Tarih Şuuruna doğruYaratıcı Yazarlar Klubü ve Tarihten Telkinler Tarih Şuuruna doğru Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Hamdullah Suphi Tanrıöver'in tek parti hükümetinin Maarif Vekilliği'ni yaptığı yıllarda, yabancı bir heyete Süleymaniye Camii'ni gezdirdikten sonra misafirlerin Kanuni Sultan Süleyman 'ın türbesini ziyaret etmek istediklerini...
Memleketteki bütün türbeler 30.11.1925 tarih ve 677 sayılı kanunla kapatıldığı için, Hamdullah Suphi'nin bu ... ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Tarihten Telkinler telkin cd indir izle İstanbul Tarihten Telkinler nerededir kimdir Tarihten Telkinler çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Tarihten Telkinler hipnoz Tarihten Telkinler olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Tarihten Telkinler hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Tarihten Telkinler kuantum düşünce kitap haberi |
|
26-05-2008, 11:39 AM
|
#1 (permalink)
| Üsteğmen
Üyelik tarihi: May 2008
Mesajlar: 179
Tesekkür: 0
64 Mesajinıza toplam 207 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Tarih Şuuruna doğru Hamdullah Suphi Tanrıöver'in tek parti hükümetinin Maarif Vekilliği'ni yaptığı yıllarda, yabancı bir heyete Süleymaniye Camii'ni gezdirdikten sonra misafirlerin Kanuni Sultan Süleyman 'ın türbesini ziyaret etmek istediklerini...
Memleketteki bütün türbeler 30.11.1925 tarih ve 677 sayılı kanunla kapatıldığı için, Hamdullah Suphi'nin bu yabancı misafirlere kaçamak cevaplar verdiğini, fakat sonunda:
"Bir müddet mazi ile alakamızı kesmek istedik. Onun için türbeleri kapattık" diyerek gerçeği açıklamak zorunda kaldığını... Misafirlerin "Ciddi mi söylüyorsunuz?" diye hayretler içinde kalıp, ardından da oldukça ibretli bir şekilde:
''Tarihi olmayan milletler tarih huzurunda esatir ve efsane, uydurarak kendilerini tatmin ederler. Sizin ise büyük bir tarihiniz var. Bu tarihi yapanların türbelerini nasıl kapatıyorsunuz?" diyerek Hamdullah Suphi'yi yerin dibine batırdıklarını
***********************
Batılı emperyalist güçlerin, Ermenileri piyon olarak kullanıp kışkırtarak Anadolu'da karışıklıklar çıkardığı günlerde, İngiliz Büyükelçisi'nin Sultan Abdülhamid'e gelip, küstahça: "Daha ne kadar Ermeni öldüreceksiniz?" diye sorma cüretini göstermesi üzerine, Ulu Hakan'ın keskin bakışlarını elçinin üzerine dikerek:
"Filan gün, filan saatte Karadeniz'in filan noktasına yaklaşıp, karaya Ermenileri Türklere karşı silahlandırmak için şu kadar sandık malzeme çıkaran ve komitacılara teslim eden İngiliz gemisinde, Türk başına kaç silah bulunuyorsa tam o kadar Ermeni öldüreceğiz. " cevabını verdiğini...Sultan Abdülhamid'in bu muazzam istihbarat gücü karşısında İngiliz elçisinin dehşete kapılarak aptallaştığını
***************
Yazmış olduğu"Ayasofya". isimli şiiri yüzünden tutuklanarak Ankara Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanan Osman Yüksel Serdengeçti' nin kendini müdafaa ederken:
"Müddei umumi(savcı) tepeden verilen emirlere göre hareket ediyor. Ayasofya`nın tekrar cami haline yetirilmesinde benim ne gibi hususi maksadım ve menfaatim olabilir? Ayasofya'yı kiraya mı vereceğim, yoksa imamı mı olacağım? Beni bu yazıdan dolayı Türk savcıları değil, Yunan savcıları itham etsin. Böyle bir yazıyı yazdığımdan dolayı kendimi müdafaa etmekten utanıyorum ." diye hayıflanarak cevap verdiğini
***************
Nihat Sami Banarlı'nın Amerikalı Profesör Rufi ile sohbet ederken söz batılılaşmadan açılınca Profesör Rufi'nin:
"Siz tarihte defalarca başarı kazanmış bir milletsiniz. Bize veya başkalarına imrenmek neyinize? Biz yeni bir millet olduğumuz için, tarihte muvaffak olmuş milletlerin sırlarını araştırır, bulduğumuz ve uygun gördüğümüzü asrımıza tatbik ederiz. Sizden de aldığımız kıymetler vardır. Eğer ilerlemek istiyorsanız, muvaffak olduğunuz asırlarda hangi meziyetlerinizle hangi usul ve teşkilatınızla kazandınız?''Bunları araştırınız bulduklarınızı modernize ediniz, Kendi milli ve denenmiş temelleriniz üzerinde yükseliniz" diyerek bizi utandırdığını
