Geri git   Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri > Hayatım Değişti Klubü > Serbest Kürsü > Öğretici Bilgiler

Uyarılar

Amerikan Ekonomisinin İşleyişi

Serbest Kürsü ve Öğretici Bilgiler Amerikan Ekonomisinin İşleyişi Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Çok kez Birleşik Devletler'de kapitalist bir ekonomi bulunduğu söylenir. Bir Alman ekonomist ve toplumsal kuramcı olan Karl Marx tarafından XIX. Yüzyıl'da ortaya atılan bu tanımlamaya göre, bu sistemde önemli ekonomik kararların çoğunluğu, büyük miktarda paraya ya da sermayeye sahip olan ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Öğretici Bilgiler telkin cd indir izle İstanbul Öğretici Bilgiler nerededir kimdir Öğretici Bilgiler çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Öğretici Bilgiler hipnoz Öğretici Bilgiler olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Öğretici Bilgiler hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Öğretici Bilgiler kuantum düşünce kitap haberi

Amerikan Ekonomisinin İşleyişi

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 29-12-2008, 11:39 AM   #1 (permalink)
Albay
 
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 432,578
Tesekkür: 0
429 Mesajinıza toplam 518 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
bluemoon24 is an unknown quantity at this point
Standart Amerikan Ekonomisinin İşleyişi

Çok kez Birleşik

Devletler'de kapitalist bir ekonomi bulunduğu söylenir. Bir Alman ekonomist ve

toplumsal kuramcı olan Karl Marx tarafından XIX. Yüzyıl'da ortaya atılan bu

tanımlamaya göre, bu sistemde önemli ekonomik kararların çoğunluğu, büyük

miktarda paraya ya da sermayeye sahip olan küçük bir gurup tarafından

alınır.Marx, kapitalist ekonomilerin politik sisteme daha fazla güç

tanıyan sosyalist düzenlerin karşıtı olduğunu ileri sürmekteydi. Marx ve

yandaşlarının inancına göre, kapitalist ekonomilerde güç zengin iş adamlarının

elinde toplanmakta ve onlar da temelde karlarını en yüksek düzeye çıkarmaya

yönelmekte; buna karşın sosyalist ekonomilerde, olasılıkla daha kapsamlı hükümet

kontrolü öne çıkarılmakta ve kardan çok politik amaçlara önem verilmekte,

sözgelimi toplumun kaynaklarının daha eşit bir biçimde dağıtılması hedef

alınmaktadır.Aşırı biçimde basite indirgenmiş olan bu iki sistemin

gerçeğe uyan ögeleri bulunmakla birlikte, bunlar günümüzde daha az geçerlidir.

Eğer Marx'ın tanımladığı katışıksız kapitalizm var idiyse bile artık yok

olmuştur; çünkü, Birleşik Devletler'de ve pek çok diğer ülkede hükümetler güç

birikimlerini sınırlamak ve kontrolsuz özel ticari çıkarların neden olduğu

toplumsal sorunların çoğuna çözüm getirmek amacıyla ekonomilerine müdahalede

bulunmuştur. Bu yüzden, özel teşebbüsün yanı sıra hükümetin de önemli bir rol

oynadığı Amerikan ekonomisini karma bir sistem olarak tanımlamak daha doğru

sayılabilir.Amerikalılar çok kez serbest teşebbüse yönelik inançları ile

hükümet yönetimi arasındaki sınırın nereden geçeceği konusunda anlaşamazlarsa da

geliştirdikleri karma ekonomi büyük ölçüde başarılı olmuştur.ABD

EKONOMİSİNİN TEMEL ÖGELERİBir ülke ekonomik sisteminin ilk ögesi onun

doğal kaynaklarıdır. Birleşik Devletler zengin maden kaynaklarına, verimli tarım

arazisine ve ılımlı bir iklime sahiptir. Bunlara ek olarak, Atlas Okyanusu'nda,

Büyük Okyanus'ta ve Meksika Körfezi'nde uzun kıyıları vardır. Anakaradan

kıyılara uzun nehirler akmakta ve ABD-Kanada sınırında bulunan beş büyük göl de

(Büyük Göller) ulaştırma için ek olanaklar sağlamaktadır. Anılan yaygın su

yolları hem yıllar boyunca ülke ekonomisinin büyümesine yardım etti hem de

Amerika'daki 50 eyaleti tek bir ekonomik birim olarak birbirine

bağladı.İkinci öge ise doğal kaynakları mala dönüştüren emektir.

