''elektrikli süpürge grubu tarafından onaylanmıştır''

[bluemoon24]

''Darısı başımıza'' diyerek başlayalım. Birlikte güzel ve temiz bir ev için yola çıkalım. İlk yapmamız gereken rafine, beyazlatılmış ürünlerden, fazla tuz ve şekerden arınmak. Biraz çiğ ve tazeye yönelmek...''









Çevremizi seviyoruz. Seviyoruz ki bu kadar çaba harcamaktan kaçınmıyoruz; güzel yaşamak istiyoruz. Aklımız, gönlümüz, gücümüz, zamanımız yettiğince güzel yaşamak istiyoruz. Gücümüzü ve zamanımızı arttırabilmek, aklımızı ve gönlümüzü genişletebilmek ile karşılaştırıldığında, çok da kolay değil. Bu nedenle bu sayfalarda biz işe akıl ve gönül tarafından bakalım istedim.

Her şeyden önce algılarımızı bu dar zamanları doyasıya kullanabilecek kadar hızlandırmamız ve keskinleştirmemiz gerekecek. Bu alışkanlığı kazanmak için en iyisi ''kısa-kısa öykü'' okumayı öğrenmek. Öncelikle bu edebiyat yaklaşımını izlemenizi öneririm. Kimi zaman romanlara sığmayacak kadarı, 20 satırdan azına yerleşebiliyor. Bir ''kısa-kısa öykü'' beni Evim'de bu bölümü hazırlamaya, bu adı vermeye ve okuyanları da bu yola sürüklemeye yüreklendirdi. Eylül 1997'de, yani tam on yıl önce, yine böyle renklerin döndüğü günlerde; ''Adam Öykü''nün12. sayısı ''Kısa-kısa Öykü'' özel sayısı çıkmıştı. Kısa-kısa öykülerden bir tanesi çok yer etti bende. Her şeyi farklı görmeye itti beni. Mehmet Zaman Saçlıoğlu'ndan: ''Temizlik''...

Elektrikli süpürge, gezindiği her yüzeyde farklı ses çıkarıyor. Evdeki eşyaları, eşyalardaki tozları sesle tanımlıyor olmalı. Bir yandan da, eşyaların üzerindeki tozun yanı sıra yer etmiş eski sesleri topluyor olabilir. Tanımladıkları ve topladıkları, süpürgenin arkasından yine ses olarak çıkıyor; eşyaların ince oymalarında birikiyor, halıların üzerine görünmez sis gibi yayılıyor.

Telefon çalıyor. Süpürgeyi susturup ahizeyi kaldırdığımda, sesin telefondan değil, süpürgeden geldiğini anlıyorum. Daha önce evde yer etmiş binlerce telefon sesinden bir tanesi olmalı bu. Çalıştıkça, süpürgenin çıkardığı ses değişiyor. Bilmeyen birisi, motorun yorulduğunu söyleyebilir. Bense, yıllardır biriken sisin alt katmanlarına indiğimizden eminim. Kavgalar, çığlıklar, evin eski yaşamının sesleri...

Sonunda süpürge duruyor. Defalarca içinden geçirdiği sesleri, artık bir daha bırakmamacasına topladığını anlıyorum. Ev, tümüyle temizlendi. Süpürgeyi kalın kağıtlara, naylonlara sarıp, çöpe atıyorum.

''Darısı başımıza'' diyerek başlayalım. Birlikte güzel ve temiz bir ev için yola çıkalım. İlk yapmamız gereken rafine, beyazlatılmış ürünlerden, fazla tuz ve şekerden arınmak. Biraz çiğ ve tazeye yönelmek. Her ne kadar güzel için en çok göz gerekse de, biz öyle sansak da; bakıp göremediklerimizi bulmak için, zorla gördüklerimizden kurtulmak için çalışmamızın ilk adımı her gün evde biraz gözlerimizi dinlendirmek olacak. İlk günlerde sıkça uyuya kalacaksınız; ama direnin uyumadan; gözlerinizi kapattığınızda duyacaklarınıza değecektir.







Çok zorlanıyorsanız gözlerinizi açın; ama ev karanlık olsun. Oturmaya alışık olduğunuz, en az beş yıldır sizinle birlikte olan bir yere kurulun. Bacak bacak üstüne atmayın, elleriniz bedeninizin hiç bir yerine değmesin, parmak uçlarınız oturduğunuz yerin yüzeyine dokunsun. Gözlerinizi kapatın. Hiç bir şey düşünmemeye çalışmayın; tersine düşünün. Düşündüklerinizi unutmayın sadece. Bir de unutmayın akıl ve gönül, cesaret demektir. Aklınıza gelen her şeyden sorumlu olacaksınız; aklınızın önüne geçemeyeceğiniz için, sadece sonuçları için mert olmanız gerekecek. İlk aklınıza gelen eşyayı unutmamaya çalışın. Sonra son 3 aydır satın aldığınız eşyaları düşünün. Yiyecek, içecek, giysi gibi şeylerden söz etmiyorum. Bu eşyalardan bedeli 100 YTL'nin altındakileri düşünün. Bunların arasından sadece basit bir isim tamlaması ile tarif edemeyeceklerinizi düşünün. ''Ahşap sehpa'' basit bir tamlama; ama ''Ikea'dan Nesrin'le gittiğimizde aldığımız, hani onda da vardı, ben de beğenmiştim'' ile başlayan tanımlar gibi olanları ayırın. Bunların arasından en sevdiğiniz ilk üç tanesini düşünün ve aslında biraz da aldığınıza pişman olduğunuz, en az sevdiğiniz üç tanesini... Gözlerinizi açın veya ışıkları açın.

Bu çalışmalar için kendinize bir defter ve bir kalem edinin. Kalemi de defteri de değiştirmeyeceksiniz, her ikisini de bitene kadar kullanacaksınız. Günlük hayatta yanınızda olması gerekmiyor, bu yüzden koleskin olayına falan girmenize gerek yok. Ama öte yandan sırdaşınız olacak, birlikte zaman geçireceksiniz. Bu deneyimlerinizi ilk ay sadece, isterseniz, benimle paylaşabileceksiniz, bu nedenle bu işin öyle çakra gibi, secret gibi gösterişli bir tarafı yok. Bir ayın sonunda oluşturacağımız bir forumda paylaşmaya devam edeceğiz. O zaman hepimizin birbirinden haberi de olacak. Bu çalışmaları ben de sizinle birlikte yapacağım. Sonuçta bu bir proje, birlikte yürüteceğimiz bir proje. Ben de sizden daha fazla bilmiyorum ve bir şey öğretmeye de çalışmıyorum.

Gözlerinizi açtınız veya ışığı. Kalkın, o altı nesneyi ortalık bir yere getirin. Daha az alışık olduğunuz bir yere oturun ve bir süre onlara bakın; ama sadece onlara. Defterin kapağına tarih atın, sonra ilk sayfasının ilk satırının sol başına gözleriniz kapalıyken aklınıza ilk gelen eşyayı yazın, bu bizim anahtarımız. Sıkıştığımızda çözecek olan bu. Sayfayı çevirin ve ikinci sayfaya ilk satırdan başlayarak, soldan blok, altı nesneyi sırasıyla yazın. Karşılarına, sağdan blok, bedellerini yazın; ortalama olabilir, sorun değil. Sağ tarafa bunların altına toplam bedeli yazın. Bir naylon torbaya her iki üçlü eşya grubundan birer tanesini seçerek koyun, ağzını bağlayın. Şimdi bu bölümü zor. Bu yazıyı okurken daha bu altı nesneyi seçtiniz. Biraz önce de iki tanesini ayırdınız aklınızda; ama bu akşam veya yarın bu yazdıklarımı uygulamaya başladığınızda sonucunun nereye varacağını bildiğiniz için seçimlerinizi değiştireceksiniz. Olabiliyorsa böyle yapmayın, biraz önceki düşüncelerinize sadık kalmaya çalışın. Çok da dert etmeyin; sonuçta tertemiz bir insanlık hali, sadece bu anlamda bir fark yaşarsanız not edin.

Zor bölüme devam ediyoruz. Torbaya bakarak bu iki eşya için bir özür ve savunma yazısı yazın defterinize ve bitince onları atın. En sona bu iki nesne için yazdığınız tanımdaki sıfatları büyük harfle yazın, altını çizin.

Satır başı yapın ve kalan dört nesne için birer savunma cümlesi yazın; çünkü bunlardan iki tanesi daha bu Ekim ayının son pazartesi günü atılacaklar. Bu savunma cümlelerini o gün okuyacak ve karar vereceksiniz. Aklınıza geldikçe savunma cümlelerinizi not edin; deftere geçirirsiniz.

İlk çalışmamız bu. İlk gününden başlayarak yazdıklarınızı, deneyimlerinizi, kuşkularınızı, görüşlerinizi, eleştirilerinizi bana yazabilirsiniz.











Kaynak:Evdergisi