Bumerang mı Yoksa Çekim Yasası mı?

[CeM]

Arkadaşlar,herkeze merhabalar...
Bir süredir çekim yasasına kafa yormaktayım,bu konu da kendimi geliştirmeye çalışıyorum.. vs.
İnternette rastladığım bir alıntıyı sizinle paylaşmak istiyorum(Bumerang yasası hakkında)benim soruma gelince;bana şahsen böyle bişey saçma geldi doğrumudur,yalnışmıdır bilmem ama bu konuda yorumlarınızı rica edeceğim...Makalede de yazdığı gibi çekim yasasının zor ve kesin olmayan bir iş olduğundan ve evrene siz birşey vermeden o size birşey vermeyeceğinden,herşey sizin seçiminiz değil,bazıları sizin seçimleriniz vb. gibi satırlar mevcut...Dediğim gibi bu bana biraz saçma geldi fakat aklımda da soru işaretleri yok değil...Sizin yorumlarınızı bekliyorum
(aşağıdakilerin tamamı alındır...)

BUMERANG YASASI

Bumerang Yasasını Şöyle Açıklığa kavuşturalım :
Evrende şöyle bir döngü vardır " Verirsen Alırsın" Bumerang Yasasındada evrene verdikleriniz size fazlasıyla geri döner . ( Örn.; mutluluk ve güç verirseniz size fazlasıyla mutluluk ve güç evren tarafından verilir..

Başınıza gelen her şeyi, hayatınıza gerçekten siz mi çekiyorsunuz ?
Kesinlikle Hayır ! Başınıza gelen birçok şeyin bi kısmını siz kendinize çekiyor olabilirsiniz ama çekmedikleriniz daha çok. Biz buna "Bumerang Yasası", Evrenin Bumerang Yasası deriz. Sadece yaptıklarınız değil, yapmadıklarınız da başınıza gelenlerin sorumlusudur. Biz buna aynı zamanda tahterevalli paradoksu da diyebliliriz. Nedir bu ? Kendi varlığınızı başkalarının varlığına göre konumlandırdığınızda başınıza gelecek olanda budur zaten. İçten içe çevrenizdeki bazı insanlar ile kendinizi kıyaslıyor ve kendi başarınızı onların başarıları ile tartıyorsanız yada çoğu zaman isteyerek veya istemeyerek, kıskançlık , haset ayda rekabet duygusu ile başkalarının başarısızlığını istiyorsanız. Bu durumda evreni harekete geçirirsiniz. Artık çarklar dönmeye başlar. Ama unutmayın sizin blunduğunuz yerde baskalarıda vardır. Onlarında talepleri,istekleri ve tutkuları vardır ve onlarda evrenden dilekte bulunur .

Birinci kural şudur :
•Başkalarının kötülüğünü istemeyin , başkalarının kötü duruma düşmesi sizi sevindirmesin . Kendinizi kendiniz gibi görün ve başkaları ile kıyaslama yoluna gitmeyin.

Zihninizde Oluşturduklarınız nasıl oluyorda gerçekleşmiyor ?
Sizde "Bumerang Yasası'nı " Deneyin...

Evrene, doğru zamanda doğru mesajlar gönderin. Mutlaka size geri dönecektir. Kafanızda muhteşem bir villa görüntüsüne yıllarca odaklansanız ve bir an bile başka birşey düşünmeseniz bile düşünceleriniz, düşünce olarak kalır. Çünkü doğa boşluk tanımaz ve herşeyin bir bedeli vardır. Almadan vermek sadece Allah'a(C.C) mahsustur, Evren bile bir bedel ister...
Bu durumda bedel ödemeye hazır olun. Kendi enerjiniz yetmiyorsa, başkalarının enerjisini kullanın. O zaman olur...

Düşündüklerinizi gerçekten kendinize çekebilir misiniz?
Olmuyorsa birde Bumerang Yasasını Deneyin ..