Çalışabilecek işçi sayısı ve daha da önemlisi onların üretkenliği bir ekonominin

sağlamlığının belirlenmesinde yardımcı olur. Birleşik Devletler'in tarihi

boyunca işgücü giderek büyüdü ve bu da neredeyse kesintisiz bir ekonomik

büyümeyi besledi. 1. Dünya Savaşı'nın hemen sonrasına kadar işçilerin çoğunluğu

Avrupa'dan gelen göçmenlerle onların çocukları ve ataları Amerika'ya köle olarak

getirilmiş bulunan Afrikalı-Amerikalılardı. XX. Yüzyıl'ın başlarında çok sayıda

Asyalı Birleşik Devletler'e göç etti ve sonraki yıllarda da Latin Amerikalı

göçmenler gelmeye başladı.Birleşik Devletler'de işsizliğin yüksek olduğu

bazı dönemler yaşandı ve bazan işgücünün yetersiz kaldığı günler geçtiyse de

göçmenler iş olanakların bol bulunduğu zamanlarda gelme eğilimi gösterdiler. Çok

kez yerli işçilerden daha düşük ücretler karşılığı çalışmaya hazır bulunmalarına

karşın genelde geldikleri ülkelerdekinden çok daha fazla kazanıp refaha

kavuştular. Ülke de giderek zenginleşti ve böylelikle daha fazla göçmeni

kaldırabilecek düzeye erişti.Bir ülkenin ekonomik başarısı için emeğin

niteliği de -bireylerin ne kadar yoğun çalışmaya razı ve ne kadar becerili

oldukları - en az işçi sayısı kadar önemlidir. Birleşik Devletler'in ilk

günlerinde görülen sınır bölgeleri yaşantısı çok yoğun çalışmayı gerektiriyordu

ve Protestan çalışma ahlakı olarak bilinen nitelik de bu eğilimi güçlendirmişti.

Teknik eğitim ile meslek eğitimini de içeren öğretime verilen önem ve denemeye

ve değişmeye yönelik istek Amerika'nın ekonomik başarısına ayrıca katkıda

bulundu.İşgücünün hareketliliği de Amerikan ekonomisinin değişen

koşullara uyum sağlama yeteneği açısından önemli oldu. Doğu Kıyısı'ndaki iş

piyasasını göçmenler doldurunca önemli sayıda işçi çok kez ülkenin iç

kesimlerinde sürülmeyi bekleyen çiftliklerde çalışmaya gitti. Aynı şekilde XX.

Yüzyıl'ın ilk yarısında, Kuzey'deki endüstrileşmiş kentler de Güney

çiftliklerinde çalışan siyah Amerikalıları çekti.İşgücünün niteliği

önemli bir konu olmayı sürdürmektedir. Günümüzde Amerikalılar, insan

sermayesinin pek çok modern ileri teknoloji endüstrisinde başarı sağlamak için

bir anahtar olduğunu düşünmektedir. Bunun sonucu olarak, hükümet ileri gelenleri

ve iş çevresi yetkilileri bilgisayar ve telekomünikasyon gibi yeni endüstrilerin

gereksinim duyduğu türde kıvrak zekayı ve uyum sağlamaya yatkın beceriyi

işçilere kazandıracak öğretim ve eğitimin önemini

vurgulamaktadır.Bunlara karşın, doğal kaynaklar ve emek ekonomik

sistemin sadece bir kesimini oluşturmaktadır. Bu kaynaklar elden geldiğince

etkin bir biçimde düzenlenmeli ve yönlendirilmelidir. Amerikan ekonomisinde

piyasadan gelen verilere göre çalışan yöneticiler bu işlevi yerine getirirler.

Amerika'daki geleneksel yönetim yapısını yukarıdan aşağıya uzayan bir komuta

zinciri oluşturur; yetki, tüm işin düzenli ve etkin bir biçimde yürümesini

güvence altına alan yönetim kurulu başkanından başlayıp teşebbüsün çeşitli

bölümlerinin eşgüdümünü sağlamakla yükümlü olan daha aşağı düzeydeki yönetim

birimlerinden geçer ve fabrikadaki usta başına kadar akar. Çok sayıda iş çeşitli

bölümler ve işçiler arasında paylaştırılmıştır. XX. Yüzyıl'ın başlarında,

Amerika'daki bu uzmanlaşma ya da işbölümünün sistematik çözümlemelere dayanan

bilimsel yönetimi yansıttığı söylenirdi.Teşebbüslerin pek çoğu bu

geleneksel yapı içinde çalışmakla birlikte bazıları da yönetim konusunda değişen

görüşler benimsedi. Giderek yoğunlaşan küresel rekabetle karşılaşan Amerikan

teşebbüsleri, özellikle, kalifiye işçi çalıştıran ve hızla gelişmek, değişmek ve

hatta sipariş üzerine mal üretmek zorunda kalan ileri teknoloji endüstrilerinde

daha esnek bir örgüt yapısı oluşturmaya çalışmaktadır. Aşırı hiyerarşinin ve

işbölümünün yaratıcılığı önlediği yolundaki inanış her geçen gün daha

yoğunlaşmaktadır. Bunun sonucu olarak da pek çok şirket örgüt yapısını

yassıltmış, yönetici sayısını azaltmış ve birkaç iş dalında birden çalışan

ekiplere daha fazla yetki aktarmıştır.Doğal olarak, yöneticilerin ve

ekiplerin birşeyler üretebilmek için bir teşebbüs olarak örgütlenmeleri

gereklidir. Birleşik Devletler'de anonim şirketlerin, yeni bir teşebbüse

girişmek için gerekli parayı toplamak ya da mevcut bir teşebbüsü büyütmek

konusunda etkili bir araç olduğu kanıtlanmıştır. Anonim şirket, hisse senedi

sahibi diye bilinen bir gurubun gönüllü olarak oluşturduğu, karmaşık kurallara

ve geleneklere göre yönetilen bir ekonomik teşebbüstür.Anonim

şirketlerin mal ya da hizmet üretebilmek için parasal kaynaklara gereksinimi

vardır. Gerekli sermayeyi oluşturmak amacıyla genelde sigorta şirketlerine,

bankalara, emekli sandıklarına, bireylere ve diğer yatırımcılara hisse senedi

(varlıklarından pay) ya da bono (uzun vadeli borç) satarlar. Özellikle bankalar

gibi bazı kurumlar da anonim şirketlere ve diğer teşebbüslere borç verirler.

