenmiş. Bu farklılıkların hücre büyüklüğü, biçimi ve

enzim çeşitleri açısından olduğu ortaya konmuş. Değişik genlerin etkisi değişik

bireylerde ortaya çıkabilmiş ya da mutasyonlar gerçekleşmiş. Bu sırada çevreye

uyum sağlayan bireylerin yanında, çok sayıda hücrenin de öldüğü belirlenmiş.

Araştırmacılar, spor oluşturan ana hücrenin ölümünün de bu durum gibi

yorumlanabileceği görüşündeler ve bazı bireylerin diğerlerinin yararına

öldüklerini düşünüyorlar. Bu konu üzerinde belki de daha çok çalışacak

ve düşünecekler. Diğerinin yararına ölme durumuna neden olarak da şimdilik,

sporların hayatta kalma yani DNA'yı koruma ve devam ettirme amacına hizmet

ettiğini, bu durumun belki de hayatta kalanların ölenlerin proteinlerini

kullanabilmeleri için gerçekleşmiş olabileceğini gösteriyorlar. En

önemli soru da, hangi bireylerin öldükleri? Araştırmacılar, bunun da bir şans

işi olduğunu, doğru ya da yanlış yerde, doğru ya da yanlış zamanda bulunmanın bu

durumun belirleyicisi olduğunu düşünüyorlar. Bakteriler Bilimin Emrinde

Moleküler genetik biliminin ve rekombinant DNA teknolojisinin

ilerlemesiyle, bakteriler önemli roller almaya başladılar. Genlerin nasıl

işlediği bilindiğinden beri, bilim adamları canlıların genleri üzerinde

oynayabiliyorlar. Bunun ahlaki yönü tartışıladururken, bilimsel çalışmalar da

hızla ilerliyor. Bakterilerin genetik müdahalelerle doğrudan ne ilgisi olduğunu

düşünebilirsiniz. Bakteriler, genetik yapısı değiştirilmek istenen

canlılara aktarılmak istenen genlerin taşınması için yalnızca bir araç. Bazen

kendinde varolan bir geni, bazen de dışarıdan yapısına eklenen genleri, genetik

yapısı değiştirilmek istenen canlıya taşımada kullanılıyorlar. Örneğin, insandan

eritropoietin adı verilen ve kımızı kan hücrelerinin yapımından sorumlu olan bir

hormon bulunuyor. Böbreği olmayan kimselerde bu hormon yapılamıyor.