**********************
Kendi yaşadığı dönemde de kız öğrencilerin başörtüsü takmaları yüzünden üniversitelere alınmaması üzerine, merhum Necip Fazıl Kısakürek'in bu haksızlığa:
Bir kız öğrenciyi, başını örttüğü için tahsil hakkından mahrum etmek İstiklal Savaşı başlarında ve Maraş'ta düşmanlar tarafından başörtüsü çekilip düşürüldüğü için başlayan milli şahlanışın ruhuna tükürmektir" diye yazarak kalemini kılıç gibi kullandığını
***************
Çıkardığı dergileri kapatıp, kendisini hapishane hapishane dolaştıran bir iktidarın en üst makamındaki bir şahıs için, Necip Fazıl merhumun:
"Bundan üç çeyrek asır önce Tophane'de talebeyken zabitleri görsün de iyi not versinler diye seccadesini koridora atıp namaz kılan çeyrek asır önce de başbakanına, gazetelere tamim edilmek üzere: 'Allah ve ahlaktan bahsetmek yasaktır' emrini dikte ettiren seksendörtlük bedbaht" dediğini
*************
1945 yılında Matbuat Umum Müdür Muavini İzzettin Nişbay'ın dönemin gazetelerinde tek tük dini içerikli yazılar görülmesi üzerine İstanbul gazetelerine:
"Gazetelerinizin son günlerdeki neşriyatı arasında dinden bahseden bazı yazı mütalaa ima ve temsillere rastlanılmaktadır Bundan sonra din mevzuu üzerindeki gerek tarihi, gerek temsili ve gerekse mütalaa kabilinden olan her türlü makale, fıkra ve tefrikanın neşrinden kaçınılması ve başlanmış olan bu gibi tefrikaların en geç on gün içinde nihayetlendirilmesi''... diye yazılı tamim yolladığını Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. | Offline
| |
26-05-2008, 11:39 AM
|
#2 (permalink)
| Üsteğmen
Üyelik tarihi: May 2008
Mesajlar: 179
Tesekkür: 0
64 Mesajinıza toplam 207 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Ynt: Tarih Şuuruna doğru Sultan Mehmed Reşad'ın ortanca oğlu Şehzade Necmeddin Efendi vefat ettiğinde, padişahın yakınlarının büyük üzüntüye kapılmaları üzerine Sultan Reşad' ın tam bir tevekkülle :
Bizler zaten milletin sırtında büyük bir yük halindeyiz. Ben bir evlad kaybettim, fakat millet bir yükten kurtuldu " dediğini
*************
Altı asır gibi uzun bir süre üç kıtada hükmünü yürüten ecdadımızın medeniyet mirasını inceleyip araştırmadan içte ve dıştaki bazı gafil ve hainlerin ona, "emperyalist" yaftasını yapıştırarak mahkum etmeye çalışmalarına mukabil, Macaristan İlimler Akademisi tarafından ortaya çıkartılıp yayınlanan bir belgede belirtildiğine göre, Osmanlı Devleti'nin Macaristan'da hakim olduğu devirlerde, Macar halkından yılda 7 milyon akçe vergi toplayıp, buna karşılık aynı yıl Macaristan'a 21milyon akçe yatırım yaptığını
*************
1976 yılında Suudi Arabistan'ın Cidde şehrinde, deniz suyunu tatlı suya çeviren bir tesisin açılışından sonra meslektaşları ile sohbete girişen dönemin Türkiye Büyükelçisi Necdet Özmen'in bir ara söze: "Bu Suudi Arabistan'ın ilk tuzdan arıtma tesisidir" diye başlaması üzerine Fransız Büyükelçisinin hayretler içinde kalarak: "No... Sör... Bu Suudi Arabistan'ın ilk tuzdan arıtma tesisi değildir. İlki Osmanlılar'ın 1800'li yılların sonunda yaptığıdır" diyerek ecdadımızın eşsiz mirasından habersiz yaşayan elçimizi mahcup ettiğini
**************
Mekke Emiri Şerif Hüseyin'in ayda 40 bin altin karsiliginda İngilizlerle anlaşarak Osmanlı'yı arkadan vurduğunu ve mükafat olarak da İngilizler tarafından Hicaz Krallığı'na getirildiğini.Daha sonra Vehhabiler tarafından alaşağı edilerek İngilizlerin himayesinde Kıbrıs'a yerleştirildiğini ve hastalandığında da oğlu tarafından Amman'a getirildiğini.Birgun adet vechile saray bandosunun bahçede konser verirken "İzmir Marşı"nı çalması üzerine, oğlunun babasının üzülmemesi için pencereleri kapattırmak istediğini, Şerif Hüseyin'in oldukça ibretli bir şekilde:"Evlat, neden o pencereyi kapıyorsun? Ben velinimetine ihanet etmiş asi bir kulum, günahım büyüktür. Kral olacağımı düşündüm. Allah beni sürgünlüğe düşürdü. Hastayım diye kapatıyorsun. Bırak pencereyi aç, şu marşı dinleyeyim. Duyduğum vicdan azabının şiddeti, o eski hatıraların canlanması ile büsbütün artsın; bu dünyada çektiğim ızdıraptan vicdan azabıyla büsbütün ağırlaşsın, ta ki Cenab-ı Hak bu günahkar kulunu dünyada affederek, ahirette hesap gününde cezadan korusun" dediğini