Boşuna uğraşmayın çekemezsiniz . Her ne kadar " Çekim Yasası " bunu yapabileceğinizi söylüyorsa da bunu gerçekleştirmek " ortalama " bir insan için imkansızdır.
Sahip olduklarınız, çölde bir şişe su kadar değerli olmalı. Ya çölde bir şişe suyunuz olmalı yada bir şişe suyunuzun olduğu yerde herkes kendini çölde sanmalı. Ozaman bir şişe suyunuz altın değerinde olacaktır. Bumerang Yasası bazen bu kadar basit ve etkilidir. Çölde su yoksa, çantasında 1 milyon doları olan biri sizin bir şişe suyunuzu bir milyon dolara satın alır. u durumda, "Siz varlık olarak çölde bir şişe su musunuz?" Bunu düşünün. Eğer değilseniz, olmaya çalışın.
Bumerang Teorisine gör, evren bir büyük ayna hareketi yaparak gönderdiklerinizi çoğaltarak size geri gönderir ve etrafınızdaki herkes bu mesajı alglar.

Zenginler neden zengin, yoksullar neden yoksul ?

Yoksulluk, önce ruhu sefalete sürükler ve yoksul bu durumu rutin gerçeği olarak kabul eder. Bütçenizi aşsa bile zaman zaman bir tas kahveye 10$ harcamaktan çekinmeyin. Genelde yoksullarn Yapmadığı şeyleri gücünüz yetmese bile yapın. Opera,konser,tiyatro,pahalı bir yemek,lüks bir gezi... Bunların hakkınız olduğunu düşünün. Yoksulken bile para biriktirinve bunları yaşayın. Göreceksiniz evrene gönderdiğiniz bu mesaj size katlanarak geri dönecektir. Napolyonda bu konuya örnek gösterilebilir. O sadece bir general; askeri başarıları büyük. Bir gün iktidarı ele geçiriyor ve imparator olmak istiyor. Korsikalı yoksul bir köylü çocuğu, Fransa tahtınatalip oluyor. Saraydakilerden birişu sözü söylüyor ; "Efendim siz imparator olamazsınız." Napolyon ; " Neden ?" diye sorunca, adam " Çünkü siz soylu değilsiniz, tahta sadece asil olanlar çıkabilir." Napolyonun yanıtı ibret verici: " Benim asaletim de şimbi başlıyor."...
Siz de zenginliğinizi ve asaletinizi bu örneklere bakarak ve "Bumerang yasasını" uygulayarak sağlayabilirsiniz...
İşte Gördüğünüz gibi arkadaşlar Evrene Nekadar çok ışık yansıtırsak okadar çok ışık geri bize dönecektir ...
umarım Birazda olsa açıklayıcı olmuşumdur .
NOT: LimitsizSecret ( Bumerang Yasası ) kitabından alıntı yapılmıştır ...

[gunesim]

kendi enerjiniz yetmiyorsa başkalarının enerjisini kullanın. O zaman olur... diye bi cümle gördüm burda. başkalarının enerjisini nasıl kullanacağız? fikri olan varmı?

Bumerang yasası çekim yasasının kollarından biridir... Yani sen evrene kendin ve başkası için mutluluk hisleri yollarsan. Bu mutlu halini devam ettiricek olaylarla karşılaşırsın. Başkası için istediğin şeylerin kaynağı sanada açılır.

Çekim yasası nın zor ve kesin olmaması için onun bir yöntem olması lazım... ama bir yöntem deil bir gerçektir. yani bilmeden bile uygularız. iyi yada kötü kullanırız. Çekim yasasını anlayama çalışan insanlar karışıdaki insanların düşüncelerine çok takılıyor... Ya oda aynı şeyi isterse diye...
oysa çekim yasasında karşındakinin düşüncesinin pekte önemi yoktur. SENİN İÇİNDE OLUP BİTEN ÖNEMLİDİR... dışardaki olaylar sana verilen iyi kötü hediyelerdir.

