Geri git   Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri > Hayatım Değişti Klubü > Serbest Kürsü > Öğretici Bilgiler

Uyarılar

Amerikan Ekonomisinin Tarihi

Serbest Kürsü ve Öğretici Bilgiler Amerikan Ekonomisinin Tarihi Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Kuzey Amerika'nın ilk yerleşimcileri Amerika Yerlileriydi. Bu halkın günümüzde Bering Boğazı'nın bulunduğu bölgedeki bir kara köprüsünden geçerek 20.000 yıl önce Asya'dan Amerika'ya geldikleri sanılmaktadır. (Amerika'ya ilk ayak basan Avrupalı kaşifler Hindistan'a geldiklerini düşündükleri için yanlışlıkla bu halka Hintliler demişlerdi.)Bahis konusu ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Öğretici Bilgiler telkin cd indir izle İstanbul Öğretici Bilgiler nerededir kimdir Öğretici Bilgiler çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Öğretici Bilgiler hipnoz Öğretici Bilgiler olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Öğretici Bilgiler hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Öğretici Bilgiler kuantum düşünce kitap haberi

Amerikan Ekonomisinin Tarihi

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 29-12-2008, 11:39 AM   #1 (permalink)
Albay
 
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 432,578
Tesekkür: 0
429 Mesajinıza toplam 518 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
bluemoon24 is an unknown quantity at this point
Standart Amerikan Ekonomisinin Tarihi

Kuzey Amerika'nın ilk yerleşimcileri

Amerika Yerlileriydi. Bu halkın günümüzde Bering Boğazı'nın bulunduğu bölgedeki

bir kara köprüsünden geçerek 20.000 yıl önce Asya'dan Amerika'ya geldikleri

sanılmaktadır. (Amerika'ya ilk ayak basan Avrupalı kaşifler Hindistan'a

geldiklerini düşündükleri için yanlışlıkla bu halka Hintliler

demişlerdi.)Bahis konusu yerli halk bazan kabileler ve bazan da kabile

konfederasyonları halinde örgütlenmişti. Kendi aralarında ticaret yaptıkları

halde diğer kıtalardaki halklarla ve hatta Avrupalı yerleşimciler gelinceye

kadar Güney Amerika'daki yerli halkla bile pek az temasları bulunuyordu.

Geliştirdikleri ekonomik sistem ise onların topraklarına sonradan yerleşen

Avrupalılar tarafından yok edilmiştir.Amerika'yı ilk keşfeden

Avrupalılar Vikinglerdi; fakat, 1000 yılında gerçekleşen bu olay büyük ölçüde

gözden kaçtı. O günlerde Avrupa toplumunun en büyük kesimi hala tarıma ve toprak

mülkiyetine bağlı bulunmaktaydı. Ticaret, Kuzey Amerika'nın daha çok

araştırılmasını ve orada yerleşilmesini teşvik edecek oranda önem

kazanmamıştı.İspanya bayrağı altında denizcilik yapan bir İtalyan olan

Kristof Kolomb Asya'ya ulaşan bir güneybatı geçidi bulmaya çıktı ve 1492'de bir

Yeni Dünya keşfetti. Bunu izleyen 100 yıl boyunca Avrupa'dan yola çıkan

İngiliz, İspanyol, Portekizli, Hollandalı ve Fransız kaşifler altın, zenginlik,

onur ve zafer peşinde Yeni Dünya'ya doğru yelken açtılar.Buna karşın

Kuzey Amerika'nın vahşi bölgeleri ilk gelen kaşiflere pek az altın ve ondan da

az zafer sunduğu için çoğu orada kalmadı. Kuzey Amerika'ya yerleşenler daha

sonraki yıllarda gelenlerdi. Bir gurup İngiliz 1607'de, daha sonra Birleşik

Devletler olacak olan ilk kalıcı yerleşim birimini kurdular. Adı Jamestown olan

bu birim günümüzdeki Virginia eyaleti topraklarında

bulunuyordu.KOLONİLEŞTİRMEİlk yerleşimcilerin yeni bir vatan

aramalarına yol açan çeşitli nedenleri vardı. Massachusetts'e yerleşen

Pilgrimler dinsel baskıdan kaçmak isteyen dindar ve soğukkanlı İngilizlerdi.

Virginia benzeri diğer kolonilerse temelde ticaret girişimleri olarak

kurulmuştu; ancak, çok kez dindarlıkla ticari çıkar el ele

yürüyordu.İngiltere'nin daha sonra Birleşik Devletler olacak olan

kolonileri kurup yürütmekteki başarısı, büyük ölçüde, imtiyazlı şirketler

kullanmasından kaynaklanıyordu. İmtiyazlı şirketler, ekonomik kazanım peşinde

olan ve belki de İngiltere'nin ulusal amaçlarını gerçekleştirmek isteyen

hissedar (genellikle tüccarlar ve zengin toprak sahipleri)

guruplarıydı.Şirketlerin özel sektör tarafından finanse edilmesine

karşılık Kral her projeye ekonomik hakların yanı sıra siyasal yetkiler ve yargı

yetkileri tanıyan bir imtiyaz ya da bağış veriyordu. Buna karşın koloniler

genelde hemen kar sağlayamadıkları için İngiliz yatırımcılar çok kez

imtiyazlarını yerleşimcilere devrettiler. O günlerde pek anlaşılmamıştı ama

bunun siyasal sonuçları çok büyük oldu. Koloniciler kendi yaşamlarını, kendi

toplumlarını ve kendi ekonomilerini kurmaya bırakıldılar; bu gerçekte yeni bir

ulusun temellerinin atılması anlamına geliyordu.İlk kolonilerin

zenginliği tuzakla kürk hayvanı yakalamaya ve kürk ticaretine dayanıyordu.

Massachusetts'te balıkçılık ta temel bir zenginlik kaynağıydı. Buna karşın,

kolonilerdeki halk genelde küçük çiftliklerde yaşıyor ve kendi kendine yeterli

oluyordu. Birkaç küçük kentte ve North Carolina, South Carolina ve Virginia'daki

büyük çiftliklerde temel gereksinim mallarının bir kesimi ve lüks maddelerin

hemen hepsi tütün, pirinç ve çivit karşılığında ithal

ediliyordu.Koloniler büyüdükçe destek endüstrileri gelişmeye başladı.

Çeşitli bıçkı evleri ve tahıl değirmenleri ortaya çıktı. Koloniciler önceleri

balıkçı tekneleri ve sonradan da ticaret tekneleri yapmak için tersaneler

kurdular. Küçük demir döküm atölyeleri de açtılar. XVIII. Yüzyıl'a gelindiğinde

bölgesel ekonominin biçimi ortaya çıkmıştı; New England kolonileri gönenç

yaratmak için gemi yapımına ve denizciliğe dayanıyordu; Maryland, Virginia ve

Carolinalar'daki çoğunlukla köle çalıştırılan büyük çiftliklerde pamuk, pirinç

ve çivit üretiliyordu; New York, Pennsylvania, New Jersey ve Delaware'deki orta

koloniler de deniz yoluyla mal ve kürk taşımacılığı yapıyorlardı. Köleler

dışındaki bireylerin yaşam standardları yüksekti; gerçekten de İngiltere'dekini

bile aşıyordu. İngiliz yatırımcılar çekilmiş oldukları için meydan koloniciler

arasındaki müteşebbislere kalmıştı.1770'e gelindiğinde Kuzey Amerika

kolonileri, hem ekonomik hem de siyasal açıdan I. James döneminden beri

(1603-1625) İngiltere politikasına egemen olmuş bulunan ve giderek yükselen

özyönetim akımının bir parçası konumuna gelmeye hazırlardı. İngiltere ile

aralarında vergileme konusunda ve diğer başka alanlarda anlaşmazlıklar çıktı;

Amerikalılar İngiliz vergilerinde ve yasal düzenlemelerinde özyönetim

taleplerini karşılayacak biçimde değişiklik yapılacağını umuyorlardı. İngiliz

hükümetiyle olan sürtüşmelerin onlarla genel savaşa ve kolonilerin

bağımsızlığına yol açacağını pek az kişi düşünüyordu.XVII. ve XVIII.