***************
Birinci Dünya Savaşı sırasında Dördüncü Ordu karargahında Mekke ve Medine’yi kurtarmak için ‘Hicaz Seferi Kuvveti’ hazırlanması meselesi görüşülürken,Harbiye Nazırı Enver Paşa’nın bu iş için Mustafa Kemal’i atadığını ve bunun üzerine Mustafa Kemal’in:
‘Değil Hicaz’a asker sevketmek,hatta oradaki askerleri de geri almak ve kuvvetleri verimsiz yönlere dağıtmamak gerek’ diyerek görüşünü belirttiğini ve sonunda M.Kemal’in bu görüşünün kabul edilerek Medine’nin boşaltılmasına karar verildiğini…
Tam bu sırada ışıkların aniden sönerek ortalığın zifiri bir karanlığa bürünmesi üzerine bunu ilahi bir ikaz kabul eden Cemal Paşa’nın birden ürperip sarsıldığını ve daha sonra Hicaz’ın boşaltılmasından vazgeçilerek Fahreddin Paşa’nın Medine’ye gönderildiğini
Burada Fahreddin Paşa’ya ayrı parantez açmak lazım bu toprakların gördüğü en büyük kahramanlardan biri O. Hak etmediği halde ismi göklere çıkarılanlardan değil, hak ettiği halde ismi tarihin sayfalarına gömülen ,tarih kitaplarında ismine rastlayamadığımız bir kahramandır Fahreddin Paşa.Ravza-ı Mutahhara’ya İngiliz ayaklarının basmaması için 4 yıl boyunca Araplar’ın Osmanlı’ya ihanet edip İngilizlerin yanında yer almasına rağmen dörtbin kadar askeriyle onbinlerden oluşan İngiliz ve Arap birliklerine karşı akılalmaz savaş sıtratejileri ile kök söktüren,İngilizlerin gizli belgelerinde ÇÖL ASLANI lakabını taktığı bir karhamdır Fahreddin Paşa.Osmanlı’nın savaşı kaybetmesi(bunun sebebi askeri zayıflık değil başta İttihat ve Terakki olmak üzere içimizde ki hainlerdir) ve itilaf devletleri ile anlaşma imzalayıp Hicaz’ı onlara teslim etmesine rağmen gönderilen fermanları dinlemeyip Ravza yı İngilizlerin ayakları altında çiğnetmem diyerek dörtbin Mehmetcik (Bunların yanı sıra İngilizlerin sürekli cephede Türklerin yanın da savaşırken gördüğü binlerce atlı sahabe) ile dört yıl boyunca açlığa ve cephane azlığına rağmen direnen bir kahraman Fahreddin Paşa.
****************
Lozan Konferansı’na İsmet İnönü ile birlikte katılarak Türkiye aleyhine birçok entrikalar çeviren Hahambaşı Hayim Naum’un,daha sonraları hükümet erkanı ile araları çok iyi olmasına rağmen:’Bu memlekete,bu millete çok kötülük ettim, artık aralarında yaşayamam’ diyerek pişmanlık içinde Mısır’a gittiğini
**************
1924 Türkiyesi'nde devrin Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati'nin bütün eğitim meselelerini hallettikten sonra(! ) Avrupa'ya gidip vızır vızır Atatürk'ün resmini yapacak ressam aradığını...
A. Kamp isimli bir ressama, ortalama memur maaşlarının 50 liraya olduğu bir dönemde 10.000 liraya Mustafa Kemal'in resminin yaptırldığını
************
Komünizmin fikir babası Karl Marks'ın 16 Eylül 1853 de arkadaşı Engels'e yazdığı bir mektupta Türkiye'de toplum yapısını değiştirmek için 'halkın şurunda devlet' diye şekillenmiş o sosyal hayat inancı ve kısaca manevi değer olarak ne varsa öncelikle silmek şarttır" diye yazdığını
**************
Daha önce kapatılan mason derneklerinin, İsmet İnönü'nün cumhurbaşkanı olduğu dönemde serbest bırakılıp yeniden teşkilatlanmasına izin verildiğini ve hatta eski mallarının iade edildiğini fakat aynı muamelenin Türk Ocağına yapılmadığını...
Alınan izinle masonların l948'de Tepebaşı'ndaki binasın da ''Türk Mason Derneği" adıyla yeniden faaliyete başladığını
**************** | Offline
| |
26-05-2008, 11:40 AM
|
#3 (permalink)
| Üsteğmen
Üyelik tarihi: May 2008
Mesajlar: 179
Tesekkür: 0
64 Mesajinıza toplam 207 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Ynt: Tarih Şuuruna doğru Ressam İbrahim Çallı'nın(1882- 1 960) , 1926 yılında devrin Maarif Vekili Mustafa Necati'ye müracaat edip, İstanbul'da ressamların resimlerini sergileyebilecekleri büyük bir yerlerinin olmadığını söyleyerek ondan, ecdadın muhteşem eseri Sultanahmet Camii'ni resim galerisi olarak kendilerine tahsis etmesini istediğini...
Ayrıca caminin içinin loş olup resimleri iyi göstermeyeceği düşünülerek kubbelerinde delikler açılmasını teklif ettiğini . . .