Federal hükümet ve eyalet hükümetleri bu finansman sisteminin güvenliğini ve

güvenilirliğini garantilemek ve yatırımcıların sağlıklı karar verebilmelerine

yönelik serbest bilgi akışını sağlamak amacıyla ayrıntılı kurallar ve

düzenlemeler geliştirmişlerdir.Gayrı safi milli hasıla (GNP), belirli

bir yıl üretilen mal ve hizmet düzeyini belirler. Birleşik Devletler'de GNP

düzenli bir biçimde artmış ve 1983'te 3,4 trilyon doların üstündeyken 1998'de

yaklaşık 8,5 trilyon dolar olmuştur. Bu veriler ekonominin sağlığını ölçmeye

yararsa da, ulusun durumunu her açıdan ölçemez. Gayrı safi milli hasıla bir

ekonominin ürettiği mal ve hizmetlerin piyasa değerini gösterir; fakat, bir

ulusun yaşam niteliğini ortaya koyamaz. Sözgelimi, bireysel mutluluk ve

güvenlik, temiz bir çevre ve sağlık gibi bazı önemli değişkenler tümüyle bu

göstergenin dışında kalır.KARMA BİR EKONOMİ: PİYASANIN

ROLÜBirleşik Devletler'de bir karma ekonomi olduğu söylenir; çünkü, hem

bireysel teşebbüsler hem de hükümet önemli rol oynar. Gerçekten de Amerikan

ekonomi tarihindeki en kalıcı tartışmalardan bazıları özel sektörle kamu

sektörünün rolleri üzeride odaklanmıştır.Amerikan serbest teşebbüs

sistemi bireysel iş sahipliğini öne çıkarır. Ülkede mal ve hizmetlerin en büyük

kısmını özel teşebbüs üretir ve toplam ekonomik üretimin üçte ikisi özel

kullanım amacıyla bireylere giderken, üçte biri de hükümet ve iş çevreleri

tarafından satın alınır. Tüketicinin rolü gerçekten o kadar büyüktür ki zaman

zaman ülkede bir tüketici ekonomisi bulunduğu ileri sürülür.Bireysel

iş sahipliğine verilen bu önem kısmen Amerikalıların kişisel özgürlüğe olan

inançlarından kaynaklanmaktadır. Ulus yaratıldığından beri Amerikalılar aşırı

hükümet gücünden korkmuşlar ve hükümetin bireyler üzerindeki yetkisini, ekonomik

alandaki rolünü de içermek üzere, sınırlamaya çalışmışlardır. Buna ek olarak

Amerikalılar genelde, özel iş sahipliği özelliği taşıyan bir ekonominin,

hükümetin iş sahibi olmasını öne çıkaran bir ekonomiden daha etkin çalışacağına

inanmaktadırlar.Neden? Amerikalıların inancına göre, ekonomik güçlere

müdahale edilmezse, mal ve hizmetlerin fiyatını arz ve talep belirler. Buna

karşılık fiyatlar da, iş çevrelerinin neler üretmesi gerektiğini belirler; eğer

halk bir malı ekonominin ürettiğinden daha çok miktarda almak isterse o malın

fiyatı yükselir. Bu gelişme yeni şirketlerin ya da diğerlerinin dikkatini çeker

ve kar sağlama fırsatı sezdikleri için o malı daha çok üretmeye

başlarlar.Buna karşılık, eğer halk bir malı daha az miktarda almak

isterse fiyatlar düşer ve rekabete dayanamayan üreticiler ya işlerine son verir

ya da başka mallar üretmeye başlar. Bu gibi sistemlere piyasa ekonomisi adı

verilir. Bunun aksine sosyalist bir ekonomi, hükümetin daha çok iş sahibi olması

ve merkezi planlama özelliği taşır. Amerikalıların çoğunluğu, vergi gelirlerine

bağlı bulunan hükümetlerin fiyat değişmelerine özel sektörün yaptığı kadar önem

vermeyeceklerini ya da piyasa güçlerinin gerektirdiği disiplinin etkisini

duymayacaklarını düşündükleri için, sosyalist ekonomilerin doğal olarak daha

verimsiz kalacağına inanırlar.Buna karşın serbest teşebbüs de

sınırlamalarla karşı karşıyadır. Amerikalılar, belirli hizmetlerin özel sektöre

oranla kamu tarafından daha iyi sağlanacağına her zaman inanmışlardır. Sözgelimi

Birleşik Devletler'de hükümet, yargının, çok sayıda özel okul ve eğitim merkezi

bulunmasına karşın öğretimin, karayolu ağının, toplumsal istatistik yayınlarının

ve ulusal savunmanın yönetilmesinden birinci derecede sorumludur. Buna ek

olarak, fiyat sisteminin iyi yürümediği durumlarda hükümetin gerekli

düzeltmeleri yapmak amacıyla müdahalede bulunması da istenir.Sözgelimi

doğal tekelleri düzen altına alır ve piyasa güçlerini bastıracak ölçüde

kuvvetlenen diğer işletme guruplaşmalarını denetlemek ya da dağıtmak için

antitröst yasaları uygular. Hükümet ayrıca piyasa güçlerinin erişemeyeceği

sorunlara da el atar.Özel yaşantılarında sorunlar olması ya da

ekonomideki dalgalanmalar nedeniyle işsiz kalmaları yüzünden sıkıntıya düşen

bireylere sosyal yardım ya da işsizlik sigortası olanakları sağlar; yaşlılara ve

yoksullara yapılan sağlık yardımlarının büyük kısmını karşılar; hava ve su

kirliliğinin azaltılması amacıyla özel endüstriyi denetler; doğal afetler

