Albay
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 432,578
Tesekkür: 0
429 Mesajinıza toplam 518 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Demir
Bugün Atina ve Roma gözümüzde parlak olmakla birlikte uygarlık
tarihinin bir ayrıntısından başka bir şey değildir. Birçok belli başlı teknik
icatları artık onlara mal edemeyiz. Biliyoruz ki bunlar. Roma saltanatının ya da
Yunanistan'ın ünlü filozoflarının gölgesinde değil, zaman zaman büyük
imparatorluklar kurmakla birlikte sonradan unutulmuş Asyalı toplumların
eserleridir. Yukarıda sabanın, koşumun, gemin bu halkaların icatları olduklarını
görmüştük. Ama tereyağının İşkillerin icadı, demirin de (M.Ö. 1300'de)
Mitillerin icadı olduğunu kaçımız biliriz? Demir madeni daha önceden de
biliniyordu; Hititlere borçlu olduğumuz, demir sanayiidir. M.Ö. 2950'de Ur'da
bir demir balta; M.Ö. 2840-M.Ö. 2700'den gelen Sümer kalıntıları arasında ve
Keops Piramidi'nde demir silâhlar bulunmuştur. Ancak o zamanlar, son derece az
bulunan bir maden olduğundan demir değerli eşyalardan sayılıyordu. Hammurabi
zamanında (M.Ö.2000) Babil'de demirin değeri gümüşünkinden sekiz kat fazla ve
altının dörtle üçü oranındaydı. Günümüz de bol rastlanan bu madenin o zamanlarda
bunca 'ender oluşu'nun sebebi neydi acaba? Çünkü demirin elde edilmesi
bakır ya da tunçunkinden daha güçtü. Bakırı eritmek ve toprağından ayırmak için
1.083 derece ısı yeterlidir. Tuncun yapımında kullanılan kalaysa daha kolay (232
derecede) erir. Demirin eritilmesi için 1.535 derecilik bir ısı gereklidir.
Bundan başka, maden cevheri oksit şeklinde olduğundan, bunu oksijenden ayırmak
için çok miktarda redüktör'e yani indirgeme işlemini yapacak bir aracıya,
özellikle karbona ihtiyaç vardır, işte bu iki şart, bakır ve tunç metalürjisinde
(madenleri ve arıtılmalarını inceleyen bilim.) kullanılan fırınlarla
gerçekleştirilemiyordu. Bunu, M.Ö. 1700'de yapılmış bir Mısır resminde
gördüğümüz, ayakla işleyen körüklerle yapmak ve gerekli miktarda oksijeni maden
cevherinden alacak maddeyi sağlamak imkânsızdı. Demiri herkesin
kullandığı bir maden haline getirenler, Hititler oldular. Bunun için de yüksek
fırınlardan yaralandıkları kuşku götürmez. Böylece, tunçtan yapılmış ağır
silahlar, zırhlar ve kalkanlar, yerlerini demirden olanlara bıraktılar.
Arkeologlar, Korsabad'daki II. Sargon'un sarayında bu silahlardan ve araçlardan
160 ton bulmuşlardır. Demir, Yakın Doğu'dan Mısır'a ve Dorların yaşadığı
Balkanlara doğru hızla yayıldı. M.Ö. 900 yıllarına doğru Avrupa'da görülmeye
başlanan bu madeni Avrupalılara tanıtan her halde Dorlar olmuşlardı. Doğu Asya,
demiri aynı çağlarda benimsedi. Delhi'de, M.Ö. IV. yüzyıldan kalma 17 metre
yüksekliğinde ve 17 ton ağırlığında büyük bir sütun bulunmaktadır. Vierendeel:
Bugün bile değme atölyelerin gözünü korkutacak böylesine dev gibi bir parçanın
imalinde kullanılan madeni Hindular nasıl eritmiş ve nasıl çalışabilmişlerdir,
insan şaşıyor, diyor. Tabii demir önce yalnızca askerlikte kullanıldı.
Ağır tunç kılıçlar, demirden yapılmış ince, hafif ve uzun kılıçların karşısında
'âciz' kalıyordu, öte yandan mızrak, ok ve yay daha kullanışlı biçimde yapılmaya
başlandı. Gem ve mahmuz hafifledi. Bunu ev eşyaları ve günlük hayatla kullanılan
öteki araçlar izledi. Bıçak, testere, zincir vb. demircilerin atölyesinden
çıkmaya başladı. Bu arada makas da icat edildi. Önceleri makas sadece
savaşçıların saç ve bıyıklarını kesmekte kullanılıyordu. Bir süre sonra
mücevherler de demirden imal edilmeye başlandı.Demirin gelişmesini
izlemek, çok öğreticidir. Yakın Doğulu bir halkın zekâsının ürünü olan bu maden
Asurlulara< kan dökücü egemenliklerini bütün Yakın Doğu'ya yaymaları imkânını
vermiştir. II. Sargon, Assurbanipal gibi kralların ün kazandığı bu imparatorluk,
kendi içinde eriyen Sümer, Mısır ve Babil gibi eski uygarlıkların mirasçısıydı.