Yüzyıllar'da İngiltere'deki siyasal kargaşa dönemlerinde olduğu gibi Amerikan

Devrimi de (1775-1783) hem ekonomik hem siyasaldı ve İngiliz filozofu John

Locke'nin Sivil Hükümet Üzerine İkinci İnceleme'sinden (1690) açıkça alınmış

olan vazgeçilmez yaşam, özgürlük ve mülkiyet hakları cümleciğini toplanma

çağrısı olarak kullanan orta sınıf tarafından destekleniyordu.Nisan

1775'teki bir olay savaşı başlattı. Massachusetts'in Concord kentindeki bir

koloni silah deposunu ele geçirmek isteyen İngiliz askerleri Koloni milisleriyle

çatıştılar. Kim olduğu bilinmeyen birinin ateş etmesi üzerine sekiz yıl sürecek

bir savaş patladı. Kolonicilerin çoğunluğunun başlangıçtaki amacı belki de

İngiltere'den siyasal ayrılma değildi; fakat, varılan kesin sonuç bağımsızlık ve

yeni bir devletin, yani Birleşik Devletler'in yaratılması oldu.YENİ

ULUSUN EKONOMİSİ1787'de kabul edilen ve günümüze kadar yürürlükte kalan

ABD Anayasası pek çok bakımdan yaratıcı bir dehanın eseridir. Bir ekonomik yasa

olarak, Maine'den Georgia'ya ve Atlas Okyanusu'ndan Mississippi Vadisi'ne uzanan

tüm ülkenin birleşmiş ya da ortak bir Pazar oluşturduğu hükmünü getirmiştir.

Eyaletlerarası ticarete hiçbir gümrük resmi ya da vergi

uygulanamaz.Anayasa uyarınca Federal hükümet yabancı ülkelerle yapılan

ve eyaletler arasında yürütülen ticareti düzenleyebilir, tekdüze iflas yasaları

çıkarabilir, para basabilir ve değerini ayarlayabilir, ağırlık ve uzunluk ölçüsü

birimlerine ilişkin standardlar koyabilir, postaneler ve anayollar açabilir ve

patentler ve telif haklarını düzenleyen kurallar getirebilir. Yukarıda değinilen

son hüküm, fikri mülkiyetin ilk günlerden başlayarak tanındığını gösteriyordu

ve bu konu XX. Yüzyıl sonlarında yapılan ticaret görüşmelerinde büyük bir önem

kazanacaktı.Ülkenin Kurucu Ataları'ndan biri ve ilk maliye bakanı olan

Alexander Hamilton, federal hükümetin yeni doğmuş endüstrilere açık destek

sağlayarak ve ithalata koruyucu gümrük tarifeleri uygulayarak onları beslemeye

yönelik bir ekonomik kalkınma stratejisi uygulanmasını savunuyordu. Ayrıca,

kolonilerin Bağımsızlık Savaşı sırasında yüklendikleri kamu borçlarını üstlenmek

amacıyla bir ulusal banka yaratılması için de federal hükümeti zorluyordu. Yeni

hükümet Hamilton'un belirli önerilerine direndiyse de sonuçta gümrük

tarifelerini Amerikan dış politikasının temel bir ögesi yaptı ve bu tutum

yaklaşık XX. Yüzyıl ortalarına kadar sürdürüldü.Amerikalı çiftçiler

başlangıçta bir ulusal bankanın yoksullar aleyhine varsıllara hizmet edeceğinden

korktular; fakat, ilk Birleşik Devletler Ulusal Bankası 1791'de kuruldu, 1811'e

kadar çalıştı ve o tarihte yerine bir başka banka oluşturuldu.Hamilton

Birleşik Devletler'in ekonomik büyümesinin çeşitlendirilmiş ulaştırma,

imalatçılık ve bankacılık aracılığıyla sürdürülmesi gerektiğine inanıyordu.

Hamilton'un politikadaki rakibi Thomas Jefferson ise felsefesini sıradan

bireylerin siyasal ve ekonomik zulme karşı korunmasına dayandırmıştı. Özellikle

küçük çiftçileri en değerli vatandaşlar olarak övüyordu. Jefferson 1801'de

başkan oldu (1801-1809) ve merkeziyetçilikten daha çok arındırılmış bir tarım

politikası uygulamaya yöneldi.GÜNEYE VE BATIYA İLERLEYİŞGüney'de

başlangıçta önemsiz bir ürün olan pamuk Eli Whitney'in 1793'te çırçır makinesini

(pamuğu tohumlarından ve diğer yabancı maddelerden ayıklayan makine) icat etmesi

üzerine büyük bir gelişme gösterdi. Güneydeki büyük çiftlik sahipleri, sık sık

daha batıya giden küçük çiftçilerin topraklarını satın aldılar. Köle işçilerin

emeğiyle beslenen büyük çiftlikler kısa zamanda belirli aileleri pek çok

zenginleştirdi.Bununla birlikte, batıya gidenler sadece güneyliler

değildi. Bazan Doğu'daki köyler bir tüm olarak bölgeden ayrılıyor ve

Ortabatı'nın daha verimli çiftlik arazilerinde yeni yerleşim birimleri

kuruyordu. Batıya göçenler çok kez bağımsızlığa sıkı sıkıya bağlı bulunan ve her

tür hükümet denetimine ya da müdahalesine güçlü bir biçimde karşı çıkan kişiler

olarak tanımlanmalarına karşın gerçekte hükümetten dolaylı ya da dolaysız pek

çok yardım sağlamışlardır. Hükümet tarafından yapılan Cumberland Pike yolu

(1818) ve Erie Kanalı (1825) gibi ulusal kara ve suyolları yeni yerleşimcilerin

batıya göç etmelerinde ve daha sonra da batının tarımsal ürünlerinin pazarlara

taşınmasında yardımcı olmuştur.Andrew Jackson 1829'da başkanlığa gelince

pek çok yoksul ve varlıklı Amerikalı onu ideal edindi; çünkü, o da yerleşime

yeni açılan sınır bölgesinde ağaçtan yapılmış bir kulübede yaşama başlamıştı.

Başkan Jackson (1829-1837), Hamilton'un Ulusal Banka'sının Doğu'nun yerleşmiş

çıkarlarını Batı'nınkilere tercih ettiğine inandığı için bir ardılının

kurulmasına karşı çıktı. Jackson ikinci bir dönem için seçilince, Banka'nın

görev süresini yenilemek istemedi ve Kongre de onu destekledi. Bu davranışları

ülkenin parasal sistemine karşı güveni sarstı ve 1834 ve 1837'de önemli ticari

paniklere yol açtı.Ekonomik sarsıntılar XIX. yüzyıl süresince ABD

ekonomisinde yaşanan hızlı büyümeyi engellemedi. Yeni icatlar ve sermaye

yatırımları yeni endüsteriler kurulmasına ve ekonomik büyümeye yol açtı.