yüzünden kayba uğrayan bireylere düşük faizli borç verir. Hükümet, bunların yanı

sıra özel teşebbüsün başa çıkamayacağı kadar masraflı olan uzay araştırmalarında

da baş rolü oynamıştır.Bireyler, sadece tüketici olarak yaptıkları

seçimlerle değil, ekonomik politikayı şekillendiren yetkililere verdikleri

oylarla da bu karma ekonominin yönlendirilmesine yardım ederler. Tüketiciler

geçtiğimiz yıllarda, ürün güvenliğine, belirli endüstriyel uygulamaların çevrede

yarattığı tehditlere ve vatandaşların karşılaşmaları olasılığı bulunan belirli

sağlık tehlikelerine yönelik endişelerini dile getirdiler; hükümet bunlara yanıt

olarak tüketicilerin çıkarlarını güvence altına almak ve sosyal güvenliği

geliştirmek amacıyla daireler kurdu.ABD başka değişimler de geçirdi.

Nüfus ve işgücü dramatik bir biçimde çiftliklerden kentlere, tarlalardan

fabrikalara ve, en önemli olarak ta, hizmet endüstrilerine yöneldi, Günümüz

ekonomisinde bireysel hizmet ve kamu hizmeti sağlayanların sayısı tarımsal ve

mamul mal üretenlerin sayısından çok daha fazladır. İstatistiklere göre, kendi

işine sahip olanlar, son yüzyıl boyunca ekonomi karmaşıklaştıkça büyük ölçüde

başkaları için çalışma eğilimine girmişlerdir.HÜKÜMETİN EKONOMİDEKİ

ROLÜEkonomiye biçim veren kararların büyük çoğunluğu tüketiciler ve

üreticiler tarafından alınmakla birlikte, hükümetin ABD ekonomisi üzerinde en az

dört alanda büyük etkisi olmaktadır.İstikrar ve Büyüme. Federal hükümet

belki de en başta, sürekli büyümeyi, yüksek istihdam düzeyini ve fiyat dengesini

sağlamaya çalışarak ekonomik faaliyetin genel hızını ayarlamaktadır. Harcama ve

vergi oranlarını düzenlemek (maliye politikası) ya da para arzını yönetmek ve

kredi kullanımını kontrol etmek (para politikası) yoluyla ekonominin büyüme

hızını azaltıp çoğaltabilir ve böylelikle de fiyat ve istihdam düzeyini

etkileyebilir.1930'ların Büyük Bunalım'ını izleyen yıllarda uzun zaman,

ekonomik daralmalar, yani yavaş ekonomik gelişme ve yüksek işsizlik dönemleri,

en büyük tehdit olarak görüldü. Daralma tehlikesinin en ciddi görüldüğü günlerde

hükümet, kendisi büyük ölçüde harcama yaparak ya da tüketicilerin daha çok

harcamalarını sağlamak amacıyla vergileri azaltarak ve para arzının hızla

artmasını teşvik ederek ekonomiyi güçlendirmeye çalıştı.1970'lerde

özellikle enerji alanındaki fiyatların büyük ölçüde artması güçlü bir enflasyon

- fiyat düzeyinde genel yükselme - korkusu yarattı. Bunun sonucunda hükümet

ileri gelenleri, ekonomik daralmayla savaşacakları yerde enflasyonu sınırlamak

amacıyla harcamaları kısmaya, vergi kesintilerine direnmeye ve para arzındaki

artışları sınırlamaya başladılar.Ekonomide istikrar sağlamaya yönelik en

iyi önlemlerin neler olduğu konusundaki görüşler 1960'larla 1990'lar arasında

önemli biçimde değişti. Hükümet 1960'larda maliye politikasına, yani ekonomiyi

etkilemek için hükümet gelirleriyle oynamaya büyük ölçüde güveniyordu.

Harcamalar ve vergiler Başkan ve Kongre tarafından kontrol edildiği için,

seçimle göreve gelen bu yetkililer ekonomiyi yönlendirmede büyük rol

oynadılar.Yüksek enflasyon, yaygın işsizlik ve muazzam bütçe açıkları

yaşanan bir dönem nedeniyle, genel ekonomik faaliyetlerin hızını düzenlemede

maliye politikasının en iyi yöntem olduğu yolundaki güven sarsıldı. Bunun

yerine, faiz oranları gibi araçlar kullanarak ülkedeki para arzını kontrol

altında tutmaya yönelen para politikaları giderek artan bir önem kazandı. Maliye

politikası, Başkandan ve Kongre'den büyük ölçüde bağımsız olan ve Federal Rezerv

Kurulu adıyla tanınan merkez bankası tarafından

yönetilmektedir.Düzenleme ve Kontrol. ABD federal hükümeti özel

teşebbüsü çeşitli biçimlerde düzenler. Düzenleme de iki genel sınıfa ayrılır.

Ekonomik düzenlemeyle fiyatların doğrudan ya da dolaylı olarak kontrolü amacı

güdülür. Hükümet geleneksel olarak, elektrik üretim şirketleri gibi tekellerin

makul oranlardan fazla kar elde etmek için fiyatları yükseltmelerini engellemeye

çalışır.Hükümet zaman zaman diğer endüstri alanlarında da ekonomik

kontrol uygulamıştır. Büyük Bunalım'ı izleyen yıllarda, hızla değişen arz ve

talep karşısında kontrolsüz biçimde dalgalanma eğilimi gösteren tarımsal mal

fiyatlarında istikrar sağlayabilmek amacıyla karmaşık bir yöntem oluşturuldu.

