Editör: Ozan Vural
editor@realage.com.tr
Panik atak, aniden baslayan ve zaman zaman tekrarlayan, insanı dehset içinde bırakan yogun
sıkıntı ya da korku nöbetleri olarak tanımlanır. Panik atak geciren bir insanın hayatı dramatik
olarak degisir. Hasta kontolünü kaybettigi, ölmek üzere oldugu, ya da aklını kaçırmak uzere
oldugunu hisseder.
Panik atak, vücutta hızlı ve karmasık degisikliklere sebep olur. Panik atagın bazı organlar üzerindeki etkisi, kaza ya da zehirlenmenin yol açacagı sonuçtan bile daha kötü olabilir.
Panik atak kesinlikle bir hastalıktır ve tedavisi sarttır. Ara ara gelisen bir durum olmasına ragmen tedavi edilmediginde ‘atak’ların sıklıgı artabilir ve beraberinde depresyon ya da genel endise halleri gibi baska psikiyatrik hastalıklara sebep olur.
Hastalar, ataklar arasında gergin ve huzursuz olurlar ve her an yeni bir atak gelisebilir korkusuyla bir genel endise durumu gelistirirler.
Buna ‘beklenti anksiyetesi’ adı verilir. Hasta evden çıkamamaya, yalnız kalamamaya baslar ve
hayatı felç olur.
Panik atakların nedeni kesin olarak bilinmemekle birlikte genetik etkilesimin etkili olabilecegi
düsünülür. Panik ataklar kadınlarda, erkeklere göre iki kat daha fazla görülür. Toplumda her 100
kisiden 3-4’ü ya panik atak hastalıgı geçirmistir ya da halen bu hastalıgı yasamaktadir. Panik
atak, psikiyatristlerin en sık gördügü
hastalık gruplarındandır. Depresyondan bile daha sık görülen panik atak ne yazık ki hastaları,
tedavisi için en geç basvurdugu hastalıklardan birisidir.
Panik atak semptomları genelde 25’inden önce baslar. Çocuklarda da görülebilir fakat ne yazık ki daha ileri bir yasa kadar teshis konulamaz.
Hastalıgın tedavisinde, teshisin konulması çok önemli bir adımdır. Panik atak hastaları genelde
hastanelerin acil servislerine gögüs agrısı, nefes alamama gibi sikayetlerle gittikleri için, birçok
tıbbi testlerden geçerler. Kalp, akciger ile ilgili ‘medikal’ bir hastalık olmadıgını anlayan hekimler hastayı taburcu eder ve hasta bir sonraki nöbete kadar tedavi aramaz. Fakat panik atak
hastalarının hemen teshis edilip dogru tedaviye yönlendirilmeleri gerekir. Bu nedenle hem
doktorları hem de hastaları psikiyatrik hastalıklar açısından egitmek çok önemlidir.
Hastanın ailesinin de hastayı anlayabilmesi ve tedavi sürecinde destek verebilmesi açısından
bilgilendirilmeleri çok önemlidir.
Panik bozuklugu, tedavisi mümkün bir hastalıktır.
Bu ilaç tedavisi ya da psikoterapi olmak üzere iki büyük baslık altında toplanabilir. En iyi tedavi hem ilaç hem de terapinin beraber yapıldıgı bir tedavi sürecidir. Bunun yanında gevseme egzersizlerinin de hastaya ögretilmesinde fayda vardır.
Panik atakları sırasında ilaç kullanımının pek faydası olmaz. Dogru ilaç seçimi, uygun süre ve dozların kullanımı atakların tekrarlanmasını önler.
Terapi yontemleri de ataklara sebep olan duyguları ve düsünceleri inceleyerek krizleri uzun vadede azaltır veya tamamen ortadan kaldırır.
Hayatımızdaki stresin ve vücudumuzun bu strese karsı reaksiyonunun, eriskin hayat seklimizin,
büyüdügümüz çevrenin, genetik faktörlerin ve düsünme paternlerimizin hepsi, hayatta endise ve
panik bozukluklarına ne kadar yakın olup olmadıgımız konusunda belirleyici rolleri vardir.
Bunlardan genetik faktörlerimizi ve cocuklugumuzdaki travmaları degistiremeyecegimize göre,eriskin hayattaki hayat seklimizi, düsünce paternimizi degistirerek, altına girdigimiz stresi
azaltarak ve vücudumuzun direncini artırmaya çalısmalıyız. Bu asamada, hayatımızda bizi kısa
ve uzun vadede strese sokan faktörleri belirlemeli ve bunları yine kısa ve uzun vadede tamamen
degistiremesek de hafifletme yolları aramalıyız.
Bunun yanında vücudumuzun strese olan
reaksiyonunu azaltmak ve direncini arttırmak amacıyla günlük egzersiz, dengeli beslenme ve
uyku çok önemlidir. Kisi, günlük rahatlama egzersizleri, nefes alıp verme egzersizleri, yoga ve benzeri birçok fiziksel rahatlama sekillerinden kendisine en uygun olanı deneyerek seçebilir.
Düsünce paternlerimizi ögrenmek ve gerektiginde degistirmek, olgunlastırmak da anksiyeteye
olan yatkınlıgımızı azaltmadaki en önemli faktörlerden biridir.
Düsünce seklimizi belirleyen birçok faktör vardır ki degistirmek hemen ve kolay olmaz..
Nitekim aldıgımız egitim, çocuklugumuzda
büyüdügümüz çevre ve hatta miras edindigimiz genetik bunda çok etkilirdir. Psikoterapi,
kendimizi daha iyi tanımamıza, düsünce sekillerimizin daha farkında olmamıza ve bizi anksiyete ve panik atak hastalıklarına yol açan ikilemlere ve düsünme sekillerine ulasmamıza yardımcı olur.