Maarif Vekili' nin bu teklifi kabul ettiğini fakat gelen tepkilerden dolayı bu akıllara durgunluk veren tasarıdan vazgeçildiğini
*************
Bizim ülkemizde çağdaşlık ve bilimsellik(!)adına başörtülü öğrencilerin üniversitelere sokulmayıp,İmam Hatip Okulu öğrencilerinin varlığından ve devletin diğer okullarından daha başarılı olmasında rahatsızlık duyulduğu halde,dünyanın süper gücü sayılan ABD nin en iyi üniversitelerinden biri olan Massachussets Institute of Technology(M.I.T.)nin öğrenci yönetmenliğinde:
Dini inançların gereğini yerine getirmekten dolayı bir derse veya imtihana giremeyen öğrenciye telafi imkanı tanınır....diye hüküm bulunduğunu ve bu hususlarda alabildiğine müsamahalı davranıldığını
***********
1930lu yılların birinde Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasının,Anadoluyu tenviretmek için çıktığı turnenin Sivas durağında,bir konser verdikten sonra gazetecinin birinin konseri izleyen bir vatandaşa: Konseri nasıl buldunuz? diye sorması üzerine zavallı adamcağızın, sağına soluna ürkekçe bir göz attıktan sonra gazetecinin kulağına:
Valla beyefendi,Sivas,Sivas olalı,Timurdan beri böyle zulüm görmedi! diye cevap verdiğini
**********
''Viranelerin yascısı" milli şairimiz Mehmet Akif Ersoyun cemiyetteki bozuklukları görüp, insanlar arasındaki münasebetlerdeki riyakarlık ve sahte tavırlar karşısında dayanamayarak:
''Artık iki yüzlüleri sever oldum çünkü yaşadıkça yirmi yüzlü insanlar görmeye başladım " diyerek hayıflandığın
*******
Trablusgarp Savaşı,nda Osmanlı askerlerinin arasında bulunmuş olan Fransız gazetecisi Georges Lemo nun gördükleri karşısında hayretler içinde kalarak:
Türk subayları içinde on iki kez yaralanmış olanlar vardı. Müthiş birşey kendileri ile konuştuğum zaman edindiğim intiba şu oldu:
Türk subaylarında yenmek ve ölmek duygusu, cinnet derecesine varmış bir istek halinde yaşıyordu" diye hatıralarında intibalarını yazdığını | Offline
| |
26-05-2008, 11:41 AM
|
#4 (permalink)
| Üsteğmen
Üyelik tarihi: May 2008
Mesajlar: 179
Tesekkür: 0
64 Mesajinıza toplam 207 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Ynt: Tarih Şuuruna doğru Ağaca Asılan Zekat Parası
Fatih Sultan Mehmet Han devrinde bir Müslümanın, günlerce dolaşıp yıllık zekatını verebileceği fakir birini arayıp bulamadığını...
Bunun üzerine zekatının tutarı olan parayı bir keseye koyarak Cağaloğlu'ndaki bir ağaca asıp,üzerine de:
''Müslüman kardeşim, bütün aramalarıma rağmen memleketimizde zekatımı verecek kimse bulamadım. Eğer muhtaç isen hiç tereddüt etmeden bunu al'' diye yazdığını...
Ve kesenin üç ay kadar o ağaçta asılı kaldığını...
***
KENDİNİZİ TÜRKLERE EMANET EDİN
16.Yüzyılda Osmanlı Devleti’nin gelişme yolu üzerinde direnmiş ve Türk orduları ile savaşa tutuşmuş olmasından dolayı Katolik Avrupa tarafından kendisine “ Hıristiyanlığın Şövalyesi “ ünvanı verilen Boğdan Beyi Büyük Stefan’ın ölüm döşeğinde, evlatlarına gayet ibretli bir şekilde:
“Belki de yakında himayeye muhtaç olacaksınız. Asla Rus’a yanaşmayın. Haindir, sizi yok eder. Fakat kendinizi Türkler’e emanet edin. Adil ve merhametlidirler” diyerek nasihat ettiğini...
***
Şanlı Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Gezi’nin mübarek anası Hayme Hatun’un Domaniç’teki türbesini ulu hakan Abdulhamid Han’ın, ecdadına hürmetinin ifadesi olarak büyük bir itina ile tamir ettirip pencerelerini atlas perdelerle kapattırıldığını ve zeminini de Hereke dokuması muhteşem bir halı ile döşettiğini...
**********
Altı asır gibi uzun bir süre üç kıtada hükmünü yürüten ecdadımızın medeniyet mirasını inceleyip araştırmadan içte ve dıştaki bazı gafil ve hainlerin ona, "emperyalist" yaftasını yapıştırarak mahkum etmeye çalışmalarına mukabil, Macaristan İlimler Akademisi tarafından ortaya çıkartılıp yayınlanan bir belgede belirtildiğine göre, Osmanlı Devleti'nin Macaristan'da hakim olduğu devirlerde, Macar halkından yılda 7 milyon akçe vergi toplayıp, buna karşılık aynı yıl Macaristan'a 21milyon akçe yatırım yaptığını
**************
AVRUPA’DA AKINCI KORKUSU
1534 Yılında Viyana’daki St. Stephen Katedrali’nde, Osmanlı akıncılarının yaklaştığını görüp çan çalarak haber vermekle vazifeli ir memuriyetin ihdas edildiğini ve bu memuriyetin ancak 1956 yılında, Viyana Belediye Meclisince : “ Artık bir osmanlı tehlikesi kalmadığından, bu vazifenin lüzumu yoktur” diye bir karar alınarak iptal edildiğini...
