Albay
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 432,578
Tesekkür: 0
429 Mesajinıza toplam 518 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Öklid (Euclides) Öklid, M.Ö. 300 sıralarında yazdığı 13
ciltlik yapıtıyla ünlüdür. Bu yapıt, geometriyi (dolayısıyla matematiği) ispat
bağlamında aksiyomatik bir dizge olarak işleyen, ilk kapsamlı çalışmadır. 19.
yüzyıl sonlarına gelinceye kadar alanında tek ders kitabı olarak akademik
çevrelerde okunan, okutulan Elementler'in, kimi yetersizliklerine karşın,
değerini bugün de sürdürdüğü söylenebilir. Egeli matematikçi Öklid'in
kişisel yaşamı, aile çevresi, matematik dışı uğraş veya meraklarına ilişkin
hemen hiçbir şey bilinmemektedir. Bilinen tek şey; İskenderiye Kraliyet
Enstitüsü'nde dönemin en saygın öğretmeni; alanında yüzyıllar boyu eşsiz kalan
bir ders kitabının yazan olmasıdır. Eğitimini Atina'da Platon'un ünlü
akademisinde tamamladığı sanılmaktadır. O akademi ki giriş kapısında,
Geometriyi bilmeyen hiç kimse bu kapıdan içeri alınmaz! levhası
asılıydı.Öklid'in bilimsel kişiliği, unutulmayan iki sözünde
yansımaktadır: Dönemin kralı I. Ptolemy, okumada güçlük çektiği Elementler'in
yazarına, Geometriyi kestirmeden öğrenmenin yolu yok mu? diye sorduğunda,
Öklid Özür dilerim, ama geometriye giden bir kral yolu yoktur der. Bir gün
dersini bitirdiğinde öğrencilerinden biri yaklaşır, Hocam, verdiğiniz ispatlar
çok güzel; ama pratikte bunlar neye yarar? diye sorduğunda, Öklid kapıda
bekleyen kölesini çağırır, Bu delikanlıya 5-10 kuruş ver, vaktinin boşa
gitmediğini görsün! demekle yetinir. Öklid haklı olarak geometrinin
babası diye bilinir; ama geometri onunla başlamış değildir. Tarihçi Herodotus
(M.Ö. 500) geometrinin başlangıcını, Nil vadisinde yıllık su taşmalarından sonra
arazi sınırlarını belirlemekle görevli kadastrocuların çalışmalarında bulmuştu.
Geometri yer ve ölçme anlamına gelen geo ve metrein sözcüklerinden
oluşan bir terimdir. Mısır'ın yanı sıra Babil, Hint ve Çin gibi eski
uygarlıklarda da gelişen geometri o dönemlerde büyük ölçüde, el yordamı, ölçme,
analoji ve sezgiye dayanan bir yığın işlem ve bulgudan ibaret çalışmalardı.
Üstelik ortaya konan bilgiler çoğunlukla kesin olmaktan uzak, tahmin
çerçevesinde kalan sonuçlardı.Örneğin, Babilliler dairenin çemberini
çapının üç katı olarak biliyorlardı. Bu öylesine yerleşik bir bilgiydi ki;
pi'nin değerinin 3 değil, 22/7 olarak ileri sürenlere, bir tür şarlatan gözüyle
bakılıyordu. Mısırlılar bu konuda daha duyarlıydılar: M.Ö. 1800 yıllarına ait
Rhind papürüslerinde onların pi'yi yaklaşık 3.1604 olarak belirledikleri
görülmektedir; ama Mısırlıların bile her zaman doğru sonuçlar ortaya koyduğu
söylenemez. Nitekim, kesik kare piramidin oylumunu (hacmini) hesaplamada doğru
formülü bulan Mısırlılar, dikdörtgen için doğru olan bir alan formülünün, tüm
dörtgenler için geçerli olduğunu sanıyorlardı. Aritmetik ve cebir
alanında Babilliler, Mısırlılardan daha ilerde idiler. Geometride de önemli
buluşları vardı. Örneğin, Pythagoras Teoremi dediğimiz, bir dik açılı üçgende
dik kenarlarla hipotenüs arasındaki bağıntıya ilişkin önerme bir dik üçgenin
dik kenar karelerinin toplamı, hipotenüsün karesine eşittir buluşlarından
biriydi. Ne var ki, doğru da olsa bu bilgiler ampirik nitelikteydi; mantıksal
ispat aşamasına geçilememişti henüz.Ege'li Filozof Thales'in (M.Ö.
