doğuda askerlik yapan insanın hayata bakışı ikiye ayrılmıştır artık... askerden önce askerden sonra...
üniversite yıllarında tepedeki çimenlikten diye bağırmışsındır, kuş, börtü, böcek dersin denizler, martılar diye haykırırsın lakin orda seni toprak yollar karşılar ya da helikopterlerle gidilen sınır köyleri,
m rakım, 8 ay boyunca dış dünyayla bağlantısı olmayan köyler, eskiden eğlendiren şimdi ise delirmemene yardım eden uydu internetin, laptopın, televizyonun 7 ay boyunca çarşı yüzü görememe, bulutlara yukarıdan bakma, cep telefonunun çekmemesi, fener düşmanı bir galatasaraylı olmana rağmen deivid in inter e attığı golden sonra ağlamaklı bir şekilde haykırmaya başlaman vs. vs.
ordayken anneni özlersin. liseden eve gelip sırt çantasını kenara atıp mutfakta yemek yapan annene öpücük kondurup sitem eden ve aynı anda da affeden bakışlarına rağmen parmaklarınla salatanın üstünden aşırmanı hatırlarsın. kız arkadaşına mesaj çekmeyi özlersin... arkadaşlarınla maç izlemeyi özlersin... üniversite kantini hatta hocalar bile gözünde tüter...
seni sorularıyla sinir eden kardeşini bile özlersin. havaalanında sarılırsın eşşek kadar olmasına şaşırır ağlamamaya çalışırsın da sonra ya...
çok değişiktir, çok ilginçtir, adamı çok değiştirir. o zaman diliminden sonra değiştiğini farketmezsen hayatın değiştiğini düşünürsün çocukluğunu, gençliğini özlersin... özlersin... özlersin...
asker ocağına genç girer, büyür, çıkarsın...
Kaynak: İtüSözlük