Karayolu taşımacılığı şirketleri ve daha sonraları da havayolları gibi bazı

teşebbüsler zararlı olacağını düşündükleri fiyat indirimlerine gitmemek için

kendiliklerinden hükümet düzenlemesi talebinde bulundular ve bunu elde

ettiler.Bir başka ekonomik düzenleme biçimi olan antitröst yasalar

uygulanarak da piyasa güçlerinin sağlamlaştırılmasına ve böylelikle doğrudan

düzenleme yapmaya gereksinim kalmamasına çalışılır. Hükümet ve bazan da özel

işletmeler, rekabeti gereksiz biçimde sınırlayabilecek uygulamaları ya da şirket

birleşmelerini yasaklamak amacıyla antitröst yasalara başvururlar.

Hükümet özel şirketleri halkın sağlığını korumak ya da temiz ve sağlıklı

bir çevre sağlamak gibi toplumsal amaçlarla da kontrol eder. Sözgelimi ABD Besin

Maddeleri ve İlaçlar İdaresi zararlı ilaçları yasaklar; Mesleksel Tehlikeler ve

Sağlık İdaresi işçileri çalışırken karşılaşabilecekleri bedensel zararlara karşı

korur; Çevre Koruma İdaresi de su ve hava kirliliğini kontrol amacı

güder.Amerikalıların hükümet düzenlemeleri karşısındaki tutumları XX.

Yüzyıl'ın son otuz yılı içinde büyük ölçüde değişti. 1970'lerin ilk yıllarında

politika yapıcıları, ekonomik düzenlemelerin etkin olmayan şirketleri havayolu

ve kara taşımacılığı gibi endüstrilerden yararlanan tüketiciler aleyhine

koruduğundan gittikçe daha fazla endişe duymaya başladılar. Aynı zamanda

teknolojik değişiklikler de daha önceleri doğal tekel oldukları düşünülen

telekomünikasyon gibi endüstrilerde yeni rakipler yarattı. Bu gelişmeler de

düzenlemeleri gevşetecek bir dizi yasa çıkarılmasına yol açtı.Her iki

siyasal partinin liderleri 1970'ler, 1980'ler ve 1990'larda düzenlemelerde genel

bir yumuşamaya gidilmesini benimsedilerse de, toplumsal amaçlar sağlamaya

yönelik düzenlemeler konusunda daha zayıf bir görüş birliği vardı. Toplumsal

amaçlı düzenlemeler Büyük Bunalım'ı ve İkinci Dünya Savaşı'nı izleyen yıllarda

ve daha sonra da 1960'larda 1970'lerde giderek büyüyen bir önem

kazanmıştı.Buna karşın 1980'lerde Ronald Reagan'ın başkanlık yıllarında

hükümet düzenlemelerin serbest teşebbüsü engellediğini, işletme maliyetlerini

yükselttiğini ve böylelikle de enflasyonu körüklediğini iddia ederek, işçileri,

tüketicileri ve çevreyi korumaya yönelik düzenlemeleri yumuşattı. Yine de pek

çok Amerikalı belirli olaylar ya da eğilimlere karşı yakınmayı sürdürdü ve

hükümet, çevre korunmasını da içeren bazı alanlarda yeni düzenlemelere gitmek

zorunda kaldı.Bu arada bazı vatandaşlar da seçimle göreve gelen

yetkililerin belirli sorunlara yeterli çabukluk ya da güçle yönelmediklerini

ileri sürerek mahkemelere başvurdular. Sözgelimi 1990'larda bireyler ve giderek

hükümetin kendisi de sigara içmenin sağlığa karşı tehlike oluşturduğu

gerekçesiyle tütün şirketleri aleyhine dava açtılar. Uzun vadeli ödemeleri

gerektiren büyük bir parasal uzlaşma sonucu sigara içmeyle ilişkili

hastalıkların tedavi giderlerini eyaletlerin karşılamasına olanak

sağlandı.Doğrudan HizmetHer düzeydeki hükümet pek çok doğrudan

hizmet sağlamaktadır [Ç.N.: ABD yönetim sisteminde Federal Hükümetin altında

Eyalet Hükümetleri ve Yerel Hüküğmetler vardır]. Sözgelimi federal hükümet

ulusal savunmadan sorumludur; çok kez yeni ürünlerin geliştirilmesine yol açan

araştırmaları destekler; uzay araştırmalarını yönetir; işçilerin iş başında

beceri sağlamalarını ve iş bulmalarını kolaylaştırmak amacıyla onlara yardımcı

olur. Hükümet harcamalarının yerel ve bölgesel ekonomiler ve hatta ekonomik

faaliyetlerin genel hızı üzerinde önemli etkileri vardır.Buna karşılık

eyalet hükümetleri de pek çok karayolunun yapımından ve bakımından sorumludur.

