YAZAN:Bülent Altınkaya
Secret'ın filmi ve kitabı gündemde olduğu için yazma gereği duydum.
Filmi 2 kere seyrettim, filmin bize söyledikleri:
1) Odağını istediğin şeye yönelt, istemediğine değil.
2) İstediğin şeye sanki şu anda sahipmişsin hissini oluştur.
3) Bunun için ve diğer sahip olduğun şeyler için minnet duy, böylece enerjin yükselecek ve yükselen enerjin evrenin isteğini gerçekleştirmesini hızlandıracaktır.
4) Aklına olumsuz fikirler yada hisler gelirse, dikkatini hemen yine hedefine yönlendir.
Evet, film bize özetle bunları söylüyor. 4. maddeye kadar güzel hoş devam ediyor, filmin motive etme oranı da gayet iyi. Çünkü konuşmacılar zaten bu konuların eğitmenliğini yapan kişiler. Fakat beni şaşırtan nokta, Joe Vitale başta olmak üzere filmdeki kişilerin her biri, 4. maddenin aslında "Aklına gelen olumsuz fikirleri bilinçaltına itmek ve onların kuvvetlenmesini sağlamak" olduğunu bilmelerine rağmen buna hiç değinmemeleri.
O yüzden ilk 3 madde yapıldığında, ilk başlarda olumlu sıçrayış hissedilecektir ve bazı şeyler rayına giriyor gibi olacaktır hatta bazı hedefler gerçekten hemen oluşacaktır. Fakat 4. madde nedeniyle, bir süre sonra kişi kendini daha kötü, hedeflerinden daha uzakta ve motivasyonu daha fazla düşmüş ve bununla beraber zihinsel gürültüsü artmış olarak hissedebilir.
Zira olumsuz duygu yada fikir geldiğinde, siz bunu görmezden gelip, odağınızı olumluya doğru yönlendirirseniz. Aslında altta gerçekleşen şey, bu olumsuzun tamamlanması için bilinçaltının onu saklamaya ve daha sonra onu çözmeniz için tekrar size sunmasına sebep olacaktır. Siz onu her çözmedikçe, bilinçaltı onu çözmeniz için size daha yoğun bir şekilde bu olumsuzlukları sunacaktır.
Bilinçaltı temizlenmeden yapılan her türlü tezahür yada başka çalışmalar. Kirli duvarın üstüne yeni boya sürmeye çalışmak gibidir, ilk başlarda yeni boyanın etkisiyle, motivasyonunuz ve oluşan olaylar değişiyormuş gibi gözüksede, bir süre sonra alttaki kirli boya üstteki yeni boyayı da bozacaktır. Makyaj akacak, maskeler düşecektir.
O yüzden Secret'ın rüzgarına kapılan sevgili dostlarımı uyarmak isterim ki, daha sonra hayal kırıklığına düşüp daha da fazla bilinçaltı olumsuzluğu yaratmasınlar.
Gerçekten hayatınızda köklü, kalıcı ve doğal değişim istiyorsanız, bilinçaltınızı ciddi anlamda değiştirecek teknikler öğrenmelisiniz. Bilinçaltınızı tanımalısınız. Onun nasıl çalıştığını, nasıl kaydettiğini, nasıl sunduğunu ve ne söylemek istediğini bilmelisiniz. Çünkü bütün davranışlarımızdan ve hayatımıza çektiğimiz durum ve kişilerden O sorumludur.
Filmin verdiği motivasyon ve coşku nedeniyle bana kızıp, söylediklerimi reddetmeden önce lütfen kısa bir düşünme molası verin. Teşekkürler.
pozitif ve negatif düşünce bir paranın iki yüzüdür. Dolayısıyla ben sadece pozitif düşünüyorum demek "kendimi pozitif düşünmeye zorluyorum, bunun için çabalıyorum" demekle aynı şeydir. Filmde şöyle bir ifade var. "Negatif düşünceler aklınıza geldiği zaman hemen hedefinize odaklanın, ilk başlarda zor olacak ama sonra kolaylaşacak" deniyor. Bunun türkçe meali şudur: "Kendine yeteri kadar zaman tanırsan bastırmakta uzmanlaşırsın"
Gelen fikir ya da hisleri TAM yaşamadan, görmezden gelirseniz veya olumluya yönelmeye çalışırsanız yazımda anlattığım durum ortaya çıkar. Bu negatifler bilinçaltına itilir. Bunu ise Reiki ile temizleyemezsiniz. Bilinçaltına tam nüfuz eden tekniklere ihtiyacınız var. Mesela EFT, Deep PEAT, zihni durduran nefes çalışmaları, Hipnoz vb.
Bunlar sonucunda yeniden programlamak değil, programlananları silmek esas olandır. Çünkü her program kendi sınırını getirir. Dolayısıyla her pozitif düşüncenin de bir sınırı vardır, insan ise ÖZÜ itibarıyla sınırsız olduğundan, pozitif düşüncede bile istediğini bulamayacaktır. Çünkü farkında olmasada, insan sınırsızlığı ve sonsuz özünü aramaktadır. O sonsuzluk ve özgürlük hissini ise pozitif düşünce sağlayamaz. Pozitif düşüncenin sağlayabileceği geçici rahatlık ve mutluluklarda insanın tatminsizliğini körükleyecek ve arayışı bitmeyecektir. TEK yol, programları silmektir. Özgürlüğün anahtarı budur. Programları silenin hayatı mucizeye dönüşür.
Kaynak:
http://quantum.blogcu.com/3261684/