çekim yasasını harekete geçiren Düşünmek ve hissetmektir...
Bunu güçlendiren ve hızlandıran ise Bumerang yasasıdır...
Buna fayda ve huzur katan... sevgi yasasıdır...

bu 3 ü biraya geldiğinde hayallerin ayağına gelir

[CeM]

Akın Berk Nickli Üyeden Alıntı

Bumerang yasası çekim yasasının kollarından biridir... Yani sen evrene kendin ve başkası için mutluluk hisleri yollarsan. Bu mutlu halini devam ettiricek olaylarla karşılaşırsın. Başkası için istediğin şeylerin kaynağı sanada açılır.

Çekim yasası nın zor ve kesin olmaması için onun bir yöntem olması lazım... ama bir yöntem deil bir gerçektir. yani bilmeden bile uygularız. iyi yada kötü kullanırız. Çekim yasasını anlayama çalışan insanlar karışıdaki insanların düşüncelerine çok takılıyor... Ya oda aynı şeyi isterse diye...
oysa çekim yasasında karşındakinin düşüncesinin pekte önemi yoktur. SENİN İÇİNDE OLUP BİTEN ÖNEMLİDİR... dışardaki olaylar sana verilen iyi kötü hediyelerdir.

çekim yasasını harekete geçiren Düşünmek ve hissetmektir...
Bunu güçlendiren ve hızlandıran ise Bumerang yasasıdır...
Buna fayda ve huzur katan... sevgi yasasıdır...

bu 3 ü biraya geldiğinde hayallerin ayağına gelir

Anladım... super
Yani çekim yasasını bilinçli uygulayabilince bunlarda kendiliğinden işliyor sanırım

[CeM]

