Albay
Üyelik tarihi: Dec 2008
Mesajlar: 432,578
Tesekkür: 0
429 Mesajinıza toplam 518 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Ana sorunumuz: biriktirdiklerimizi atamamak
''Aslında biriktirdiklerimizin çoğu olmadan da yaşam rahatlıkla yürüyebiliyor. Galiba bir şeylerin ne kadar gerekli olduğuna karar verecek kadar zaman ayırmadığımız için bir sürü şeyi lazım olur diye saklıyoruz.''
Ben uzun yoldan anlatıyordum. İlk önce estetik, ne güzeldir ne değildir, neden her şeyin bir kör alıcısı çıkar; adım adım neler kalacak neler atılacak konusunda sonuca varmaya çalışıyordum. Ancak uzun bir aradan sonra Facebook grubumuzdaki yazışmalara göz atmak istedim. Grubun ciddi iki sorunu var. Bunlardan ilki galiba benim grubu kurarken 'Elektrikli Süpürge' diye adlandırmış olmamdan kaynaklanan, arayanların bulamaması sorunu ve ötesinde de bulanların bir şekilde üye olamaması sorunu; ki bununla benim bir ilgim yok ve üstelik bir kaç üyesi de var, demek ki üye olunabiliyor. İkinci ana sorun 'Ben atamıyorum' sorunu. 'Ben düşüne gelen telgrafları biriktirdim ve şimdi de atamıyorum' sorunu. Bu nedenle benim adım adım yaklaşmayı tercih ettiğim bu sorunun cevabına bugün bir iki pratik kısa yol önermek gerektiğine karar verdim. Kısa bir örnek: Bir iki yıl önce, her ne kadar bilgi, veri ve benzeri konuları yedekleme konusunda dikkatli de olsam, bilgisayarımın işlemciyi soğutmakla görevli olan pervanesinin motorunun yanacağı tuttu. Bu olay, her zaman bilgisayarımı açık bırakırdım, ben iş için Almanya'dayken oldu. Olmuş. işlemcinin soğumadan ne kadar çalışabileceğini tahmin edersiniz, çok kısa bir süredir. Döndüğümde ve büroya geldiğimde genel sessizlikten bir şeylerin pek yolunda gitmediğini anladım. Sabit disk söküldü, önemli olan içindeki bilgilerdi, uzaklara yollandı, incelendi, bunun için para ödendi ve sonuç sıfır. Her şey gitmişti. Belki orada bir yerlerdeydiler; ama görünmüyor ve okunamıyorlardı. Yedeklenmemiş tüm adresler, dosyalar, resimler, her tür, bence önemli, çöp yok oldu. Bir yakınını kaybettiğinde olduğu gibi kesin sonuç anlaşılana kadar, cenaze karmaşası içindeyken, konunun sıcaklığından acısını hissetmedim. Yeni bilgisayar kuruldu, adamlar gittiler ve ben başında kalakaldım. Her programın öncelikle kişiselleştirilmesi gerekiyordu, onları da yaptım. Kapattım. Ertesi gün, kaybettiğiniz yakınınızın her gün oturduğu koltukta olmadığını ilk tek başına yaşadığınız an gibi, sabah büroya geldim ve boş bir bilgisayar. Eski yedeklerden neler alabileceğime baktğm, sıfır. Onları da neden saklamışım anlamadşm. Birkaç gün içinde adresler yeniden oluşmaya başladı yazışmalar sırasında ve derken gerekli olanların büyük bir bölümü yerine yerleşti, eksikliğini duyduğum bir şey pek kalmadı. Yaşam olduğu gibi devam ediyordu, sadece arada bir 'Hay aksi, o eski bilgisayarda vardı!ı dediğim oluyordu o kadar. Sizin de başınıza gelmiştir, en azından bozulan bir mobil telefonla benzerini yaşamışsınızdır. Kısaca, aslında biriktirdiklerimizin çoğu olmadan da yaşam gerçekten rahatlıkla yürüyebiliyor. Aslında galiba bir şeylerin ne kadar gerekli olduğuna karar verecek kadar zaman ayırmadığımızdan da bir sürü şeyi 'belki lazım olur' diye saklıyoruz.
İnsanın taşınırken bu elemeyi yapması gerektiğinde karşılaştığı durum da budur. Bu tür zamanlarda rahatlıkla bir sürü şeyi atabilirsiniz. Çünkü öncelikli olan taşınmanın rahat olması ve yeni mekanda tüm bunlarla uğraşmanın zorluğundan kaçınılmasıdır. O zaman düşün için gelen telgrafların aslında çok da anlamı olmadığına kendinizi daha rahat ikna edebilirsiniz. Bir taşınma anısı: Çok hızlı bir şekilde bürodan taşınmam gerekti. Ev sahibimin deli kızıyla telefonda tartşıştık ve ben: 'şimdi çıkıyorum' dedim. Demiş bulundum. Taşınmak bir yerden bir yere olmalıyken, benim terk etmem gereken bir yer; ama gidebileceğim bir yer yoktu. Karton kutular aldım, doldurmaya başladım. O günkü seçim kurallarım ve önceliklerimle davrandım ve yaşamımın yarı yükünü bir takım eskicilere hibe edip olay yerinden uzaklaştım. İnanın hiç bir şey olmadı. Hiç bir şey eksik kalmadı ertesi gün. Taşıyabildiğim önemli parçaların değerini idrak etmek ve diğerlerinin tozunun alınmasının bile ciddi bir mesai olduğunu anlamak ve tüm buna ne gerek olduğunu düşünmek dışında, yaşamda en ufak bir değişiklik olmadı.