Ulaştırma geliştikçe sürekli olarak yeni pazarlar açıldı. Buharlı gemiler nehir

trafiğinin daha hızlı ve daha ucuz olmasını sağladı; fakat, demiryollarının

geliştirilmesi daha da büyük bir etki yarattı ve geniş arazi bölümleri kullanıma

açıldı. Kanallar ve karayolları gibi demiryollarının ilk kuruluş günlerinde de

arazi bağışı biçiminde önemli hükümet yardımları yapıldı. Buna karşın, diğer

ulaştırma biçimlerinin aksine, demiryolları büyük ölçüde yerel ve Avrupa

kaynaklı özel yatırımları da çekti.Bu heyecan dolu günlerde çabuk zengin

olma düzenleri bollaştı. Borsa fırsatçıları bir gecede hazineler kazandılar;

buna karşılık çok kişi de tüm tasarruflarını yitirdi. Bunlara karşın, uzak

görüşlülüğün ve yabancı yatırımların bir araya gelmesi, altın yataklarının

bulunması ve Amerikan halkının ve kişisel zenginliğin büyük katkısı sonucu

ülkede yaygın bir demiryolu sistemi kurulabildi ve bu da endüstrileşme için

temel oluşturdu.ENDÜSTRİYEL BÜYÜMEEndüstri Devrimi XVIII.

Yüzyıl'ın sonlarında ve XIX. Yüzyıl'ın başlarında Avrupa'da oluştu ve hızla

Birleşik Devletler'e yayıldı. 1860'ta Abraham Lincoln başkan seçildiğinde ülke

nüfusunun yüzde 16'sı kentlerde yaşmakta ve ulusal gelirin üçte biri imalattan

sağlanmaktaydı. Kentleşmiş endüstri genelde Kuzey Doğu'da toplanmıştı; pamuklu

bez üretimi önde gelen endüstriydi, ayakkabı, yünlü giysi ve makine üretimi de

yayılmaktaydı. İşçilerin çoğunluğunu göçmenler oluşturuyordu. 1845-1855 arasında

Avrupa'dan yılda yaklaşık 300.000 göçmen geliyordu. Bunların çoğu yoksul

kişilerdi; Doğu kentlerinde ve çok kez de ülkeye varış limanlarında

yerleşmişlerdi.Buna karşılık Güney tarım bölgesi olmayı sürdürdü;

sermaye ve endüstri ürünleri için de Kuzey'e bağlı kaldı. Güney'in, köle

kullanımını da içeren, ekonomik çıkarları ancak siyasal güç tarafından ve Güney

federal hükümeti kontrol ettiği sürece korunabilirdi.1856'da kurulmuş olan

Cumhuriyetçi Parti endüstrileşmiş Kuzey'i temsil ediyordu. 1860'ta

Cumhuriyetçiler ve başkan adayları olan Lincoln köle kullanılmasından pek söz

etmiyorlar, ama ekonomik politika konusunda çok açık konuşuyorlardı. 1861'de bir

koruyucu gümrük tarifesi kabul ettirmeyi başardılar. 1862'de ilk Büyük Okyanus

demiryolunu kurma imtiyazı verildi. 1863 ve 1864'te bir ulusal banka yasası

taslağı hazırlandı.ABD İç Savaş'ında (1861 - 1865) Kuzey'in zafer

kazanması ile ülkenin ve ekonomi politikasının geleceği kesinleşmiş oldu. Köle

işgücüne dayalı sistem kaldırıldı ve Güney'deki büyük pamuk çiftlikleri daha az

kar getirir oldular. Savaş gereksinimleri nedeniyle hızla gelişmiş olan Kuzey

endüstrisi ilerlemesini sürdürdü. Endüstriciler ülkenin toplumsal ve siyasal

faaliyetleri de içeren yaşamının pek çok kesiminde egemen olmaya başladılar.

Güney'in, 70 yıl sonra çevrilecek film klasiği Rüzgar Gibi Geçti'de duygusal

biçimde dile getirilecek olan, büyük çiftlik aristokrasisi ortadan

kalktı.İCATLAR, KALKINMA VE BÜYÜK İŞ ADAMLARIİç Savaş'ı izleyen

hızlı ekonomik gelişme modern ABD endüstriyel ekonomisinin temellerini

oluşturdu. Bir yeni keşifler ve icatlar patlaması görüldü ve bu olgu yarattığı

derin değişiklikler nedeniyle bazıları tarafından ikinci bir endüstri devrimi

olarak tanımlandı. Batı Pennsylvania'da petrol keşfedildi. Yazı makinesi

geliştirildi. Soğutmalı demiryolu vagonları kullanıma girdi. Telefon, gramofon

ve elektrik ampulü icat edildi. XX. Yüzyıl'ın ilk yıllarında at arabalarının

yerini otomobiller aldı ve uçakla yolculuk başladı.Anılan başarılara

koşut olarak ülkenin endüstriyel alt yapısı da geliştirilmeye başlandı.

Appalachian Dağları'nda kuzeyde Pennsylvania'dan güneyde Kentucky'e kadar uzanan

bölgede zengin kömür yatakları bulundu. Orta Batı'nın kuzeyinde Superior Gölü

bölgesinde büyük demir madenleri açıldı. Bu iki önemli ham maddenin biraraya

getirilebildiği yerlerde çelik üreten fabrikalar geliştirildi. Açılan büyük

bakır ve gümüş madenlerini kurşun madenleri ve çimento fabrikaları

izledi.Endüstri büyüdükçe seri imalat yöntemleri geliştirildi. Frederick

W. Taylor, bilimsel yöneticilik konusunda öncü oldu; her işçinin işlevini özenli

bir biçimde belirledi; onların çalışmalarıyla ilgili yeni ve daha etkin

yöntemler yarattı. (Gerçek seri imalat fikrini Henry Ford geliştirdi ve 1913'te,

her işçinin tek bir basit işlem yapacağı hareketli otomobil montaj bandını

kurdu. Çok uzak görüşlü olduğu daha sonra anlaşılan bir atılım yapan Ford,

işçilerine günde 5 dolar gibi pek cömert bir ücret önerdi ve böylelikle

işçilerin çoğu ürettikleri otomobillerin aynı zamanda müşterisi haline geldiler

ve endüstrinin yayılmasına yardım sağladılar.)XIX. Yüzyıl'ın ikinci

yarısının Parıltılı Çağı büyük iş adamlarının ortaya çıktığı dönemdi. Pek çok

Amerikalı büyük parasal imparatorluklar kuran bu iş adamlarını ideal olarak

algıladı. Bahis konusu kişilerin başarısı çok kez, John D. Rockefeller'in

petrolde yaptığı gibi, yeni bir hizmet ya da ürünün uzun vadedeki gelişme

olasılığını görebilmekte yatıyordu.Şiddetli bir rekabet içindeydiler ve

tek amaçları parasal başarı ve güç peşinde koşmaktı. Bu devler arasında John

D.Rockefeller ve Ford'a ek olarak, demiryolu işletmeciliğiyle zengin olan Jay

Gould, banker J.Pierpont Morgan ve çelik üğretimcisi Andrew Carnegie

sayılabilir. Aralarından bazıları, o günün işletmecilik anlayışına göre, dürüst

kişilerdi; buna karşın diğer bazıları zenginlik ve güç elde edebilmek için

kuvvete, rüşvete ve hileye başvurdular. İş çevreleri şu ya da bu şekilde hükümet

üzerinde büyük etki sahibi oldular.Girişimcilerin belki de en

gösterişlisi sayılan Morgan hem özel hem de iş yaşamında büyüklüğü kendisine

ölçü olarak almıştı. Kendisi ve dostları kumar oynuyorlar, yatlarda geziyorlar,

zengin partiler düzenliyorlar, saray benzeri evler yapıyorlar ve Avrupa'nın

sanat eserlerini satın alıyorlardı. Buna karşın, Rockefeller ve Ford gibi

kişiler püritenlerinkine benzer özellikler sergiliyorlardı. Küçük kasaba

değerlerini ve yaşam biçimini sürdürüyorlardı. Sürekli kiliseye giden kişiler

olarak diğer bireyler üzerinde de bir sorumlulukları olduğuna inanıyorlardı.

Kişisel erdemlerin başarı sağlayabileceğini düşünüyorlardı; çalışmaya ve tutumlu

olmaya inançları büyüktü. Daha sonra varisleri de Amerika'daki en büyük insancıl

yardım vakıflarını kurdular.Avrupa'daki üst düzey aydınların genelde

ticareti aşağılık bir işlev gibi görmelerine karşılık daha akışkan sınıf

yapısına sahip bir toplum içinde yaşayan Amerikalıların çoğu para kazanma

olgusuna hevesle sarılıyorlardı. Ticari girişimin riskinden ve verdiği

heyecandan hoşlandıkları kadar ticari başarının sağlayabileceği yüksek yaşam

standardlarını, gücü ve ünü de seviyorlardı.Bunlara karşın, her

istediğini yapan büyük girişimciler, Amerikan ekonomisi XX. Yüzyıl'da olgunluğa

eriştikten sonra Amerikalıların ideali olma çekiciliklerini büyük ölçüde

yitirdiler. Önce demiryollarında daha sonra diğer iş alanlarında anonim

şirketlerin ortaya çıkmasıyla yaşamsal bir değişim kendini gösterdi. Büyük iş

adamlarının yerini anonim şirketlerin başına geçen teknokratlar, yani yüksek

ücretli yöneticiler aldı. Anonim şirketin yükselişine bağlı olarak işletmelerin

gücünü ve etkisini dengeleyici bir kuvvet hizmeti gören örgütlenmiş işçi

hareketi de gelişti.1980'lerin ve 1990'ların teknolojik devrimi büyük iş

adamları çağını anımsatan yeni bir teşebbüs kültürü ortaya çıkardı. Microsoft'un

başı olan Bill Gates bilgisayar yazılımları düzenleyip satarak muazzam bir

servet oluşturdu. Gates'in büyük karlar sağlayan bir imparatorluk yaratması

nedeniyle, kurduğu şirket 1990'ların sonunda rakiplerini sindirmek ve tekel

yaratmak suçlamasıyla ABD Adalet Bakanlığı'nın antitröst dairesi tarafından

mahkemeye verildi. Buna karşın Gates bir insancıl yardım vakfı da kurdu ve vakıf

kısa sürede benzerleri arasında en büyük olma konumuna

erişti.Günümüzdeki Amerikalı iş çevresi liderlerinin pek çoğu Gates

kadar göze batan bir yaşam sürdürmemekte, anonim şirketlerin geleceğini onlar

belirlemekte, ancak, bunun yanı sıra insancıl yardım örgütlerinin ve okulların

yönetim kurullarında da görev yapmaktadırlar. Ulusal ekonominin durumuyla ve

Amerika'nın diğer ülkelerle olan ilişkileriyle ilgilenmekte ve hükümet

yetkilileriyle danışmak için her an Washington'a gidebilmektedirler. Kuşkusuz

hükümeti etkilemekte, fakat, Parıltılı Çağ'daki bazı büyük iş adamlarının

inandığının aksine, onu kontrol etmemektedirler.HÜKÜMET

MÜDAHALESİAmerika tarihinin ilk yıllarında politikadaki liderlerin

çoğunluğu federal hükümetin, ulaştırma alanı hariç, özel sektöre pek fazla

karışmasında isteksiz davranmışlardır. Genelde bırakınız yapsınlar doktrinini

benimsemişlerdir; anılan doktrin yasaların ve düzenin korunması dışında

hükümetin ekonomiye müdahale etmesine karşıdır. XIX. Yüzyıl'ın ikinci yarısında,

küçük işletmeler, çiftlikler ve işçi hareketleri hükümetlerin onlar adına

müdahalesini istemeye başlayınca bu davranış da değişmeler

gösterdi.Yüzyılın sonlarına doğru hem iş çevreleri liderlerine hem de

Orta Batı ve Batı'daki çiftçilerin ve işçilerin oldukça köktenci siyasal

hareketlerine kuşkuyla bakan bir orta sınıf gelişti. İlericiler olarak anılan bu

kişiler hükümetin rekabeti ve serbest teşebbüsü güvence altına almak için iş

yaşamını düzenlenmesinden yanaydılar. Ayrıca, özel sektördeki yolsuzluklarla da

savaştılar.Kongre 1887'de demiryolu işletmeciliğini düzenleyen bir yasa

(Eyaletlerarası Ticaret Yasası) ve 1890'da da, büyük şirketlerin tek bir

endüstriyi kontrol etmesini engelleyen bir yasa (Sherman Antitröst Yasası) kabul

etti. Ancak, 1900-1920 yılları arasında Cumhuriyetçi Başkan Theodore Roosevelt

(1901-1909), Demokrat Başkan Woodrow Wilson (1913-1921) ve ilericilere yakınlık

duyan diğerleri iktidara gelinceye kadar bu yasalar kararlı bir biçimde

uygulanmadı. Aralarında günümüzün Eyaletlerarası Ticaret Komisyonu, Gıda ve İlaç

İdaresi, Federal Ticaret Komisyonu da bulunan pek çok düzenleyici kuruluş bu

dönemde yaratıldı.Ekonomiye hükümet müdahalesi en önemli yükselişini

1930'ların Yeni Düzen döneminde elde etti. 1929'da sermaye piyasasının çöküşü

ülke tarihindeki en ciddi ekonomik karışıklığı, yani Büyük Bunalım'ı (1929-1940)

yaratmıştı. Başkan Franklin D.Roosevelt (1933-1945) bu olağanüstü durumu aşmak

amacıyla Yeni Düzen'i başlattı.Amerika'nın modern ekonomisini belirleyen

en önemli yasaların ve kurumların çoğu Yeni Düzen döneminde yaratılmıştır. Yeni

Düzen yasaları federal hükümetin yetkisini bankacılık, tarım ve sosyal güvenlik

alanlarına yaydı. Ücretlere ve çalışma saatlerine ilişkin asgari standardları

belirledi ve çelik, otomobil ve kauçuk ürünleri gibi endüstri alanlarında işçi

sendikalarının yayılmasında aracı rolü oynadı.Günümüzde ülkenin modern

ekonomisinin işlemesi için vazgeçilmez sayılan programlar ve daireler yaratıldı:

menkul sermaye borsasını düzenleyen Hisse Senetleri ve Senet Borsası Komisyonu;

banka mevduatını güvence altına alan Federal Mevduat Sigortası Kurumu; belki de

en önemli kurum sayılan ve yaşlıların işgücünün bir parçası çalıştıkları sırada

yaptıkları katkılara dayanarak onlara emekli maaşı sağlayan Sosyal Güvenlik

İdaresi gibi.Yeni Düzen liderleri iş çevreleriyle hükümet arasında daha

yakın bağlar kurma konusunda belirli bir heves gösterdiler; fakat, bu çabaların

bazıları İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra yok oldu. Kısa ömürlü bir Yeni Düzen

programı olan Ulusal Endüstriyel Güçlenme Yasası ile iş çevresi liderlerinin ve

işçilerin aralarındaki anlaşmazlıkları hükümetin gözetimi altında çözümlemeye

teşvik edilmelerine ve böylelikle üretkenliğin ve etkinliğin arttırılmasına

çalışıldı.Amerika'daki bu işveren-işçi-hükümet düzenlemelerinde hiçbir

zaman Almanya ve İtalya'da görüldüğü gibi faşizme gidilmediyse de Yeni Düzen

girişimleri bu üç anahtar ekonomi aktörü arasındaki güç paylaşımını yeni bir

yöne döndürdü. Savaş sırasında ABD hükümetinin ekonomiye büyük müdahalesi sonucu

bahis konusu güç birleşmesi daha da yoğunlaştı. Savaş Üretimi Kurulu savaş

önceliklerinin karşılanabilmesi için ülkenin üretim yeteneklerinde eşgüdüm

sağladı.Yapısı değiştirilen tüketim malı fabrikaları pek çok askeri

siparişi karşıladı. Otomobil yapımcıları tank ve uçak üreterek Birleşik

Devletler'i demokrasinin silah deposu haline getirdiler. Ulusal gelirin

artmasının ve tüketim mallarının yetersiz kalmasının enflasyona neden olmasını

önleyebilmek amacıyla kurulan Fiyat Yönetim Bürosu belirli yerleşim birimlerinin

kiralarını kontrol altına aldı; şekerden benzine kadar pek çok tüketim malını

vesikaya bağladı ve daha başka önlemler uygulayarak fiyat artışlarını

engellemeye çalıştı.SAVAŞ SONRASI EKONOMİSİ: 1945-1960Çok sayıda

Amerikalı İkinci Dünya Savaşı'nın sona erip büyük askeri harcamaların azalması

sonucu Büyük Bunalım dönemindeki sıkıntılı günlerin geri geleceğinden

korkuyorlardı. Bunun aksine, savaş sonrası dönemde yoğun tüketici talebi

olağanüstü güçlü bir ekonomik büyümeyi besledi.Otomotiv endüstrisi

başarılı bir biçimde yeniden araç üretmeye döndü ve havacılık ve elektronik gibi

yeni endüstriler büyük bir gelişme gösterdiler. Kısmen askerden dönenlere

sağlanan ipotek kolaylıklarının yarattığı teşvik sayesinde hızla büyüyen inşaat

sektörü de bu gelişmeye katkıda bulundu. Ulusun 1940'ta yaklaşık 200 milyar

dolar olan gayri safi milli hasılası 1950'de 300 milyara ve 1960'ta da 500

milyar doları aşan bir düzeye yükseldi. Aynı zamanda, savaş sonrası doğumlarda

gerçekleşen ve bebek patlaması denilen büyük sıçrama da tüketici sayısını

yükseltti. Her geçen gün daha çok sayıda Amerikalı orta sınıfa

katıldı.Savaş malzemesi üretme gereksinimi büyük bir askeri-endüstriyel

karma (1953-1961 arasında ABD Başkanlığı yapmış olan Dwight D. Eisenhower

tarafından ortaya atılan bir deyim) doğmasına yol açtı. Bahis konusu karma savaş

sona erince ortadan kaybolmadı. Demir Perde Avrupa'nın üzerine çöküp Birleşik

Devletler de kendisini Sovyetler Birliği'ne karşı bir soğuk savaşa girmiş

bulunca hükümet önemli bir savaş gücü bulundurmayı sürdürdü ve hidrojen bombası

benzeri gelişmiş silahlara yatırım yaptı.Savaşta yıkılmış bulunan Avrupa

ülkelerine Marshall Planı çerçevesinde ekonomik yardım aktı ve bu da çok sayıda

ABD malı için piyasa yaratılmasına yardımcı oldu. Hükümet ekonomik konularda

odak rolü oynadığını anladı. Hükümet politikası çerçevesinde en yüksek

istihdamı, üretimi ve satın alma gücünü yaratmak için 1946 tarihli İstihdam

Yasası kabul edildi.Savaş sonrası dönemde uluslararası parasal

düzenlemelerin yeniden yapılandırılması gerektiğini fark eden Birleşik Devletler

açık ve kapitalist bir uluslararası ekonomi kurulmasını güvence altına alacak

Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası gibi kurumların yaratılmasında öncülük

yaptı.Bu arada işletmeler de birleşmelerin simgelediği bir döneme girdi.

Şirketler büyük ve çeşitli alanlara el atan konglomeralar oluşturmak için

birleştiler. Sözgelimi, Uluslararası Telefon ve Telgraf A.Ş. (ITT), Sheraton

Otelleri'ni, Continental Bankacılık'ı, Hartford Yangın Sigortası'nı, Avis

Kiralık Otomobil'i ve diğer başka şirketleri satın aldı.Amerikan işgücü

de önemli ölçüde değişti. 1950'lerde, hizmet sağlayan işlerde çalışan işçi

sayısı önce mal üretimindeki işçi sayısına yetişti sonra da bu sayıyı geçti.

1956'da ABD çalışanlarının çoğunluğu imalattan (mavi yakalılar) daha çok

hizmette (beyaz yakalılar) yer alıyordu. Aynı zamanda işçi sendikaları da

üyeleri için uzun vadeli iş sözleşmeleri gerçekleştirdiler ve daha başka

çıkarlar sağladılar.Buna karşın çiftçiler sıkıntılı günler geçirdiler.

Çiftçiliğin büyük işletmelere dönüşmesiyle etkinliğin artması tarımda aşırı

üretime yol açtı. Küçük aile çiftlikleri, her geçen gün rekabet etmekte daha çok

zorlandılar ve gittikçe artan sayıda çiftçi toprağından ayrıldı. Bunun sonucu

olarak tarım sektöründe çalışanların sayısı 1947'de 7,9 milyon iken bu sayı

gittikçe azaldı; 1998'e gelindiğinde ABD'deki çiftliklerde sadece 3,4 milyon

işçi çalışıyordu.Başka Amerikalılar da yer değiştirdiler. Tek ailenin

oturduğu evlere olan talebin artması ve otomobil sahipliğinin yaygınlaşması, çok

sayıda Amerikalının kentlerden banliyölere göç etmesine yol açtı. Hava soğutma

aygıtlarının icadı gibi teknolojik yenilikler de buna eklenince ortaya çıkan göç

dalgası güney ve güneydoğu eyaletlerinde Houston, Atlanta, Miami ve Phoenix

benzeri Güneş Kuşağı (Sun Belt) kentlerin geliştirilmesini teşvik

etti.Federal hükümetçe desteklenen otoyollar banliyölere erişimi

kolaylaştırdığı için işyeri biçimleri de değişmeye başladı. Alışveriş merkezleri

çoğaldı ve sayıları İkinci Dünya Savaş'ı sonunda 8 iken 1960'da 3.840'a erişti.

Kısa bir süre sonra, kentleri bırakıp daha az kalabalık kesimlere yerleşen çok

sayıda endüstri kuruluşu da bunları izledi.DEĞİŞİM YILLARI: 1960'LAR VE

1970'LERAmerika'da 1950'ler çok kez bir rahatlık dönemi olarak

tanımlanır. Bunun aksine, 1960'lar ve 1970'ler büyük bir değişmeler dönemi oldu.