Eyalet, ilçe ya da kent yönetimleri devlet okullarının finansmanında ve

işletilmesinde önde gelen bir rol oynarlar. Yerel hükümetler polis ve itfaiye

çalışmalarının baş sorumlusudur. Federal düzeyde alınan kararlar genelde en

büyük ekonomik etkiyi taşımakla birlikte yukarıda anılan alanlardaki hükümet

harcamaları da yerel ve bölgesel ekonomiler üzerinde etkili olur.1997'de

federal hükümetin, eyalet hükümetlerinin ve yerel yönetimlerin toplam

harcamaları gayrı safi milli hasılanın yaklaşık yüzde 18'ini

oluşturmuştur.Doğrudan YardımHükümet bunların yanı sıra

işletmelere ve bireylere doğrudan çeşitli türde yardım da yapar. Küçük

işletmelere düşük faizli borç verir ve teknik yardımda bulunur; üniversitede

okumak isteyen öğrencilere de düşük faizli kredi açar. Hükümet destekli

teşebbüsler kredi kurumlarının elindeki ipotek belgelerini satın alıp bunları

yatırımcılar tarafından alınıp satılabilecek borç senetlerine dönüştürür ve

böylelikle konut kredisi verilmesini teşvik eder. Hükümet ayrıca ihracatı da

etkin biçimde destekler ve yabancı ülkelerin ithalatı sınırlayıcı ticaret

engelleri getirmelerini önlemeye çalışır. Hükümet kendilerine yeterince

bakamayan bireylere de destek olur. İşverenlerden alınan bir vergiyle finanse

edilen Sosyal Güvenlik programı Amerikalıların büyük bir kesiminin emeklilik

gelirlerini sağlar. Medicare programı sayesinde yaşlıların pek çok tedavi gideri

karşılanır.Mediacaid programı da düşük gelirli ailelerin sağlık

giderlerini finanse eder. Çok eyalette hükümet ruh hastalarının ya da önemli

bedensel engelleri olan bireylerin bakımı amacıyla kurumlar işletir. Federal

hükümet yoksul ailelerin besin maddesi almalarına yardımcı olmak için Yiyecek

Pulları çıkarır; federal hükümet ve eyalet hükümetleri çocuklu yoksul ailelere

destek amacıyla ortaklaşa sosyal yardım bağışlarında bulunur.Aralarında

Sosyal Güvenlik de bulunan bu programların pek çoğunun kökü, 1933-1945 yılları

arasında görev yapmış olan Başkan Franklin D. Doosevelt'in Yeni Düzen

programlarına kadar uzanır. Roosevelt'in reformlarının anahtarı, yoksulluğa

bireysel ahlak bozukluklarının değil toplumsal ve ekonomik nedenlerin yol açtığı

inancıydı. Anılan görüş, kökü New England Püritenizmi'nde yatan genel inancı

reddediyordu; bu inanca göre, başarı Tanrı'nın lutfunun, başarısızlıksa

Tanrı'nın hoşnutsuzluğunun simgesiydi. Bu yeni görüş Amerikan toplumsal ve

ekonomik düşüncesinde önemli bir dönüşüm oluşturuyordu. Buna karşın günümüzde

bile, özellikle sosyal yardıma ilişkin belirli sorunlarda yukarıda anılan eski

inançların izleri görülebilmektedir.Aralarında Medicare ve Medicaid'in

de bulunduğu, bireylere ve ailelere yönelik pek çok yardım programına ise

1960'larda Başkan Lyndon Johnson'un (1963-1969) Yoksullukla Savaş günlerinde

başlandı. Bahis konusu programların bazıları 1990'larda parasal güçlüklerle

karşılaştı ve çeşitli reform önerileri ortaya atıldıysa da Birleşik

Devletler'deki her iki büyük parti de onları desteklemeyi sürdürdü. Buna

karşılık programların muhalifleri, işsiz ama sağlıklı bireylere sosyal yardım

yapmanın onlarda sorunlara çözüm arama isteği yerine bağımlılık yaratacağını

iddia ettiler. Başkan Bill Clinton (1993-2001) yönetiminde 1996'da onaylanan

reform yasaları, sosyal yardım alabilmek için bireylerin çalışmakta olmaları

koşulunu getirmekte ve yardım sürelerine de sınırlamalar

koymaktadır.YOKSULLUK VE EŞİTSİZLİKAmerikalılar ekonomik

sistemleriyle gururlanırlar ve onun vatandaşların iyi bir yaşam sağlamaları için

fırsat yarattığına inanırlar. Buna karşın, ülkenin pek çok yöresinde yoksulluğun

inatla sürmekte olduğu gerçeği onların bu inancına gölge düşürmektedir.