Bakın arkadaşlar elimde ilgimi çeken bir kaç tane alıntı vardı çekim yasası hakkında 1 tanesini bulabildim sizinle paylaşmak istiyorum,gerçekten çok açıklayıcı ve motive edici...Diğerlerinide bulursam bu başlık altında paylaşırım
etrafınızda kendine acıyan bir sürü insan görmüşsünüzdür.sürekli az ücret aldığından,geçim sıkıntısından, kronik ağrılarından,sorunlu çocuklarından veya aile bireylerinden,işlerin kötü gittiğinden,kötü kaderden.bu insanlar kuyu kurubağası gibidir.kuyu kurbağasının tek vizyonu evreni o kuyudur.kuyu kurbağasına okyanustan söz edemezsin.
gelelim bizim insanlara.bilimsel deneylerde de kanıtlandığı üzere öğrenilmiş çaresizlik sendromu yaşamaktadırlar.şöyle ki:
[bir pire insan ölçülerinde olsaydı bir zıplayışta 400 futbol sahası mesafe katederdi.iyiki değil.bu pireyi kavanoza koyuyorsunuz.bir hafta sonra kavanozun boyutlarından daha öteye zıplayamıyor.tabi bir hafta kafayı vura vura ------ikinci deney:içinde su olmayan cam akvaryumda bir yılan ve fare var.fare cam bir bölme ile ayrılmış.yılan günlerce deneyip cam arkasındaki fareyi yiyemeyince kafasında bir yargıya varıyor."ben bu fareyi yiyemem.seçilmiş mi korunmuş mu artık?"1-2 hafta sonra cam kalkıyor ve fare yılanın tarafında üstünde altında serbest dolanım hakkını elde ediyor.]
İŞTE bu bahsettiğimiz insanlar şartların,dünyanın o kadar gerçek olduğuna inanıyorlar ki hiç bir zaman büyük servetlere lüx dedikleri imkanlara kavuşamayacaklarını biliyorlar.tek kaynakları maaş,tek stratejileri tasarruf ayak yorgan ilişkisi.
büyük servetlerin ancak atalardan nesillerden kalan mirasla gelenekle olabileceğine inanmaktalar.mütevaziliği yetinmeyi erdem sanmaktalar.ama şu duayı da herhalde hiç bilmemekteler.[ya rabbi şüphesiz sen bağışta bulunanların en hayırlısısın. öyleyse bana (daha önce kimseye verilmemiş ve verilmeyecek)hiç kimsenin ulaşamayacağı bir saltanat bağışla]ne kadar mütevazi bir dilek!!
bir insanın ömrüne nekadar başarı servet ün sığabilir?ve her biri sıradan insanlar için hayatta yapılabilecek tek amaç sayılsa bile.alın listeliyorum:
*bir spor dalında bölgesel birincilik
*bir spor dalında avrupa birinciliği
*amerikaya gidebilmek
*amerikada yarışta 2. olmak
*seneye aynı yarışı kazanmak
*profesyonel organizasyonda 5 sene üst üste dünya şampiyonu olmak
*bu yarışlardan sponsorlardan kazandığı parayla bir iki nesil geleceğini garantilemek
*hoolywoodda film çevirmek
*gişe rekorları kıran 10 kadar film çevirmek
*eski amerikan başkanının kızıyla evlenmek
*seçime girip vali olmak
*amerikan başkanı olmaya bu kadar yakın olmak
bir ömüre bu kadar başarı ve belki daha fazlasını sığdırmak.aileden gelen sermaye destek falan da yok.bu sebeple sınırlarınız düşünebildiğiniz ve inandığınız kadardır.
bir kaynağa göre büyük piramiterin birisinin o günkü imkanlarla yapım süresinin 600yıl süreceği idi.peki hangi motivasyon 600yıl sürer?osmanlının ömrü kadar yani.GÜÇ düşüncelriniz ve inancınızdır.gücünüzü maaşınız ve tasarrufunuz kadar düşünürseniz grostonluk gemilere,500beygirlik lüx otomobilinize kavuşamazsınız.sıradan insan 10000ytl yıllık vergisini ödeyebilecek parası yoksa o otomobile sahip olmayı düşünemez.önceki otomobilimin değeri şu anki otomobilimin bir lastiği ve cantı kadardı.tabiki özel lastik ve cant
daah önce kesin sonuçlar aldığımı ve üzerinde çalıştığım projelerim de olduğunu yazmıştım.ama kuyu kurbağalarının dar vizyonları kendi kuyularını dışında evren ve inanç sistemi olduğunu kabul etmemeleri eleştirilerinde kırıcı olmaları sonucunda projelerimi bitirene kadar açıklamak istemiyorum.ve ya üstü kapalı geçmek istiyorum.yöntenlerim de kısaca mutluluk kapanı olamak, düşünce kontrolü için meditasyon (herşeyi düşünce ile yaptığına inanırsan diğer insanlardan daha güçlü ve hızlı yaşamına sokuyorsun düşüncelerini),sınırlarının imkanlarının sahip oldukalrın değil düşüncelerinin olduğunu bilmek,sahip oldukalrınıza şükretmek, kitaptan okuduğunuz etkili süreçler kısmındaki uygulamalar ve tabiki sizin özgün yöntemleriniz.yeterince iyiyseniz sizin gerçek dediğiniz gerçektir.görüşmek üzere.
düzeltme:yazımı okuyunca bazı yerleri herkesin bildiği önyargısıyla atlamışım veya eksik bırakmışım."pire kavanozdan çıktıktan sonra dış dünyada kavanoz boyutlarında zıplayabilmekte.---yılan fareyi yiyemeyeceği yargısıyla öğrenilimiş çaresizlik geliştirmekte ve şartlar değişse de yiyememekte---mütevazi dilek hz.süleymana ait.davutun oğlu süleyman sanırım.-----ömrüne bu kadar başarıyı sığıdıran arnold schwarzenegger----kitaptan okuduğunuz etkili süreçler kısmında bahsettiğim kitap sekret----
hadi söyleyeyim 500 beygirlik araba da mersedes cl 63 amg ve 550beygir 6300 cc darısı başınıza