Dünya çevresinde yeni ülkeler ortaya çıktı; mevcut hükümetleri yıkma amacı güden

ayaklanmalar görüldü; daha önce kurulmuş ülkeler büyüdüler ve Birleşik

Devletler'e rakip ekonomik dinamolar haline geldiler; askeri gücün tek büyüme ve

yayılma aracı olmadığının gittikçe daha açık bir biçimde anlaşıldığı dünyada

ekonomik ilişkiler başat bir konum kazandı.Başkan John F.Kennedy

(1961-1963) yönetime daha etkin bir yaklaşım başlattı. 1960 seçim kampanyası

sırasında Amerikalıları Yeni Ufukların gereksinimlerini yerine getirmeye

çağıracağını söyledi. Başkan olarak, hükümet harcamalarını arttırıp vergilerde

kısıntı yaparak ekonomik büyümeyi hızlandırmayı hedef aldı; yaşlılara sağlık

yardımı yapılmasını, kent merkezlerine parasal yardım verilmesini ve eğitime

daha fazla ödenek ayrılmasını sağlamaya çalıştı.Bahis konusu

önerilerinin büyük kesimi yaşama geçirilmedi; ancak, Barış Gönüllüleri'nin

yaratılmasıyla Kennedy'nin Amerikalıları kalkınmakta olan ülkelere gönderip

onlara yardımcı olmak düşü gerçekleşti. Kennedy ayrıca Amerika uzay

araştırmalarını da hızlandırdı. Ölümünden sonra Amerikan uzay programı Sovyet

başarılarını geçti ve Temmuz 1969'da Amerikalı astronotlar aya

indiler.Kennedy'nin 1963'te öldürülmesi Kongre'yi harekete geçirdi ve

oluşturduğu yasama projelerinin büyük kesimi onaylandı. Ardılı Lyndon Baines

Johnson (1963-1969) başarılı Amerikan ekonomisinin kazanımlarını daha çok sayıda

vatandaşa yayarak bir Büyük Toplum kurmayı amaçladı. Hükümetin Medicare

(yaşlılara sağlık yardımı), Yiyecek Pulları (yoksullara besin yardımı) ve çok

sayıda eğitim girişimi (öğrencilere yardımın yanı sıra okullara ve

üniversitelere bağış) nedeniyle federal harcamalar dramatik ölçüde

çoğaldı.Vietnam'daki Amerikalıların sayısı arttıkça askeri harcamalar da

yükseldi. Kennedy döneminde küçük bir askeri harekat olarak başlayan müdahale

Johnson'un başkanlığı sırasında büyük bir askeri girişime dönüştü. İşin garip

yanı, hem yoksulluğa karşı savaş hem de Vietnam savaşı için yapılan harcamalar

kısa vadede gönencin artmasına yardımcı oldu. Buna karşılık, 1960'ların sonuna

doğru hükümetin bu harcamaları karşılamak için vergileri yükseltmedeki

başarısızlığı gittikçe artan bir enflasyon yarattı ve bu da ekonomik gönenci

aşındırdı.Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) üyelerinin 1973-1974

yıllarındaki petrol ambargosu enerji fiyatlarını hızla yükseltti ve yakıt

kısıntıları ortaya çıktı. Ambargo sona erdikten sonra bile fiyatlar aynı kalarak

enflasyonu arttırdı ve giderek işsizlik oranını yükseltti. Federal bütçe

açıkları arttı, yabancı rekabet yoğunlaştı ve menkul kıymetler borsasında

gerilemeler oldu.Vietnam Savaşı 1975'e kadar sürdü; Başkan Richard Nixon

(1969-1973) meclis soruşturması açılması talepleri karşısında istifa etti; bir

gurup Amerikalı Tahran'daki ABD büyükelçiliğinde rehine alındı ve bir yıldan

uzun bir süre serbest bırakılmadı. Ulus, ekonomik durum dahil, olaylarla başa

çıkamıyormuş gibi görünüyordu. Otomobillerden çeliğe ve yarı-iletkenlere kadar

ucuz ve çok kez de yüksek nitelikli ithal malları Birleşik Devletler'e aktıkça

Amerika'nın ticaret açığı büyük ölçüde arttı.Yeni ekonomik hastalığı -

bir yandan enflasyon sürerken bir yandan da ekonomik durgunluk olması ve aynı

zamanda işsizlik oranının artması - tanımlamak için stagflasyon terimi

kullanılıyordu. Enflasyon kendi kendini besliyor gibiydi. Halk fiyatların

sürekli artacağını beklediği için da daha fazla mal almaya başladı. Artan talep

fiyatları, fiyatlar ücretleri, ücretler fiyatları daha da yükseltti ve durmadan

yükselen bir sarmal doğdu. İş sözleşmelerine yaşam standardına ilişkin

maddelerinin otomatik olarak konulması giderek yaygınlaştı; hükümet te sosyal

güvenlik ödemeleri gibi belirli kalemleri enflasyonun bilinen en iyi ölçütü

sayılan Tüketici Fiyat Endeksine bağlamaya başladı.Söz konusu

uygulamalar işçilerin ve emeklilerin enflasyonla başa çıkabilmelerine yarım etti

ama enflasyonu da kalıcı konuma getirdi. Hükümetin gittikçe artan gelir

gereksinimi bütçe açığını büyüttü ve daha çok borçlanılmasına yol açtı ve bu da

faiz hadlerini yükselterek iş çevrelerinin ve tüketicilerin yükünü daha

ağılaştırdı. Enerji maliyetinin ve faizlerin yüksekliği yüzünden yatırımlar

zayıfladı ve işsizlik de huzursuzluk yaratacak oranda çoğaldı.Çaresiz

kalan Başkan Jimmy Carter (1977-1981) hükümet harcamalarını arttırarak ekonomik

durgunluk ve işsizlikle savaşmaya çalıştı ve enflasyonu durdurmak için gönüllü

ücret ve fiyat kontrolü yöntemleri geliştirdi. Her iki konuda da başarısız oldu.

Enflasyonla savaşta belki bir parça daha başarılı ancak dramatik olmayan atılım

yapılarak, aralarında havayolu, kara taşımacılığı ve demiryolu şirketlerinin de

bulunduğu bazı endüstrilerde düzenlemelerin azaltılmasına

gidildi.Anılan endüstriler güzergahları ve taşıma ücretleri hükümet

tarafından denetlenerek sıkı bir düzenleme altında tutuluyordu. Düzenlemelerde

yumuşama uygulaması Carter yönetiminden sonraki yıllarda da desteklendi. Hükümet

1980'lerde banka faiz oranlarındaki ve şehirlerarası telefon hizmetlerindeki

düzenlemeleri gevşetti ve 1990'larda da yerel telefon hizmetlerindeki

düzenlemeleri yumuşatmaya başladı.Bunlara karşın, 1979'dan başlayarak

para arzını sıkı bir denetim altında bulunduran Federal Rezerv Kurulu

enflasyonla savaştaki en önemli öge oldu. Enflasyonun perişan ettiği ekonominin

gereksinim duyduğu paranın tümünü vermeyi reddeden Federal Rezerv böylelikle

faiz oranlarını yükselmesine neden oldu. Bunu sonucu olarak da tüketici

harcamalarında ve ticari kredi taleplerinde büyük düşüşler görüldü. Kısa zamanda

ekonomide önemli bir daralma gerçekleşti.1980'LERDE EKONOMİ1982

boyunca ulus büyük bir daralma yaşadı. İflaslarda bir önceki yıla oranla yüzde

elli artış görüldü. Tarım ürünleri ihracatı azaldığı, ürün fiyatları düştüğü ve

faiz oranları yükseldiği için özellikle çiftçiler büyük sıkıntıya uğradılar.