Ben zaten Leylâ doğduğundan beri fotoğraf konusunda bile çok cimrileştim. Neden onun bunun resmini çekip duruyoruz ki? Ben neden kızımın resmini cep telefonunda taşımalıyım ki? Gerçeğini biliyorken, gerçeğine ulaşmam gerekirken neden sureti ile avunmalıyım ki? Resmi çekilenlerin gerçeğinden bir şeyler çalındığı gibi bir tez geliştirdim ve resim çekmiyorum. Çektiğim zaman gerçekten bir işlevi oluyor. Evreni, gerçeği görülebilir şeylerin suretleri ile doldurma düşüncesine karşıyım. Bu sizin için ilk bakışta biraz uç noktada gelebilir; ama biriktirme alışkanlıklarınızın 'slah' olarak bakacak olursanız hiç de o kadar saçma değil. Çocuğunuzun ne işi var ekranınızda. Bu bir sosyolojik akım olduğu için kapılıyorsunuz. Aslına bir aklı evvelin kuyuya attığı bir taş ile başlamş' bir alışkanlık. Hiç bir şeyin kopyası ile idare etmek durumunda değilsiniz ki. Gerçeği var. Onu sevin.
Düşün için gelen tebrik telgrafları ne işinize yarayacak? Zaten gönderenler düşününüze gelmemişler. Yani o kadar da yakın değiller size. Dikkatli bir baksanız arada gönderenini tanşmadıklarınız bile vardır. Babanızın iş arkadaşıdır, davetli bile değildir, usul olarak yollamıştır. Şimdi bunlardan gelen telgrafları ne yapacaksınız, atın gitsin. Zaten her biri bir başka posta görevlisinin usulünce katlanmış, birbirleri ile hiç bir şekilde düzenli olarak yan yana gelemeyen, bir takım sarımsı samanımsı kaşıt üzerine yazılmış, imlâ hataları ile dolu, üç aşağı beş yukarı aynı lafı söylemeye çalışan, aslında sizin bu önemli gününüzü hiç de önemsemeyen kişilerin o günkü angaryaları olan bu kağıtların evinizde ne işi olabilir? Atın gitsin. Hemen şimdi. Devamını daha rahat okursunuz yazının.İnanın. Hemen şimdi. Ciddiyim. Eğer varsa; ki telgraflar duruyorsa onlar da duruyordur hâlâ, çiçeklerin üstünden toplanmış kartları da hemen atın. Yahu üstündeki o el yazısı bile gönderene ait değil zaten. Elin çiçekçisinin el yazısı ve kartını neden tutuyorsunuz evde. Yemin ederim evinizin bereketini kaçırır. Atın, atın. Düşün hediyesi gelen Alman gümüşü tabakları falan da attıracağım size. Yavaş yavaş. Zaten sevmezsiniz, bilmem kim hanım yollamış, onu da sevmezsiniz, zaten hiç kullanmıyorsunuz. Neyse onlara da sıra gelecek. Elektrikli süpürge kelimesinden de anlaşıldığı gibi, bir şeyleri yok etmenin temel kurallarından biri elek sistemidir. Elek kriterleriniz tüm çevrenizi belirler. Okuduğum kitapta bir örnek vardı; bu arada kitabı da tavsiye ederim, Richard Dawkins yazarı, 'Kör Saatçi' Tübitak Popüler Bilim Kitapları serisinden. Örnek kısaca şu: Güneş sistemimiz ne kadar kusursuz değil mi? Güneşe belli uzaklıktaki gezegenlerin tam da o hızla dönmeleri gerekiyor ki yörüngelerini koruyabilsinler. Daha hızlı veya daha yavaş olsalar ya uzayın derinliklerine kaçacaklar ya da güneşe kavuşacaklar. Tanrının işi işte. Hayır değil. Tabii ki bir sürü gezegenden sadece doğru hızda olanlar kaldığı için bu kadar mükemmel bir sistem görüntüsü var. Diğerleri elenmiş zaten. Eleğin kriteri basit, doğru hız ve doğru uzaklık. Aynı deniz kenarındaki çakılların kalibre edilmiş kulvarlar oluşturacak şekilde dizilmiş olmalarının rastlantı değil de, dalgaların kaldırma gücü ile doğru orantısı gibi. Sadece düzen değil, gelişimin en önemli etkeni elektir. Çakıl taşı örneği üstelik tek basamaklı bir elek sistemi; bir de evrim teorisinde olduğu gibi bunun birikimli bir elek sistemi olduğunu düşünün. Yani bir elemedeki sonuçların ondan sonraki elemenin kriterlerini de etkilediğini düşünün.
Yapılması gereken bu. Eleme sisteminizi geliştirmelisiniz. Dolabınızda bir yıldır dokunmadığınız bir gömleğiniz varsa atacaksınız. Atarken hatırlamaya çalışın, en son neden ve ne zaman giydiğinizi. Bu koşulları taşıyan başka parçalar da varsa onları da bir yıl beklemeden hemen yollayabilirsiniz. Ben şimdi dikkatli baktığımda yeni bir gömlek alırken daha bunun sonunu tahmin edebiliyorum. Var çünkü benim de giymediğim gömleklerim. Kırmızı var bir tane. Onu rengi için almıştım; çünkü az öncesinde biri bana saçlarım beyazladığı için kırmızının çok yakıştığını söylemişti. Rengi tutturdum; ama kumaşı pek benim sevdiğim tür değil. Heyecanla yapılmış bir hata. Aradan biraz zaman geçince artık renk için duyulan heyecan da bitiyor; ne varsa beyaz olanlarda var, göreceksiniz.
şimdilik bu kadar. Acil atılacaklar: Düşün ile ilgili ıvır zıvır. Onların bulunduğu kutuyu daha kaldırmayın, orada atılacak çok şey var bence.
Kaynak:Evdergisi Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz. Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım? Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz. |