MİLLETLERE GÖRE FİYAT FARKI
Osmanlı'nın son döneminde (1850) İsatanbul'da uzu yıllar kalmış bir batılı tarihçi olan M. A. Ubicini'nin şehirde yaşayan değişik milletlerin karakter yapılarını öğrendikten sonra, hatıralarında:
"Bir kaide olarak, Ermeniye istediği paranın yarısını, Ruma üçte birini, Yahudiye dörtte birini veriniz. Fakat bir Müslümanla alış veriş ettiğiniz zaman istediği fiyattan emin olunuz ve istediğini veriniz" diye yadığını...
HARAM YEMEYEN ORDU
Osmanlı ordusunun, İslâm'ı tek bir bayrak altında toplamak gayesiyle Mısır seferine giderken Gebze yakınlarındaki bağlık-bahçelik bir arazide mola verdiğinde, Yavuz Sultan Selim'in bütün askerlerin heybelerini arattığını ve hiçbirinde meyve cinsinden birşey çıkmaması üzerine ellerini Ulu Dergâh'a kaldırıp:
"Allahım, sonsuz şükürler olsun. Bana haram yemeyen bir ordu lûtfettin. Eğer askerimin içinde tek bir kişi sahibinden izinsiz bir meyve koparıp yesydi ve ben bunu haber alsatdım Mısır seferinden vazgeçerdim" diyerek Rabbine sonsuz hamd ü senalarda bulunduğunu...
BARBAR KİM?
Bizans'ı kurtarmak üzere İstanbul'a çağrılan Haçlı ordularının, Hristiyanlığın mukaddes kilisesi Ayasofya'nın tepesindeki altın haçı sökerek eritip sattıklarını...
Yıllar sonra Osmanlı ordusunun İstanbul'un fethi sırasında bir yeniçerinin, fetih hatırası olarak saklamak maksadıyla Ayasofya'nın küçük bir çini parçasını koparmak istemesini, Fatih Sultan Mehmed'in "tahribe teşebbüs"le suçlayıp cezalandırdığını...
TÜRBEDAR VE ULU HAKAN'IN RÛYASI
Cennetmekân Sultan II.Abdülhamid Han döneminde Yavuz Sultan Selim'in türbedarlığını yapmakta olan bir zâtın, şiddetli geçim darlığının kendisine verdiği sıkıntılı bir ruh haleti içinde:
"Bir de evliyadan olduğunu söylerler.Yıllarca türbedarlığını yaptım. Hâlâ yoksulluk içindeyim"diyerek türbeye hiddetle vurduğunu...
Ertesi sabah aniden Abdülhamid Han'ın türbedarı huzuruna çağırarak bir yıllık ihtiyacını karşıladığı, çünkü Abdülhamid Han'ın , gece rûyasında ceddi Yavuz Sultan Selim tarafından haberdar edildiğini...
ENGİZİSYON GERÇEĞİ
1481-1808 yılları arasında batıda, Katolik kilisesinin siyasî baskı aracı olarak kurulup faaliyet gösteren Engizisyon Mahkemeleri'nde " yakılarak öldürülme" cezasına çarptırılan insanların sayısının 34.024'e ulaştığını...
"TÜRK KAFASI"
Kendilerine tarih boyunca sempati beslediğimiz ve Kanunî Sultan Süleyman devrinde donanma gönderip yardım elini uzatarak yok olmaktan kurtardığımız Fransızların, bitkilere büyük zarar veren bir kurt nev'ine "Türk" adını verdiklerini...
Kazancı, kuyumcu, düğmeci gibi sanatkarların perçin yaparken altlık olarak kullandıkları perçin kıskacına da şamar oğlanı manasına gelen "Türk kafası" adını verdiklerini...
biliyor muydunuz?
OSMANLI ARMASI
Merhum Necip Fazıl Kısakürek'in 1954 yılında çıkardığı Büyük Doğu mecmuası'nın bir sayısının kapağında, Osmanlı arması işlemeli sanat eseri bir kumaş resmini yayınlayınca , "padişahlık propagandası yapmak" gibi saçma bir gerekçe ile derginin o sayısının topladıldığını ve kendisinin de suçlanarak mahkemeye sevkedildiğini...
Necip Fazıl'ın mahkemede kendisini suçlayan savcıya gayet ibretli bir şekilde:
"İçinde adalet işlerine bakılan bu binanın tepesinde aynı Osmanlı arması var...Siz de mi padişahlık propagandası yapıyorsunuz?"diye haykırdığını...