Hükümetin yoksullukla savaş çabaları belirli bir ilerleme sağladıysa da sorunu

ortadan kaldıramadı. Aynı şekilde, güçlü bir ekonomik büyüme yaşanan dönemler de

yeni iş olanakları yarattı ve yoksulluğu azalttı ama tümüyle yok

edemedi.Federal hükümet dört kişilik bir ailenin temel geçimini sağlamak

için gerekli asgari bir gelir miktarı saptar. Bunun düzeyi hayat pahalılığına ve

ailenin yaşadığı bölgeye bağlı olarak değişebilir. 1998'de yıllık geliri 16.530

doların altında olan dört kişilik bir aile yoksul sayılıyordu.Yoksulluk

sınırının altında yaşayan birey oranı 1959'da yüzde 22,4 iken 1978'de yüzde

11,4'e düştü; ancak, ondan sonra çok dar bir sınır içinde oynadı ve 1998'de

yüzde 12,7 olarak gerçekleşti.Kaldı ki toplam oranlar çok daha büyük

yoksulluk çekilen yerleşim birimlerini gizlemektedir. 1998'de

Afrikalı-Amerikalıların dörtte birinden fazlası (yüzde 26,1) yoksulluk içinde

yaşıyordu; bu oran huzursuzluk yaratacak kadar yüksek olmakla birlikte tüm

siyahların yüzde 31'inin yoksul tanımına girdiği 1979'a göre bir ilerleme

sayıldı ve 1959'dan beri en düşük yoksulluk oranını oluşturdu. Özellikle evli

olmayan annelerin bakmakla yükümlü bulunduğu aileler yoksulluğa maruz

kalmaktadır. Kısmen bu gerçeğin sonucu olarak 1997'de yaklaşık beş çocuktan biri

(yüzde 18,9) yoksuldu. Yoksulluk oranı Afrikalı-Amerikalı çocuklar arasında

yüzde 36,7 ve İspanyol kökenliler arasında da yüzde 34,4'tü.Bazı

uzmanlar resmi istatistiklerin yoksulluğu gerçek boyutlarından daha fazla gibi

gösterdiğini, çünkü sadece parasal geliri hesaba katıp Besin Pulu, sağlık

yardımı ve sosyal konutlar gibi hükümet yardımlarını göz ardı ettiğini ileri

sürmektedirler. Buna karşın diğer bazıları da anılan programların bir ailenin

tüm beslenme ve sağlık gereksinimlerinin pek azını karşılayabildiğini ve bir

sosyal konut açığı bulunduğunu iddia etmektedirler.Bazılarına göre ise

gelirleri yoksulluk sınırının üzerinde olan belirli aileler bile iskan, sağlık

ve giyim gibi gereksinimlerini karşılamak amacıyla beslenme giderlerini kısmakta

ve bu nedenle de açlık çekmektedir. Yine bazı uzmanlar da yoksulluk düzeyindeki

bireylerin zaman zaman geçici işlerde ve ekonominin yer altı sektöründe

çalışıp para kazandıklarını ve bunların da resmi istatistiklere yansımadığını

söylemektedirler.Ne olursa olsun, Amerikan ekonomik siteminin

kazanımları eşit dağıtmadığı açıktır. Washington'da kurulu bir araştırma örgütü

olan Ekonomik Politika Enstitüsü'ne göre 1997'de Amerikan ailelerinin en zengin

beşte birinin geliri toplam ulusal gelirin yüzde 47,2'sini oluşturmaktaydı.

Bunun aksine, en yoksul beşte bir toplam ulusal gelirin sadece yüzde 4,2'sini ve

en yoksul yüzde 40 ta yüzde 14'ünü elde etmekteydi.Amerikan ekonomisinin

genelde gönençli olmasına karşılık, eşitsizliğe yönelik endişeler 1980'lerde ve

1990'larda da sürdü. Küresel rekabetin giderek artması sonucu pek çok geleneksel

imalat endüstrisi işçisi tehdit altında kaldı ve ücretleri durağanlaştı. Aynı

zamanda federal hükümet de düşük gelirli aileleri daha varlıklı olanlara karşı

kollayan vergi politikalarından uzaklaştı ve iyi durumda bulunmayanlara yardım

amacıyla yürütülen çok sayıda toplumsal programın bütçelerini kıstı. Bu arada

daha varlıklı aileler de hızla gelişen sermaye piyasasında sağlanan kazancın pek

çoğunu elde ettiler.1990'ların sonlarına doğru özellikle daha yoksul

işçilerin gelirleri artmaya başlayınca, yukarıda belirtilen durumun tersine

dönmeye başladığını gösteren belirtiler ortaya çıktı. Yüzyılın sonuna

gelindiğinde yine de bu eğilimin sürüp sürmeyeceğini belirlemek için henüz çok

erkendi.HÜKÜMETİN BÜYÜMESİABD Hükümeti Başkan Franklin Roosevelt

yönetiminden başlayarak büyük ölçüde büyüdü. Roosevelt'in Yeni Düzeni'nde, Büyük

Bunalım'ın yarattığı işsizliğe ve sıkıntılara son verme çabası nedeniyle pek çok

yeni federal program yaratıldı ve var olanların çoğu da yaygınlaştırıldı.

Birleşik Devletler'in İkinci Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında dünyanın en

önemli askeri gücü olarak yükselmesi de hükümetin büyümesini

besledi.Savaş sonrası dönemde kentsel ve banliyö yerleşim bölgelerinin

büyümesi de kamu hizmetlerinin yayılmasına olanak sağladı. Eğitim konusunda daha

yaygın beklentilerin başlaması hükümetin okullara ve üniversitelere önemli

yatırımlar yapmasına yol açtı. Bilimsel ve teknolojik ilerlemelere yönelik

muazzam bir ulusal baskı 1960'larda yeni kuruluşlar yarattı ve uzay

araştırmalarından sağlık konularına kadar yayılan bir alanda büyük kamu

yatırımlarına girişilmesini gerektirdi. Çok sayıda Amerikalının XX. Yüzyıl'ın

başlarında var olmayan sağlık ve emeklilik programlarına gittikçe daha fazla

bağımlı duruma gelmeleri de federal harcamaları büyük ölçüde

arttırdı.Pek çok Amerikalının Washington'daki federal hükümetin

kontrolsüz ölçüde şiştiğini düşünmelerine karşın istihdam istatistikleri bunun

böyle olmadığını göstermektedir. Hükümette çalışanların sayısı büyük ölçüde

artmışsa da bu daha çok eyaletlerde ve yerel düzeyde olmuştur. 1960-1990

arasında eyalet hükümetlerinde ve yerel yönetimlerde çalışanların sayısı 6,4

milyondan 15,2 milyona yükselirken, federal hükümetteki sivil görevli sayısı 2,4

milyondan sadece 3 milyona çıkmıştır.Federal işgücü azaltmalar sonunda

1998'de 2,7 milyona düşmüş, fakat eyalet hükümetleri ve yerel yönetimlerin

çalıştırdığı görevli sayısı 1998'de yaklaşık 16 milyon olmuş ve anılan azaltma

düzeyini çok aşmıştır. (Birleşik Devletler'in Vietnam savaşıyla uğraştığı sırada

askerde olan Amerikalıların sayısı 1968'de yaklaşık 3,6 milyona erişmiş ve bu

sayı 1998'de 1,4 milyona inmiştir.)Hükümetin sağladığı yaygın hizmetlere

yönelik ödemelerin yapılabilmesi için gittikçe artan vergi yükü, Amerikalıların

büyük hükümet karşısındaki genel hoşnutsuzluğu ve kamu görevlisi

sendikalarının yoğunlaşan gücü nedeniyle 1970'lerde, 1980'lerde ve 1990'larda

çok sayıda politika yapıcısı, gerekli hizmetleri sağlayacak en etkin kurumun

hükümet olup olmadığını sorgulamaya başladı. Hükümetin belirli görevlerinin özel

sektöre devredilmesi yöntemini tanımlamak için özelleştirme deyimi ortaya

atıldı ve dünya çapında hızla kabul gördü.Birleşik Devletler'de

özelleştirme özellikle belediyelerde ve bölgesel düzeyde görüldü. New York'da

New York, California'da Los Angeles, Pennsylvania'da Philadelphia, Texas'da

Dallas ve Arizona'da Phoenix gibi büyük ABD kentlerinde, sokak lambalarının

onarımından katı atıkların toplanmasına ve bilgi işlemden hapishanelerin

yönetilmesine kadar değişen ve önceleri doğrudan belediyelerin kendilerinin

yaptıkları pek çok çalışma özel şirketlere ya da kar amacı gütmeyen diğer

kuruluşlara verilmeye başlandı. Bu arada bazı federal kuruluşlar da özel

teşebbüs gibi çalışma yolunu seçti; sözgelimi Birleşik Devletler Posta Servisi

faaliyetlerini yürütmek için genel vergilere değil kendi gelir kaynaklarına

başvurur.Bunlara karşın kamu hizmetlerinin özelleştirilmesi hala çok

çelişkili bir konu oluşturmaktadır. Yandaşları, özelleştirmenin maliyeti

düşürdüğü ve özel sektörün üretkenliğini arttırdığı konusunda ısrar ederken,

diğerleri aksini savunmakta, müteahhitlerin kar elde etmek istediklerini ve pek

de üretken olmadıklarını ileri sürmektedirler.Kamu sektöründeki

sendikalar doğal olarak özelleştirmelerin pek çoğuna hararetle karşı çıkmakta ve

müteahhitlerin ihaleyi kazanmak için çok düşük teklif verdikten sonra maliyeti

önemli ölçüde arttırdıklarını kanıtlayan belirli örnekler bulunduğunu ileri

sürmektedirler. Yandaşları ise, özelleştirme rekabete yol açarsa etkinliğin de

artacağını savunmaktadırlar. Belirli durumlarda özelleştirme tehdidi yerel

hükümet çalışanlarını daha etkin olmaya bile teşvik

edebilir.Düzenlemelere, hükümet harcamalarına ve sosyal yardım reformuna

ilişkin tartışmaların açıkça gösterdiği gibi hükümetin ülke ekonomisindeki uygun

rolü, Birleşik Devletler'in bağımsızlığına kavuşmasından 200 yıl sonra bile

büyük bir anlaşmazlık konusu olmayı sürdürmektedir.



Afyon Jeotermal Merkezi Isıtma Sistemi, Ekonomisi Ve Hava Kirliliğini Önlemedeki KatkKserofitlik Ve Su Ekonomisi ÖkofizyolojisiFloresanların EkonomikliğiVarlık Vergisi1987-1993 Türkiye Ekonomisi1983-1987 Türkiye Ekonomisi1980-1982 Türkiye Ekonomisi1923-1980 Türkiye Ekonomisi19 Şubat KriziSermaye Piyasası Kurulu (SPK)İMKB PazarlarıİMKB'de Kote İşlemiMilli Korunma KanunuAltın Kurallar5 Nisan KararlarıElliot Dalga KuramıDow KuramıDirectional MovementDikdörtgen FormasyonuDestek ve Direnç

 

 

Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın

Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu

Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir?

Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz.

Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım?

Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.

25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz.

bluemoon24 isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Amerikan Ekonomisinin İşleyişi

Serbest Kürsü ve Öğretici Bilgiler Amerikan Ekonomisinin İşleyişi Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Çok kez Birleşik Devletler'de kapitalist bir ekonomi bulunduğu söylenir. Bir Alman ekonomist ve toplumsal kuramcı olan Karl Marx tarafından XIX. Yüzyıl'da ortaya atılan bu tanımlamaya göre, bu sistemde önemli ekonomik kararların çoğunluğu, büyük miktarda paraya ya da sermayeye sahip olan ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Öğretici Bilgiler telkin cd indir izle İstanbul Öğretici Bilgiler nerededir kimdir Öğretici Bilgiler çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Öğretici Bilgiler hipnoz Öğretici Bilgiler olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Öğretici Bilgiler hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Öğretici Bilgiler kuantum düşünce kitap haberi


WEZ Format +3. Şuan Saat: 02:13 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.