Asya'nın bu dev temsilcisi karşısında, Avrupa'nın ne önemi olurdu?.. Sadece
Yunan dünyasının meydana getirdiği küçük bir ışıklı nokta dışında. Güneybatı
Almanya'dan göç etmiş tarımcı bir halkın Keltlerin, birkaç yüzyıldan beri içinde
yaşadıkları karanlık, sessiz ve kısır bir dünya, Kelt köylerinin yoksul
kulübeleri,. Babil'in, Knosos'un Ninova'nın sanat eserlerinden ve banyolu
konutlarından çok uzaklardaydı. Ve Avrupa'nın günün birinde bunları aşacağı, o
dönem için aklın hayalin almayacağı bir şeydi. Bununla birlikte M.Ö.
612'de heybetli Asur yapısı çöktü; Ninova, ateşler içinde yok olup gitti.
Yıkıntılarından başka bir imparatorluk yükseldi: Pers İmparatorluğu. Sınırları
daha da genişleyen bu devlet, Akdeniz'e kadar uzandığı Hellen kıvılcımı,
Batı'nın yoğun karanlığında henüz pek güçsüz bir ışıktı.
DEMİR VE
DÖKME DEMİRİN ZAFERİ Bu önemli gelişmenin öncüsü, çelik sanayinin
babası diye adlandırılan John Wilkinson'dur (1782-1808). Madencilik, araçlarını
ve tekniklerinin birçoğunu ona borçludur. Hadde makinesini 1552'de Nurenberg'de
Bruler adlı biri icat etmiş; iki yüzyıl sonra Fransız Chapitet, madeni oluklu
iki silindirin arasından geçirerek profil (U,T ya da köşeli vb.) demir imal
etmişti. Wilkinson, bunun kullanma alanını o derece genişletti ki, XIX. yüzyılın
eşiğinde mimarlar, mühendisler ve makine yapımcıları her türlü ihtiyaca uygun
boy ve biçimde madeni levha bulabiliyorlardı. Wilkinson 1774'te boru
biçimindeki madeni eşyaların içini perdahlama' ve bir de 'delme' makinesi icat
etti. O tarihe kadar Fransız Nicolas Focg'un icadı olan (1750) 'delici'den
geliştirilmiş bir araç kullanılıyordu. Wilkinson bu aracı mükemmelleştirerek top
namlularına uyguladı. Onun sayesinde yepyeni bir 'araç-makine ailesi' türedi. Bu
aile yetenekli iki teknisyenin (İngiliz Joseph Bramah (1749-1814) ve Fransız
Marc Brunel (1769-1849) çalışmalarıyla daha da gelişti. İkisi de tarımcı
çocuklarıydı; mutlu bir rastlantıyla sanayi alanına atılmışlardı. Bramah
bir yığın icatlar ortaya attı (sözgelişi, bira tulumbası). Ama, asıl ona büyük
ün sağlayan hidrolik pres (1796) oldu. Brunel, delgi makinesi, yuva açma
makinesi ve perdahlama makinesi yaptı. Bundan başka Liverpool'da rıhtımlar ve
doklar, Londra'da Thames'ın altına bir tünel inşa etti. (1824-1842). Henry
Bramah'nın hidrolik presinin işlerken kuru kalmasını sağlayan, eski öğrencisi
Maudslay'in (1771-1831) pistonları deriyle kaplaması oldu. XVIII.
yüzyılın sonlarında mühendisler bu tür araçlara sahip olduktan sonra odunu bir
yana itip yerine maden kullanmaya başladılar. Maden zaten buhar makinesi için
zorunluydu. Araçlar, sonra da en çeşitli mekanizmalar madenden yapılmaya
başlandı. XVIII. yüzyılın sonundan on yıl kadar önce. Mühendis John Rennie'nin
(1761-1821) yaptığı, dişli çarklılara kadar bütün aksamı madenden olan ilk
buharlı değirmen İngiltere'de dönmeye başladı.Bununla birlikte
yapımcılar, kalıba dökmeye son derece uygun olan dökme demiri birçok alanlarda
tercih ediyorlardı. XVIII. yüzyılın ortalarından başlayarak İngilizler, dökme
demirden çok çeşitli dökme eşyalar yaptılar: 1738'de ray, 1755'te vagon
tekerleği, hidrolik çarklar ve kazanlar... 1773'te teknik, madenden bir köprü
yapmaya karar verilmesiyle bir atılım daha yaptı. Köprü yapımcıları
bundan önce de maden köprü inşa etmek hevesine kapılmışlar, 1755'te Lyon'da üç
kemerli bir köprü yapmaya kalkışmışlardı. Ama bu tasarı zamana göre aşırı
ileriydi. 1773'te İngiltere artık bu iş için olgunlaşmıştı. Darbylerin
fabrikaları, yakınlarında bulunan Severn ırmağının üstüne ilk demir köprüyü
