Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... Sevgi sadece anlayış ve farkında!ıkla mümkündür. Sadece diğer kişiyi anlayıp ona saygı duymakla kalmayıp, varlığının da en derindeki özüne varmışsındır. Kendi en derin özünü görerek, diğerindeki en derin özü de görmeye muktedir hale gelmişsindir. Artık diğeri bir beden yahut bir zihin olarak var olmaz; diğeri bir ruh olarak da var olur. Ve ruhlar ayrı değildir; iki ruh buluştuğunda bir olurlar. Sevgi aşkın en yüksek halidir. |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... İlk adım kendini olduğun halinle kabul etmektir; tüm olmalıları bırak. Yüreğinde hiçbir "olmal, taşıma! Başka birisi olman gerekmiyor; sana ait olmayan bir şeyi yapman beklenmiyor; sen sadece kendin ol. Rahatla ve sadece kendin ol. Kendi bireyselliğine saygılı ol ve kendi imzanı atmak için cesur ol. Başkalarının imzalarını kopyalamayı bırak. Bir Buda yahut bir Ramakrishna veya bir İsa haline gelmen beklenmiyor; basitçe kendin olman bekleniyor. Ramakrishna'nın başka birisi olmayı denememiş olması iyidir, böylece o Ramakrsihna olmuştur. İsa'nın asla İbrahim ya da Musa gibi olmayı denememiş olması iyidir, böylelikle o İsa olmuştur. Buda'nın asla Patanjali yahut Krishna olmayı denememiş olması iyidir: Bu yüzden o bir Buda haline gelmiştir. Başka birisi olmaya çalışmadığında, o zaman basitçe rahatlarsın; o zaman bir zarafet belirir. O zaman sen ihtişamla, görkemle, ahenkle dolarsın çünkü bir çatışma yoktur, gidilecek bir yer yoktur, uğrunda savaşacak bir şey yoktur; kendine saldırgan bir biçimde dayatacağın bir şey yoktur. Masum olursun. Bu masumiyetin içinde kendin için şefkat ve sevgi hissedeceksin. Kendinle o kadar mutlu hissedeceksin ki, Tanrı gelip kapını çalsa ve "Başka birisi olmayı ister miydin?" dese, "Sen çıldırdın mı? Ben mükemmelim! Teşekkür ederim ama asla böyle bir şeyi deneme; ben kendim olarak mükemmelim" diyeceksin. Varoluşa "Ben olduğum halimle mükemmelim, olduğum halimle mutluyum" diyebildiğin an, bu bizim Doğuda shraddha olarak adlandırdığımız şeydir:güven. O zaman sen kendini kabul etmişsindir ve kendini kabul etmekle varoluşu da kabul etmişsindir.Kendini ret ederek, seni yaratan varoluşu reddedersin. "Şöyle olmalıyım" dediğin an, varoluşun üzerine, bir şeyleri geliştirmeye çalışıyorsun. Diyorsun ki, "Yanlış şeyler yaptın; ben şu şekilde olmalıydım ve sen ise beni böyle yaptın." Varoluşu geliştirmek istiyorsun. Bu mümkün değildir. Senin mücadelen nafile; başarısız olmaya mahkûmsun. Ve sen ne kadar başarısız olursan, o kadar kendinden nefret edersin. Ne kadar başarısız olursan, o kadar lanetlenmiş hissedersin. Başarısız oldukça, kendini o kadar aciz hissedersin. Ve bu kadar nefretin, acizliğin içinden nasıl şefkat ortaya çıksın? Şefkat sadece sen varlığının içinde mükemmel bir şekilde yerleştiğinde ortaya çıkar. "Evet, ben böyleyim" dersin. Yerine getirilecek hiçbir idealin yoktur. Ve hemen o an doyum gerçekleşmeye başlar! |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... Güller nilüfer olmaya çalışmadıklarından güzel bir şekilde çiçeklenirler. Ve nilüferler bu kadar güzel bir şekilde açarlar çünkü onlar diğer çiçeklerle ilgili efsaneler duymamışlardır. Doğadaki her şey çok uyumlu bir şekilde işler çünkü hiç kimse başka birisiyle rekabet etmeye çalışmıyor, kimse başka birisi olmaya çalışmıyor. Her şey olması gerektiği gibidir. Sadece anlamaya çalış! Sadece kendin ol ve unutma ki ne yaparsan yap başka herhangi bir şey olamazsın. Tüm çaba anlamsızdır. Sen sadece kendin olmalısın. Sadece iki yol vardır. Birincisi ret ederek kendin olarak kalırsın; kötüleyerek kendin olarak kalırsın. Yahut kabul ederek, teslim olarak, keyif alarak, haz duyarak aynı olabilirsin. Senin tavrın farklı olabilir ama sen olduğun gibi kalmaya, olduğun kişi olmaya devam edeceksin. Bir kez kabul ettiğinde şefkat ortaya çıkar. Ve o zaman sen başkalarını da kabul etmeye başlarsın! |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... Bunu hiç gözlemledin mi? Bir azizle yaşamak çok