aglaures

[bluemoon24]

az ve öz yazdıklarıyla özü iyi yakaladığını düşündüğüm yazar. sözlükte yalnız olmadığımı hissettiren yazarlardan.

son zamanlarda artarak devam eden şiddet ortamına bakarak, tarihteki örnekleri hatırlatıp üzerinde düşünülmesini uman yazar. çünkü hep ona birileri tarihindeki yanlışlıklarından feyz almayan toplumların ilerleyemeceğini söylemişlerdir, yoksa yanlış mı biliyor acep?

dün gece yazdığı barış ve kardeşliğe dair giriden sonra girilerini pek bir beğenen sevgili sözlük yazarı arkadaşlarından seri şekilde eksi oy alan yazar. barıştan, kardeşlikten, birarada yaşamaktan bu kadar haz edeceklerini tahmin edememişti oysa ki. bir orman gibi kardeşçe yaşayabileceğimizi onlar bu desteği verdikçe daha da bir haykıracaktır, üzülmelerini istemediğimden belirtmek istedim.
emekçilerin sözcüsü olma gibi bir amacı olmayan emekten ve emekçiden yana bi tavrı olan, ufuk uras'ın siyasi tavrını ve duruşunu destekleyen, barıştan yana olan herkesi kendi çapında takip eden, okuyan araştıran ve savaş karşıtı olmaktan sevinç duyan kendi halinde bir yazar.

sitede her arattığım başlığın altında yazısı bulunan ve okuduğum her yazısı ile takdir kazanan şahsiyettir.



hayatın içinde şahsiyet olabilmek ve bunu attığın her adımda, aldığın her kararda, yazdığın kelimelerde, söylediğin sözlerde yeniden hayatın içine taşıyabilmek herkese nasip olmaz herhal.

kendisi candır!!

ama şahsi kanaatim candan öte yoldaştır.

seri eksi oy almaktan gocunmayan yazardır kendileri. girilerinin okunarak eksilendiğini düşünmekte ve keyiflenmekte de ayrıca. örneğin girilerini okuyup eksileyen yazarlarca en sevilmeyenlere taşınan fethiye çetin girisini görünce de gülümsemekte. türkiye için önemli bir davanın avukatının ismini görüp eksileyenlere bunları anlatmaktan da gocunmamaktadır.



ayrıca, kendi nickinin altına yazı yazmayı da sevmektedir.

insan hakları konusunda duyarlı yazar.

insanı insan yapan değerlerin farkında,

savaş karşıtı,

özgürlük, demokrasi kavramlarının içinin boş olmasını dert edinen,

kendisiyle tek ortak noktası bile bulunmayan, ama haksızlığa uğradığına inandığı kişilerin - tüm önyargılara rağmen - yanında olacak kadar erdemli,

kendi için istediğini, kendinden farklı olan için de isteyen,

farklı bir düşünceye karşı fikrini referanslarla temellendirerek ortaya koyan,

sözlükte okunması gereken yazarlardan .

kendisini tanımıyorum, yazılarını takip ediyorum sadece. ve şunu söyleyebilirim ki, dünya görüşünüz ne kadar farklı olursa olsun, siyasi tavrınız, olaylara bakış açınız her ne olursa olsun, eğer farklı bir ses duymak, içi dolu birşeyler okumak istiyorsanın size tavsiyem aglaures.

cümle içinde gizlenmiş ne kadar olmamışlık varsa, en insancıl kalemle atını çiziyor. üstünde eğreti duran bir elbiseyle seneye de giyersin tesellisini sindirmeye çalışan küçük bi çocuk sanki kimi zaman, kimi zamanda en ön safta, eylem adım alanlarda bir yiğit...

duyarlılık yapışmış bi kere diline ne yapsa faydasız ve farkında o da başka bir dünya özleminin içinde şimdi ki hüznümüz de anlamsız.



ama bilmeli, tertemiz alın teriyle yaratılmış bir dünyada elbet bizde hep seneye de giyeceğiz sevinçlerimizi.

itaatkar olan iyi kadınlar kategorisinde dahil olmayan yazardır. osman yağmurdereli'nin 12 eylül'ü yücelten sözlerini şakşaklayan, fatih akın'ın vicdani retçi bakışından haz etmeyen zihniyetle bir derdi olan ve bunu her daim dillendiren, bu karanlık zihniyetin bir gün değişeceğine inanandır.



postallara, kadın bedeni üzerinde egemenlik kurmaya çalışan her türlü ideolojiye ve dine dair söyleyeceklerim de vardır, çünkü bunlara dair itirazım var!

tahammülsüzlüğün son göstergesidir, diyalog yerine saldırı. iletişim kurmak, çağımızın baş edemediği hastalık galiba. yakında bunun da üstesinden gelir ortadan kaldırabiliriz kanımca. ne mutlu o zaman biz dünya vatandaşlarına!



sorun anlaşılamamakta da değil, anlamamakta ayak direten zihniyetle yüzleşmekte. insanı umutsuzluğa sürükleyen en acı durum da bu olsa gerek.



eskiden denemiş ama yapamamıştı bu şaşkın sözlük yazarı, itü sözlükten uzak durmayı. o yüzden şimdi hesap kilitlemeyi deneyecek ve gözden uzak olmanın iyi olacağını düşünecek.

sözlükte yokluğu hissedilen, verdiği karara saygı duyduğum ama bizi kendinden, yazılarından mahrum eden yazar.

herşeye rağmen umut eden, etmemiz gerektiğine inanan, hatta bana bile umutla ilgili cümle kurdurtan ama sonra umutsuzluğa kapılıp gitmesi, küsmesi, kırılması, incinmesi...''neden böyle?'' diye sordurtan...

hem ne demiştik umut ki en çok yakışandır bize...

herhalde ilk ve son defa bir anısını kendi kullanıcı adının altında anlatmak isteyen şaşkın bir yazar.