VAHŞETİN BÖYLESİ
1096 yılında Haçlıların Kudüs'e girerek 40.000 Müslümanı kılılçtan geçirdikten sonra Gödofroi döBuygon'un Papa II.Urban'a yazdığı mektupta: "Kudüs'te bulunan bütün Müslümanları katlettik, malumunuz olsun ki, Süleyman Mabedi'nde atlarımızın diz kapaklarına kadar Müslüman kanına batmış olarak yürüyoruz." diyerek barbarlıklarını belgelediklerini...
HERKES YEDİĞİNDEN GÖNDERİR
Acem Şahı Uzun Hasan'ın Faih Sultan Mehmet'e gönderdiği hediye kutusu açıldığında içinden akrep, yılan ve çıyanlar çıktığını...
Bunun üzerine Fatih'in de karşılık olarak Uzun Hasan'a hediye olarak bir kutu bal gönderdiğini...
Daha sonra yakınları tarafından niçin böyle yapıtğı Sultan Mehmet'e sorulduğunda, onun:
"Herkes yediğinden gönderir" diye veciz bir cevap verdiğini...
GOETHE VE İSLÂMİYET
Dünya'nın en büyük ediplerinden biri olan Johann von Wolfgang Goethe'nin (1749-1832), Kur'an-ı Kerim'in tercümesini okuduktan sonra: "İslâmiyet şayet bu ise hepimiz müslümanız" itirafında bulunduğunu...
YEM OLARAK KULLANILAN BOSNALI ÇOCUKLAR
Hollanda Savunma Bakanı Joris Voorhoeve tarafından da doğrulanan tüyler ürpertici bir hadiseye göre Bosna-Hersek'de görev yapan BM Barış Gücü Birliği'nde vazifeli Hollandalı askerlerin, bazı bölgelerin mayınlı olup olmadıklarını anlamak için Bosnalı küçük çocukları "yem olarak" kullandıklarını...
Kendi hayatlarnı tehlikeye atmaktan çekinen bu korkak asker bozuntularının, mayınlı olup olmadığını şüpheli bölgelere şekerlemeler ve çikolatalar atarak hiçbirşeyden habersiz masum çocukları o bölgelere sürerek kobay olarak kullandıklarını...
biliyor muydunuz?
İKİ KERE ASILAN BAŞBAKAN
Rahmetli Adnan Menderes'in asıldığı dönemde İmralı Cezaevi Müdürü olan Acaroğlu'nun, o elim hadiseden yıllar sonra "Menderes'in iki kez asıldığını" belirtip, hadise hakkında:
"Başsavcı Egesel beni içeri çağırmıştı. Döndüğümde baktım rahmetli imiş. Yere basmış, Cellât Kemal onu yine yukarı çekip yeniden asıyor. Cellât Kemal bana dedi ki: 'Bu adam her perşembe beyaz atın üstünde Yassıada'dan uçup Eyüp Sultan'a namaz kılmaya gidiyormuş. Ben de onu ikinci defa uçuruyorum ki, beyaz ata binemesin.' Bu çılgınca davranışın ölüye hakaret ve cesede eziyettir" diyerek acı bir gerçeği daha ortaya koyduğunu | Offline
| |
26-05-2008, 11:41 AM
|
#5 (permalink)
| Üsteğmen
Üyelik tarihi: May 2008
Mesajlar: 179
Tesekkür: 0
64 Mesajinıza toplam 207 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Ynt: Tarih Şuuruna doğru OSMANLI PASAPORTU
Şanlı Osmanlı Devleti’nin yıkılmasından sonra, son derece üzgün bir ihtiyar Ürdün’lünün elindeki yeni Ürdün Pasaportu ile İsviçre elçiliğine gittiğini ve buradaki elçiye “Herkes bu pasaportla alay ediyor. Eskiden Osmanlı Pasaportum varken herkes selam durardı. Lütfen eski Osmanlı Pasaportumu bana geri verin dediğini,
İÇİ YİVLİ TOPLAR
Yavuz Sultan Selim Han’ın Ridaniye savaşında ileri görüşlü babası Sultan II.Beyazid’in icadı olan içi yivli topları kullanarak büyük başarılar elde ettiğini, bugün ise hala kitaplarımızda “Yivli top 1868 yılında Almanlar tarafından icad edildi” diye okutulduğunu,
HİLAFETİN GÜCÜ
31 Mart olayının tertipçileri arasında bulunan şair ve filozof Rıza Tevfik’in bu meş’um hadisenin arkasında İngiliz parmağı olduğun itiraf edip, ihtilal hadisesinden sonra İngiliz konsolosluğuna gittiğinde çok soğuk bir şekilde karşılandığını ve o zaman bunun sebebini anlayamayan Rıza Tevfik’in daha sonra Londra’ya uğrayıp bunun sebebini o dönemin İngiltere’nin Türkiye Büyük Elçisine sorduğunda, onun da “ Rıza Tevfik Bey, biz Mısır’da, bilhassa Hindistan’da İslam ülkelerini idaremiz altına alabilmek için milyarlarla altın harcadık ama başarılı olamadık. Halbuki Sultan Abdülhamid, her yıl bir “Selam-ı Şahane” bir de “Hafız Osman Hattı Kur’an-ı Kerim” gönderiyor ve bütün İslam ümmetini hududsuz bir hürmet duygusu içinde emrinde tutuyor. İşte bu ihtilalle siz Jön Türkler’den hilafet kuvvetinin ortadan kaldırılmasını bekledik ve aldandık. İşte bundan dolayı soğuk karşılandınız” diye cevap verdiğini,
OSMANLININ GÜCÜ
Fransa kralı III.Napalyon, Paris’te Osmanlı Devleti Büyük Elçisi olarak bulunan Ahmet Vefik Paşa ile konuşması esnasında bir ara alaylı bir şekilde “sen kendini Yavuz sultan Selim’in elçisi olduğunu zannediyorsun” demesi üzerine Ahmet Vefik Paşa’nın büyük bir hazır cevapla “öyle olsaydım siz Fransa’da imparator olarak bulunmazdınız” diye cevap verdiğini
RESİM GALERİSİ
Ressam İbrahim Çallı’nın (1882-1960) yılında devrin Maarif vekili Mustafa Necati’ye müracaat edip İstanbul’da ressamların resimlerin sergileyebilecekleri büyük bir yerlerini olmadığını söyleyerek ondan ecdadın muhteşem eseri Sultan Ahmet Camii’ni resim galerisi olarak kendilerin tahsis edilmesin istediğini, ayrıca caminin içinin loş olduğun resimlerin iyi görünmesi için kubbelerinde delik açılması gerektiğini, Maarif vekilini bu teklifi kabul ettiğini ama gelen tepkilerden dolayı vazgeçildiğini...
MAHLUK
Yunus Nadi'nin Ankara'da Yeni Gün isminde bir gazete çıkartarak Anadolu'daki Milli Mücadele hareketine destek verip devamlı M.Kemal lehinde yazılar yazdığını,
Daha sonraları yazıların alyehte olması üzerine, bu çarpıklığın nedenini soran Dr.Rıza Nur'a M.Kemal Atatürk'ün;
"Haa, Yunus Nadi öyle bir mahluktur ki, aldığı yetmez. Arada bir avucu kaşınır. O vakit aliyhte yazar. fakat son zamanlarda çok kaşınıyor. Matbuat idaresinin parası ve benim verdiklerim yetmiyor. Vire istiyor. Ne çare bunu da böyle idare etmek lazım" dediğini...
ADÜVULLAH CEVDET
Dr.Abdullah Cevdet(1869-1932)'in çıkarmış olduğu dergilerindeki bütün yazılarında payatı boyunca İslami değerlere saldırdğını, En büyük hedefinin "halk arasında dinin nüfuzunu kırmak" olduğunu söyleyen bu ateist adamın ölüp de cenazesinin Ayasofya Camiisine getirildiğini, cemaatın cenaze namazını kılmadığını ve bunu üzerine cenazesi götürülmek istendiğini, Cenaze arabası bulunmaması üzerine Fener Rum Patrikhanesinden bir cenaze arabası istenip, haç işaretli bu arabaya konulduğunu?
NECİP FAZIL VE ANDAN MENDERES
Büyük Şair Necip Fazıl'ın mecmua çıkarmak için Ankara'da Adnan Menderes ile görüşmek istemesi üzerine, bir sürü bürokratik engel çıkarıldığın ve sonunda sabaha karşı Başbakan Adnan Menderes ile görüştüğünü, ve O'na:
"Sizin Başbakan olduğunuz bir ülkede, ben şu kadar eserin sahibi olarak, omuzuma bir boyacı sandığı atarak Eminönü meydanında karnımı doyurmak için boyacılık yapsam bu sizin için bir şeref midir?" diye oldukça sitemli konuşması üzerine, Merhum Menderes'in
"Necip Fazıl Bey, ben herşeyi biliyorum.. fakat bir bilsen ne haldeyim. Üstümde Celal Bayar, altımda Medeni Berk;iki mason arasında, iki değirmen taşı arasındaki tani gibiyim. Al şu parayı bir mecmua çıkart.. arada bir de bana çat ki Menderes besliyor demesinler" dediğini....
TOPRAK MUKADDESTİR
Amerika’lı yetkililerin Kızılderili topraklarının bazıların zorla bazılarını da satın aldıklarını ve Kızılderili liderlerinin birsine topraklarını satın almak istediklerini, bununla ilgili birkaç yetkili gönderdiklerini, gelen yetkililere Kızılderili Lideri SEATTLE’nin Amerika başkanına verilmek üzer şu mektubu yazdığını;
"Beyaz adamların şefine;
Toprak bizim anamızdır, toprağa ne olursa, toprağın çocuklarına da aynısı olur. İnsan toprağa tükürürse kendi yüzüne tükürmüş olur. Kan bir aileyi nasıl birleştirirse, her şey birbirine öyle bağlıdır. Yaşamın dokusunu insan yaratmadı. O o dokunun içinde iplikçiktir. Siz o dokuya ne yaparsanız aynısı kendinize yapmış sayılırsınız......