zordur, çok zor. Bir günahkârla yaşayabilirsin ama bir azizle yaşayamazsın çünkü aziz sürekli mimikleriyle, gözleriyle, sana bakışıyla, seninle konuşmasıyla, seni kötüleyecektir. Bir aziz asla seninle konuşmaz; o sana konuşur. O asla sana bakmaz; onun gözlerinde her zaman, görüşünü perdeleyen idealler vardır. O asla seni görmez. Onun aklında çok uzak şeyler vardır ve seni sürekli olarak onunla kıyaslamaya devam eder ve sen elbette hep eksik kalırsın. Onun bakışının ta kendisi seni günahkâr yapar! Bir azizle birlikte olmak çok zordur çünkü o kendisini kabul etmez, seni nasıl kabul etsin? Onun içinde pek çok şey vardır, ötesine geçmesi gerektiğini hissettiren sinir bozucu işaretler vardır. Elbette o aynı şeyleri büyütülmüş halde sende görür. Ancak bana göre, sadece kendisini kabullenmiş bir kimse bir azizdir ve kabulünün içinde tüm dünyayı kabul etmiştir. Bana göre bu zihin hali —tam kabul hali— azizliktir. Ve bu tedavi edicidir, şifadır. Seni bütünüyle kabul eden birisiyle olmak tedavi edicidir, iyileşeceksin. Bu nedenle yavaşça, uyanık olarak, izleyerek hareket et, sevgi dolu ol. Seksi isen seksten vazgeç demiyorum; onu daha uyanık halde yap, onu daha çok ibadet gibi yap, onu daha yoğunlaştır böylece o sevgiye dönüşebilir. Eğer o sevgiyse, o zaman ona daha da çok minnettarlık getir; daha derin şükranlık, neşe, kutlama, meditasyon kat ona böylelikle o şefkat olabilir. |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... Şefkat sende oluşmadıysa doğru şekilde yaşadığını ya da herhangi bir şekilde yaşadığını zannetme. Şefkat çiçeğin açmasıdır. Ve şefkat bir kişide oluştuğunda, milyonlar iyileşir. Onun etrafına kim gelirse iyileşir. Şefkat tedavi edicidir. |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... paylasimlar icin tesekkürler hocam.. kendimi o kadar kaptirdim ki okumaya yani devami olsaydi sabaha kadar bile okuyabilirdim.. daimi azminizin, basarinizin ve paylasimlarinizin devami dileklerimle |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... Bir insana iyi dediğinde ona bakmayı bırakmışsındır. Onu çoktan etiketlemişsindir, onu tasnif etmişsindir, kategorize etmişsindir. "Bu adam kötü" dediğin an nasıl onun gözlerinin içine bakabilirsin? Ona saygı duymamaya karar vermişsindir, o insanla işin bitmiştir. Bu insan artık bir gizem değildir. Gizemi çözmüşsündür; onun üzerine "bu kötü" ve "bu iyi" yazmışsındır. Artık bu etiketlerle etkileşim kurmaktasın, gerçeklerle değil. |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... Alıntı:
devami var.. zaten kendine nedensiz güven acemi şirine kendine nedensiz güvenmek gerçek güvendir... |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... anliyamadim hocam, konunun ismimi kendine nedensiz güven, yoksa bana mi diyorsunuz kendine nedensiz güven diye?? |
Cevap: kutayhun'un büyük bir deney yapıyor değişim günlüğü..... İyi insan kötüye dönüşebilir, kötü insan iyiye dönüşebilir. Bu her an gerçekleşmektedir; sabahleyin adam iyiydi, akşama o kötüdür, gece olduğunda yine iyidir. Ancak sen şimdi etikete göre davranacaksın. Adamın kendisiyle konuşmuyor olacaksın, sen kendi etiketinle, kendi imajınla konuşuyor olacaksın. Elbette sen gerçekleri, gerçek insanları ıskalamaya devam edeceksin. Ve bu bin bir tane karmaşıklık ve probleme neden olacak. Çözülemez problemler. Gerçekten karınla konuşuyor musun? Karınla birlikte yataktayken gerçekten karınla birlikte misin yoksa belirli bir imajla mısın? Benim hissettiğim şudur: Nerede iki insan buluşsa, gerçekte iki kişi değil, bir kalabalık vardır. En azından dört kişi kesinlikle orada vardır. Diğerinin sendeki imajı, senin ondaki imajın; bu iki imaj oradadır. Ve onlar asla buluşmaz; gerçek kişi değişmeye devam eder, gerçek kişi bir akıştır. Gerçek kişi rengini sürekli değiştiren bir nehirdir. Gerçek kişi canlıdır! Sadece sen kişiyi etiketledin diye bu onun ölü olduğu anlamına gelmez; o hâlâ canlıdır. |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 09:32 PM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.