1 mayıs hazırlıkları çerçevesinde başında "akpye dur de" başlığı bulunan bildirileri ilçemin en işlek caddelerinden birinde dağıtmaya başladık. yanıma gelen orta yaşlı bir adamla benim aramda geçen diyalog şu şekilde gelişti: -tahammül edemeyecek olanlar okumasınlar çünkü böyle çirkinliklerle yüzleşmekten herkes mutlu mesut olmayabilir-

ş: şahıs -bildiri uzattığım biri, eline alıp şöylesine bir baktı sadece-

a: şahsım



ş: ben de akp karşıtıyım ama sizlere daha da karşıyım.

a: olabilir, bu sizin düşünceniz saygıyla karşılarım.

ş: çünkü siz islama ve inançlara saygısızsınız.

a: nereden böyle bir kanıya vardınız bilmiyorum ama böyle bir şey yok tabi ki, biz inançlara ve özgürlüklere saygı göstermesini biliriz. takip etmiş olsaydınız bunu görebilirdiniz.

ş: yok yok saygısızsınız, inanmadığınız gibi inananları da baskı altında tutuyorsunuz. biz şeriatla yönetilmek istiyoruz, bunun da en iyi yönetim olduğunu düşünüyoruz. ama siz karşı geliyorsunuz.

a: sonuna kadar da karşı geleceğiz. çünkü biz böyle bir sistemle yönetilmek istemiyoruz. en başından bakalım, ben bir kadın olarak böyle bir şeye karşıyım. çünkü bir erkeğin üç kadına denk geldiği, bir erkeğin üç kadınla evlenmesinin mubah sayıldığı bir sistemi desteklemem imkânsız.

ş: ama şimdi bir erkeğin üç kadınla evlenmesi normal. kadınların regl dönemleri, loğusalık dönemleri, hamilelik dönemleri düşünüldüğünde bunun normal karşılanması da gerekiyor. hem evlenilmiyor sizin sisteminizle de noluyor? her erkeğin bir metresi var, birden fazla beraber yaşadığı kadın var.

a: bunu nasıl savunabiliyorsunuz? bu kadar ballandıra ballandıra bahsettiğinize göre siz de tek eşli değilsiniz. o zaman artık yanımdan gider misiniz? ben de işime devam edebileyim. iyi günler.

ş: ama bakın ben bir öğretmenim….



işte bu andan sonrası biraz kıfayetsiz kalıyor galiba. ne söylense bomboş. böyle bir öğretmen ve savunduğu argümanlar. bu tarz zihniyetle yüzleşmek insanı çok yoruyor, umutlarını tüketiyor ama aydınlığa olan inanç hiç azalmıyor.



bu diyalog kısaltıldı üstelik, daha ne inciler döküldü bu öğretmen beyimiz. şeriat hukuğunun üstünlüğünden bahsetti, medeni hukuk ve şu anki anayasanın buna göre değiştirilmesi gerektiğini savundu uzun uzun. her neyse sen neden dinledin ki adamı diyecekler de olabilir, bildiri dağıtırken sabit bir yerde durma kararı almıştık, halt etmişiz.



not: o kadar şaşkınmışım ki giriyi yanlış başlığın altına yazmışım.

uzun zamandır yazmak istiyordum, öteledim öteledim ve sonunda yumurta kapıyı dayandı.* evet, gülücük oradaydı, bir de onun yüzünde hep. devamlı gülüyor bu insan ne diyordum, devamlı gülüyor hem de her şeye rağmen. kafasına taktığı kendi geleceğinden ziyade yurdun ahval ve şeraiti iken, tekil düşünme özrü var iken ve hala tüm romantizmiyle devrimin ve aşkın kitleselleşmesi inancına sahip iken hala gülebiliyor. ilginç! ya hayatı tiye alıyor ya da koyverdi kendini akışına, bilemedim. ama çok gıbta ettim, o kesin.



yazılarını takip edenlere sağladığı bir kolaylık olduğu inancındayım bir de. mesela onun yazılarını ara tara'dan aramaya gerek kalmaz çoğu zaman. sol frame'de hangi başlık ilgimi çekse ya da provakayon tandanslı ayar bekler bir başlık görsem yahut -onun tabiriyle- akıl tutulmalı yazar saçmalamarı peydahlansa aglaures orda oluyor zaten. sayesinde çoğu zaman da gerek kalmıyor bir şeyler karalamaya, sağ olsun!



hep pozitif yönlerini dillendirdim, biraz da acı söz hakkımı kullanayım. daha önce söylemiştim ama burdan yedi düvel de duysun isterim ki yoğun siyasi durumundan ara ara sıyrılıp hayata dair birinci tekil şahıslı giriler de yazmasını çok isterim. bir de bazen çok partizan bulurum kendilerini ki yoğun uğraşlar sonunda edindiğim 8 yıllık çok gizli arşivleri de önüne serdim. bugün yarın okur da gerçekle yüzleşirse artık bizim adımıza partizanlık yapar diye umuyorum* gülücük oradaydı, bi' de onun yüzünde. hep gül emi!



Kaynak: İtüSözlük