Buna karşın, hızlı daralma ilacı yutulması zor olmakla birlikte ekonominin

kapıldığı yıkıcı döngüyü kırdı. 1983'e gelindiğinde enflasyon yavaşlamış,

ekonomi yeniden toparlanmış ve Birleşik Devletler sürekli bir ekonomik büyüme

dönemine girmişti. 1980'li yılların çoğunda ve 1990'larda yıllık enflasyon

artışı % 5'in altında kaldı.1970'lerdeki ekonomik tepkilerin önemli

siyasal sonuçları olmuştu. Amerikan halkı federal politikalara yönelik

hoşnutsuzluğunu 1980'de Carter'i görevden uzaklaştırıp yerine eski Hollywood

aktörü ve California valisi Ronald Reagan'ı başkan seçerek sergiledi. Reagan

(1981-1989) ekonomik programını arza yönelik ekonomi kuramına

dayandırdı.Anılan ekonomi kuramı halkın kazancının daha büyük bir

bölümünü kendisine ayırabilmesine yol açması için vergi oranlarının

düşürülmesini öngörüyordu. Daha düşük vergi oranları bireyleri daha yoğun ve

daha uzun süreli çalışmaya özendirir ve bu da giderek daha çok tasarrufa ve

yatırıma ve bu da daha çok üretime yol açar ve genel ekonomik büyümeyi teşvik

ederdi.Reagan'dan esinlenen vergi oranı indirimleri genelde daha zengin

Amerikalıların yararına sonuçlar verdiyse de bunun dayandığı ekonomik kuramda

ileri sürüldüğüne göre, yükselen yatırımlar yeni istihdam alanları yaratılmasına

ve daha yüksek ücretlere yol açacağı için bu gelişmelerden daha düşük gelirli

bireyler de yararlanırdı.Bunlara karşın, Reagan'ın ulusal gündeminin

temelinde federal hükümetin gereğinden fazla büyüdüğü ve müdahaleci olduğu

inancı yatmaktaydı. 1980'lerde Reagan bir yandan vergileri indirirken bir yandan

da sosyal içerikli programlarda büyük kesintiler yapıyordu. Reagan görev süresi

boyunca tüketiciyi, işyerini ve çevreyi etkileyen hükümet düzenlemelerini kısmak

ya da tümüyle ortadan kaldırmak için de çaba gösterdi. Bunun yanı sıra, Vietnam

Savaşı'ndan sonra Birleşik Devletler'in silahlı kuvvetlerini ihmal ettiğinden

korktuğu için savunma harcamalarının arttırılmasına çalıştı ve bunda başarılı

oldu.Vergi oranlarının indirilmesi ile birlikte askeri harcamaların da

artması yüzünden iç programlarda yapılan sınırlı kısıntılar büyük ölçüde aşıldı.

Bunun sonucu olarak, federal bütçedeki açıklar 1980'lerin başlarındaki ekonomik

daralma dönemindeki oranları bile geçti. 1980'de 74 milyar dolar olan bütçe

açığı, 1986'da 221 milyar dolara yükseldi. 1987'de 150 milyar dolara düştü,

ancak yeniden yükselmeye başladı.Bazı ekonomistler federal hükümetin

gerçekleştirdiği büyük harcamaların ve borçlanmaların enflasyonu yeniden

canlandıracağından korktular; fakat, Federal Rezerv Kurulu fiyat artışlarını

denetleme konusundaki duyarlılığını sürdürdü ve bir tehdit görülür görülmez faiz

oranlarını hemen yükseltti. Federal Rezerv, Paul Volcker ve ardılı Alan

Greenspan'ın yönetiminde ekonomik trafik polisliği baş rolünü sürdürdü ve ülke

ekonomisinin yönlendirilmesinde hem Kongre'yi hem de başkanı gölgede

bıraktı.1980'lerin başlarında hız kazanmaya başlayan ekonomik iyileşme

sırasında da sorunlar görüldü. Özellikle küçük aile çiftlikleri işleten

çiftçiler yaşamlarını sürdürmekte önemli güçlüklerle savaşmaya devam ettiler.

1986'da ve 1988'de ülkenin orta bölgelerinde karşılaşılan ciddi kuraklık ve

birkaç yıl sonra oluşan büyük seller sıkıntıları daha da arttırdı.Bazı

bankalar ve özellikle de tasarruf ve kredi birlikleri denilen kuruluşlar,

üzerlerindeki denetimin kısmen azaltılması üzerine sorumsuz bir borç verme

kampanyası sürdürdükleri için sıkı para politikaları ve akıllıca olmayan kredi

uygulamaları sonucu büyük sıkıntıya düştüler. Federal hükümet bu kuruluşların

pek çoğunu kapatmak ve mevduat sahiplerinin alacaklarını vergi mükelleflerinin

sırtından ödemek zorunda kaldı.1970'lerde ülkeyi sarmış olan ekonomik

hastalık, Sovyetler Birliği'ndeki ve Doğu Avrupa'daki komünist rejimlerin

çöktüğü yıllarda başkanlık yapan Reagan ile ardılı George Bush (1989-1992)

döneminde yani 1980'lerde de tümüyle iyileşmedi. 1970'lerde 10 yılın yedisinde

ticaret açığı gerçekleşti ve bu açık 1980'ler boyunca daha da

büyüdü.Asya'da birer ekonomik dinamo gibi hızla büyüyen ekonomiler

Amerika'ya meydan okur konumuna geldiler; özellikle, uzun vadeli planlamaya ve

şirketler, bankalar ve hükümet arasında yakın eşgüdüme ağırlık veren Japonya

ekonomik büyümede alternatif bir model gibi görülmeye başlandı.Bu sırada

Birleşik Devletler'de şirket baskıncıları hisse senedi değerleri düşen çeşitli

şirketleri satın alıp ya belirli işletmelerini satarak ya da parçalara bölerek

onları yeniden yapılandırıyorlardı. Bazı durumlarda şirketler kendi hisse

senetlerini almak ya da baskıncılara ödemede bulunmak için büyük paralar

harcadılar.Eleştirmenler bu çatışmaları endişeyle izliyor ve

baskıncıların iyi şirketleri yok ettiklerini ve şirketlerin yeniden

yapılandırılması sırasında pek çoğu açıkta kalan işçiler arasında huzursuzluk

yarattıklarını ileri sürüyorlardı. Buna karşın diğer bazıları da baskıncıların

ya kötü yönetilen şirketleri devralıp küçülterek yeniden karlı duruma

geçirdiklerini ya da onları satıp hisse senedi sahiplerinin kar paylarını daha

üretken şirketlere yatırmalarını sağladıklarını ve böylelikle de ekonomiye

anlamlı katkılarda bulunduklarını söylüyorlardı.1990'LAR VE

ÖTESİ1990'lar yeni bir başkanla, Bill Clinton'la (1993-2000) başladı.

Dikkatli ve ılımlı bir Demokrat olan Clinton, kendinden önceki başkanların

belirli yaklaşımlarını dile getirdi. Clinton, sağlık sigortasının kapsamının

genişletilmesine yönelik iddialı önerisinin Kongre tarafından yasalaştırmasını

başardıktan sonra, Amerika'da büyük hükümet döneminin sona erdiğini ilan

etti.Belirli kesimlerde piyasa güçlerinin devreye sokulmasına çalıştı ve

Kongre ile işbirliği yaparak yerel telefon hizmetlerinin rekabete açılmasını

sağladı. Sosyal yardım ödemelerinin azaltılması konusunda da Cumhuriyetçilerle

işbirliği yaptı. Buna karşın, Clinton her ne kadar kamu çalışanlarının sayısını

azalttıysa da hükümet ülke ekonomisinde yaşamsal bir rol oynamayı sürdürdü. Yeni

Düzen döneminde yaratılan yeniliklerin çoğunluğu ve Büyük Toplum

dönemindekilerin de pek çoğu olduğu gibi kaldı. Enflasyonun yeniden başladığı

izlenimi yaratabilecek gelişmeleri yakından izleyen Federal Rezerv sistemi de

ekonominin genel hızını düzenlemeyi sürdürdü.1990'lar boyunca ekonomide

de giderek artan sağlıklı bir gelişme sağlandı. 1980'lerin sonlarında Sovyetler

Birliği'nde ve Doğu Avrupa'da komünist rejimlerin çökmesi sonucu ticaret

olanakları büyük ölçüde arttı. Teknolojik gelişmeler çok sayıda yeni ve gelişmiş

elektronik ürünler ortaya çıkardı.Telekomünikasyon ve bilgisayarla

haberleşme ağı konusundaki yenilikler geniş bir donanım ve yazılım endüstrisi

geliştirdi ve pek çok endüstrinin çalışma yöntemlerinde devrim yarattı. Ekonomi

hızla büyüdü ve şirket gelirleri de büyük ölçüde arttı. Düşük enflasyon ve düşük

işsizlikle bir araya gelen büyük karlar menkul kıymetler borsasında patlama

yarattı; 1970'lerin başında sadece 1.000 olan Dow Jones Endüstri Endeksi 1999'da

11.000'e yükseldi ve böylece, herkesin değilse bile, pek çok Amerikalının

zenginliği arttı.1980'lerde Amerikalılar tarafından bir model olarak

görülen Japon ekonomisi uzun süreli bir daralmaya girdi ve bu gelişme de pek çok

ekonomistin gerçekte daha esnek, daha az planlanmış ve daha rekabetçi Amerikan

yaklaşımının yeni ve küresel ölçüde birleşmiş bir ortamda ekonomik büyüme için

daha iyi bir strateji oluşturduğu sonucuna varmasına yol açtı. Amerikan

işgücü de 1990'larda belirgin bir biçimde değişti. Uzun vadeli bir hale gelmiş

olan, çiftçi sayısının azalması eğilimi sürdü. İşçilerin küçük bir kesiminin

endüstride kalmasına karşın büyük bir kesimi de hizmet sektöründe mağaza

tezgahtarlığından mali planlamacılığa kadar yayılan görevlerde çalışmaya

başladı. Çelik ve ayakkabı üretimi Amerikan endüstrisinin temeli olmaktan çıktı

ve bu endüstrilerin yürümesini sağlayan bilgisayarlar ve tasarımlar onların

yerine geçti.Ekonomik büyüme nedeniyle vergi gelirleri yükseldikçe,

1992'de 290 milyar dolarla en üst düzeyine erişmiş olan federal bütçe de

gittikçe küçüldü. Hükümet 1998'de, bebek patlaması için gelecekte yapılacağı

vaad edilen Sosyal Güvenlik ödemeleri yüzünden büyük bir borç altına girmiş

bulunmakla birlikte, 30 yıldır ilk kez bir bütçe fazlası elde etti. Hızlı büyüme

ile sürekli düşük enflasyonun birlikte yürümesi karşısında şaşıran ekonomistler

Birleşik Devletler'in geçmiş 40 yıldır edinilen deneyimlere dayanılarak

sağlanandan daha hızlı bir ekonomik büyüme gösterme kapasitesi bulunan bir yeni

ekonomiye mi sahip olduğunu tartışmaya başladılar.Sonunda Amerikan

ekonomisi küresel ekonomiyle o güne kadar görülenden daha yakından bağlantılı

bir konuma geldi. Kendinden önceki başkanlar gibi Clinton da ticaret

engellerinin ortadan kaldırılması için bir çaba sürdürdü. Bir Kuzey Amerika

Serbest Ticaret Anlaşması (NAFTA) imzalandı ve böylelikle Birleşik Devletler'le

en büyük ticaret ortakları olan Kanada ve Meksika arasındaki ekonomik bağlar

daha da güçlendirildi.Özellikle 1980'lerde büyük bir hızla büyüyen Asya

da önemli bir mamul mallar sağlayıcısı ve Amerikan ihraç malları için de bir

pazar olarak Avrupa'ya katıldı. Dünyaya yayılan çok gelişmiş telekomünikasyon

ağları sayesine dünya finans piyasaları birkaç yıl öncesine kadar

düşünülemeyecek bir ölçüde birbirine bağlandı.Çok sayıda Amerikalı

küresel ekonomik birleşmenin tüm uluslar için yararlı olduğuna inanmakla

birlikte gittikçe artan karşılıklı bağımlılık bir takım karışıklıklara da yol

açtı. Birleşik Devletlerin büyük başarı elde ettiği ileri teknoloji

endüstrilerinde çalışanların pek iyi durumda bulunmalarına karşılık, genelde

işçiliğin ucuz olduğu çok sayıda yabancı ülkenin rekabeti karşısında geleneksel

imalat endüstrilerinde ücretler azalma eğilimi gösterdi. Daha sonraları

Japonya'nın ve diğer yeni endüstrileşmiş ülkelerin ekonomileri 1990'larda

duraklamaya başlayınca küresel finans sisteminde şok dalgaları oluştu. Amerikan

ekonomik politika yapımcıları yerli ekonominin gelecekteki yolunu çizerken

küresel ekonomik koşulları göz önünde bulundurmak zorunda olduklarının farkına

vardılar.Yine de Amerikalılar 1990'ları yenilenmiş bir güven duygusu

içinde bitirdiler. 1999 sonunda ekonomi Mart 1991'den beri sürekli bir büyüme

göstermişti ve bu da tarihteki en uzun süreli barış dönemi gelişmesi oluyordu.

İşsizlik Kasım 1999'da yaklaşık 30 yılın en düşük düzeyine indi ve yüzde 4,1

olarak gerçekleşti. 1998'de sadece yüzde 1,6 (1994'ten beri bir yıl dışında en

düşük oran) yükselmiş bulunan tüketici fiyatları ise biraz daha hızlı arttı

(Ekim 1999'da yüzde 2,4). Gelecekte pek çok tehlike ile karşılaşılacaktır;

fakat, ulus XX. Yüzyıl'ı ve berberinde getirdiği çok büyük değişiklikleri

sağlıklı bir biçimde atlatmış bulunmaktadır.



Afyon Jeotermal Merkezi Isıtma Sistemi, Ekonomisi Ve Hava Kirliliğini Önlemedeki KatkKserofitlik Ve Su Ekonomisi ÖkofizyolojisiFloresanların EkonomikliğiVarlık Vergisi1987-1993 Türkiye Ekonomisi1983-1987 Türkiye Ekonomisi1980-1982 Türkiye Ekonomisi1923-1980 Türkiye Ekonomisi19 Şubat KriziSermaye Piyasası Kurulu (SPK)İMKB PazarlarıİMKB'de Kote İşlemiMilli Korunma KanunuAltın Kurallar5 Nisan KararlarıElliot Dalga KuramıDow KuramıDirectional MovementDikdörtgen FormasyonuDestek ve Direnç

 

 

Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın

Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu

Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir?

Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz.

Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım?

Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.

25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz.

bluemoon24 isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Amerikan Ekonomisinin Tarihi

Serbest Kürsü ve Öğretici Bilgiler Amerikan Ekonomisinin Tarihi Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Kuzey Amerika'nın ilk yerleşimcileri Amerika Yerlileriydi. Bu halkın günümüzde Bering Boğazı'nın bulunduğu bölgedeki bir kara köprüsünden geçerek 20.000 yıl önce Asya'dan Amerika'ya geldikleri sanılmaktadır. (Amerika'ya ilk ayak basan Avrupalı kaşifler Hindistan'a geldiklerini düşündükleri için yanlışlıkla bu halka Hintliler demişlerdi.)Bahis konusu ...

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Öğretici Bilgiler telkin cd indir izle İstanbul Öğretici Bilgiler nerededir kimdir Öğretici Bilgiler çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Öğretici Bilgiler hipnoz Öğretici Bilgiler olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Öğretici Bilgiler hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Öğretici Bilgiler kuantum düşünce kitap haberi


WEZ Format +3. Şuan Saat: 12:19 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.