Biraz daha yazayım.
Matematik işi kitapla olmuyordu.Çünkü hocamız bizim zamanımızda dergi sitemi vardı.Ders kitabı yerine dergiyle anlaşılıyordu.(Şimdi aklıma gelince yuh dedim eğitim sistemi öz eleştirisi oluyor aslında.)Dergi güya bizi Anadolu liselerinin orta kısımına hazırlayacak.Ortaokuldan sonra girme sonradan geldi ama bir sorular var dershaneye giden arkadaşlar yapamıyor.Bizim zamanımızda yeniydi.
Basit basit örnekler çöz kitapta.Teste ise bazı sorular sanki öys sorusu.Görmediğim şekiller , sayılar.Hocaya şu soru nasıl çözülüyor diyorduk.Adam cevap anahtarının aynısını tahtaya yazıyordu.Benim matematik notum dördü görmemeye başladı.Elliler-altmışlar.Sınıfın hepsi pek iyi kızı bile 75-80 zor alıyordu.
Bizim notlar iyice düşmeye başladı.Birde çok ölümler yaşadık üst üste ve benimde ciddi sinüzit problemim vardı.Kutu kutu antibiyotikler , ağrı kesiciler kar etmiyordu.On on bir yaşlarındaydım.
Tabi hep azarlanmalar , sen okuyamazsın , sen bir şey yapamazsın sen edemezsin hep devam etti.Belki on sekizli yaşlarıma kadar sen yaparsın koçum , becerirsin evladım.Bu nedenle öz güvenle yetişmedik.
Ortaokul nispeten iyiydi ama matematik hep peşimden geldi artık notlarım üçten ikiye düşmüştü hatta bazı seneler dönem ödevi almadan geçemiyordum.Bir dönem bir alıp ikinci dönem iki alıp dönem sonu iki ile geçebildiğim zamanlar oldu ama fende ki fizik problemlerini formüllere koyup yapıyordum hep temelsizlikten.
Ortaokulda sıkıntılı arkadaşlarım oldu.Tabiri caizse herkesin şaka yapmak için uğrak noktasıydım.İnsanlar dalga geçmesini umursamıyordum devamlı alttan alıyordum.Elbette didiştiğim bazı arkadaşlar , oldu ama ağız burun kırmaca yoktu.Bazı arkadaşlar bu yönümü kullanırken bazı arkadaşlar müthiş sabırlı olmamı takdir ettiler.
Dedim ya aşırı alttan alan karşısında ki incitmek istemeyen bir ruh haliniz oluyor ama siz çok inciniyorsunuz.Bu sizi güçlendiriyor biraz.Kendinizi önemsemiyor ve önemsiz hissediyorsunuz biraz vurdum duymazlığa vuruyorsunuz.Her şeyi apaçık yazıyorum ama içinizde birini dövmek , haşat etme isteği hep kalıyor.En sıkıntılı olansa bunu yapabileceğini bilmek.Gerçekten karşınızdakinin pestilini çıkartabileceğinizi bilmekve bu noktada kendinizi geri çekiyorsunuz.Hınç ve öfkeyle kimseye vuramıyorsunuz. Yapabileceğinizi yapmaktan korktuğunuz için asla kendiniz olamıyorsunuz.Belki kimse sizi sinirlendiremiyor ama içinizdeki o öfke hiç bir zaman gitmiyor.
İstisnası kum torbasıydı.
Hep içine atan , hep yumruk yiyen ama yumruk atmayan (fiziksel anlamda değil) sınav zamanı harici ders çalışmayan sessiz bir çocuk oldum.İstemeyi bilemedim.Verilmedikçe almadım.Genelde hep hayır cevabı aldığım için gururdan istemeyi bıraktım.Hayır cevabından nefret ediyordum ama isyan etmiyordum.Biraz yetiştiriliş biraz yapı.Birde kız kardeşim ağlayıp sızlayıp istediğini aldırıyor , yaptırıyordu.Ben ağabey olduğum (kendimi o moda soktuğumdan) onu hep kayırıyordum.
Şimdi düşünüyorum da biz ve önceki kuşak daha çok maddi sıkıntılar yaşamış.Bu nedenle çocuğun tek sıkıntısı paraymış gibi görüyorlar.Doksandan sonra doğan çocuklarda biraz da ülkenin büyük krizlerini görmemelerinden dolayı maddi sıkıntı yoktu.Çevremde örneği var.Çocuğun her sorununu parayla ve harçlıkla çözebileceğini düşünüyor ebeveynler.Onların zamanında en büyük sıkıntısı bu olduğundan dolayı maalesef çözüm olmuyor.Bu da ayrı bir gözlem.
Orta okulda yeni bir dostum oldu kitaplar diyorum ve tekrar ara veriyorum.Ömrümün otuz yılını anlamdan son yaz neler yaşadığımı ve telkinlerin etki edip etmediğini anlayamazdınız.Devamı gelecek.