Normal koşullar altında üretilmesi çok zor olan bu hormonun yapımını kontrol

eden gen, bakterilere aktarılıyor. Böylece, bakteriler bu hormonu üretebilir

hale geçiyorlar ve bu yolla elde edilen hormon birçok kişi için yaşam kurtarıcı

oluyor. İnsan insülini de bu yolla elde edilebiliyor. Bir başka örnek de

tarımdan verilebilir. Patatesin soğukta donmasına belli bir bakterinin bir

geninin neden olduğu belirlendikten sonra, bilim adamları, biyoteknolojik

yöntemlerle bu geni taşımayan bakteriler ürettiler. Bu bakteriler

patates tarlalarına bırakıldığında, sonuç olumluydu. Patatesler artık

donmuyordu. Çünkü, donmaya neden olan geni işlemeyen bakteriler normal

bakterilerle besin kaynakları için yarışıyor ve normal bakterilerin sayısının

azalmasına neden oluyor. Çevre açısından tehlike taşıyan maddelerin

temizlenmesi için yapılan biyoteknolojik uygulamalarda da bakteriler

kullanılıyor. 1989'da Alaska'da Exxon Valdez petrol tankeri kazasında petrolün

denize dökülüp çevrede ve canlılarda büyük zararlara yol açmasından sonra petrol

ürünlerini parçalayan bakteriler geliştirildi. Bitkiler üzerinde yapılan

biyoteknolojik çalışmalar da daha çok hastalıklara, böceklere ve yabani otları

öldüren ilaçlara karşı, bitkilere direnç kazandırmaya yönelik oluyor. Örneğin,

Agrobacterium tumefaciens tarımda bitkilere genetik müdahaleler yapılırken

kullanılıyor. Sonuçları son yıllarda alınan, ama yaklaşık otuz yıllık

bir çalışmanın ürünü de selüloz üreten bakteriler. Selüloz, normal koşullarda

bitki hücrelerinin duvarlarında bulunan bir molekül. Doğal bir polimer

olan selüloz, dünyada çok yaygın olması nedeniyle, kâğıt ve pamuk

endüstrilerinde önemli bir yer edinmiş durumda. Biyoteknologlar bitkiler olmadan

da selüloz üretebilmenin yollarını ararlarken, Acetobacter xylinum adlı bir

bakteri türünün ürettiği selülozun yüksek bitkilerin ürettiklerine benzer

olduğunu buldular. Fotosentetik bakterilerden olmayan A. xylinum'un

selülozu oldukça güçlü, katlanınca şeklini koruyan ve esnek olan bir yapıya

sahip. Bu nedenle, kumaş ve tıbbi malzeme olarak kullanılması düşünülüyor.

Ayrıca, pamuk bitkisinin kalitesini artırmada, A. xylinum'dan yararlanılması da

planlanan çalışmalar arasında. Ancak, çalışmalar henüz ticari boyuta ulaşmamış

durumda. Bir İngiliz biyoteknoloji şirketi de bakterileri plastik

üretiminde kullanıyor. Biyolojik olarak parçalanma özelliği taşıyan bu

polimerler, Alcaligenes eutrophus adındaki bakteri türü tarafından fermentasyon

sırasında yapılıyor. Biyopol adı verilen bu polimerler, şişelerin ve

kontrollü miktarda kullanılması gereken ilaç şişelerinin yapımında kullanılıyor.

Bakterinin plastiği nasıl ürettiğine gelince, bakterilere besin olarak glikoz ve

propiyonik asit veriliyor. Bakteriler de bunu polyestere dönüştürüyor.

Bu polyester, bakteri için enerji kaynağı olmanın yanı sıra, tıpkı insan

hücrelerinin yağ depolaması gibi depolanıyor. Hücreden alındığında da

polipropilen gibi esnek bir materyal elde ediliyor. Ancak, polipropilenden

önemli bir farkı biyolojik olarak bileşenlerine parçalanabilmesi ve ortamda

birikmemesi. Bakteriler, basit yapıları ve biyolojik süreçlerinin kolay

anlaşılabilirliği ve hızlı çoğalmaları yüzünden, moleküler biyoloji ve genetik

konusunda yararlı bir laboratuvar deneği konumuna geldiğinden, özellikle

biyoteknoloji konusunda ilerleyen çalışmalar sonucunda geleceğe yön vereceğe

benziyorlar.



Siyaset, Bilim Ve Tarih Bilinci (Doğan Özlem )The Benefits Of TreesEnerji TasarrufuAlternatif Ucuz Enerji KaynaklarıErozyonun Tanımı Ve ÇeşitleriDünyamızın HareketleriDoğalgazDeve KuşlarıTeknolojik CellatlarımızKüresel IsınmaÇimento İşkolu Ve SorunlarıAtmosferin Başlıca Gaz KirleticileriNükleer EnerjiYapay KristallerHyrogen Fuel  The Fuel Of FutureKentiçi Ulaşımı Ve Çevre SorunlarıPrcı HakkındaÇevre Kirliliği Ve SonuçlarıSivil SavunmaUluslararası Hukuk Ve Çevre

 

 

Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın

Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu

Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir?

Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz.

Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım?

Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.

25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz.

bluemoon24 isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Bakteriler

Serbest Kürsü ve Öğretici Bilgiler Bakteriler Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Bakteriler, Yeryüzü'nde yaşamın sürekliliği için çok önemli birçok biyokimyasal olayın gerçekleşmesini sağlıyor. Kısacası, yaşamın temelindeki kimyasal olayların gerçekleşmesini bakterilere borçluyuz. Tek olumsuz yönleri bazılarının hastalıklara yol açmaları; ancak, doğanın dengesinin korunması açısından düşünürsek hastalık yapıcı bakterilerin bile yararlı olduğu öne ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Öğretici Bilgiler telkin cd indir izle İstanbul Öğretici Bilgiler nerededir kimdir Öğretici Bilgiler çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Öğretici Bilgiler hipnoz Öğretici Bilgiler olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Öğretici Bilgiler hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Öğretici Bilgiler kuantum düşünce kitap haberi


WEZ Format +3. Şuan Saat: 08:00 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.