attı. 1779'da trafiğe açılan ve hâlâ sapasağlam duran bu köprü, zamanında bir
şaheser olarak karşılanmış, yapımcısı Abraham III. Darby mühendislik ve
mimarlık sanatına yeni ufuklar getiren öncü olarak kutlanmıştı. Dökme
demir köprüler birbirini izledi: 1796'da Sunderland'da 1804'te Paris'te (le pont
des arts) 1806'da yine Paris'te (le pont d'Austerlitz) Bu başarılar tutkuları
kamçılayınca, dökme demirle büyük binalar inşa etmeyi deneme hevesi baş
gösterdi. Fransız mühendisi François Joseph Belanger (1744-1818), Paris'te
1811'de buğday halini 40 metrelik, dökme demir kubbeyle kapatmayı başardı. Dökme
demir doruğuna ulaştığı yerde, demir ve hemen ardından çelik onu geçmeye
hazırdılar. 1787'de Wilkinson ilk demir gemiyi kızağa koyar, 1796'da Amerikalı
Finley ilk asma köprüyü tanıtırken, mimarlar da demiri, yapılarda gizli kalan
'iskelet' olmaktan çıkarıp 'dekoratif (süsleyici) unsur olarak kullanmayı
düşünüyorlardı. Köprüler, gemiler, araç-makineler, kubbeler gibi yararlı
teknik uygulamalara rağmen, XVIII. yüzyılın sonunda madenin başlıca kullanıldığı
yer hâlâ savaş sanayisiydi. Silah imalâtçılarıyla top dökümcülerinin sanayide
yerleri kamu işleri mühendislerinden önce geliyordu. Fransız Devrimi'nin
Avrupa'yı karşı karşıya getireceği bütün büyük çarpışmalarda demir, madenlerin
kralı oldu. Ordunun ihtiyaçları nedeniyle de olağanüstü gelişimini sürdürdü.
Çelik alanında tüfek, Vauban'dan bu yana değişmemişti. Fransızlar,
Devrim ve İmparatorluk savaşlarını 1777'de kullanılan silahlarla
sürdürmekteydiler. Bunlar, hâlâ ağızdan döktürülüyorlardı. Tüfeğe
karşılık, top yapımı ilerleme kaydetmişti. Gösterdiği balistik (atış uzaklığı)
sorunlardan ötürü matematikçilerin dikkatini çekmiş, bu sayede sağlam bilimsel
temellere kavuşmuştu. İngiliz Benjamin Robins (1701-1751), mermilerin silahtan
çıkış hızını ölçmek için bir balistik sarkaç icat etmiş ve iç balistiğin
temellerini atmıştı. İsviçreli Johann Sulzer (1720-1779) da, 1755'te havanın
direnci üzerine ilk deneyleri yaparak dış balistiğin esaslarını buldu. Bu
direncin 1781'de matematik kanununu koyan, Prusyalı Georg von Tempelhof
(1737-1807) ve İngiliz Charles Hutton'dur (1733-1824). Bu kuramlarla
kişisel gözlemlerin gösterdiği yoldan ilerleyen Fransız Jean-Baptiste de
Gribeauval (1715-1789), yarım yüzyıl boyunca Avrupa savaş alanlarında gürleyecek
olan maddeyi buldu. Ondan önce top hâlâ tunçtan yapılıyor, ama önce dolu
dökülüyor, sonra delinip perdahlanıyordu. Namlu dibi kapalı olduğundan gülleler
hartuçla atılıyor, nişan da nişan çizgisi' ve 'nişangâh'la alınıyordu.
Aracın, 'sefer topu' ve 'kuşatma topu' olarak ikiye ayrılması,
parçaların uzatılması ve kısaltılmasının yanısıra getirilen tek yenilik
standardizasyonuydu. Araçların bölümlerinin aynı ölçüler üzerine imal edilmesi
kolayca parça değiştirilmesini sağlıyordu, İngiliz Henry Shrapnel'in (1761-1842)
icat ettiği 'obüs,' topu daha öldürücü bir araç haline getirdi. İspanya
seferinde bu silâhla ilk karşılaşan Napolyon orduları büyük kayıplar verdiler.
Şevket Süreyya Aydemir..toprak UyanırsaŞevket Süreyya Aydemir..tek AdamH.bülent Demirbaş&musul Kerkük Olayı Ve Osmanlı İmparatorluğunda Kuveyt Meselesi.Alexander Dumas "demir Maske"Demir MaskeSiyaset, Bilim Ve Tarih Bilinci (Doğan Özlem )Simyacı (Özdemir İnce )Sessiz Çığlık (Kenzaburo Oe / İlknur Özdemir)The Benefits Of TreesEnerji TasarrufuAlternatif Ucuz Enerji KaynaklarıErozyonun Tanımı Ve ÇeşitleriDünyamızın HareketleriDoğalgazDeve KuşlarıTeknolojik CellatlarımızKüresel IsınmaÇimento İşkolu Ve SorunlarıAtmosferin Başlıca Gaz KirleticileriNükleer Enerji Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |