''Önemli olan, her şeye olduğu gibi bakabilmektir''

[bluemoon24]

''Ayşegül'ün tek bir isteği var: Yaşamı seviyor ve güzel yaşamak istiyor. Ev, güzel olmasını en çok istediği yer; güzel bir ev, güzel yaşamak demek onun için...''

Ayşegül'ün dünyaya bakışı son zamanlarda çok farklılaştı. Bana biraz süsten ve yükten arınmış gibi geliyor. Uzun sohbetlerde bana anlattıklarından çıkardığım bu. Eve ve evdeki her nesneye bakışında bu seziliyor. İnsan evladı kendisine diretilen kalıpları genellikle sorgusuzca kabulleniyor; ancak bir süre sonra da sorgulamaya ve parçalarına ayırmaya başlıyor.



Ayşegül, masaya baktığında eskiden olduğu gibi romantizm veya tazelik gibi kavramlardan değil, belli işlev için düşünülmüş bir düzlem; o işleve uygun malzeme, boyut ve onu, o uygun yükseklikte tutan bir sistem görüyor artık.

Kulağa fazla geçen yüzyılın ilk yarısı kokan bir görüş açısı gibi de gelse; sonuçta Ayşegül'ün tek bir isteği var: Yaşamı seviyor ve güzel yaşamak istiyor. Ev, güzel olmasını en çok istediği yer; güzel ev, güzel yaşamak demek onun için.

Daha önce sözünü etmiştim, yeni taşındığımız yer Ayşegül'ün masaya bakışını kolaylaştıracak özellikler barındırıyor. Üstünde durabildiğimiz bir zemin, bizi yukarıdan gelenlerden koruyan bir tavan, dışarıdan koruyan bir çerçeve için ve yer ve çatıyı da taşıyan kolonlar. Toplamı bizim evimiz ve yeryüzünde bu anlamda bize ayrılmış alanı tanımlayan bir sınır. Yeni bir yer kiralandığında veya satın alındığında, ne olursa olsun, o yapı bize nasıl yaşayacağımızın kalıplarını da diretmeye başlıyor. O nedenle böyle bir mekanın peşine düşmüştü Ayşegül.

Bu denli sınırları zorlamak belki herkesin harcı değil; ama yine de herkes yaşadığı çevreyi bu gözle değerlendirebilir. Mutfaklar hep bu yüzden birbirlerine benziyorlar. Ayşegül gibi bakmaya başladığınızda, özellikle de mevcuttan rahatsız ve yenisini düşündüğünüz bir zamanda, o zaman eskisine benzeyen, mutfak dendiğinde ilk aklınıza gelen sistemden daha farklı çözümler üretebiliyorsunuz. Güzel bir yaşam için yaşamı güzel kılan konuların sahnelerine gerekli zamanı ve saygıyı göstermek zorundayız.



''Mutfakta zaman geçirmeyen insanların asıl sorunu mutfaklarının güzel olmamasıdır diye düşünüyorum. Mutfaklar, evimizin içine bir türlü kaynaştıramadığımız bir alan gibi kalıyor mevcut çözümlerle.''















Mutfak dendiğinde aklınıza ilk gelen 'U' yada 'L' plan boyunca uzatılmış alt dolap, tezgah, ara boşluk ve üst dolaplar kesiti olmamalı. İnsan yenisinin bile hâyâlini kurarken, bu şablonla uğraşmadan hemen markaları karşılaştırmaya, malzemeleri, daha da ötesinde malzemeleri de bir kenara atıp, sadece o malzemelerin renk seçeneklerine odaklanıyor. Bu çözüm sadece hızlı, o kadar. Daha ucuz değil; herkes böyle davrandığı için, talep yüksek olduğu için, hiç de ucuz değil.

Zaman ayırabilirseniz, ki bence güzel bir yaşam için yaşamın kendisine zaman ayırmak gerekir; o zaman çok farklı bir mutfağınız olabilir. Zaman ayırabilirsiniz. Çünkü karşılığını alacaksınız. Çok para kazanmak için çalışıyor olduğunuzu ve bu nedenle zamanınızın kalmadığını ve zaman kazanmak için de çok para harcamanız gerektiği denklemini unutmamanız gerekir. Oysa çok sevdiğiniz yaşamınızda değiştiremeyeceğiniz tek gerçek, yaşamınızın sizin bilmediğiniz bir süreyle sınırlı olmasıdır. Zaman tek ölçü biriminiz.

Sıradan bir mutfak yerine, sıradan bir masanın üstünde hamur açmak, sizin zamanınızın her bir birimine düşen mutluluğunuzu arttırabilir.

Ayşegül'ün değerli kitapları arasında bir dizi her şeyiyle güzel olanları vardır. Neredeyse haftada bir baktığı olur Ayşegül'ün onlara. Masal kitabı gibi bulduğunu söylemişti bana, ''Beni olmak istediğim yere götürüyor. Kitap diyorum; ama değil, katalog aslında.''



Söz konusu katalog Bulthaup firmasının. Tam da Ayşegül'ün dünyayı görmek istediği gibi, her şeye olduğu gibi bakan ve bunu üst düzeye taşımış bir mutfak firmasının. Bulthaup pahalı. Oldukça pahalı; ama resimlerine baktığınız zaman bile neye para harcamanız gerektiği çok rahat okunuyor. Sadece satın almak için değil de bir yaşam görüşü, daha doğrusu bir yaşam felsefesi veya geleneği olarak baktığınızda, çok çözüm için ipuçları ile donanmış olduğunu görebileceğiniz bir derleme. Her ''evim'' diyenin incelemesi gereken bir kültür kitabı.

Umarım kızmazlar, ne Bulthaup'tan, ne de Ayşegül'den izin almadan sizinle paylaşıyorum bu resimleri. Neden söz ettiğimi daha iyi anlayacağınızı sağlayacaktır diye iyi bir niyetim var sadece.



Ayşegül için yemek ve mutfak çok değerlidir. Hemen herkes için böyle olduğunu görüyorum. Mutfakta zaman geçirmeyen insanların asıl sorunu mutfaklarının güzel olmamasıdır diye düşünüyorum. Mutfaklar, evimizin içine bir türlü kaynaştıramadığımız bir alan gibi kalıyor mevcut çözümlerle. Kim herkes evin başka bir köşesindeyken, mutfakta tek başına yemek yapmak ister kiş Mevcut mutfak yapıları da pek öyle kolay kolay yaşam çevremize iliştirilecek gibi değiller. Bu nedenle Bulthaup'tan çok faydalanabilirsiniz. Onlar belli ki bunu başarmışlar.

İnsanın kimi zaman içinde bulunduğu, anlamını bile hatırlamakta güçlük çektiği, nedenini yıllar önce zaten unuttuğu düzene biraz uzaktan bakabilmesi gerekiyor. şimdi evinize bu gözle bakın. Mutfak dediğiniz yerin boş bir oda olduğunu düşünün; ki bir gün zaten öyleydi, sonra bütününe bakın ve onu evinize ve yaşamınıza yayın. Özgürlük tanımlanırken bile bunu yapıyoruz aslında; başkalarının sınırlarını bozmadan olabildiğince hapsedilmemiş bir düzenden söz etmiyor muyuzş Bu gözle mutfağınızın tüm parçalarına bakın, kapak arkalarına gizlemeye çalıştıklarınızın aslında tek başlarına veya onları kavrayanlarla ne kadar da güzel olduklarına bakın. Siz bence Ayşegül gibi evinize bir daha bakın; ilk doğduğunuz günkü kadar merakla ve saygıyla bakın.









Kaynak:Evdergisi