624-546), geometrik önermelerin dedüktif yöntemle ispatı gereğini ısrarla
vurguladığı, bu yolda ilk adımları attığı bilinmektedir. Mısır gezisinde
tanıştığı geometriyi, dağınıklıktan kurtarıp, tutarlı, sağlam bir temele
oturtmak istiyordu. İspatladığı önermeler arasında; ikizkenar üçgenlerde taban
açılarının eşitliği; kesişen iki doğrunun oluşturduğu karşıt açıların biribirine
eşitliği vb. ilişkiler vardı. Klasik çağın Yedi Bilgesinden biri olan
Thales'in açtığı bu yolda, Pythagoras ve onu izleyenlerin elinde, matematik
büyük ilerlemeler kaydetti, sonuçta Elementler'de işlenildiği gibi, oldukça
soyut mantıksal bir dizgeye ulaştı. Pythagoras, matematikçiliğinin yanı sıra,
sayı mistisizmini içeren gizliliğe bağlı bir tarikatın önderiydi. Buna göre;
sayısallık evrensel uyum ve düzenin asal niteliğiydi; ruhun yücelip tanrısal
kata erişmesi ancak müzik ve matematikle olasıydı.Buluş ve ispatlarıyla
matematiğe önemli katkılar yapan Pythagorasçılar, sonunda inançlarıyla ters
düşen bir buluşla açmaza düştüler. Bu buluş, karenin kenarı ile köşegenin
ölçüştürülemeyeceğine ilişkindi. gibi,
bayağı kesir şeklinde yazılamayan sayılar, onların gözünde gizli tutulması
gereken bir skandaldi. Rasyonel olmayan sayılarla temsile elveren büyüklükler
nasıl olabilirdi? (Pythagorasçıların tüm çabalarına karşın üstesinden
gelemedikleri bu sıkıntıyı, daha sonra tanınmış bilgin Eudoxus oluşturduğu,
irrasyonel büyüklükler için de geçerli olan, Orantılar Kuramı'yla giderir).
Öklid, Pythagoras geleneğine bağlı bir ortamda yetişmişti. Platon gibi,
onun için de önemli olan soyut düşünceler, düşünceler arasındaki mantıksal
bağıntılardı. Duyumlarımızla içine düştüğümüz yanlışlıklardan, ancak matematiğin
sağladığı evrensel ilkeler ve salt ussal yöntemlerle kurtulabilirdik. Kaleme
aldığı Elementler, kendisini önceleyen Thales, Pythagoras, Eudoxus gibi,
bilgin-matematikçilerin çalışmaları üstüne kurulmuştu. Geometri bir önermeler
koleksiyonu olmaktan çıkmış, sıkı mantıksal çıkarım ve bağıntılara dayanan bir
dizgeye dönüşmüştü. Artık önermelerin doğruluk değeri, gözlem veya ölçme
verileriyle değil, ussal ölçütlerle denetlenmekteydi. Bu yaklaşımda pratik
kaygılar ve uygulamalar arka plana itilmişti. Kuşkusuz bu, Öklid
geometrisinin pratik problem çözümüne elvermediği demek değildi. Tam tersine,
değişik mühendislik alanlarında pek çok problemin, bu geometrinin yöntemiyle
çözümlendiği; ama Elementler'in, eğreti olarak değindiği bazı örnekler dışında,
uygulamalara yer vermediği de bilinmektedir.Öklid'in pratik kaygılardan uzak
olan bu tutumunun matematik dünyasındaki izleri, bugün de rastladığımız bir
geleneğe dönüşmüştür. Gerçekten, özellikle seçkin matematikçilerin
gözünde, matematik şu ya da bu işe yaradığı için değil, yalın gerçeğe yönelik,
sanat gibi güzelliği ve değeri kendi içinde soyut bir düşün uğraşı olduğu için
önemlidir. Matematiğin tümüyle ussal bir etkinlik olduğu doğru değildir.
Buluş bağlamında tüm diğer bilimler gibi matematik de, sınama-yanılma, tahmin,
sezgi, içedoğuş türünden öğeler içermektedir. Yeni bir bağıntıyı sezinleme,
değişik bir kavram veya yöntemi ortaya koyma, temelde mantıksal olmaktan çok
psikolojik bir olaydır. Matematiğin ussallığı, doğrulama bağlamında belirgindir.
