Neden kurcalıyorum ilmek ilmek her detayı, neden geride bırakamıyorum bu canımın acımasına sebep insanları. Tek yaptığım kendime hayatı zehir etmek. Takılıp kalmak bir yerde, ilerleyemeden. Affetmek, ilerlemek bu kadar zor olmamalı. Durmamalıyım, durup kalmamalıyım böylece.
Ne pis alışkanlıklarımız var, kurtulması ne kadar zor. Yapışmış kalmış üzerimize. Sıyrılmak istemeliyim önce. Oysa öfke insana nasıl bir adrenalin salgılıyorsa beynimizin içine sızıveriyor en bitkin düştüğümüz anda. Uyuşturucu gibi bağımlısı oluyoruz. Öfke kin bize zehirli bir haz veriyor. Cinayet romanlarının içine düşüyorum beynimin ikircikli damarlarına sızan bu zehirle. Bırakmalıyım bu kitapları bir yere, bian önce bitirip başka kitaplara dalmalı.
Arabam kendimi güçlü hissetmemi sağlıyormuş şimdi farkediyorum. Özgürlük hissi veriyor bana. Şimdiyse yaya olduğum eski günlere döndüm. Yaya olmak sorun değil, eski günler sorun geçmişe dönüp bakmak sorun. Herşey iyiyken 2 gün yaya yürümek böyle mi sarsar insanı.
Dün annem " insan beyniyle sadece beynini iyi edemezmiş, onun dışında bütün vücudunu iyileştirebilirmiş" dedi. Ne telkinleri dinlediğimden haberi var ne de başka birşey. Ama nasıl bir his bu annelik bilmiyorum, sanki bir sorun bir hastalık olduğunu bilir gibi davranıyor. Ne desem ne istesem evet diyor. Ne bir damla gözyaşı gördü bu ara ne bir yakınma ne de bir off dedim. Sabahlara kadar sigara da içmiyorum ki aksine azalttım sigarayı, günde 1 tane. Ama hissediyor sanki birşeyleri iyileştirmeye çalıştığımı.
Hayal kırıklıklarından uzak, eskisi gibi güvenebilmek istiyorum insanlara. Kalbim taş kesmeden, hala yaşarken. Hatta tekrar güvenebilmek de değil. Eski günlerimi geri istiyorum. O yere çakılmadan önceki günlere dönmek. Ozaman hiçbirşey beni mutlu edemiyordu, ama kendimi güvende hissediyordum. Şimdi mutlu olduğum şeyler daha fazla ama biliyorum ki dünya ince bir buz üstünde. Bugün var elinizdekiler yarın yok. Hiçbirşeye güvenmeden ve tutunmadan nereye kadar yürüyebilirsiniz?
Rutinden sıkıldığım zamanları biliyorum, şimdi o günleri arıyorum. Oysa o günlerde de bıkkındım. Sadece kalbim ağrımıyordu. Kötünün iyisi arasında bir tercih yapıyorum hep belki. Şimdi de kötü olan şeyler var, ozaman da vardı. Ama ozamanki kötü şeyleri taşıyabiliyordum, alışkındım. Şimdikilere alışkın değilim, ağır geliyor. Taşıyamıyorum.
İlerlemeliyim, alışkanlıklar değiştirilebilir. İnsan oğlu kendini eğitebilir. Hayatını değiştirebilir. Affedebilir. Hem bu dünyada bağışlamayı bilmeyen öbür dünyada bağışlanmazdı. Biz ilk taşı atacak olan değiliz ki Magdalena' ya , derin bir nefes almak ve huzur bulmak istiyorum.
Olgunlaşmak için affetmeyi öğrenmek için yaşadım bunları diyip büyümek istiyorum. Şanslıyım burdayım, bu telkinlerle derin bir yerden başladım iyileşme sürecine. Temeli temizlerken ve sağlamlaştırırken üstüne güzel bir binanın planlarını çiziyorum şimdi.