Bize ait olmayan suların berraklığını rüzgarın tazeliğini size nasıl satabiliriz? Bu toprakların her zerresi, ağaçlardaki yaprakların her biri, ormanlardaki hayvanlar, böcekler benim halkım için mukaddestir. Fakat bize ait olduğunu hiç düşünmedik. Çünkü biliyoruz ki toprak insana değil, insan toprağa aittir. Güzel kokulu çiçekler bizim kız kardeşlerimiz, atlar, geyikler, kartallar ve bufolalar bizim kardeşlerimizdir. Yalçın kayalar akarsular, ormanlar ve benim halkım toprağın sıcaklığından hayat bulan bir bütün ailedir.
Toprağı satma fikrinizi düşüneceğiz. Ama halkım soruyor: Beyaz adam ne istiyor, insan gökyüzünün parlaklığını, toprağın sıcaklığını, doğanın cömertliğini nasıl satın alabilir mi? Washington’daki büyük şef bizim toprağımızı satın almak istemekle bizden ne istediğini bilmiyor. Buna rağmen istediğin yapmaya çalışacağız. Çünkü kaderin anlayamadığım bir oyunu onu kuvvetli bizi zayıf yaptı.
Teklifinizi düşüneceğiz beyaz adam.... eğer bu toprakları sana satacak olursak, çocuklarına bu akan suların mukaddes olduğunu, bütün doğaya hayat veren bu derelerin ne pahasına olursa olsun temiz tutulması gerektiğini öğretmen lazım. Bu topraklardan son Kızılderili de gittiğinde ve anısı bu ovanını üstündeki bulutun sadece bir gölgesi olarak kaldığında, yine de atalarımızın ruhları bu kıyıda ve ormanlarda canlı olarak kalacaktır. Çünkü onlar yeni doğan bir bebeğin annesinin kalp atışlarını sevdiği gibi sevmişlerdi bu toprakları...SEATTLE"
TİTO'DAN MÜTHİŞ İTİRAFLAR
Ömrünün elli yılını komünist ideoloji yolunda harcayarak bu batıl davasında şöhreti yurt dışına taşmış bir insan olan Salih Gökkaya'nın daha sonra İslam'la müşerref olduğunu, komünizm fırtınalarının bütün dünyayı kasıp kavurduğu o günlerde, Salih Gökkaya'nın da "Türkiye Komünist Talebe Teşkilat Başkanı" sıfatıyla Yugoslavya Devlet Başkanı Mareşal Tito'nun şeref misafiri olaark Belgrad'a gittiğini, Ömrünün son günlerini geçirmekte olanTito'yu ziyaretlerinde, bu ihtiyar liderin büyük bir pişmanlık içerisinde;
"Yoldaş ben ölüyorum artık... Ölümün ne derece korkunç olduğunu size anlatamam. anlatsam bile sihhatli ve genç olan sizler, bu yaşta bunu anlayamazsınız. Düşünün ölmek.. yok olmak.. Toprağa karışmak ve dönmemek üzere gidiş... İşte bu beni çıldırtıyor.
Yoldaşlarım sizlere açık bir kalple itirafta bulunmak istiyorum: Ben öldükten sonratoprak olacaksam, diriliş, ceza veya mükafaat yoksa, benim yaptığım mücadelenin değeri nedir? söyleyin bana? Ha yoldaşlarımın kalbine gömülecekmişim veya unutulmayacakmışımı neye yarar? Ben öldükten sonra sizin alkışlarınız, takdirleriniz yılanları çıyanları insafa getirir mi? Bunun izahını Lenin,Engels,Marks yapamıyor. Artık Allah'a ve Peygambere inanıyorum ben. Dinsizlik çare değil. Düşünün kainatın bir yaratıcısı, şu muhteşem sistemin bir kanun koyucusu olmalıdır. bence ölüm son olmamalıdır..mazlumca gidenlerle, zalimce ölenlerin hesaplaşma yeri olmalıdır. Mazlumların ve haksızlığa uğrayanların "ah"larına kulak verece bir mercii olmalıdır. Marks bu mevzuda halt etmiş, uyuşturmuş beynimizi. Neden ölüm kapımıza dayanmadan bunu idrak edemiyoruz? belki makam, mevki ve şöhret bize engel oluyor. siz ne derseniz deyin ben inançtayım yoldaşlar" dediğini..... | Offline
| | |
Yetkileriniz
| Konu Acma Yetkiniz Yok Cevap Yazma Yetkiniz Yok Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok HTML-Kodu Kapalı | | | Tarih Şuuruna doğruYaratıcı Yazarlar Klubü ve Tarihten Telkinler Tarih Şuuruna doğru Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız Hamdullah Suphi Tanrıöver'in tek parti hükümetinin Maarif Vekilliği'ni yaptığı yıllarda, yabancı bir heyete Süleymaniye Camii'ni gezdirdikten sonra misafirlerin Kanuni Sultan Süleyman 'ın türbesini ziyaret etmek istediklerini...
Memleketteki bütün türbeler 30.11.1925 tarih ve 677 sayılı kanunla kapatıldığı için, Hamdullah Suphi'nin bu ... ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Tarihten Telkinler telkin cd indir izle İstanbul Tarihten Telkinler nerededir kimdir Tarihten Telkinler çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Tarihten Telkinler hipnoz Tarihten Telkinler olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Tarihten Telkinler hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Tarihten Telkinler kuantum düşünce kitap haberi WEZ Format +3. Şuan Saat: 10:52 AM.
|