Teoremlerin ispatı, büyük ölçüde kuralları belli, ussal bir işlemdir; ama
sorulabilir: Öklid neden, geometrinin ölçme sonuçlarıyla doğrulanmış
önermeleriyle yetinmemiş, bunları ispatlayarak, mantıksal bir dizgede toplama
yoluna gitmiştir? Öklid'i bu girişiminde güdümleyen motiflerin ne
olduğunu söylemeye olanak yoktur; ancak, Helenistik çağın düşün ortamı göz önüne
alındığında, başlıca dört noktanın öngörüldüğü söylenebilir: 1) İşlenen
konuda çoğu kez belirsiz kalan anlam ve ilişkilere açıklık getirmek;2)
İspatta başvurulan öncülleri (varsayım, aksiyom veya postulatları) ve çıkarım
kurallarım belirtik kılmak; 3) Ulaşılan sonuçların doğruluğuna mantıksal
geçerlik kazandırmak (Başka bir deyişle, teoremlerin öncüllere görecel
zorunluluğunu, yani öncülleri doğru kabul ettiğimizde teoremi yanlış
sayamayacağımızı göstermek); 4) Geometriyi, ampirik genellemeler düzeyim
aşan soyut-simgesel bir dizge düzeyine çıkarmak (Bir örnekle açıklayalım:
Mısırlılar ile Babilliler kenarları 3, 4, 5 birim uzunluğunda olan bir üçgenin,
dik üçgen olduğunu deneysel olarak biliyorlardı; ama bu ilişkinin 3, 4, 5
uzunluklarına özgü olmadığını, başka uzunluklar için de geçerli olabileceğini
gösteren veriler ortaya çıkıncaya dek kestirmeleri güçtü; buna ihtiyaçları da
yoktu. Öyle kuramsal bir açılma için pratik kaygılar ötesinde, salt entellektüel
motifli bir arayış içinde olmak gerekir. Nitekim, Egeli bilginler somut örnekler
üzerinde ölçmeye dayanan belirlemeler yerine, bilinen ve bilinmeyen tüm örnekler
için geçerli soyut genellemeler arayışındaydılar. Onlar, kenar uzunlukları a, b,
c diye belirlenen üçgeni ele almakta, üçgenin ancak eşitliği gerçekleştiğinde dik üçgen
olabileceği genellemesine gitmektedirler). Öklid oluşturduğu dizgede
birtakım tanımların yanı sıra, beşi aksiyom dediği genel ilkeden, beşi de
postulat dediği geometriye özgü ilkeden oluşan, on öncüle yer vermiştir
(Öncüller, teoremlerin tersine ispatlanmaksızın doğru sayılan önermelerdir).
Dizge tüm yetkin görünümüne karşın, aslında çeşitli yönlerden birtakım
yetersizlikler içermekteydi. Bir kez verilen tanımların bir bölümü (özellikle,
nokta, doğru, vb. ilkel terimlere ilişkin tanımlar) gereksizdi. Sonra daha
önemlisi, belirlenen öncüller dışında bazı varsayımların, belki de farkında
olmaksızın kullanılmış olması, dizgenin tutarlılığı açısından önemli bir
kusurdu.Ne var ki, matematiksel yöntemin oluşma içinde olduğu başlangıç
döneminde, bir bakıma kaçınılmaz olan bu tür yetersizlikler, giderilemeyecek
şeyler değildi. Nitekim, 18. yüzyılda başlayan eleştirel çalışmaların dizgeye
daha açık ve tutarlı bir bütünlük sağladığı söylenebilir. Üstelik dizgenin
irdelenmesi, beklenmedik bir gelişmeye de yol açmıştır: Öncüllerde bazı
değişikliklerle yeni geometrilerin ortaya konması. Öklid-dışı diye bilinen bu
geometriler, sağduyumuza aykırı da düşseler, kendi içinde tutarlı birer
dizgedir. Öklid geometrisi, artık var olan tek geometri değildir. Öyle de olsa,
Öklid'in düşünce tarihinde tuttuğu yerin değiştiği söylenemez. Çağımızın
seçkin filozofu Bertrand Russell'ın şu sözlerinde Öklid'in özlü bir
değerlendirmesini bulmaktayız: Elementler'e bugüne değin yazılmış en büyük
kitap gözüyle bakılsa yeridir. Bu kitap gerçekten Grek zekâsının en yetkin
anıtlarından biridir. Kitabın Greklere özgü kimi yetersizlikleri yok değildir,
kuşkusuz: dayandığı yöntem salt dedüktif niteliktedir; üstelik, öncüllerini
oluşturan varsayımları yoklama olanağı yoktur. Bunlar kuşku götürmez apaçık
doğrular olarak konmuştur. Oysa, 19. yüzyılda ortaya çıkan Öklid-dışı
geometriler, bunların hiç değilse bir bölümünün yanlış olabileceğini, bunun da
ancak gözleme başvurularak belirlenebileceğini göstermiştir.Gene Genel
Rölativite Kuramı'nda Öklid geometrisini değil, Riemann geometrisini kullanan
Einstein'ın, Elementler'e ilişkin yargısı son derece çarpıcıdır: Gençliğinde bu
kitabın büyüsüne kapılmamış bir kimse, kuramsal bilimde önemli bir atılım
yapabileceği hayaline boşuna kapılmasın!
Siyaset, Bilim Ve Tarih Bilinci (Doğan Özlem )The Benefits Of TreesEnerji TasarrufuAlternatif Ucuz Enerji KaynaklarıErozyonun Tanımı Ve ÇeşitleriDünyamızın HareketleriDoğalgazDeve KuşlarıTeknolojik CellatlarımızKüresel IsınmaÇimento İşkolu Ve SorunlarıAtmosferin Başlıca Gaz KirleticileriNükleer EnerjiYapay KristallerHyrogen Fuel The Fuel Of FutureKentiçi Ulaşımı Ve Çevre SorunlarıPrcı HakkındaÇevre Kirliliği Ve SonuçlarıSivil SavunmaUluslararası Hukuk Ve Çevre Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |